Bu atmosferde dünya çapında bir
hakemyetişiyorsa; o adamkah-
ramandır! Cüneyt Çakır… Biz aile-
cek de tanışırız. Çok iyi hakem
olduğuna inanıyorum.
Doğan Babacan:
Ben Beşiktaş’tan
ayrıldıktan sonra ilk transfer
yaptığım takım İstanbul’da bir
Rum takımı olan Pera’ydı. Beyoğ-
luspor’du yani… Takımda iki Türk
oyuncu vardı. Birisi Mustafa Kızıl,
biri de ben. Geri kalan 9’u Rum
çocuklarıydı. Allah rahmet eyle-
sin, Hüsamettin Böke’ydi
hakem… Vefa Stadı’nda yağmurlu
bir hava… Biz kazanırsak Birinci
Lig’e çıkıyorduk. Karşımızda Sarı-
yer… Daha 15. dakika, o zamanlar
oyuncu değiştirmek falan yok.
Sarıyer’den bir oyuncu sakat-
landı, çıktı. 10 kişi kaldılar. Biz bir
gol attık ve öne geçtik. Bir ara
Allah ne verdiyse bize giydirmeye
başladılar. Topu bıraktılar, ayak-
larımıza vuruyorlar. Hüsamettin
Böke de Allah rahmet eylesin,
“Oyna” diyor, çalmıyor. Sarıyerli-
ler de “Vurun gavurlara” diyor. Bir
ara Hüsamettin Böke’nin yanına
gittim, “Ağabey ‘Gavurlara vurun’
diyorlar, bize de vuruyorlar. Ben
Türk’üm. Mustafa da Türk”
dedim. “Geç yerine, sen oyununa
bak” cevabını verdi. Ben o kadar
çok tekme yemişim ki, artık gına
geldi. “Ben çıkıyorum” dedim ve
çıktım. Maçı da 2-1 kaybettik.
Hüsamettin Böke rahmetli rapo-
runu ne şekilde yazdıysa, 6 ay
ceza aldım. Seneler geçti. Sulhi
Garan bizimmaçlarımızı idare
ediyor. Çok sevişirdik rahmet-
liyle. Cağaloğlu’nda bir yazıhanesi
vardı. Bir Kasımpaşa-Fenerbahçe
maçı yönetti, hiç unutmuyorum,
İnönü Stadı’nda. Lefter karşısın-
daki oyuncunun markajından
kurtulamıyordu. Köşe gönderinde
3-4 defa adamın üstüne topu
çarptırarak kornere attı. Çarptırdı
kornere, çarptırdı kornere. O kor-
nerlerden iki gol buldular. Maçı
3-2 kazandı Fenerbahçe… Ertesi
günü ben Sulhi Garan’a gittim.
Rahmetli severdi beni. “Ben
hakem olmak istiyorum. Ama
nasıl hakem olacağım biliyor
musun?” dedim. “Nasıl?” diye
sordu. “Dün Lefter’in 4-5 tane
korner yaptırdığı pozisyon var.
Ben ona müsaade etmeyeceğim.
Centilmenliğe aykırı hareketten
endirekt serbest vuruş verece-
ğim. Bunların hepsine baş eğdi-
niz. Fenerbahçe iki gol buldu”
dedim. Rahmetli bana, “5 lira ver”
dedi. Çıkardım verdim. O da bana
Beynelmilel Oyun Kaideleri kita-
bını verdi. “Bunu oku. Bir defa
yetmez. 10 defa oku. 10 defa yet-
mez 100 defa oku. 100 defa yet-
mez 1000 defa oku. Oku, bunları
öğren, hakem ol, sonra konuşu-
ruz” dedi. Futbol aslında hakemin
oyun kurallarını algılamasından
kaynaklanan bir husustur.
Sen hiçbir şey görmeyebilirsin.
Ben görmeyebilirim. Maçı yöne-
ten kişi onun o anda yaptığı hare-
keti bir hırs ve karşı istekle
yapmış olduğunu görmüştür.
Niyeti çözmektir mesele. Niye
yapıyor? Topu çarptırıp korner
yaptırmak dürüst değil. Çünkü
karşısındaki adam bilerek atmı-
yor ki kornere. Sen çarptırıyor-
sun. Değerlendirme burada
ortaya çıkıyor.
94