TamSaha 127. Sayı - page 108-109

108
109
çıkan Dagens Niher’in (Dagens
Nyheter) 12 Haziran 1924 tarihli ma-
kalesine göz atalım:
“Stadyumda Türkler gayet güzel bir
oyunda Hammarby kulübünü sıfıra
karşı birle mağlup etmişlerdir.”
“Sevimli bir takım, hakkıyla kaza-
nılmış bir galibiyet”
“Sevimli Türk Olimpik Timi Çar-
şamba akşamı stadyumda Ham-
marby kulübünü sıfıra karşı bir ile
mağlup ederek Fransa-İsveç-Fin-
landiya turnesinin ilk galibiyetini
elde etmiştir. Türkler gayet nazik
idiler. Kendilerinden evvel Stock-
holm’ü ziyaret eden Hull City oyun-
cuları ile Türkler arasında o kadar
büyük bir fark var ki; insan gayr-i
ihtiyârî bu derece nazik bir takımın
stadyumda oynamadığına hükme-
der. Bu nezâket ve insaniyeti ifrâta
vardırdıklarına zâhib olunuyordu
(aşırıya kaçırdıkları sanısına kapılı-
nıyordu).
Lâkin Türklerinmeziyetleri yalnız
nezâket değildir. Oyunlarının ki-
barlığı ve şıklığı ile hâzırûnu (orada
bulunanları) kendilerine celbedi-
yorlardı. Kısa ve ölçülmüş pasları,
müthiş süratleri ve topa ansızın hü-
cumları ile hasımlarına tefevvuk
ediyorlardı. Türkler dünkü oyunla-
rıyla istikbâlin pek büyük bir kuv-
veti olacaklarını ispat etmiş oldular.
Bu sermaye ile Türkiye’nin hakiki
beynelmilel mevkiine suûdu (yük-
selmesi) herhalde çok sürmeye-
cektir...”
İsveç’teki son ve büyükmüsabaka
StockholmMuhteliti ile oldu. Bu
müsabakaya pek fazla ehemmiyet
verenmillîlerimiz canla başla mü-
cadele etti. Müsabakadan önceki
gün otomobillerle Stockholm’ü
gezen, hayvanat bahçesine giden
futbolcularımız İsveç maslahatgü-
zârının konuğu da oldu. Spor Âlemi
muhabiri Kâmil Cemâl Bey’in yazısı:
“... Saat üçte Maslahatgüzârımızın
şerefimize verdiği Grand Otel’deki
davetine icabetle, üç saat kadar
gerekMaslahatgüzârımız Mukbil
Bey’in iltifatlar ve tevâzuu ile ge-
rekse yirmi seneden beri burada
fahriyen şehbenderliğimizi ifa eden
Türk Muhibi Mösyö Janon’un neşe
ve serveri arasında cidden tatlı sa-
atler yaşadık...”
Kâmil Cemâl Bey, ertesi gün oyna-
nanmaçın başlangıcı ve takım ter-
tibini de vermiş…
13 Haziran 340 (1924)
“Bugün Stockholm şehri muhtelit
takımıyla karşılaşıyoruz. Her ne
kadar takımımıza itimadımarttı ise
de İsveç sporculuğunun şeref me-
selesi olduğunu ve Türklerin ihmâl
edilmeyecek bir kuvvet olmakla
beraber herhalde mağlup edecekle-
rini ümit ettiklerini yazıyorlardı.
Hemen bütün oyuncular heyecan
ve merak içinde idiler. Vakit öğleye
doğru geldiği hâlde takımın suret-i
teşekkülümalûmolamamıştı.
Bunun da yegâne sebebi son oyun-
larda sağ haf bekte muvaffak ola-
mayan ve takımdan ihracı da tervîc
edilemeyen Nihad Bey’in santrhaf
mevkiine ikamesiyle, sağa her
mevkiden fazlamuvaffak olacağına
itimad edilen İsmet Bey’in getiril-
mek istenmesi ve bunun her iki
oyuncununmuvafakatinden (olu-
rundan) sonraya terk edilmesi ol-
muştur. Nihayet öğle taamında
takımın şu suretle teşkil edildiği
kaptan tarafından ilan edildi:
Hamid - Cafer, Âli - İsmet, Nihad,
Hamid Arslan - Sabih, Alâ, Zeki,
Kâmil, Bedri.
Saat altıda stadyuma gittik. Saat
ona kadar karanlık olmadığından
yedide maça başlıyor idik. Ayakka-
bılar tamir ve masajlar yapıldıktan
sonra, beş dakika kala takımımız
İsveçlilerin riyasız teveccühleri ve
alkışları ile karşılandı...”
Müsabakayı Zeki Rıza Bey’in attığı
gollerle 2-1 kazanan kafilemizin
keyfi yerindeydi. Maçın akşamı mu-
azzambir ziyâfetinmisafirleri oldu-
lar:
“...Maçtan sonra Spektor Otel’de
80 kişilik bir ziyafet verildi ve mu-
kâbil nutuk ve samimi sohbetlerle
gün ağrırken (bizim Nısf-ül-Leyl)
‘gece yarısı’ otelimize dönmeye
başladık. Ertesi gün çıkan Stock-
holm gazeteleri hülasâten Türkle-
rin zannettiğimizden çok centil-
men ve temiz ve cidden Stock-
holmlülerden daha üstad oyun-
cular olduğunu hassaten hilesiz ve
temiz oyunlarıyla şimdiye kadar
Stockholm’e gelen ecnebi takım-
larından fazla teveccüh ve takdir
kazandıklarını ve hemen kâffesi-
nin sevimli çocuklardan ibaret ol-
duğunu ve müdafaasının yorul-
maz anasırdan (unsurlardan), mu-
hacimlerinin ise seri ve aynı za-
manda çok iyi bulunduğunu ve
bilhassa üç ortanın Stockholm
müdafaasını şaşırtan çok tehlikeli
müsellesler (üçgenler) teşkil etti-
ğini ve Finlandiya’ya mütevecci-
hen (doğru) bugün hareket
edeceğimizden de bahsederek, bu
kadar temiz ve yüksek oyunla-
rıyla Finlandiyalı komşularımızı
bizim akıbetimize uğratacaklarını
ümit ettiklerini yazdılar...”
Şimâl-i Avrupa turnesinin ilk resmî
beynelmilel müsabakası Finlandiya
Millî Takımı ile olmuştur. Esasında
programmucibince İsveç’ten Ham-
burg’a geçmesi gereken kafilenin
bu kadimHansa şehir devletindeki
maçı iptal olunca programa başka
ülkeler ilâve edildi. Muhabirimiz ay-
rıntılı olarak bildirmiş…
14 Haziran 340 (1924)
“... Bugün akşamüstü Stock-
holm’den Finlandiya’nınmerkez-i
idaresi olan Helsingfors’da (Hel-
sinki) yapacağımız beynelmilel
müsabaka için hareket ediyoruz.
Hamburg’daki müsabaka düçar-ı
teehhür oldu. Reval (Tallinn) ve Ri-
ga’da ayrıca iki beynelmilel müsa-
baka yapacağız. İnşallah oralardan
da hayırlı haberler göndermek ümi-
dini besliyorum...”
İsveç gazetelerinde Millî Takımoyuncularımızın
kara kalemportreleri yayınlanmıştı
Millî Takım’ın tarihindeki ilk galibiyeti
Helsinki’de yapılanmüsabaka
Millî Takım’ın tarihinde Romanya
ve Çekoslovakya müsabakasın-
dan sonra oynadığı üçüncümü-
sabaka. Aynı zamanda ay-yıldızlı
takımımızın aldığı ilk galibiyet. Bu
yüzden de muhabirimiz Kâmil
Cemâl Bey’inmaç notlarını virgü-
lüne dokunmadan nakletmek is-
tiyorum:
20 Haziran 340 (1924)
Türkiye 4-2 Finlandiya
“Bizi karşılaşacağımız timler ara-
sında en ziyâde düşündüren tim-
lerden biri (olan) Finlandiya Millî
Takımı’nın Almanlara bile bire
karşı iki golle gelip geldiği söyleni-
yordu. İsveç’teki zaferlerimiz ile
maneviyatımız yerinde olarak çı-
karken yine tamam (eksiksiz) bir
galibiyet ümit ediyor, galibiyeti-
mizi canı gönülden arzu eden
Türkler önünde mahcup olma-
mak için elden gelenden fazlasını
yapmaya cehdediyorduk (çabalı-
yorduk).
Takım şu suretle teşekkül etmişti:
Nedim - Âli, Cafer - Hamid, İsmet,
Nihad - Muslih, Kemâl Rıfat, Zeki,
Alâaddin, Sabih.
Saha hıncahınç dolu idi. Finlandi-
yalılar şimdiye kadar hiçbir
oyunda bu kadar kalabalık olma-
dığını söylüyorlar. Sahayı doldu-
ran on bin kişidenmaada (başka)
hariçteki tepeler ve apartmanla-
rın pencereleri de hıncahınç dol-
muş ve bu suretle halk on beş bin
kişiyi geçmişti.
Saha Stockholm’ünmükemmel
stadına alışanlar için pekmunta-
zamdeğildi. Evvelameydana çı-
kınca Millî Marş olarak ‘Ey vatan,
ey ümm-i müşfik’ çalmaya baş-
ladı. Biraz sonra Finlandiyalılar
Millî Marşları arasında sahaya
çıktılar. Oyun hâkimiyetimiz ile
başladı. Muhacimlerinmuntazam
kombinezonu karşısında ilk an-
larda Finlandiyalılar gizleyemeye-
cek bir şekilde şaşırdılar. Fakat
şimdiye kadar hiç görmediğimiz
bir sürat ve maharete mâlik olan
sol açıkları bize tehlikeli dakikalar
yaşatıyordu. İsmet ve Nihat Bey-
ler yerlerini değiştirdiler. Buna
rağmen ilk anlarda sol açık aynı
tehlikeli anları yaşatıyordu.
Oyun başlangıcında Zeki Bey fri-
kikten gol yaptıktan sonra oyun
bu tarzda devam ediyordu. Fakat
bir müddet sonra Zeki güzel bir
şutla ikinci bir sayıyı yapınca Fin-
Cumhuriyet'in 23 Haziran 1924 tarihli nüshası. Ön sayfada solda
Zeki Rıza Bey ve İsveç Muhteliti'nin fotoğrafları var. Haberde ise
Reval’de (Talinn) Estonya önünde aldığımız galibiyetten bahsedilmiş.
1...,88-89,90-91,92-93,94-95,96-97,98-99,100-101,102-103,104-105,106-107 110-111,112-113,114-115,116-117,118-119,120-121,122-123,124-125,126-127,128-129,...178
Powered by FlippingBook