98
99
vermişti ve gazeteler Rus işada-
mının ilk tasarruf kalemi olarak
Monaco’ya akıttığı muslukları
kestiğini yazdı. Bu da yetmeyince
Monaco Prensliği kendisine pasa-
port vermediği için Rybolovlev’in
kulüpten de soğuduğu teorisi or-
taya atıldı.
Futbol çerçevesinde düşünmek
gerekirse Monaco’daki U dönüşü-
nün gayet mantıklı sebeplerinin
olduğunu görebiliriz. Öncelikle bu
küçük şehrin nüfusu sadece 36
binlerde dolaşıyor ve II. Louis
Stadı’nın kapasitesi de 18 bin 500
seviyesinde. Yani tribünlerin
tamamen dolabilmesi için çocu-
ğundan yaşlısına kadar Monaco
nüfusunun yarısının futbolla
ilgileniyor olması gerek. Nitekim
geçen sezon stadın seyirci ortala-
ması 8 binlerdeydi, yani kapasite-
nin yarısı kadar bile değildi.
Hâl böyle olunca Monaco pahalı
transferleri uzun süre finanse
edebilecek taraftar gücünden ve
dolayısıyla ticarî ortaklıklardan
kaçınılmaz biçimde mahrum
kalacaktı.
Taraftar azlığının getirdiği sonuç-
ları Finansal Fair Play’e (FFP) bağ-
layarak ikinci noktayı bulabiliriz.
Monaco’nun yardımcı başkanı ve
Rybolovlev’in sağ kolu olan Vadim
Vasilyev, İngilizThe Guardian
gazetesine verdiği röportajda
FFP’nin uygulamaya geçtiği ilk yıl
Manchester City ve Paris Saint
Germain’e verilen büyük cezala-
rın gözlerini korkuttuğunu itiraf
etti. Yaptırımların bu kadar ciddi
boyutta olacağını tahmin etme-
diklerini ekleyen Vasiylev, FFP’ye
ayak uydurmak için birkaç yılları
daha olsaydı işlerin farklı ilerleye-
ceğini de belirtiyor.
Rybolovlev’in elini cebine atma-
sını engelleyen son unsur ise Mo-
naco’daki vergi avantajının sona
ermesi. Rus oligark kulübü satın
alırken başlıca finansal motivas-
yonlarından biri, Monaco sınırları
içinde iş yapan firmaların gelir
vergisi ödememesiydi. Bu da ka-
zancının en az yüzde 30’u kadar
vergi ödemeye yükümlü rakiple-
rine karşı Monaco’nun elini güç-
lendiriyordu. Fakat federasyon,
kayıtlı vergi bölgesini diğer 19 ku-
lüple aynı alana taşımadığı tak-
dirde Monaco’yu Ligue 1’a
almamakla tehdit etti. 1933 yılın-
dan beri ilk kez böyle bir tepkiyle
karşılaşan Monaco olayı mahke-
meye taşısa da başarılı olamadı ve
bu yeni kuralların yanı sıra iki yıl-
lık süre içinde 50milyon euro
ceza ödemeyi kabul etmek zo-
runda kaldı. Elbette bu da Rybo-
lovlev’in ilk etapta kurguladığı
bütçenin üzerine gelen sürpriz bir
harcama oldu.
“Önümüzde iki türlü yol var.
Yüklümiktarda para harcayıp he-
deflerimize çabuk ulaşabiliriz.
Veya akılcı bir proje ve çalışma
prensibi doğrultusunda kaynak-
larımızı altyapıya ve oyuncu göz-
lemlemeye ayırabiliriz. Artık
ikinci seçeneğe yönelmeye karar
verdik” sözleriyle Monaco’nun
yeni yaklaşımını özetliyor Vasil-
yev. Falcao ve James’in ses geti-
ren transferleri Ligue 1’a yeni
yükselmiş kulübe eşsiz bir ivme
kazandırmanın yanı sıra Şampi-
yonlar Ligi yolunu da açmıştı. Aynı
isimlerin ertesi sezon yolcu edil-
mesi ise bu kez Monaco’nun gir-
diği yeni yolun katalizörü olacaktı.
Çare gençlikte
Hâlâ merak edenler varsa, Rybo-
lovlev yaptığı itiraz sonucu eşine 2
milyar 700milyon sterlin yerine
yalnızca (!) 600milyon sterlin na-
faka ödeyecek. Fakat zaten bu
tutar onun Monaco’ya aktardığı
kaynağı kesmesine sebep değildi.
Sayısı 10 bini bile geçmeyen dü-
zenli taraftar sayısı, FFP ve deği-
şen vergi düzenlemesi sonucu
Monaco bir anlamda 90’larda Ti-
gana ile izlediği modeli tekrar gün
yüzüne çıkarmayı seçti. Sonuçta
Henry, Trezeguet, Thuramve Pe-
tit’yi dünya futboluna kazandıran
sistemin bugün işlememesi için
bir neden yoktu. Üstelik Ligue 1
yakın tarihte benzer senaryoyu
uygulayıp başarılı olmuş kulüpleri
bünyesinde barındırıyordu.
Lyon’un 2001-2008 yılları ara-
sında lige ambargo koyması buna
en güzel örnekti. Aynı derecede
etkili olmasa bile Lille ve Saint
Etienne’in yolu da benzer durak-
lara uğrayarak hedefe varmıştı.
Yeni strateji doğrultusunda Mo-
naco 2014 yazında teknik direktör
Claudio Ranieri’yi gönderip yerine
Leandro Jardim’i getirdi. Jardim’in
adı o güne dek fazla duyulmamış
olsa bile Braga ve Sporting Liz-
bon’da oyuncu yetiştirme konu-
sunda attığı adımlar, Vasilyev için
biçilmiş kaftandı. Sonuçta iki ku-
lüpte de çoğunluğu tecrübesiz ve
genç isimlerden oluşan birer
ekiple sırasıyla yüzde 59 ve yüzde
68’lik galibiyet oranı yakalamayı
bilmişti.
Portekizli teknik adam ilk iş ola-
rak James’ten gelen paranın bir
kısmını Bernardo Silva, Aymen
Abdennour ve Tiemoue Bakayoko
gibi potansiyeli olan gençlere
harcadı. Takımda hâlihazırda
Anthony Martial, Kondogbia ve
Carrasco gibi ya altyapıdan
yetişmiş ya da genç yaşta alınmış
yetenekler vardı. Sonuç olarak
Jardimbu yeni ve genç ekiple ilk
sezonunda kendisinden bekle-
neni fazlasıyla gerçekleştirdi ve
ligde ilk üçe girmenin yanı sıra
Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek
finale kadar yükseldi.
Başarılı bir yılın ardından Av-
rupa’nın büyük balıkları Mo-
naco’nun yıldız adaylarını fark
etmekte hiç gecikmedi. Zaten
Monaco da buna dünden razıydı.
Geçtiğimiz yaz Martial, Kondog-
bia, Abdennour, Kurzawa ve Car-
rasco’nun satışından tam 150
milyon euro elde etti Monaco, ki
bu rakamoyuncuların perfor-
mansına göre daha da yukarı çı-
kabilir. Bu isimlerin yerine ise yaş
ortalaması 20’yi geçmeyen 10
oyuncu 80milyon euroya transfer
edildi ve üç genç isimde B takı-
mından kadroya katıldı. Bu kabuk
değişimi Monaco’nun yeni planla-
rının çerçevesinde kalsa bile bek-
lenenden biraz hızlı gerçekleşmiş
olabilir. Nitekim takımŞampiyon-
lar Ligi ön elemesinde Valencia’yı
geçemedi ve lige de parlak bir
başlangıç yapamadı. Yine de
kulüp için halen öncelikli unsur,
takıma yeni katılan gençleri kısa
sürede geliştirerek yeni sezonda
en azından “Devler Ligi”ne tekrar
katılabilmek ve daha da önemlisi
bu başarı döngüsünü artırarak
devam ettirebilmek.
Monaco’nun nispeten hırslı ve
hızlı başlayan büyüme macerası
bir süredir daha mantıklı ve ve-
rimli bir çerçevede devam ediyor.
Bu yeni yola girmek için kulübün
gayet yeterli finansal ve politik
sebeplerinin yanı sıra Tigana gibi
ilham alabileceği bir mihenk taşı
da bulunuyor. Genç yeteneklere
harcanan emekler Leandro Jar-
dim’in ellerinde daha ilk yıldan
meyve verse bile bu gibi geçiş dö-
nemlerinde bazı yol kazaları da
kaçınılmaz oluyor. Yine de Mona-
co’nun geleceği, akılcı bir iş planı
ve doğru eğitmenlerin elinde en
azından Falcao ve James’li günlere
nazaran daha parlak görünüyor.