82
83
maçına çıkacak ve Santos’un, Co-
rinthians Santo Andre’yi 7-1 yen-
diği maçta ilk golüne de imzasını
atacaktı. Yetenekleri, özellikle de
golcülüğü yaşıtlarının fersah fer-
sah ötesinde olduğundan çok
geçmeden takımının değişmez
oyuncusu olan Pele, 1957 sezo-
nunda Santos’un banko isimlerin-
den birisi haline gelirkenmillî
takıma da çağrılmaya başlaya-
caktı. 7 Temmuz 1957’de Bre-
zilya’nın Maracana’da Arjantin’i
konuk ettiği maç, Pele’nin de millî
takımkariyerinin ilkmücadelesi
olma özelliğini taşıyordu. Her ne
kadar Brezilya maçı 2-1 kaybetse
de Pele takımının tek golüne im-
zasını atmış ve uzun yıllar bo-
yunca Sambacılara gol yollarında
ne denli büyük katkılar sağlaya-
cağının sinyallerini de vermişti.
Bu gol aynı zamanda Pele’nin o
gün itibarıyla dünyada millî
maçlarda gol atan en genç oyuncu
unvanını ele geçirmesini de
sağlamıştı.
1957 sezonunda Santos forması ile
Sao Paulo Eyalet Şampiyonası’nda
29 maçta 36 gol atarak herkesi
hayretler içerisinde bırakan genç
golcünün artık sadece yaşıtlarının
değil, ülkesindeki tüm futbolcula-
rın çok ötesinde bir yetenek
olduğu da düşünülür hale
gelmişti. Sonunda Brezilya Millî
Takımı Teknik Direktörü Vicente
Feola, Pele’yi 1958 yazında İsveç’te
düzenlenecek olan Dünya Kupası
için kadroya da çağıracak ve
futbol tarihi adeta yeniden
yazılmaya başlayacaktı.
Brezilya Millî Takımı, söz konusu
turnuva için İsveç’e giderken,
geride kalan beş Dünya Kupa-
sında bir ikincilik, bir de üçüncü-
lük elde etmiş durumdaydı.
Oysa Uruguay çoktan iki kez
dünya şampiyonluğu sevincini
yaşamıştı. Güney Amerika
Şampiyonası’nda ise Brezilya’nın
üç şampiyonluğu bulunmaktaydı
ki, bu alanda da sırasıyla 10 ve
dokuz şampiyonlukları olan
Arjantin ve Uruguay’ın bir hayli
gerisinde kalmışlardı. Futbolun en
büyük tutkuların başında geldiği
Brezilya’da da artık Dünya
Kupası’nın kazanılması yönünde
çok büyük bir beklenti vardı ama
onca zorlu rakip arasından sıyrılıp
bunu başarmalarını sağlayacak
sihirli ayakların kimde olduğu
sorusu henüz yanıtını bulmamıştı.
17 yaşında dünyanın
zirvesinde
Pele’nin de içinde bulunduğumillî
takımkadrosu İsveç’e geldiğinde
genç yıldız adayının dizinden bir
sakatlığı bulunuyordu ve kadroda
tutulup tutulmayacağı belli
değildi. Kimbilir belki de o esnada
Pele de babasında olduğu gibi
kendi kariyerinin de bu sakatlık-
lar nedeniyle örseleneceği korku-
sunu taşımaktaydı. Ancak takım
arkadaşları Pele’nin yetenekle-
rinden öylesine eminlerdi ki,
teknik direktör Feola’dan onu
kadroda tutması için özellikle
ricacı oldular ve bir bakıma
Feola’nın, kariyerindeki en kritik
dönemeci doğru kararla dönme-
sini de sağladılar.
Pele, İsveç’e geldiğinde, 17 yaşını
geride bırakalı henüz sadece yedi
ay olmuştu ve kendisi turnuva-
daki en genç oyuncu konumun-
daydı. Hembu tecrübesizliğin
hemde ilk günlerdeki diz sakatlı-
ğının da etkisiyle, Brezilya’nın ilk
turdaki ilk iki maçı olan Avus-
turya ve İngiltere maçlarında
görev alamayan Pele’nin yerin-
deyse takımın en ileride görev
yapan ismi, sonraki yıllarda bir
Milan efsanesine dönüşecek ve
hatta İtalya Millî Takımı’nda da
forma giyecek olan Jose Altafi-
ni’ydi. Altafini, Avusturya’yı 3-0
yendikleri maçta iki gol atmıştı
ama golsüz sona eren İngiltere
mücadelesinde pek de etkili ola-
mamıştı. Bunun üzerine teknik
direktör Feola, gruplarındaki son
Sovyetler Birliği karşılaşmasında,
fiziksel durumu düzelmekte olan
Pele’ye şans vermeyi tercih etti.
Genç yıldız da 2-0 kazanılan
maçta takım arkadaşı Vava’nın
attığı gollerden birinin hazırlayı-
cısı olarak Feola’nın yüzünü kara
çıkartmadı.
İlk turu grup lideri olarak tamam-
layan Brezilya, çeyrek finaldeyse
turnuvanın sürpriz ekibi Galler’le
eşleşmişti. Sert bir savunma an-
layışıyla uzun süre Brezilya
hücumlarının önüne set çekerek
ne denli zorlu bir rakip olduğunu
ortaya koyan Galler’i yıkan isimse,
Pele’den başkası olmayacaktı.
66. dakikada attığı gol, Brezilya’ya
1-0’lık galibiyeti ve yarı finali
getiriyordu. Bu gol, aynı zamanda
Pele’yi Dünya Kupaları tarihinin
en genç golcüsü de yapmıştı.
Brezilya’nın yarı finaldeki raki-
biyse Fransa’ydı. Fransızlar tur-
nuvada o ana kadar oynadıkları
dört maçta tam 15 kez rakip file-
leri havalandırmıştı ve golcüleri
Just Fontaine de sekiz golle gol
krallığı yarışında önde gidiyordu.
Dört maçta sadece altı golü
bulunan ve en golcü isimleri ikişer
golde olan Brezilya’ya Fransa
önünde şans tanıyanlar çok da
fazla sayılmazdı. Fakat Sambacı-
lar maçın hemen başında Vava ile
öne geçmeyi başaracak, ardından
Fontaine skora dengeyi getirse de
ilk yarının sonlarında Didi ile bir
gol daha bularak soyunma
odasına 2-1 önde gideceklerdi.
Maçın ikinci yarısında Fransa’dan
bir geri dönüş bekleyenlerse
bunun yerine Pele’ninmüthiş
gösterisini izlemekle yetinecekti.
Genç yıldız, 52. dakikadan 75. da-
kikaya kadar olan süre zarfında
üç gol birden atıyor ve Dünya
Kupalarında hat-trick yapan en
genç isim olmayı da başararak
takımının finale yükselmesinde
başrole soyunuyordu. Fransa
maçın sonlarında bir gol daha
bulmuştu bulmasına ama bu
nihaî sonucu değiştirmeye elbette
yetmemişti.
Yarı finale kadar çok da parlak bir
performans ortaya koyamayan
Brezilya, 5-2’lik Fransa galibiye-
tinde Pele’nin yaptığı akıl almaz
işler sayesinde bir anda final ma-
çının da favorisi haline gelmişti.
Üstelik Brezilya’nın finaldeki ra-
kibi ev sahibi İsveç’ti. Avrupa’nın
prestijli kulüplerinde oynayan
birçok önemli oyuncusu bulunan
ve tribün desteği de yanında olan
İsveç, normal şartlarda bumaçın
favorisi olabilirdi belki ama
İsveç’te yarı final maçlarından
sonra konuşulan tek konu
Pele’ydi. Turnuvanın en golcü
takımı karşısında yaptığı gol şov
ve takımını finale taşıması herke-
sin dilindeydi ve tüm futbolsever-
ler onun bu başarısını finalde
İsveç önünde de sürdürüp sürdür-
meyeceğini merak etmekteydi.
29 Temmuz’daki final maçına
İsveç hızlı başlamış ve henüz dör-
düncü dakikada Liedholm’un go-
lüyle üstünlüğü de ele geçirmişti.
Ancak bu yalnızca beş dakika sü-
recek ve Brezilya, Vava ile eşitliği
yakalayacaktı. Yarım saatin ar-
dından Vava çok benzer bir gol
daha atarken Brezilya da ilk yarıyı
2-1’lik üstünlükle tamamlıyordu.
Maçı seyreden kişilerin gözüne o
ana dek daha çok Vava, Garrincha
ve Zagallo batmaktaydı ve binle-
rin ağzından “Nerede bu Pele?”
sözlerinin dökülmesine de belki
de ramak kalmıştı. Ancak ikinci
yarının başında Pele, Dünya Ku-
pası finallerinde atılmış muhte-
melen en güzel gole imzasını
atıyordu. Dakikalar 55’i gösterir-
ken ceza sahası içinde topla bulu-
şan genç yıldız önce önündeki
defans oyuncusundan topu üs-
tünden aşırtmak suretiyle sıyrılı-
yor, ardından da top yere düşme-
den çıkarttığı sert şutla İsveç ka-
lecisini çaresiz bırakıyordu. 3-1’lik
netice, Brezilya’nın şampiyonluğu
için geri sayımı da başlatırken
skor daha sonra 4-2’ye gelecek ve