72
73
Türkiye Futbol Direktörü
Fatih Terim, UEFA’nın özel
davetlisi olarak gittiği
İsviçre’nin Cenevre
kentinde, Pro Lisans
Kursu DeğişimProgramı
için gelen İspanya,
Slovakya, Slovenya ve
Norveç Futbol
Federasyonlarının en üst
düzey teknik direktör
adaylarına eğitimverdi ve
tecrübelerini paylaştı.
UEFA tarafından
Pro Lisans kursiyerlerine
yönelik başlatılan,
elit teknik adamların
eğitimlere katılımı
uygulaması kapsamında
organizasyona katılan
Terim, UEFA’nın en önemli
eğitmenlerinin yer aldığı
eğitim çerçevesinde
UEFA Antrenör Eğitim
Departmanı Başkanı
Frank Ludolph’un
sorularını cevapladı.
Fatih Terim, İsviçre'de eğitimverdi
Türkiye Futbol Federasyonu’nda şu
an üstlendiğiniz görevde en önem
verdiğiniz konulardan birinin an-
trenör eğitimi olduğunu biliyoruz.
Bunun sebebi nedir?
Türkiye’de futbol, Türkiye Futbol
Federasyonu tarafından yönetiliyor.
TFF, benim son göreve gelişimle
birlikte yeni bir pozisyon oluşturdu.
Bu pozisyon Türkiye Futbol Direk-
törlüğü. Bu, AMillî TakımTeknik Di-
rektörlüğünden çok öte ve çok daha
fazla sorumluluğu olan bir mevki.
Görev tanımımgereği Futbol Geli-
şimDirektörlüğü, dolayısıyla Eğitim
Departmanı, Grassroots, Genç Fut-
bolcu GelişimDepartmanı ile bir-
likte tüm seviyelerdeki Millî
Takımlarımız bana bağlandı. Bu gö-
reve geldikten sonra 13 temel prob-
lem tespit ettik. İki tanesinin
çözümünü de öncelikli hedef olarak
aldık. Bunlar, yaygın tesisleşme
yani çocuklarımızın futbol oynaya-
cağı alanların artırılması ile eğitim-
cilerin ve tüm antrenörlerin
eğitiminin daha donanımlı, daha
etkin ve daha modern hale getiril-
mesi. Özellikle yetiştirici antrenör-
lerimizin eğitimine çok önem
veriyorum. Onların pedagojik for-
masyon eğitimi almış, her yaş gru-
buna özel yaklaşımbecerisine
sahip, teknik ve yetenek gelişimini
bilen antrenörler olarak yetiştiril-
mesini sağlamak zorundayız.
Futbolun içinden gelenlerle, akade-
misyenlere birlikte çalışma ortamı
yaratıyoruz. Futbolumuzda devri-
min öncelikli aktörlerinin antrenör-
ler olacağını düşünüyorum. Bu
nedenle onları da en üst düzeyde
donatmayı çok önemsiyorum. Eği-
tim içeriğimizi, sürelerimizi artırıyo-
ruz. Ülke şartları ile ilgili
eksiklerimize yönelik sertifika
programlarına başladık. Çok geliş-
miş ve ileri düzeyde çocuk koruma
programını hayata geçirdik. Bu
alanda antrenörleri eğitmeye başla-
dık, denetimleri artırdık. Kulüp li-
sans kriterlerimize yeni maddeler
ekliyoruz. Çocuklarımızın fiziksel,
duygusal ve cinsel istismarına ke-
sinlikle izin vermeyeceğiz. Antrenör
eğitiminde her türlü teknolojik im-
kânı da kullanmak niyetindeyiz.
E-öğrenme modülünü kuruyoruz.
Eğitimfilmlerinin ve bilgi aktarımı-
nın sağlanacağı sürekli eğitim aka-
demisini kurma çalışmalarımız
sürüyor.
Ne zaman antrenör olmaya karar
verdiniz? Futbol oynarkenmi,
yoksa bıraktıktan sonra mı? Antre-
nör olma arzunuzun sebebi neydi?
Hayatımda ne yaptıysam en iyisini
yapmak felsefem olmuştur. Futbol
oynarken sadece futbol oyna-
mayı düşündümve en iyisini yap-
maya gayret ettim. Futbolu
bıraktıktan sonra bana oyunculu-
ğumda da çok değer veren Der-
wall tarafından antrenör olmam
konusunda motive edildim. Ken-
disini saygıyla anıyorum. Antre-
nörlüğe başladığımda da en iyi
antrenör olmaya gayret ettim.
Antrenörlük futbolculuktan çok
daha farklı donanımgerektiren ve
çok daha farklı sorumluluğu olan
bir meslek. Bunun hakkını da
vermek lâzım.
Antrenörlük yaşantınızdaki ilk
deneyiminiz olan Ankaragü-
cü’nde kariyerinizin geri kalanını
şekillendirmek adına neler
öğrendiniz? Bu tecrübe size
neler kattı?
Sadece Ankaragücü’nde değil an-
trenörlük hayatımboyunca her
gün yeni şeyler öğrendimve öğ-
reniyorum. Yaşamboyu eğitim
projesine inanıyorum. Ben de
bunun bir neferiyim. Her yaşadı-
ğımgünün, her çıktığım antren-
manın ve oynadığımher karşı-
laşmanın bana katkıları oluyor ve
olmaya da devam edecek. Her
gün daha da geliştiğimi ve ilerle-
diğimi görüyorum. Ankaragü-
cü’nün bana kattığı en önemli şey,
ülkemde futbol antrenörlüğü fel-
sefesinin değiştirilmesi gerektiği
konusundaki düşüncelerimin
netleşmesi oldu. Oyun düzenin-
den stratejisine, antrenman plan-
lamasından rakip algımıza kadar
her konuda rönesansa ihtiyaç
duyduğumuz düşüncemAnkara-
gücü’nü çalıştırdığım sürede pra-
tik olarak onaylanmış oldu. Asıl
yürüyüşümbu süreçle başladı.
Asıl yolumu ve rotamı bu süreçle
birlikte çizdim.
Bize kulüp takımı antrenörü
olmak ve Millî Takım antrenörü
olmak arasındaki temel farkları
anlatır mısınız?
Kulüpte antrenman planlaması
çok önemli. Makro, mezo ve
mikro planlama çok çok önemli.
Değişimin az olduğu bir kadro ile
bir ordu kuruyorsunuz. Her hafta,
hatta haftada iki kez karşılaşma
oynamanız ciddi olarak işin içinde
olmanıza ve o adrenalini tüm
hücrelerinizle hissetmenize
sebep oluyor. Millî Takım’da ise
seçicilik çok önemli. Oyuncu üze-
rinde gelişim açısından kulüpteki
kadar etki imkânı yok. Ama
büyük bir havuzdan oyuncu
seçme imkânına sahipsiniz.
Elemelerde kısa süreli iki karşı-
laşmalı periyodlar yaşıyorsunuz.
Ancak büyük turnuvalardan önce
etkili hazırlık için imkânınız ola-
biliyor.
Medya ile iletişiminiz nasıl? Bu
iletişim stratejiniz kariyeriniz bo-
yunca nasıl değişimgösterdi?
Ülkemizde zor ve sert bir medya
mevcut. Tüm antrenmanlar ve
oyuncularla bizlerin tüm özel ha-
yatı takip altında. Çok doğru bul-
mamakla birlikte bunun bir
realite olduğunu da kabul etmek
zorundayız Medya ile benimme-
safeli bir ilişkimvar. Aynı gemide
olduğumuzu onlara her defasında
ifade ediyorumve “Birbirimize
zarar vermek yerine hepimiz fut-
bola hizmet etmeliyiz” diyorum.
Medya mensupları görevleri ge-
reği her öğrendikleri bilgiyi ka-
muoyuna aktarma düşüncesi
içinde olduğundan, ben de oldu-
ğundan farklı davranamayan biri
olduğumdan en iyi çözümü on-
larla az ama kaliteli zaman geçir-
mekte buldum.
Futbolun hiç geri gidilmemesi
gereken bir endüstri olduğu
söyleniyor. Bu trend karşısında
nasıl ilerlediniz ve Galatasaray ile
Milli Takım’da çeşitli mucizeler
yaptınız?
Hayat felsefemgereği hep ilerisi
ve daha iyisi için çalışan biri oldu-
ğumdan benim için sorun olmadı.
Küçük bir hikâye anlatayım. 2000
yılında UEFA Kupası’nı kazanıp
ülkeye döndüğümüzde bir yo-
rumcu bana, “Herhalde artık siz
de takımın oyunundan ve bu ba-