TamSaha 127. Sayı - page 54-55

Bana göre Türk futbolcuları
yurtdışında da forma giymeli.
Böylece başarılı, üst düzey
futbolcularla oynayabilme şansın
oluyor. Arda İspanya’da Messi ve
Iniesta gibi önemli futbolcularla
rekabet etmeye alıştı. Bu sayede onların
karşısında çok rahat davranabiliyor. Ama
diğer oyuncular o rekabete ayak
uydurmakta eksik kalıyor.
Gerets hiç egosu olmayan ve
oyuncularıyla birebir her anlamda
ilişki kurabilen bir teknik direktördü.
Oyuncuyu nasıl kazanabileceğini,
nasıl motive edebileceğini çok iyi
biliyordu. Hep bizimyanımızda
olurdu. Güler yüzlü bir insandı ve
oyuncusunu fazla sıkıp baskı yapmazdı.
Bir teknik adamın başarılı olabilmesi
için arkasında güvendiği bir ekip
oluşturabilmesi çok önemli. Tıpkı iş
hayatında olduğu gibi, her işi tek
başınıza yapamazsınız. Görevleri ve
sorumlulukları paylaştırabileceğiniz,
güvendiğiniz ve iş bilen insanlarla bir ekip
kurmanız gerekiyor.
Türkiye’ye geldiğimde tecrübeli
oyuncularla oynayıp onlardan birçok
şey öğrendim. O yıllarda bütün
takımlarda tecrübeli oyuncular
mevcuttu. Hocalar her şeyi tek
başına yapamaz. Saha içinde
liderlerin bulunması da gerekir. Mesela
Arda Turan şimdi kaptan olsaydı daha fay-
dalı olurdu.
Çeşitli kulüplerde oynadımve şunu
gördüm, takımlar altyapı konusuna
gereken değeri vermemiş.
Düşünebiliyor musunuz, bir Süper
Lig takımının altyapısında
yetiştirdiği bir oyuncusu yok.
Oyuncuyu geçtim, oyuncu
çıkmasına yönelik bir çabası da yok.
Burada ayırabileceğimiz tek takım
Gençlerbirliği olur.
Futbol okulundan sonra Kamerun’un en iyi takı-
mına transfer oldum. Kaleci Souleymanou Hami-
dou da o takımında forma giyiyordu. Dolayısıyla
kendisiyle de çok eski yıllara dayanan dostluğu-
muz var. 1997 yılında Kamerun Ümit Millî Ta-
kımı’na seçildimve 2000 yılına kadar da takımın
kaptanlığını yaptım. Eskiden Türkiye Ligi’ndeki
takımlar futbolcu transferleri yapmadan önce
oyuncuların kasetlerini izlerdi. İstanbulspor’un
teknik ekibi de Kamerun Ümit Millî Takımı’ndan
bazı oyuncuları izlerlerken dikkatlerini çekmi-
şim. Takımkaptanı olmamda dikkati çekmem-
deki faktörlerden birisiydi sanırım. O dönemde
54
55
İstanbulspor’da bulunan Adnan
Sezgin, Teknik Direktör Ziya
Doğan ve yardımcısı Abdullah
Avcı beni kasetlerden beğenerek
deneme amaçlı İstanbul’a çağırdı-
lar. Türkiye hikâyem 1999 yılında
böyle başladı.
Çok uzun süreler Türkiye’de futbol
oynadın. İstanbulspor, Galatasa-
ray, Malatyaspor, Kayseri spor
hatta son olarakkısa bir süre de
Sivasspor…Bu takımlarda yaşadı-
ğın en çarpıcı anılar, unutamadığın
günler, unutamadığın başarılar
hangileriydi?
Her gittiğimtakımın kendine ait
farklı farklı hikâyesi var tabiî. Bazı-
larında kısa süre oynamış olsamda
hepsinin kendine ait bir hikâyesi
var. Ama Türkiye’de en önemli şey
nasıl oynadığınız olduğu için benim
açımdan da en önemlisi şampiyon
olmak. Galatasaray’da bunu başar-
dım. Aslında beni Saidou yapan İs-
tanbulspor’du ama daha sonra
Galatasaray’a geçtimve şampi-
yonluğu orada yaşadım. Ayrıca
Türkiye’nin en büyükkulüplerin-
den biri olduğu için de Galatasaray
bende önemli bir yere sahip. Daha
sonraKayserispor’da da çok başa-
rılı üç sezon geçirdim. Oüç sezon
içerisinde hemTürkiyeKupası’nı
kazandık hemde ligde sürekli üst
sıralara oynadık. Kayserispor’un
ligden düşmesine çok üzülmüştüm
ama bu sezon şampiyon olarak
geri dönmelerine de aynı oranda
sevindim.
1...,34-35,36-37,38-39,40-41,42-43,44-45,46-47,48-49,50-51,52-53 56-57,58-59,60-61,62-63,64-65,66-67,68-69,70-71,72-73,74-75,...178
Powered by FlippingBook