TR
EN
Site İçi Arama
Detaylı Arama
Gökhan Emreciksin: "Müdürümün ısrarıyla futbolcu oldum" 1.05.2008
Gökhan Emreciksin: "Müdürümün ısrarıyla futbolcu oldum"

Babadan futbolcu ve ilk eğitimini Galatasaray'da aldı. Zeytinburnuspor altyapısında futboldan koptuktan sonra okul müdürünün yoğun ısrarıyla yeniden futbol oynamaya başladı. Birkaç ay önce Boluspor'da oynarken önce Ankaragücü formasıyla Süper Lig'e, hemen ardından da Milli Takım'a terfi etti. Sağ kanatta hücum gücüyle dikkat çekiyor ancak defansif yönünün zayıf olduğunu da itiraf ediyor. 24 yaşındaki oyuncu, geç keşfedilmediğini, amatör kümeden itibaren sırasıyla bütün liglerde oynayarak adım adım yükselmenin avantajını yaşadığını düşünüyor.

Röportaj: Türker Tozar

Galatasaray, İstanbul Sinopspor, Bandırmaspor, Boluspor derken, ara transferde Ankaragücü'ne geldin ve bir anda kendini A Milli Takım'da buldun. Daha önce Genç ve Ümit Milli Takımlarda yer almamış bir oyuncu olarak böyle bir daveti bekliyor muydun?

Üç ay öncesine kadar Boluspor'da Milli Takım'ın maçlarını TV'den izlerken, şimdi Milli Takım kadrosuna çağırıldım. 1. Lig'deki bir takımdan Süper Lig'deki bir takıma yeni geliyorsunuz, ardından da A Milli Takım kadrosuna seçiliyorsunuz. Gerçekten gurur verici bir başarı. Beş sene önceki takım arkadaşlarımla telefonda konuştuğumuzda benim şimdi geldiğim noktaya inanamadıklarını söylüyorlar. Fatih Terim'in gençlere önem verdiğini herkes bilir. Ankaragücü'nde iyi bir performans gösterirsem, Fatih Hoca beni sezon sonunda kadroya çağırabilir diye düşünüyordum. Oysa sağ olsun hocamız beni şimdiden planlarına dâhil etti. Bundan sonra daha çok çalışıp sezon sonunda şimdikinden de iyi bir duruma gelmeyi hedefliyorum.

A Milli Takım'a çağrılınca neler hissettin?

Açıkçası önce A2 Milli Takımı için davet aldığımı düşündüm. Bir an, "Orada kendimi gösterirsem A Milli Takım kapısı bana açılır" diye aklımdan geçti. Fakat sonra A Milli Takım için davet aldığımı görünce gerçekten çok şaşırdım. Yine de olmayacak bir şey değildi. Er ya da geç çağrılacağım konusunda kendime güveniyordum.

Beyaz Rusya maçında aday kadroya seçildin ve bu gururu ilk kez yaşadın. Henüz milli olamasan da kadronun içinde yer almanın heyecanını tattın. Nasıl bir heyecan bu, bizimle paylaşır mısın?

Daha Türkiye'den çıkmadan herkesin gösterdiği ilgiye çok şaşırdım. Yıllardır televizyondan izlediğim kişilerle bugün aynı yerdeyim. Şaşkınlıkla karışık bir gurur içerisinde oluyor insan.

Beyaz Rusya maçında takımı nasıl gördün?

Çok iyi bir takıma sahibiz ancak rakibi küçümsediğimizden olsa gerek Beyaz Rusya karşısında çok iyi oynayamadık. Bence maçın hakkı beraberlikti. Zaten saha ve iklim koşulları da iyi değildi. Tamamen rakibimizin istediği bir ortam vardı. Biz de Avrupa Şampiyonası'nı düşünerek kendimizi riske etmedik. Beyaz Rusya karşısında galip gelemedik ama kadroda olmayan Semih Şentürk, Ümit Karan gibi oyuncularımızın da aramıza katılacağını düşünürsek Avrupa Şampiyonası'na kadar çok iyi duruma geleceğiz.

Müdürümün ısrarı dönüm noktası oldu

Futbola nasıl başladın?

Babam ve dayım beni Galatasaray'ın seçmelerine yazdırdı. Toplam üç aşamalı bir seçme yaptılar, üçünü de kazandım. İki sene Galatasaray'da oynadım. İyi bir başlangıç yapmıştım. Oradan Zeytinburnuspor'a geçtim. Bu kulüpte pek verimli olamadım ve ayrıldım. Yaklaşık bir yıl futbola ara verdim. O dönem, okulum sebebiyle bir ara futbolu tamamen bırakmak istedim. Sefaköy Fevzi Çakmak İlköğretim Okulu'nun Müdürü Hüseyin Demirkol aynı zamanda İstanbul Sinopspor Kulübü'nün de başkanıydı. Okulda futbol oynarken izleyip beğenince futbola dönmem için çok ısrar etti. Bana "Ligde 6 maçımız kaldı. Şampiyonluğa gidiyoruz. Hiç değilse bu altı maçta oyna" dedi. Kendisine tekrar futbol oynamayacağımı söylesem de ısrar etti. Ben de sonunda "Nasıl olsa sadece 6 maç. Hem de şampiyonluğa oynuyorlar" diye düşünüp teklifini kabul ettim. 6 maçlık seride ben gol kralı, takımımız da şampiyon oldu. Sonuçta futboldan kopamadım ve dört sene bu kulüpte oynadım. Bu süre içinde okuluma da devam ettim. Lisede okurken tekrar Galatasaray'a gittim ama maalesef ilk idmanda ayak bileğim kırıldı. Bu arada biraz sitem edeceğim. Ayak bileğim maçın bitimine yakın kırılmıştı. Son düdük çaldı, baktım etrafımda kimse yok. Sadece kalecinin beni sırtına alarak sahadan çıkardığını hatırlıyorum. Durup düşündüm ve kendi kendime "Demek ki sakatlanınca böyle oluyormuş" dedim. Aklımdan hem futbolu bırakmak hem de daha da hırslanıp eskisinden daha iyi olarak sahalara dönmek geçiyordu. Sonuçta üç aylık sakatlık döneminden sonra amatör takıma geri dönmeye karar verdim.

Babam ve kardeşim de futbolcu

Ailen ne iş yapıyor, kaç kardeşsiniz?

Babam Cavit Emreciksin eski bir futbolcu. Başta Zeytinburnuspor olmak üzere İstanbul'un çeşitli takımlarında santrfor oynamış. Zeytinburnuspor'la şampiyonluk yaşamış. İki sene öncesine kadar taksi şoförlüğü yapıyordu ama şimdi çalışmıyor. Annem ise ev hanımı. Üç kız, iki erkek olmak üzere beş kardeşiz. 1986 doğumlu kardeşim de İstanbul Sinopspor'da futbol oynuyor.

Başka sporlara da ilgin var mıydı?

Basketbolu da çok severim. Okul zamanında çok oynadım ama profesyonel bir basketbolcu olmayı hiç düşünmedim.

Seni ilk keşfeden kimdi?

Futbola Galatasaray'da başlasam da yeteneğimi keşfetme bakımından okul müdürümüz ve İstanbul Sinopspor Kulüp Başkanı Hüseyin Bey'in çok büyük emeği var. O olmasaydı belki de futbola devam etmeyecektim.

İstanbul'dan Bandırma'ya transferin nasıl oldu?

Babam, "İstanbul dışına gidersen kariyerin için daha iyi olur" dedi. Babam böyle söyleyince Bandırmaspor'daki seçmelere katıldım. Profesyonel takıma seçmeyle gitmenin çok zor olduğunu söylemişlerdi ama seçmeleri kazanmayı başardım ve profesyonel oldum. Takım 3. Lig'deydi. İlk sezon bazı maçlarda oynadım. Ancak, ikinci sezonumda 30 maçın 29'unda forma giydim.

Boluspor'a transferin nasıl gerçekleşti?

Bandırmaspor'da iki sezon başarılı şekilde oynadım. Performansım üst düzeydeydi. Boluspor'a transfer olmadan önce de teklifler alıyordum ama bonservis bedelimin yüksek olması nedeniyle gidemedim. 2005 senesinde Kasımpaşa, Orduspor, Turgutluspor ve Boluspor'dan teklif aldım. Sonuçta Boluspor'u tercih ettim. 30 milyar bonservis ücreti ödediler benim için. Boluspor için de önemli bir paraydı. Çünkü kimse için bonservis parası ödemiyorlardı. Zaten o sezon Bandırmaspor'da benden başka hiçbir oyuncu transfer yapamadı.

Basamakları birer birer çıktım

Ankaragücü'ne ve dolayısıyla Süper Lig'e bu sezon geldin. Neden daha önce keşfedilmediğini hiç düşündün mü?

Boluspor'daki başarılı futbolum çoğu takımın dikkatini çekmişti. Ben de bir üst ligde forma giyebileceğim konusunda kendime güveniyordum. Bu sezon devre arasında başkanımız Necip Çarıkçı'ya takımdan ayrılmak istediğimi söyledim. O da sağ olsun önümü açacağını belirterek Sivasspor, Bursaspor, Vestel Manisaspor ve Ankaragücü'nün benim için resmi teklif yaptığını söyledi. Ben de kısa bir araştırmadan sonra Ankaragücü'nün benim için daha uygun olacağına karar verdim. Bolu'ya yakın ve Başkent takımı olması kararımda etkili oldu diyebilirim. Geç keşfedilme konusuna gelirsek, ben böyle düşünmüyorum. 24 yaşındayım. Bulunduğum noktaya basamakları birer birer çıkarak geldim. Amatör küme, 3. Lig, 2. Lig, 1. Lig ve şimdi de Süper Lig. Bunlara artık Milli Takım'ı da ekledim. Bence basamakları böyle çıkmak çok daha iyi. Daha önce Milli Takımlarda hiçbir kategoride oynamadım. Ancak, buralarda oynayıp da A milli olamayan çok futbolcu var. O bakımdan kendimi şanslı görüyorum.

Futbolla birlikte eğitimini yürütebildin mi?

Yeşilköy 50. Yıl Lisesi'nde okudum. Liseye giderken antrenman ve ders saatleri çakışıyordu. Hem okula gidip hem de idmanlara katılmak zor olmaya başlamıştı. Bir yandan da kendimi futbola devam etmeye mecbur hissediyordum. İkisi bir arada yürüyemeyince okulu bırakmak zorunda kaldım. Bir senelik bir aradan sonra okula devam edecektim fakat liseyi dört senede bitirmem gerektiğini bilmiyordum. Bu yüzden de eğitimim yarıda kaldı.

Senin durumunda olan birçok futbolcu var. Futbolcuların eğitimlerini de sürdürmelerini sağlayacak düzenlemeler yapılması gerekmez mi?

Bu çok güzel olur. Okulu bıraktığıma çok pişman oldum. Şimdi milli futbolcu oldum. En azından İngilizce konuşabilecek durumda olmak çok önemli.

Futbola başladığında kendine örnek aldığın oyuncular var mıydı?

Gheorghe Hagi'ye büyük hayranlığım vardı. Hâlâ da hayranım. Bence, o Türkiye'ye gelmiş en iyi oyunculardan bir tanesi.

Başlangıçtan beri sağ kanat oyuncusu musun?

Aslında okul yıllarında kaleye geçerdim. Üstelik kaleciliği iyi de yapardım. Okul takımının kalecisiydim. Ancak, Galatasaray'daki seçmelere kaleci olarak katılmadım. İstanbul Sinopspor'da forvetin her bölgesinde oynadım. Bandırmaspor'da forvet ve forvet arkasında görev aldım. Sağ kanat oyuncusu olarak ilk kez Boluspor'da oynadım.

Kendi pozisyonunda hangi oyuncuları beğeniyorsun?

En çok Gökhan Gönül'ü beğeniyorum. Kendisi örnek bir sağ kanat oyuncusu. Bir de Cristiano Ronaldo'yu beğeniyorum.

Defansif yönde sorunlar yaşıyorum

Kendinde eksik gördüğün yönler var mı?

Daha çok atağı düşünen bir oyuncu olduğum için defansif özelliklerim biraz zayıf. Çalıştığım bütün antrenörler de bu yönümü geliştirmem konusunda beni uyardı. Hocalarım bu eksiğimi gidermem halinde Türkiye'nin en iyi oyuncularından birisi olacağımı söylüyor.

Milli Takım'ın Avrupa Futbol Şampiyonası'ndaki şansını nasıl görüyorsun?

Grubumuzdaki takımlar birbirinden güçlü. Turnuva öncesi bir öngörüde bulunmak güç ama bizim hedefimiz gidebildiğimiz yere kadar gitmek olacak.

Şampiyona kadrosunda yer alırsan, hayran olduğun Cristiano Ronaldo'yla belki de karşılıklı oynama şansı bulacaksın. Ne düşünüyorsun?

Sonuçta o da kendi milli takımının oyuncusu, ülkesi için mücadele edecek. Ben de kendi vatanım için. Neler olacağını ancak karşı karşıya gelince görebiliriz.

Ankaragücü'nden sonraki hedeflerin ve gelecekle ilgili beklentilerin neler?

Ankaragücü'nde başarılı olup Milli Takım'a çağrılmak benim için yakın gelecekteki en büyük hedefti. Şimdi kendime yeni bir hedef koydum. O da Euro 2008 kadrosunda yer almak ve Milli Takım'ın düzenli oynayan futbolcularından biri olmak.

Henüz kendimi ispatlamadım

Avrupa için hazırlık yapıyor musun?

Ankaragücü forması altında iyi maçlar çıkarsam da henüz kendimi ispatladığımı düşünmüyorum. 4-5 maç iyi oynamak yetmez. Hatta bunu bir örnekle açıklayayım. Kafile halinde seyahat ettiğimizde taraftarlar futbolcularımızla fotoğraf çektirmek için neredeyse sıraya giriyor. Henüz bana böyle bir talep gelmedi. Demek ki hâlâ başarmam gerekenler var. Ne zaman ki ben de fotoğraf çektirilmek istenen birisi olurum, ciddi bir aşama kaydetmişim demektir.

Avrupa'ya gidersen kalıcı olabileceğini düşünüyor musun?

Türkiye'de bir-iki sezon oynadıktan sonra her takımda başarılı olabileceğime inanıyorum. Bu konuda özgüvenim yüksek ama öncelikli olarak kendimi göstermeliyim.

Futboldan geriye kalan vaktinde neler yaparsın? Hobilerin neler?

Ben çalışkan bir oyuncuyum. İdman olmasa bile kendi kendime çalışırım. Bunun dışında sinemaya gitmeyi ve internette gezinmeyi çok seviyorum.