TR
EN
Site İçi Arama
Detaylı Arama
Metin Akan: "Geç buldum, çabuk kaybetmek istemem" 2.01.2008
Metin Akan: "Geç buldum, çabuk kaybetmek istemem"
Vestel Manisaspor forvetinin sessiz, sakin ama çalışkan oyuncusu. Avrupa'da birçok oyuncunun yıldız payesini aldığı 18 yaşında Bursaspor altyapısında futbola başladı ve 6 ay içinde A takıma yükselmeyi başardı. İnegölspor'a gönderildiğinde yaşadığı hayal kırıklığını üzerinden atıp Vestel Manisaspor'da yeniden hayata döndü. Geç başladığı profesyonel futbolculuk kariyerini koruyabilmek için yoğun bir çaba harcıyor ve sezon başından bu yana takımının onbirinden hiç düşmüyor.

Röportaj: İlker Uğur

Öncelikle Metin Akan benim zihnimde sessiz, sakin, görev verildiği zaman elinden geleni yapan bir oyuncu. Bursa doğumlu olup İnegölspor'da oynadığını da biliyorum. Ersun Yanal seni Vestel Manisaspor'a transfer etmişti. Biraz kendinden bahseder misin?

Öncelikle futbol hayatıma Bursaspor altyapısında başladım. Burada 6 ay oynadıktan sonra A takıma yükseldim. Orada 3 sezonum geçti. Bursaspor küme düştüğü sezon İnegölspor'a gittim. Burada oynadığım ilk sezon oldukça iyi geçti. İkinci sezon daha inişli çıkışlıydı. Oradan da Ersun Yanal'ın istemesi sonucu Vestel Manisaspor'a geldim. İki sezondur Vestel Manisaspor'da devam ediyorum.

İnegölspor'dan Vestel Manisaspor'a gelişin aslında önemli bir sıçrama. 2. Lig'den Turkcell Süper Lig'e çıkıyorsun bir anda.

Aslında önemli bir transfer tabii. Ancak daha önce yaşadığım düşüş benim açımdan daha önemliydi. Bursaspor'la küme düştüğümüz zaman o kadroda kalamayıp 2.Lig'de oynayan İnegölspor'a gitmek zordu benim için. Böyle bir transfer yaptığınız zaman karmakarışık duygular içerisinde oluyorsunuz. Futbolcu olup olmamakla ilgili düşünceler kafanızı dolduruyor. Orada iyi oynadığınız zaman güveniniz yerine geliyor. Güven kazandıkça futbolunuz iyiye gider zaten. Benim için İnegölspor'dan Vestel Manisaspor'a gelmek de iyi bir sıçramaydı ve güvenimin tekrar yerine gelmesi açısından önemliydi. Burada kalıcı olmak tek hedefim şu anda. Dediğiniz gibi, sahada verimli olup bana verilen görevleri en iyi şekilde yerine getirmeye çalışıyorum.

Rekabet gelişimi sağlar

Vestel Manisaspor takımına baktığımız zaman rekabetin de üst düzeyde olduğunu görüyoruz. Rakiplerin arasında Holosko var, Rafael var, Reinaldo bu sene kiralık gitti ve geri dönebilir. Bu rekabet seni nasıl etkiliyor?

Rekabet her zaman için iyidir. Futbolcunun gelişmesini sağlar. Ben böyle görüyorum. Sonuç olarak bir takımın geniş kadrosu 25-26 kişiden oluşur. 18 kişi maç kadrosuna girer, 11 kişi sahaya çıkar. Oynamadığınız zaman elbette bir üzüntü olur ama yapabileceğiniz bir şey yok. Futbolcu olarak o 11 kişi arasında olmak istiyorsanız sizin yapabileceğiniz tek bir şey var. Çalışmak. Ben elimden geleni yaparım ve bunun karşılığında oynamam veya oynamamam teknik direktörümüzün tercihidir. Sahadaysam elimden geleni yaparım, kenardayken de takım arkadaşlarıma her türlü desteği vermeye çalışırım. Takım kazanırken hep beraber seviniriz, kaybederken hep beraber üzülürüz.

Vestel Manisaspor geçen sezonun başında büyük bir performans sergilerken sen de kendini gösteriyordun ve bu başarıda pay sahiplerinden birisiydin. Ama Manisaspor düşüşe geçtiğinde sen çok göze batmıyorsun. Halbuki bir Holosko çok ön planda şu an.

Eğer lige geçen sezonki gibi başlasaydık ve üst sıraları zorlasaydık, tüm takım göz önünde olacaktı. Şimdi baktığınız zaman Holosko göz önünde ve bence bu da çok normal. Çünkü takım ligin orta sıralarında mücadele ediyor ve geçen sezonki başlangıcı yakalayamadık. Ben kişisel olarak ön plana çıkayım derdinde olan bir oyuncu değilim. Takımım kazansın, ben sivrilmesem de olur.

18 yaşımda futbolcu oldum

Futbola başlangıcın pek çok futbolcuda olduğu gibi sokaklardan mı oldu, yoksa ailesi tarafından bir kulübün altyapısına götürülen oyunculardan mısın?

Baktığınız zaman futbola en geç başlayan futbolculardan birisi benim. 18 yaşımda başladım ben futbola. Öncesinde amatör olarak futbol oynuyordum ama Bursaspor'un altyapı seçmelerine 18 yaşımda katıldım ve kalabalık bir grubun arasından seçildim. Günümüz futboluna baktığınızda yıldızlar 18 yaşında ortaya çıkıp inanılmaz işler yapıyor. Bu açıdan ilginç olduğumu düşünüyorum. 6 ayda büyük bir gelişme kaydettim ve A takıma yükseldim. Bunu başarmamı sağlayan Bursaspor'un teknik ekibine, başta Nejat Biyediç olmak üzere teşekkür ediyorum.

18 yaşında amatör olarak oynayan bir futbolcunun hayatla ilgili kesin başka planları da vardır. O sırada futbol dışında ne yapmayı düşünüyordun?

Ben o zamana kadar futbolu hiç düşünmüyordum. Hayal kuruyordum belki ama hayaldi yani. Genç futbolcuların parladığı yaşta, ben PAF takımına başlayan bir gençtim. Baktığınız zaman çok enteresan ama bazı şeyler kısmet işte. Hani denir ya "oldu mu oluyor" diye… Tam öyle bir durum. Önünüz bir anda açılabiliyor.

O sıralar liseye gidiyordun herhalde.

Evet ama ben bu seçmelere girdiğimde okul yeni bitmişti ve üniversite sınavlarını kazanmıştım. Ondan sonra futbola başladım. Üniversite sınavlarında iki yıllık bir okul kazanmıştım ama tercih etmedim. Onun yerine futbol oynamayı seçtim.

Zaten insan üniversite sınavlarına çalıştığı kadar futbola çalışsa futbolcu olur herhalde.

Aslında üniversite sınavlarına da çok çalıştığım söylenemez. Ama bu yol benim için çok daha güzel oldu. Çünkü sevdiğim işle uğraşıyorum. Üstelik geç başladığım ve profesyonel futbolun içine sonradan girdiğim için kıymetini daha fazla biliyorum ve mesleğimi kaybetmemek için yoğun bir çaba harcıyorum.

İnegölspor'a gittiğin zaman "Futbolcu olabilecek miyim?" diye sormuşsun ya kendi kendine… O dönemde kafanda bir B planı oluşturmuş muydun?

O zaman da düşünmedim desem yeridir. Çünkü futbola bir şekilde devam ediyorsunuz. Bunun olması gerek diyorsunuz. İşinize daha çok sarılıyorsunuz. Futbolcu olmasam illa bir iş yapardım ama yapacağım bir işi düşünmemiştim hiç. Meslek Lisesi'nin makine bölümünden mezundum ve o işi yapabilirdim herhalde.

Peki, şu an "Ben futbolcu oldum artık" diyebiliyor musun?

Şimdi de diyemiyorum. Neden diyemiyorum; futbolda her şey var çünkü. Bu sene varsınız ama bir dahaki sene oynayacağınız garanti değil. Oynamayabilirsiniz, her şey olabilir. Ama çabalamak ve çok çalışmak lazım.

Manisa'da çok mutluyum

Futbol dışında boş zamanlarında neler yapıyorsun?

Genellikle boş zamanlarımda sinemaya giderim arkadaşlarımla. Selçuk'la aynı evde yaşıyoruz zaten. Dışarı çıktığımız zaman takım arkadaşlarımızla birlikte oluruz. Yemek yeriz, İzmir'e gideriz zaman zaman. İnternetle uğraşırız. Sosyal anlamda Manisa'da çok mutluyum. Günlerimiz iyi geçiyor. Sıkılmıyorum açıkçası.

Manisaspor sezon başında Vestel'in desteğini çekmesiyle gündeme geldi. Bu idari olay siz futbolcuları etkiledi mi?

Bizi şöyle etkiledi; Vestel yönetimi bildiğiniz gibi çok iyi işlere imza attı. Kimse onların bırakmasını istemiyordu. Ama onların bu tercihlerine de saygı duymak gerekir.

Bizim ligimiz genellikle Avrupa'nın büyük ligleriyle karşılaştırılır ve temposuzluğu nedeniyle eleştirilir genellikle. Sen bu konuda ne düşünüyorsun?

Ben aynı şekilde düşünmüyorum. Bence Türkiye Ligi oldukça kaliteli bir lig. Çok fazla pozisyon üretilmiyor, çok fazla gol atılmıyor olabilir ama dışarıdan gelen yabancılara baktığınızda çoğu burada oynarken oldukça zorlanıyor. Ama buradan giden Nihat, Tuncay, Tugay ve Emre gibi futbolcuların uyum sorunu yaşamadıklarını ve üst düzey performanslara imza attıklarını görüyoruz. Süper Lig'i eleştirirken bence bunun da göz önüne alınması gerekir.

Kezman, "Türkiye'de 15 gol atmak başarıdır" demişti.

Ben de onun bu görüşüne katılıyorum.

Peki, bunun sebebi savunma oyuncularının başarısı mı yoksa sistemlerin hücumdan önce savunmaya dönük olması mı?

Savunma oyuncuları elbette bizleri zorluyor ama Türkiye'de maçlarda pozisyona girmek de oldukça zor. Bazen hiç pozisyonsuz bir 90 dakika geçebiliyor. Gol attığınız zaman çok güzel ama bu da hücumcuların bir sorunu. Ben Türkiye Ligi'ni sahadaki mücadele açısından oldukça iyi buluyorum.

Çift ön libero tercihi ve takımların kazanmaktan önce kaybetmemeyi düşünmesi bunu etkiliyor mu?

Ben böyle düşünmüyorum. Her maç güzel geçecek diye bir kaide yok ama mesela bir-kaç hafta önce oynadığımız Konyaspor karşılaşmasında 6 gol atıldı ve güzel bir maçtı. Böyle maçlar da oynanıyor. İki ön liberoyla oynamak her zaman oyunu kilitleyerek, savunma yapmak anlamına gelmeyebilir. İngiltere'de de pek çok takım iki ön liberoyla oynuyor ama oynanan futbolun kalitesi ve gol oranları da ortada. Kimseyi savunma yapıyor, oyunu çirkinleştiriyor diye eleştiremeyiz bence. O da bir taktik anlayışıdır ve bu şekilde maç kazanılıyorsa bu bir başarıdır.

Milli Takım'da oynamışlığın var mı?

Evet. 2002 yılında Toulon Turnuvası'na katılmıştık U20 Milli Takımı'yla.

Vestel Manisaspor çok teknik direktör değiştirmeyen bir takım. O açıdan sizin için de rahat oluyor sanırım. Çünkü sezonda dört teknik adamla çalışan meslektaşlarınız var.

Vestel Manisaspor'da teknik direktörler açısında hiçbir sorun yaşamadık. Ersun Yanal'la da aramız çok iyiydi, Giray Bulak'la da gayet iyi. Türkiye'de takımda bir sorun yaşandığı zaman fatura hemen teknik direktöre kesiliyor maalesef. Bu Avrupa'da genellikle böyle olmuyor ama.

Manisaspor'un taraftarları nasıl? Geçen sezonun başındaki destek hâlâ devam ediyor mu?

Aynı ilgiyi görüyoruz. Taraftarlarımız bizi desteklemeye devam ediyor. Performansımızda yaşanan düşüşe rağmen ilginin düşmemesi bizim için sevindirici aslında.

Futbolla ilgili hayalin ne şu anda?

A Milli Takım elbette. Bu yeniden yapılanma döneminde ben de yer almak isterim.

Vestel Manisaspor'daki unutulmaz maçın hangisiydi?

Manisaspor'daki çıkışımın başladığı maç geçen sezonun beşinci haftasında oynanan Kayseri Erciyesspor maçıdır. O maça kadar sonradan oyuna girip çok fazla dakika alamıyordum. O maç 1-1 devam ederken oyuna girip önce gol attım, sonra üç de asist yaparak takımımızın 5-1'lik galibiyetinde pay sahibi oldum. Çok mutlu olduğum bir gündü.