TR
EN
Site İçi Arama
Detaylı Arama
Barış Özbek: "İki yönlü futbolcuyum" 3.09.2007
Barış Özbek: "İki yönlü futbolcuyum"

Galatasaray'ın yeni gurbetçilerinden. Barış Özbek Henüz 21 yaşında ve Almanya Ümit Milli Takımı'nda oynuyor. Kendisini Almanya'da yarım sezon boyunca izleyip transferini gerçekleştiren Feldkamp'ın gözüne kısa sürede girdi. Futbolun iki yönlü oynanması gerektiğine inanıyor ve özelliklerini "Hem defansta hem de ofansta görev alabiliyorum. Top rakipteyken agresif olmaya ve top çalmaya bayılıyorum. Ama top bendeyken özelliğim değişiyor. Teknik futbolcu olmayı, topu alınca oynamayı seviyorum" sözleriyle anlatıyor.

Röportaj: Barış Tarık Mutlu / TAMSAHA

Seni Almanya'dan Galatasaray'a transfer olduğunda tanıdık. Öncelikle bize biraz geçmişinden ve ailenden söz eder misin?

Almanya'da 1986 yılında Castrop Rauxel'de doğdum. Ailem 20-25 yıl kadar once Ankara'dan Almanya'ya yerleşmiş. Babam madende çalışıyor, iyi bir işi var. Annem ise ev hanımı. Ben üç erkek kardeşin ortancasıyım.

Futbolla ilk buluşman nasıl oldu?

Futbolla 6 yaşındayken tanıştım. Yaşadığımız bölgede insanlar futbola çok düşkündü. Sokakta hergün top oynardık. Aslında bir kulüpte oynamak gibi bir düşüncem yoktu ama annem beni götürüp Schwerin adlı takıma yazdırdı. Kardeşim Ufuk yeni doğmuştu. Dün gibi hatırlarım; annem, ben ve bebek arabasında Ufuk birlikte gittik kulübe. İlk maçımda çok iyi bir performans sergiledim. 12-0 gibi bir skorla yendik ama hiç gol atamadım ve çok sinir oldum. O zamanlar Tugay hayranıydım. Onun gibi 5 numaralı formayı giymek istedim. Ama vermedi hocam, "Sana 10 numarayı verdim" dedi. Çok çalım atıyor, iki-üç kişiyi geçmeden topu bırakmıyordum. O maçta gol atamayınca babam da dalga geçti benimle. Ama sonraki maçlarda çok gol attım, gol krallıklarım da oldu.

UEFA zaferinde ağladım

Futbolu tercih etmenin nedeni neydi?

Babam futbolla çok ilgilenir, severdi ve beni küçükken sık sık maçlara götürürdü. Ailece Galatasaray'ı severiz. Zaten Galatasaray'ın Avrupa'daki başarısı beni çok etkiledi. Futbola bağlanmamı sağladı. Galatasaray'ın UEFA Kupası'nı kaldırdığı gün bayram günü gibiydi. Tüm aile evde maç seyrediyorduk. Çok gururlandık ve gözlerimden yaşlar geldi. Küçüklüğümden bu yana Galatasaray'a hayranlığım sürüyordu ama profesyonel hayata geçince farklı bakmak gerekiyordu. Buna rağmen şanslıydım ve hayranı olduğum, hayalini kurduğum takımda oynuyorum şimdi. Hakan ağabey, Hasan ağabey gibi oyuncularla oynamak ayrıca gurur verici.

Almanya'da hangi takımlarda forma giydin?

Almanya'da karma takımlar olur; orada göze batmışım. 12 yaşındayken büyük takımlardan Borussia Dortmund ve Schalke 04'ün altyapılarından teklifler aldım. Ama Ben Wattenscheid'ı tercih ettim. Halil ve Hamit Altıntop da orada oynuyordu. Orada Türk oyunculara iyi davranılıyordu. Bir Türk olarak zorlanıyorsun ve böyle şeyler önemli. Üç sezon o takımda oynayıp Schwerin'e döndüm. Bir sezon sonra da Hordel'e geçtim. Ardından Essen'in altyapısına gittim. Profesyonel futbol hayatım da 17 yaşındayken orada başladı.

2. Bundesliga ve Rot Weiss Essen günlerini anlatır mısın?

Essen'e gelişimde Wattenscheid'daki antrenörüm etkili oldu. Onunla birlikte Essen'e geçtik. Çok büyük umutlarla alınmamıştım. Ama çok çalıştım ve tabii çok güzel günler yaşadım. İki sezon altyapıda oynayıp Serkan Çalık'la birlikte üst takıma geçtik. Oradaki antrenörüm Jorn Heinz, çok üzerime düşerdi ve bana katkısı çok büyük oldu. Aslında Almanlar Türk kökenlilere çok ilgi göstermezdi. Ama o her zaman bana "Sen bir elmassın, seni sürekli işlemek lazım" derdi. İki sezon Essen'de A takımda oynadım. İlk sezonumda Alman Üçüncü Ligi'ndeydik ve ayağım kırılmıştı. Dört ay sakat kalınca fazla forma şansı bulamadım. Ama takım 2. Lig'e çıktığında 25 maçta oynadım. Orada iyi form tutturunca Alman Genç Milli Takımı'na da çağırıldım.

Daum'un takımını ezip geçtik

Başka gurbetçi futbolcular da var mıydı Essen'de?

Essen'in orta sahası Türklere emanetti. Ali Bilgin bizden bir sezon önce Türkiye'ye geldi. Ben ve Serkan Çalık Galatasaray'a transfer olduk. Barbaros Barut Kasımpaşa'ya geldi. Orada sadece Ferhat Kıskanç kaldı. Daum'un takımını ezdik geçtik. Hayatım boyunca unutamayacağım çok güzel bir maçtı. Şampiyonluğa oynayan FC Köln'ü 5-0 yendik. Ferhat, Barbaros ve Serkan birer gol atmış, ben de iki golün asistini yapmıştım.

Almanya'da top koşturan gurbetçi futbolcuların durumu nasıl? Yeni yıldız adayları var mı?

Türk kökenli futbolcu için Almanya çok zor. Eğer profesyonel olabildiyse çok zor aşamalardan geçmiş demektir. Çünkü Almanya'da disiplin en önde gelir. Türk arkadaşlarımın da çok disiplinli olduğunu söyleyemem. Hemen pes etmeleri ve disiplinsizlik en büyük sorunları. Genç bir futbolcu için en önemli dönem 17-18 yaşları. O yaşta gece hayatı, dışarıya çıkmak, kız arkadaşlar edinmek gibi şeyler başlıyor ve disiplin kalmıyor. Türk futbolcular belli bir yaşa kadar çok iyi. Ama yaş 17-18 oldu mu işler tersine dönüyor ve başarılı futbolcu sayısı azalıyor.

Senin gece hayatıyla pek aran yoktu sanırım.

Babam sağolsun benim üzerime çok düşerdi. Maç öncesi iki-üç gün evden dışarı çıkamazdım. Aynı zamanda okul hayatım da başarıyla sürüyordu. Hatta okulda sınıfın en iyi öğrencilerinden biriydim. 12. sınıfta profesyonel hayatım başlayınca okulu bırakmak zorunda kaldım. Günde dört antrenmana gidiyordum ve 4 yılım böyle sıkı çalışma içinde geçti. Şimdi kardeşim Ufuk, Schalke 04'ün spor okulunda. Sıkı ve disiplinli çalışmayı o da sürdürüyor. Tabii insanın içinde olmalı çalışma isteği. Anne, baba idmanda takip edemez ki seni.

Galatasaray'da gençlere verilen şans çok yüksek

Türkiye'de genç oyunculara gereken fırsat veriliyor mu?

Daha öncesini bilmiyorum ama Galatasaray'a geldiğimde, altyapı oyuncularına Almanya'ya oranla daha iyi fırsatlar sunulduğunu gördüm. Bizim takımda Özgürcan, Aydın, Anıl, Arda, Çağrı, Fırat hep genç takımdan gelme oyuncular. Almanya'da öyle değildi. Essen'de dört sezonda sadece Serkan ve ben çıktık genç takımdan.

Alman futbol anlayışının sana katkıları neler oldu?

Almanya futbolu Türk futbolundan biraz farklı. Almanlar güce dayalı futbol oynuyor. Çok kuvvetli oyuncular var orada. Burada ise teknik özelliği yüksek oyuncular ağırlıkta. Almanya'da sert futbol oynanıyor ve ben de sert oynamayı seviyorum.

Almanya Genç Milli Takımı'nda oynadın. Bir Türk oyuncu olarak orada neler yaşadın, nelerle karşılaştın?

2. Lig'de oynarken Alman Genç Milli Takımlarına çağırıldım. En iyi futbolcuların bulunduğu takımlara çağırılmak beni gerçekten çok gururlandırdı. Çok zor birşeydi. Almanya'nın futboldaki başarısı tartışılmaz ve Alman Milli Takımlarına yabancı kökenli olarak çağırılmak güzel. Çok fazla sorun yaşamadım. Zaten genç takımlarda çok sayıda yabancı kökenli futbolcu da var.

Hangi ülkeyi seçeceğim konusunda kararsızım

Önümüzdeki günlerde A Milli Takım'ı seçme şansın var. Türkiye'de A Milli Takım'a çağırılırsan ne yönde karar verirsin?

Serdar Taşçı daha önce U21'deydi ve Almanya A Milli Takımı'na çağırıldı. Şimdi ben bu durumla karşılaşırsam nasıl davranacağıma açıkçası henüz karar veremedim. Önümüzdeki günlerde Fatih Terim Hocam çağırırsa, ailemle de oturup konuşarak bir karar veririm. Ama önümüzdeki günlerde Almanya Ümit Milli Takımı'yla Avrupa Şampiyonası'na katılacağım.

Peki, Galatasaray'a gelişin nasıl oldu? Feldkamp mı sağladı transferini?

Galatasaray geçen sezon da beni istemişti. Ancak bonservisim vardı ve takımım da bırakmak istemiyordu. Bundesliga'dan Borussia Dortmund, Arminia Bielefeld ve Stuttgart da bana talip olmuştu ancak beklemem gerektiğini düşündüm. Çünkü o seviye için henüz erkendi.

Bu sezon başında Galatasaray dışında başka takımlardan da teklifler aldın mı?

Sezon başında Galatasaray beni yine istedi. Ayrıca Fenerbahçe'den ve yine aynı Alman takımlarından teklifler aldım. Ama tercihim Galatasaray oldu. Oturup değerlendirdim tüm detayları. En önemli faktörlerden biri Feldkamp'ın burada olmasıydı. Almanya'da görüştük. Yarım sezondur hem Alman Genç Milli Takımı'nda hem de Essen'de beni izletiyormuş. Serdar'la ikimizi aldılar. Daha önce de söylediğim gibi, Galatasaray'da oynamak hayalimdi zaten.

Bundesliga'dan gelen tekliflere rağmen neden Galatasaray'ı tercih ettin?

Tercihimi yaparken şunu göz önünde bulundurdum; bir oyuncu maçlarda 90 dakika oynamalı ki gelişsin ve iyi bir futbolcu olsun. Antrenmanlar kişisel gelişim için yeterli değil. Gençken çok büyük kulüplere gidersin ama 90 dakika oynayamaz, yedekte kalırsın diye düşündüm. Gencim ve gelişimim sürüyor. O açıdan benim için 90 dakika oynamak önemli. Bütün kriterleri değerlendirince de tercihim Galatasaray oldu.

Feldkamp, yaşıyla ilgili olarak eleştiriliyor. Sen bu konuda neler düşünüyorsun?

Ben hiç anlayamadım bu eleştirilerin nedenini. İlk gördüğümde yaşının o kadar olduğunu bilmiyordum, hiç de tahmin etmezdim. Gayet dinamik ve dinç bir insan. Zaten bu zamana kadar Galatasaray'da yaptıkları da ortada. Bu eleştirilere bir anlam veremiyorum.

Takımı için çalışan futbolcuları seviyorum

Çok futbolcunun örnek aldığı, kendi oyun biçimini özdeşleştirdiği bir idolü vardır. Sen hangi futbolcuları kendine örnek alıyorsun?

Ben takımı için çalışan, disiplinli futbolcuları severim. Bir takımda her zaman gözde olan futbolcular vardır. Ama düşünmek lazım, o becerikli futbolcuların hatasını kim kapatıyor? Yani ben o tip oyuncuları çok severim. Benim gözümde en önemlileri onlardır. Ama hiç ön plana çıkmazlar. Bu özellikleriyle beğendiğim futbolcular ise Gattuso ve Davids.

Sen kendi futbolunu nasıl anlatırsın?

Benim özelliğim çok yönlü olmam. Hem defansta hem de ofansta görev alabiliyorum. Top karşı taraftayken agresif olmaya ve top çalmaya bayılıyorum. Ama top bendeyken özelliğim değişiyor; teknik futbolcu olmayı, topu alınca oynamayı seviyorum. Top bende olmayınca savaşmalı ve kazanmalıyım.

Galatasaray'da oynadığın ilk maçta golle buluştun.

Babam hep der ki "Galatasaray'da gol atmazsan Galatasaraylı olamazsın." Ben de ilk maçımda Young Boys'a bir gol attım. Gerçi hazırlık maçıydı ama o gole çok sevindim. Benim açımdan iyi bir başlangıç ve motivasyon oldu.

Türk futbolcusunun ne yapacağı belli olmuyor

Turkcell Süper Lig'de oynanan futbolu nasıl buldun?

Süper Lig'deki ilk maçımız seyircisizdi. İlk defa bir seyircisiz maç oynadım ve çok garip geldi. Ama 4-0 kazanmak güzeldi. Bursaspor maçı da zorlu geçti, keyifli bir mücadele oldu. Türk futbolu ilk başlarda farklı geldi tabii ki. Alışmaya çalışıyorum. Burada bazı futbolcuların hareketleri çok farklı. Alman futbolculara baktığın zaman ne yapmak istediklerini anlıyorsun. Futbolcuların teknikleri çok kuvvetli olmadığı için öyle çok farklı hareketler yapmazlar. Burada ise teknik futbolcuların ne yapacakları belli olmuyor. Mesela Okan ağabey birden geri dönebiliyor. Daha hızlı yer değiştiriyorlar. Bu konuda hocamızın tavsiyelerini dinledim ve artık alıştım sayılır.

Özellikle oynamak istediğin maç var mı?

Tabii ki derbi maçlar özeldir. Ama ben her maçta oynamak istiyorum. Takım olarak ligde şampiyonluk hedefimiz var. UEFA Kupası'nda da başarı elde etmek istiyoruz.

Futbol hayatını hangi ülkede sürdürmek istiyorsun?

İngiltere'de oynanan futbolu beğeniyorum. Sert bir futbol ve bana daha yatkın. İngiltere'de oynamak isterdim.

Peki, Galatasaray'da beklediğin ortamı buldun mu? Takım içinde uyum nasıl, alışabildin mi?

Takımda uyum sorunu yaşamadım. Ağabeylerimiz bizi çok iyi karşıladı. Her zaman bir ihtiyacımız olup olmadığını soruyor ve bizimle yakından ilgileniyorlar. Burası medyatik yönden de çok farklı. Bize ilk uyarıları bu oldu. "Kendinizi koruyun, paparazzilerden uzak durun ve gece hayatınıza dikkat edin" diye. Almanya'da böyle şeyler gündeme gelmez futbolcular açısından.

İstanbul'daki sosyal hayatın nasıl?

Burası Almanya'dan biraz farklı. İstanbul çok büyük bir şehir ve alışmaya çalışıyorum. Daha yeni olduğum için pek dışarı çıkamadım.

Futbol dışında nelerle uğraşırsın?

Ailemle zaman geçirmeyi severim. Onlar futbola çok düşkün. Bir araya geldiğimizde futboldan konuşuruz. Plaj voleybolunu ve yüzmeyi, sinemaya gitmeyi, arkadaşlarla buluşmayı severim. Gece hayatım pek yoktur. İstanbul'da genelde Serkan'la beraberim. Zaten üç yıldır hep beraberiz. Şimdi de birlikte ev tutmayı düşünüyoruz.