TR
EN
Site İçi Arama
Detaylı Arama
Dik durabilen kadınlar
Gülten Özveri - Neslihan Kaya
1.03.2011
Dik durabilen kadınlarGülten Özveri - Neslihan Kaya

Temsilci, müsabaka organizasyonun başındaki en yetkili kişi. Her temsilci, bulunduğu statta adeta Futbol Federasyonu Başkanı'nın gölgesi anlamına geliyor. Müsabakanın kurallara uygun oynanıp oynanmadığı onların raporlarıyla belirleniyor. Liglerimizde görev yapan temsilcilerden ikisi var ki, diğerlerinden oldukça farklı. "Erkeksi" kimliği giderek değişen futbolun bu iki kadın temsilcisini yakından tanımaya ne dersiniz?

Gülten Özveri kimdir?

1951 Sarıkamış doğumlu. İzmir'de yaşıyor. Emekli ekonomist. Şimdi adı Robert Koleji olan Amerikan Kız Kolejini ve Boğaziçi Üniversitesi Genel Yöneticilik Bölümü mezunu. İngilizce, Fransızca ve İtalyanca biliyor. Hollanda ve Kanada'da uzun yıllar yöneticilik yaptı. 2003'te TFF'nin ilk bayan temsilcisi oldu.

Neslihan Kaya kimdir?

1978 İstanbul doğumlu. İstanbul'da yaşıyor. Ankara Gazi Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunu. Kırıkkale'de bir enerji santralinde personel ve idari işler şefi olarak 4 yıl çalıştı. Şimdi Okan Üniversitesi Mimarlık Fakültesi'nde burslu olarak eğitimine devam ediyor.

Röportaj: Barış Tarık Mutlu

Son dönemde kadınları da futbolun içinde görmeye başladık. Sizin futbol merakınız nasıl başladı?

Neslihan Kaya: Aile fertlerinin futbola olan merakı, sevgisi, arkadaşlarımın tuttukları takımlara karşı besledikleri tutku bana futbolu sevdirdi. Tuttuğum takımın maçlarına gitmeye başladığımda futbol artık benim hayatımın bir parçası olmuştu. Diğer yandan mimar adayı olarak mesleki anlamda da futbol statlarının yapısına büyük ilgim var. Futbol sevgim ve mesleki olarak statlara duyduğum ilgi, futbolla ilgilenmemdeki etmenler.

Gülten Özveri: Spora ilgim her dönem vardı. Robert Koleji'nde okurken profesyonel anlamda voleybol oynadım, ardından basketbola başladım. 1968-69 sezonunda deplasmanlı Basketbol Ligi kuruldu. Babam Darüşşafaka kökenliydi ve yeni kurulan takıma girmemizi istedi. İki kız kardeş bu ligde iki yıl oynadık. Futbola ilgimse yurtdışı görevlerimde başladı. Orada futbola verilen değer ve güzel bir oyun olması beni etkiledi. Londra'da mahalle aralarında Ali Sami Yen gibi, İnönü gibi statlar var. Herkes futbol oynuyor ve maçlara gidip izliyordu. Ben de o dönemlerde sürekli gidiyordum maçlara. Kendimi o kadar çok kaptırdım ki, 1970'lerde goller hangi dakikalarda atılıyor diye istatistik tutardım. Maçı okumak var ya… "Doğru okuyabiliyor muyum? Ben teknik direktör olsam oyuncuyu zamanında değiştirebilir miyim?" diye bakardım. Kendimi geliştirmek dışında bir amacım yoktu. Sporu seviyorsanız bu kendiliğinden oluyor.

İyi bir izleyici olarak Avrupa ile Türkiye futbolu arasında ne gibi farklar gördünüz?

Gülten Özveri: Türkiye'de erkekler maça gidip deşarj olup melek gibi geri dönüyorlar ya… Ben de orada yaşadım bunu. Gittiğim zaman kendimi rahat hissettiğim bir yer. Her şeyi görebiliyorsunuz. Son derece canlı bir organizma futbol. Tabii orada öyle küfür yok bizdeki gibi. Futbol sadece bir oyun değil. Futbol bir matematik. Avrupa'da bir futbolcuya 1000 kere şut at desen, 998 kere aynı vuruşu yapabiliyor. Eğitim ve disiplinle ilgili. Bizde oyuncular kaleci dâhil kendini her pozisyonda göstermek peşinde oluyor. Görevini yapabilen de, mesela sol ayağını iyi kullanan virtüöz diye sunuluyor. Hayır, o adamın görevi o. İstediğiniz kadar virtüöz olun, bunu eğitiminizle, çalışmanızla yapabiliyorsanız varsınız. Yoksa Tanrı vergisiyle olmuyor. Pozitif bir bilim futbol.

TFF Temsilciliği'ne başlamanız nasıl oldu?

Neslihan Kaya: 3 yıl önce yeni yapılanmayla yeni temsilci alımları oldu. Federasyon sitesindeki duyurulardan gördüm ve başvurdum. Çok sayıda başvuru vardı ve Ankara'da girdiğim üç aşamalı sınavı başarıyla geçtim. 3 yıldır da futbolun içinde temsilci olarak yer alıyorum.

Gülten Özveri: 2003'te Levent Bıçakçı döneminde temsilciliğin re-organize olacağı, UEFA kriterlerinin aynen uygulanacağı tartışılıyordu. O dönemde sınav yoktu. Referansla başvurdum ve temsilciliğe başladım. Ben yapım gereği yeni kurulan, oluşturulan her şeyi çok sevmişimdir. Tereddüt etmeden girdim. "İlk ve tek bayansın, dikkat et" dediler. Ama hiç sorun yaşamadım.

Temsilcilik görevi neler içerir, bilmeyenler için biraz anlatabilir misiniz?

Neslihan Kaya: Temsilci, müsabaka organizasyonunun başındaki en yetkili kişidir. Görevli olduğu müsabakada, Futbol Federasyonu adına stat içi-stat dışı ve oyun alanında müsabaka öncesi, sırası ve sonrasında müsabaka organizasyonunu, talimatlara uygun işleyişi bakımından denetleyen ve durumu Federasyona raporlayan görevlilerdir. Temsilcilerin hazırlamış oldukları raporlar, ilgili müsabaka hakkında disiplin soruşturmasına kaynaklık ediyor.

Ne tür eğitimler aldınız temsilci olurken?

Neslihan Kaya: Futbol organizasyonunun tümü üzerinden genel bir eğitim verildi. Çok önem verilen eğitim süreci pratikte de devam ediyor ve sezon içi, sezon sonu seminerleriyle sürüyor.

Temsilciliği seçmek zor olmadı mı bir bayan olarak?

Neslihan Kaya: Hiç zor olacağını düşünmedim. Bu oyunun organizasyon aşamasında yer alıyoruz. Bu da beraberinde büyük sorumluluk getiriyor. Ancak biraz özgüven ve cesaret gerektiren bir durum. Bu konuda da sıkıntı yaşamıyorum diye düşünüyorum.

Daha tecrübeli bir temsilci olarak, dünden bugüne neler değişti yaptığınız işte?

Gülten Özveri: İlk başladığım yıllara göre şimdi işler daha kolaylaştı diyebiliriz. İlk zamanlarda raporlar daha detaylıydı. Teknoloji bu kadar ilerlememişti. Raporu yazıyor, çıktı alıp, faks çekiyorduk. Şimdi elektronik ortamda ulaştırılması daha kolay. Ulaşım açısından rahatladık, gideceğimiz yerlere uçakla gidiyoruz. Bir de zaman içinde kulüp yöneticileri ve diğer ilgililer, temsilcilik müessesesinin ne olduğunu anladı. Önceden gözlemcilerle, saha komiserleri ile karıştırılıyorduk. Siz Futbol Federasyonu Başkanı'nı temsilen maça gidiyorsunuz, size öğretilen bu, ancak karşılaştığınız tutum farklıydı. Ama şimdi bu sorunlar aşıldı. Süper Lig maçlarında büyük değişiklikler yaşandı, güzel şeyler oldu. İlk zamanlarımda Süper Lig maçlarında jandarma dahi görev alıyordu. Şimdi polis bile bulunmuyor bazı maçlarda.

Farklı illerde, bölgelerde veya alt liglerde bu görevi yapmak daha zor değil mi?

Neslihan Kaya: Üç senedir klasman temsilcisi olarak TFF 2. ve 3. Liglerde görev yapıyorum. Türkiye'nin herhangi bir yerinde görev alabiliyoruz. İstanbul'a çok uzak illere gidebiliyoruz ve açıkçası bir zorluk yaşamıyoruz. Ayda iki veya üç defa farklı yerlere gidiyoruz. Elbette alt liglerde yapısal bir takım eksiklikler var. Ayrıca ülkemizde futbol sosyal bir etkinlik kapsamına henüz girmiş değil. Taraftar kültürümüzün yetersizliğini de düşünecek olursak görevde zorluk derecesi artıyor. İlave olarak kulüp bazında yönetimsel yanlışları da eklersek bazen yaptığınız iş hiç kolay olmuyor.

Kulüp yetkililerinin kadın temsilciye bakış açısı nasıl?

Neslihan Kaya: Bugüne kadar görev aldığım karşılaşmalarda herhangi bir sıkıntı yaşamadım. Aksine yardımcı olabilmek için kulüp yetkililerinin gayretli tutumu mutluluk verici.

Gülten Özveri: Görevli olduğum bir maçta çok fazla küfür vardı. Kulüp başkanına ricada bulundum, "Lütfen küfürleri engelleyin" diye. O da bana "Sizden çok özür dilerim, çok utanıyoruz" dedi. Ben de "Benden özür dilemeyin. Ben burada görevli olarak bulunuyorum. Lütfen küfürleri durdurun" karşılığını verdim. Alt lig maçlarında insanlar çok normal bir işmiş gibi küfür ediyor. Zorluk çektiğim tek konu çirkin ve kötü tezahürat.

Stadyumlarda edilen bu küfürleri raporlamak da zor bir şey değil mi?

Neslihan Kaya: Küfür her yerde var. Avrupa'nın en gelişmiş ülkesinde de var, Türkiye'de de var. Bu bir kültür sorunu. Avrupalı küfürü, futbol dışında bir olay yaşarsa kullanıyor. Yani bir tepki var. Çünkü insanlar oraya futbol için gelmiş. Bunun dışında yaşanan bir hadiseye tahammül edemiyor. Bu yüzden de tepkisini böyle veriyor. Ama bizde farklı. Ülkemizde küfür, alâkasız yerde insanların kendilerini deşarj etmek için kullandığı bir söylem haline geliyor. Cinsel açlık, ekonomik ve beşeri sorunlarından bu şekilde arındığını, rahatladığını düşünen ciddi bir kesim var. Düzeltilmesi gereken bu. Yani futbolun bir deşarj sporu olmadığı, statların da bu deşarj için inşa edilmiş alanlar olmadığı insanların kafasına kazınmalı. Futbol, hafta sonları insanlar için sosyal bir aktivite olarak görülmediği müddetçe küfürün ve şiddetin önüne geçebileceğimizi sanmıyorum. Ancak yapılacak ciddi çalışmalarla, kısa vadede olmasa dahi orta ve uzun vadede aşılacak bir sorun. Önemli olan, futboldan sorumlu kurumların, bireylerin bu sorunu çözmek için gayret göstermesi. Kadınların ve çocukların tribünlere gelmesi sorunları belki azaltır ama asla ortadan kaldırmaz.

Gülten Özveri: Çok hoşuma giden bir maç vardır; Tekirovaspor'un bir maçı. Tekirova bir belde olmasına rağmen seyirciler kadın. Son derece naif, futbol bilen kadın seyirciler var. Hiç olay çıkmıyor mesela. Küfür müfür hiç bir şey yok.

Bir maçta görevlendirilmenizden başlayarak neler yaptığınızı anlatır mısınız?

Neslihan Kaya: TFF Futbol Yönetim Sistemi aracılığıyla bilgilendiriliyoruz. Sistem aracılığıyla gelen SMS, o hafta görev aldığımızı ve gelen mesajı teyit etmemizi istiyor. Tamamı teknolojik ortamda gerçekleşen bir dizi işlemden sonra görev ilanını onaylıyor, hazırlıklara başlıyoruz.

Özel olarak hazırlanıyor musunuz maçlar için?

Neslihan Kaya: Her maça özel çalışma yapıyoruz. Müsabakanın oynanacağı kentin öznel yapısı, stadyumun varsa eksiklikleri, tribün ve taraftar oluşumları, takımların kendi aralarında daha önce oynadığı müsabakaların raporları, takımların puan durumu, cezalı veya eksik oyuncuların kontrolü ve takibi olmak üzere bazı ana başlıkları inceliyor, notlar alıyorum.

Maç günü neler yaşıyorsunuz?

Neslihan Kaya: Türkiye'nin herhangi bir ilinde görev alabiliyoruz. Ulaşım ve konaklama imkânlarını araştırıyorum. Bazı illerde otel alternatifleri sınırlı olabiliyor ve buralarda müsabakayı oynayacak takımlar da kamp yapabiliyor. Takımlarla birlikte kalmamayı tercih ediyoruz. Ben genelde öğretmenevi veya polisevinde kalıyorum. Maç sabahı, stadyumda karşılaşmanın 4. hakemi, organizasyondan sorumlu Emniyet Amiri, takımları temsilen katılan kulüp yöneticileriyle birlikte yapılan değerlendirme toplantısında gündem maddelerini inceliyor, ilgili emniyet tedbirleri, takımların kullanacağı malzemeler ve varsa eksiklikleri tespit ediyoruz. Maç esnasında ise müsabakanın adeta röntgenini çekiyor, ihlâlleri, yaşanan olayları kanıtlarıyla birlikte rapor haline getiriyor, maç bitiminde ilgili kurulumuza ulaştırıyorum.

Maç sırasında nelere dikkat ediyorsunuz?

Gülten Özveri: Görevimizi yaparken maçı seyrediyor sayılmam. Hatta golleri göremiyorum bazen. Seyirciler arasında hareketlenme var mı? Özel güvenlik yerinde duruyor mu? Zaman zaman stat dışına çıkıyorsun, koridorlarda bulunuyorsun. Stadın boşalmasını kontrol ediyorsun. Yani konsantrasyonumuzu daha çok organizasyonun düzenine veriyoruz. Zaten tarafsız gözle canlı organizma olan futbol maçını resmeden kişidir temsilci.

İyi bir temsilcide ne gibi özellikler bulunmalı?

Gülten Özveri: Atmosferi tecrübelerinizle yakalayabilme yeteneğiniz varsa başarılı oluyorsunuz. Örneğin stat dışında bir köşede bir grup konuşlanmış bir şeyler konuşuyorsa, bunu hissetmelisiniz. Güvenliğe soruyorum, "Neden bir araya gelmişler, bilginiz var mı?" diye. 2003'te alt liglerde bir maça gittim. Maçtan önce başlayıp, 90 dakika boyunca maçla ilgisi olmayan bir kulübe küfrediliyordu. Bunların nedenini bilmeniz, rapor etmeniz gerekiyor. Temsilcilikte hissiniz vardır. O hissiniz ve yöneticiliğin verdiği yetilerle ileride olabilecek daha kötü şeyleri tahmin edebilmeniz ve tedbir alınmasını sağlamanız gerekiyor.

Mimar adayı olarak stadyumların fiziki yapısı hakkında neler söylersiniz?

Neslihan Kaya: Stadyum mimarisi, futbola olan yakınlığım nedeniyle daha çok ilgimi çekiyor. Görev aldığımız maçların oynanacağı statları daha farklı bir bakış açısıyla irdeliyor, mimari eksiklikleri daha net görebiliyorum. Maalesef ülkemizde bu konuda büyük bir eksiklik var. Stadyumlarımız gelişigüzel inşa edilmiş. Ulaşım, sosyal aktivite ve seyirci bütünlüğünü sağlayacak hiçbir özellik yok neredeyse. Avrupa'da birçok maç izledim. Stadyumların ulaşımından konforuna ve çok yönlü kullanımlarına kadar bütün detayların düşünülmüş olması oldukça etkileyici. Mesela birçok Avrupa kentinde stadyumlar merkez yerine kentin dışındaki alanlara inşa edilmiş. Ulaşım ise metro, otobüs ve otomobillerle hiç sorun yaşanmadan gerçekleşiyor. Hemen hemen her tribüne ait otoparklar, makine düzeninde işleyen otobüs ve metro servisleri oldukça profesyonelce düşünülmüş. Statların etrafı, kontrol noktaları ve yerleşim düzenleri, maçlara giriş ve çıkışlarda taraftarlara hiçbir sıkıntı vermiyor. Akustik ve sahanın görünümü stadın tümüne eşit bir şekilde pay edilmiş. Bütün bu izlenimlerimi üniversitedeki hocalarımla paylaşıp onlara düşüncelerimi anlattım. Büyük eksiklikler olduğunu düşündüğüm bu konuda projeler çizmeye başladım.

Sizce stadyumların kalitesi futbol kalitemizi arttırır mı?

Neslihan Kaya: Futbolumuzun kalitesi birçok etkenin ortaya çıkardığı sonuç. Stadyumlarımız da bu etkenlerden sadece bir tanesi. Bence önemli etkenlerden birisi. Fiziksel şartların iyileşmesi seyir keyfini attıracağı gibi, futbolseverlerin maçlara olan ilgi ve katılımını da olumlu yönde etkileyecektir. Yeni açılan Kayseri Kadir Has, Rize Şehir ve 30 bin kişilik Şanlıurfa statları, Türk Telekom Arena geleceğe umutla bakmamızı sağlıyor.

Futbol dünyasında hakem, temsilci ya da gözlemci olarak daha fazla kadın görür müyüz yakın zamanlarda?

Gülten Özveri: Bu görevi yaparken, sosyal yaşantınız, aldığınız eğitim ve kültür çok önemli. Kendi ayakları üzerinde durabilen, "Bu maçı başarıyla domine edebilirim" diyen kadınlar bu görevi başarıyla yapar. Türk kadını çok akıllı. Ama erkeklerimizin yanlış eğitimi önlerinde engel. Ailelerimizin, "Sen erkek evlâtsın, aslansın, kaplansın, ağlamazsın" şeklindeki duygu yüklemesiyle baskın şekilde yetiştirilen erkeklerimiz, eşitliğe inanmadığı müddetçe çok şeyin değişeceğini sanmıyorum. Benim gibi bazı sivri kadınlar haricinde pek çıkan olmaz. Ama böyle kadınlarımızın, ayakta dimdik durabilen kadınlarımızın olmasını çok isterim.