Previous Page  70-71 / 126 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 70-71 / 126 Next Page
Page Background

Bir millî takım teknik direktö-

rünün yaşadığı en sıra dışı ayrı-

lıklardan biri, Glenn Hoddle’ın

başına gelmişti. Futbolculuk

yıllarında İngiltere’nin en iyi

orta saha oyuncularından birisi

olan Hoddle, teknik adamlığa

başladığında da çok geçmeden

Swindon Town’ı Premier Lig’e

taşımış, ardından o yıllarda

şimdiki gücünün çok gerisinde

olan Chelsea’ye de Federasyon

Kupası’nda final oynatmıştı.

Bu başarıların da etkisiyle

EURO 96 sonrasında İngiltere

Millî Takımı’nın başına geçti.

Hoddle’ın ilk sınavı olan 1998

Dünya Kupası, İngiltere’nin

ikinci turda Arjantin’e penaltı-

larla elenmesi sayesinde pek

parlak neticelenmemişti fakat

İngilizler, EURO 2000 için de

hazırlıklara yine Hoddle ile

başlayacaktı. Elemelerin

yaklaşık yarısı geride kalmıştı

ki Hoddle’ın The Times gazete-

sine verdiği bir röportaj, ortalığı

karıştırdı. Hoddle, söz konusu

röportajda engellilerin, önceki

hayatlarında işledikleri günah-

larından ötürü, Tanrı tarafından

bir şekilde cezalandırıldığını ve

o yüzden dünyaya eksik geldik-

lerini düşündüğünü söylüyordu.

Bu sözler, kamuoyunda büyük

infial yaratacaktı. Özellikle

engellilerin oluşturduğu sivil

toplum kuruluşları Hoddle’ı boy

hedefi haline getiriyor ve bu

gafın bedelinin istifa ile öden-

mesi gerektiğini vurguluyor-

lardı. Çok geçmeden Hoddle’ı

eleştirenlere Başbakan Tony

Blair ve Spor Bakanı Tony

Banks de katılmıştı. Bir grup ise

Hoddle’ın kendi dini inançları

doğrultusunda düşüncelerini

ifade ettiğini ve bu yüzden

cezalandırılmaması gerektiğini

savunuyordu. Yine de eleştiriler

çok daha baskındı ve Hoddle,

söz konusu açıklamaları yap-

tıktan birkaç hafta sonra,

İngiltere Futbol Federasyonu

tarafından görevden alındı.

Hoddle sonrasında EURO 2000’e

Kevin Keegan yönetiminde

giden İngiltere ise burada

Almanya’yı yenmesine karşın

Portekiz ve Romanya’ya

yenilerek turnuvaya ilk turdan

veda edecekti.

Ribbeck, 1980’lerde Federal

Almanya’da kalburüstü bir kari-

yer yapmıştı. Önce millî takımda

Jupp Derwall’in yardımcılığını

üstlenmiş, ardından Borussia

Dortmund ile Bayer Leverku-

sen’i çalıştırmıştı ve bunlardan

ikincisine bir de UEFA Kupası

zaferi yaşatmıştı. Ancak bu

başarı sonrasında kulüpten

ayrılmış ve Hamburg’da sportif

direktörlük yapmaya başlamıştı.

Zirveye çok yaklaştığı bir

esnada teknik direktörlüğü

askıya alan Ribbeck’in önüne,

yaklaşık dört sene sonra büyük

bir fırsat daha çıkacaktı. Bayern

Münih tarihinin en başarısız se-

zonlarından birini yaşamaktaydı

ve kalan bölümde takımın ba-

şına Ribbeck’i getirmeye karar

vermişti. Ribbeck de bu teklifi

kabul etti fakat Bavyera ekibini

çalıştırdığı yaklaşık bir buçuk yıl

içerisinde bir lig ikinciliğinden

fazlasını kazanamadı. Ardından

da iki yıl boşta kaldı, sonrasında

da bir yıl daha Leverkusen’i

çalıştırdı ve nihayet emekliliğini

açıklayarak Kanarya Adaları’na

yerleşti.

Almanya Millî Takımı, her ne

kadar EURO 96’da zirveye çık-

tıysa da 1994 ve 1998’de kötü iki

Dünya Kupası geçirmiş ve iki

turnuvada da çeyrek finalde

Balkan ekiplerine (1994’te Bul-

garistan, 1998’de Hırvatistan)

yenilerek elenmişti. Bunun üze-

rine de 1990’dan beri takımın

başında olan Berti Vogst bu

görevini bırakmıştı. Vogst

sonrasında millî takımın teknik

direktörünün, kariyerinin zirve-

sinde bir isimolması bekleni-

yordu belki ama Almanya Futbol

Federasyonu, çoğu kişiyi şaşır-

tan bir karar alarak Erich Rib-

beck’in Almanya’nın yeni teknik

patronu olduğunu açıklıyordu.

Ne var ki Ribbeck dönemi,

Almanya Millî Takımı’nın yakın

geçmişteki en başarısız dönemi

olacaktı. EURO 2000’de ilk turda

sadece Romanya ile 1-1 berabere

kalan ve İngiltere’ye 1-0, Porte-

kiz’in rotasyona gitmiş yedek

ağırlıklı kadrosuna da 3-0 yeni-

len Almanya, bir puanla gru-

bunu son sırada tamamlıyordu.

Bu büyük başarısızlık üzerine

Ribbeck bir kez daha Kanarya

Adaları’nın yolunu tutarken

Alman Futbol Federasyonu da

iki yıl önce oynadığı kumarın

pişmanlığını yaşamaktaydı.

Erich Ribbeck

İngilizler sadece futbolu icat etmekle

kalmamış, söz konusu futbol skandalları

olunca belli ki onda da başı çekmiş.

Zira sırada yine İngiltere Millî Takımı’ndan

olaylı bir biçimde ayrılan bir teknik adam,

Don Revie var. Revie, 1961’den 1974’e kadar

çalıştırdığı Leeds United’da kulübe tarihinin

en başarılı günlerini yaşatmış ve takıma

ikişer lig ve Fuar Şehirleri Kupası şampi-

yonluğu kazandırmıştı. Öte yandan Leeds’li

futbolcuların aşırı sert oynamaları ve çoğu

zaman rakibi bozmak adına oyunu ellerin-

den geldiğince çirkinleştirmeleri, takımın

kazandığı başarılara karşın negatif bir

itibara sahip olmasına da yol açmıştı ve

haliyle takımın patronu Don Revie de İngiliz

futbolunun tartışmalı figürlerinden biri

haline gelmişti.

Bu duruma karşın İngiltere, 1974 Dünya

Kupası’na katılma hakkını elde edemeyince

İngiltere Futbol Federasyonu, çareyi Don

Revie’yi teknik direktörlüğe getirmekte

bulacaktı. Ne var ki Revie’nin gelişiyle de

millî takımpozitif bir ivme yakalayamadı.

1976 Avrupa Şampiyonası elemelerinde,

daha sonra şampiyon olacak Çekoslo-

vakya’nın gerisinde kalan İngiltere, 1978

Dünya Kupası elemelerinde de grupta

İtalya’nın gerisine düşmüş ve şansını bir

hayli zora sokmuştu.

İşte o sıralarda, Arap sermayesinin belki de

futbol dünyasına ilk nüfuz etme teşebbüs-

lerinden birinde, Birleşik Arap Emirlikleri

Futbol Federasyonu’ndan birtakımyetkili-

ler, Revie’yi millî takımlarının başına geçir-

mek için gizlice görüşmeye başlayacaktı.

Üstelik görüşmeler ilerliyor ve Revie,

takımının Brezilya ile yapacağı önemli bir

hazırlıkmaçında kulübede yer almayıp,

elemelerdeki rakipleri İtalya’yı izleyeceği

bahanesiyle Dubai’ye gidiyordu (elbette

İtalya’nınmaçı Dubai’de değildi).

Araplardan aldığı teklif, Revie’nin aklını

fazlasıyla çelmişti ve bir süre sonra İngil-

tere Futbol Federasyonu’ndan, kontratını

feshetmelerini isteyecekti. Ancak federas-

yon buna yanaşmadı. Bunun üzerine de

Revie, Daily Mail gazetesine, BAE Millî Takı-

mı’nın başına geçmek içinmevcut görevin-

den ayrılacağını açıkladı. Bu açıklamaların

sonrasında federasyon, Revie ile devam

etmekte ısrarcı olmayıp kendisine yol vere-

ceği gibi, üstüne bir de futbolun itibarına

gölge düşürdüğü gerekçesiyle Revie’ye 10

yıl futboldanmen cezası verdi. Her ne kadar

Revie daha sonra bu cezayı mahkeme kara-

rıyla bozdurduysa da İngiltere’nin başında

yaşadığı deneyim, millî takımlar düzeyin-

deki en büyük teknik adamlık fiyaskoların-

dan biri olarak kayıtlara geçti.

Don Revie

Glenn Hoddle

70

71