

olursak, ilk beş sırayı oluşturan
isimlerin üçünün beyzbol üzerine
çalıştığını görebiliriz. Zirvede yer
alan Scott Boras da 133 milyon
dolarlık komisyon kazancını bu
spor dalındaki aracılık deneyi-
mine borçlu. Onu takip eden
isimse artık hepimizin neredeyse
kapı komşusu gibi bildiği Jorge
Mendes’ten başkası değil! Porte-
kizli menajer, yaklaşık 73 milyon
dolarlık kazancıyla ilk beşe gire-
bilen tek futbol temsilcisi konu-
munda. Onun rakipleri arasında
yer alan ve Gareth Bale, Luke
Shaw, Joe Hart ve Rafael da Silva
gibi isimleri temsil eden Jonathan
Barnett ise 38 milyon dolar ile lis-
tenin dokuzuncu sırasında. Onun
hemen arkasındaki son birkaç
yılın yükselen ismi Mino Raiola da
36 milyon dolarlık bir servet bi-
riktirmiş durumda. Fakat rapor
tamamlandıktan hemen sonra
Raiola’nın Manchester United’a
transfer ettiği Pogba, Ibrahimovic
ve Mkhitayran sayesinde serve-
tini yaklaşık 35 milyon dolar
kadar artırdığı tahmin ediliyor.
Bu da onu uzun süredir takip
ettiği Jorge Mendes ile beraber
futbolun en önemli iki menajerin-
den biri haline getiriyor.
Mendes, Raiola ve
diğerleri
Jorge Mendes ve Mino Raiola’nın
şu anda en gözde iki menajer ol-
ması elbette ikisinin birden çok
sevilen isimler olduğumânâsına
gelmiyor. Bu noktada kısa bir kı-
yaslama yapmak adına Alex Fer-
guson’a kulak vermekte fayda
var. Manchester United’ın yaşa-
yan efsanesine göre Mendes,
görev yaptığı süre boyunca
beraber çalıştığı en iyi menajer.
Bu iddialı fikri ortaya atarken de
Mendes’in sadece kendi çıkarını
değil, hatta ondan önce oyuncu-
sunun kariyerini düşünmesinin
altını çiziyor. 2008 yazında United,
Şampiyonlar Ligi kupasını evine
götürürken Real Madrid, Cristiano
Ronaldo için Ferguson’ın kapısını
çalmıştı. İskoç teknik adamın da
bildiği üzere eflatun-beyazlıların
formasını giymek, Ronaldo için bir
çocukluk rüyasıydı. Nitekimbu
fırsat karşısında Ronaldo da doğal
olarak heyecanlanmıştı. İşte bu
noktada Ferguson oyuncusunu
zor da olsa kalmaya ikna etmek
durumundaydı zira ona göre Ro-
naldomutlaka bir gün Madrid’e
gidecekti ancak o an doğru
zaman değildi. Kasasını doldur-
mak isteyen klasik bir menajerin
o an yapacağı son şey bu transferi
engellemek veya ertelemek
olurdu. Fakat Mendes, Ferguson
ile aynı fikirdeydi. Ronaldo için
henüz erkendi. Yıldız oyuncunun
öz babası gibi sevdiği menajeri de
bu şekilde ağırlığını koyunca
Ronaldo bir sezon daha takımda
kaldı ve ertesi sezon Florentino
Perez’in İkinci Galacticos projesi-
nin lokomotifi oldu.
Alex Ferguson, Jorge Mendes’i ne
kadar överse Mino Raiola’yı da bir
o kadar yerden yere vurabiliyor.
NitekimMendes’in tersine Raiola,
Ferguson’ın bir türlü uzlaşama-
dığı ve iyi niyetli olmaktan uzak
bulduğu bir menajer. Tabiî ki 2012
yazında Paul Pogba’yı adeta kaçı-
rırcasına Juventus’a transfer edişi,
daha doğrusu bunu yaparkenki
uzlaşmacı olmaktan uzak tarzı,
Ferguson’ın antipatisini kazanmış
durumda.
Mendes ve Raiola bugün benzer
noktalarda olsa da ikisinin de bu-
ralara gelmesi kolay olmadı. Men-
des kariyerine futbolcu olarak
başladı ancak 20’li yaşlarında ol-
masına rağmen hiçbir profesyonel
kulüp onu kabul etmeyince çareyi
video kiralama dükkânı açmakta
buldu. Hatta Dj’lik yapmak ve bir
bar açmak da sonraki deneyim-
leri arasında yer aldı. Rakibi Raiola
ise ondan iki yıl sonra Kuzey İtal-
ya’da bir kasabada doğdu ve Hol-
landa’nın Haarlem şehrinde
büyüdü. Mendes’in dükkân işlet-
tiği günlere yakın bir zamanda ai-
lesinin pizzacısında çalıştı, hukuk
eğitimi aldı ve Haarlem futbol ku-
lübünün yönetimine girdi.
Mendes kendi barında birçok
isimle tanışma fırsatı yakalıyordu.
Bunlardan biri de Vitoria Guima-
res’in kalecisi ve bugünün teknik
direktörü Nuno Espirito San-
to’ydu. Ve nihayet 1996 yazında
onun Deportivo La Coruna’ya
transferini sağlayarak yeni mes-
leğine adım attı Mendes. Aynı yıl
Raiola da Sparta Prag’ın genç
yıldızı Pavel Nedved’i Lazio’nun
kapısından içeri sokmakla meş-
guldü. Kısacası o yaz futbol dün-
yası iki devmenajerin turnayı
gözünden vurmasına şahit oldu.
İki menajer de birlikte çalıştıkları
oyuncular üzerinde önemli bir
etki yaratmayı becerebiliyor.
Fakat genel kanıya bakacak olur-
sak kulüplerin gözünde Mendes,
Raiola’nın birkaç adım önünde
yer alıyor. İşte bu yüzden Avrupa
ve Güney Amerika’da daha kolay
ortaklıklar kuruyor ve hatta
Valencia ve Milan gibi kulüplerin
el değiştirmesine bile aracılık
edebiliyor.
Elbette menajerlik dünyası sa-
dece Mendes ve Raiola’dan ibaret
değil. Forbes’un listesinde yer
alan Jonathan Barnett dünya
genelindeki 10 çalışma ofisi ve
temsil ettiği 500’den fazla sporcu
sayesinde geri plana atılamaya-
cak kadar önemli. Sadece futbol
odaklı çalışmayan Barnett,
Ashley Cole’un Arsenal’dan Chel-
sea’ye geçişi esnasında federas-
yon tarafından 100 bin sterlinle
cezalandırılmış ve manşetlerden
inmemişti. Bir başka önde gelen
menajer Kia Joorabchian ise sıra-
dışı bağlantıları ile dikkat çekiyor.
Güney Amerika’da sıkı ortaklık-
lara sahip olan İran kökenli isim,
Tevez ve Mascherano’nunWest
Ham’a transferini sağlayarak tüm
dünyayı küçük çapta şoka uğrat-
mıştı. David Luiz ve Oscar gibi
isimlerin de temsil hakkını elinde
bulunduran Joorabchian, bugün-
lerde Çin Ligi ve MLS üzerinde yo-
ğunlaşarak yeni pazarlardaki
fırsatları değerlendirme peşinde.
Son olarak 2000’li yılların başında
Manchester United’ın aldığı ve
sattığı birçok önemli oyuncunun
altında imzası bulunan Pini Zaha-
vi’yi de es geçmemek gerek.
Rio Ferdinand ve Juan Veron’u
United’a kazandıran Zahavi,
Jaap Stam’ın da satışına aracı olan
isimdi. Ancak en ses getiren işi,
Chelsea’nin Roman Abramovich
tarafında satın alınışına aracılık
etmesiydi.
Mendes, Raiola, Barnett, Joorabc-
hian, Zahavi ve diğerleri… Futbol
menajerliği, 1990’lı yıllardan bu
yana önlenemez yükselişini sür-
dürüyor. Kimileri işleri gerçekten
kolaylaştırarak el üstünde tutulu-
yor, kimileri de arkasından konu-
şulan isim olarak dikkat çekiyor.
Mendes ve Ronaldo
Joorabchian ve Tevez
Pini Zahavi
Raiola ve Ibrahimovic
Barnett ve Bale
78
79