

Allardyce’tan önce uyanık
İngiliz gazetecilerinmağ-
duru olan bir diğer İngiltere
Millî Takımı Teknik Direk-
törü, İsveçli çalıştırıcı
Sven-Göran Eriksson’du.
Eriksson, Ocak 2001’de, İn-
giltere Millî Takımı tarihinin
ilk yabancı teknik adamı
olarak göreve başlamıştı.
Onun yönetimindeki İngil-
tere, 2002 Dünya Kupası ve
EURO 2004’te çeyrek finale
kadar gidebilmişti fakat
İngiliz Futbol Federasyonu
buna rağmen kendisine
güvenoyu vermiş ve 2006
Dünya Kupası için de yine
onunla yola çıkmıştı.
Ancak 2006 yılının Ocak
ayında News of theWorld
gazetesi, Arap şeyhi kığına
soktuğu bir muhabiri
Eriksson ile iş ahlâkına mu-
gayir bir diyaloğa sokunca,
İsveçlinin itibarı büyük sar-
sıntıya uğrayacaktı. Mizansene
göre sahte şeyh, Aston Villa kulü-
bünü satın almayı düşünüyor ve
satış sonrasında da Eriksson’u
teknik direktörlüğe getirmeyi
planlıyordu. Eriksson da buna
karşılık İngiltere ile Dünya Kupa-
sı’nı kazanırsa sonrasında Aston
Villa’yı çalıştırmaktanmutluluk
duyacağı cevabını vermişti.
Aslında Eriksson’un öne sürdüğü
şart (İngiltere ile Dünya Kupası’nı
kazanmak) da göz önüne alındı-
ğında yaptığında çok etik dışı
bir şey olduğu söylenemezdi. So-
nuçta böyle bir durumda İngiliz-
lerin rüyası gerçekleşmiş, kendisi
de millî takımdaki misyonunu
tamamlamış olacaktı.
Fakat İngiliz futbol kamuoyu ne
olursa olsun Eriksson’u boy he-
defi haline getirecek, birkaç hafta
sonra da İngiltere Futbol Federas-
yonu, Dünya Kupası akabinde
Eriksson ile yollarını ayıracakla-
rını açıklayacaktı. Her ne kadar
taraflar daha sonra bu kararın,
sahte şeyh olayıyla ilgisi olmadı-
ğını söyledilerse de bu açıklama-
ların inandırıcı olduğunu
söylemek güçtü. Dünya Kupa-
sı’ndaysa Eriksson yönetimindeki
İngiltere bir kez daha çeyrek fi-
nalde turnuva dışında kalacaktı.
etrafından dolanmaya çalıştığı
için bir de para cezası almıştı.
Özellikle bu gelişmeler sonra-
sında üçüncü tarafların futbolcu
satış hakları üzerindeki etkisini
kısmak amacıyla İngiltere Fut-
bol Federasyonu hayli yoğun bir
mesai harcamış ve 2015’te de bu
konuda net sınırlar çizmişti.
Federasyonun yaptığı bunca
çalışmayı, federasyonunmaaşlı
bir çalışanı olanmillî takım
teknik direktörünün bu şekilde
çöpe göndermeye niyet etmesi
elbette İngiliz futbol kamuoyu
tarafından kabul edilir cinsten
bir hareket değildi. Sonunda
Allardyce kandırıldığını fakat bu
tuzağa düşmemesi gerektiğini
ve kendi ifadesiyle “aptalca” bir
harekette bulunduğunu itiraf
etti. Ardından da İngiliz Futbol
Federasyonu ile karşılıklı anlaş-
maya vararak sözleşmesini
feshetti. Hemen hemen her
büyük turnuvaya çok büyük
beklentilerle giden ve bunların
neredeyse hepsinde evine
büyük hayal kırıklığıyla dönen
İngilizler, EURO 2016’daki
bozgun sonrasında göreve
getirdikleri Allardyce ile tahmin
edebileceklerinden çok daha
erken bir ayrılık yaşıyordu ve
bu durum, en büyükmillî takım
çalıştırıcılığı fiyaskolarından biri
olarak tarihteki yerini aldı. Bu
noktadan hareketle biz de yakın
geçmişteki diğer millî takım
çalıştırıcılığı fiyaskolarını da
mercek altına almak istedik.
Bunların bir kısmı Allardyce’ta
olduğu gibi direkt saha dışıyla
alâkalıyken bir kısmıysa saha
içindeki başarısızlıkların bir
sonucu olarak ön plana çıkıyor.
SamAllardyce’ın, gazetecilerin kurduğu bir tuzağa düşmesi sonucunda İngiltere Millî Takımı’nın
başında 10 hafta bile kalamaması, akıllara geçmişte büyükmillî takımlarda yaşanan
büyük teknik direktör fiyaskolarını getirdi. Görünüşe göre İngilizler sadece futbolu değil,
bu alandaki skandalları da icat etmiş.
Millî Takımlar
utbol dünyasında son
günlerde yaşanan en
sansasyonel gelişmeler-
den birisi, belki de
birincisi, İngiltere Millî
Takımı’nın teknik
direktörü olan Sam
Allardyce’ın, karıştığı
skandal sonrasında
görevini bırakmak zo-
runda kalmasıydı.
Allardyce takımının
başında sadece 67 gün
kalabilmiş ve bu süre
zarfında da tek bir karşı-
laşmaya (Slovakya’yı
deplasmanda 1-0 yen-
dikleri Dünya Kupası
eleme maçı) çıkabilmişti.
Söz konusu skandalı kı-
saca özetleyecek olur-
sak… 26 Eylül tarihinde,
Daily Telegraph gazetesi,
Asyalı işadamı kılığına
girmiş muhabirlerle Al-
lardyce arasında geçen
konuşmalara ilişkin bir
haber yaptı. Gizli muha-
birler, Allardyce’a,
FIFA’nın ve İngiliz Futbol
Federasyonu’nun koy-
duğu birtakımkuralları
delebilmek için neler
yapmaları gerektiğini
soruyordu. Allardyce bu
konuda, Asyalı işadamı
olduğunu zannettiği bu
kişilere yol gösterebile-
ceğini söylüyor ve taraf-
lar bu iş için 400 bin
sterlin karşılığında el
sıkışıyordu. Allardyce
bunun dışında, kendisi-
nin selefi olan Roy Hodg-
son ve onun yardımcısı
Gary Neville hakkında
da hayli yakışıksız yo-
rumlarda bulunmuştu.
Delinmesi için üzerinde
durulan başlıca mevzu
ise futbolcuların satış
haklarına kulüplerin dı-
şında üçüncü bir tarafın
da sahip olabilmesine
2015 yılında getirilen ya-
saktı. Hatırlanabileceği
üzere yaklaşık 10 sene
önce bir sportif yatırım
firması Javier Masche-
rano ile Carlos Tevez’i
Güney Amerika’dan
West HamUnited’a ge-
tirmişti fakat West Ham
oyuncuların satış hak-
ları üzerinde bütün ipleri
elinde bulundurmadı-
ğından Mascherano
yarım sezon sonra Li-
verpool’a, Tevez ise bir
yıl sonra Manchester
United’a gitmişti. Üstelik
West Hamüçüncü tarafı
işin içine soktuğu ve
buna rağmen Maschera-
no’nun gitmesini engel-
lemek adına kuralların
F
Onur Erdem
En büyük hoca fiyaskoları
Sven-Göran Eriksson
SamAllardyce
66
67