kalar, sahaya da yansıyan itici bir
güç niteliğinde. Stamford Brid-
ge’de Coutinho’nun attığı bera-
berlik golü sonrasında sevincini
de yedek kulübesindeki Ibe ile
paylaşmıştı Klopp. Genç futbolcu
son 15 dakikada oyuna dâhil olur-
ken onu ateşleyen yine Klopp’tu.
O da birkaç dakika sonra Ben-
teke’nin golünü hazırlayarak ho-
casına en güzel cevabı veriyordu.
Bumotivasyon kaynağından en
çok beslenecek kişiler tıpkı Dort-
mund’da gözlemlediğimiz üzere
genç oyuncular olacak. Klopp,
Westfalen’e gelene kadar kimse
Hummels, Subotic, İlkay, Lewan-
dowski, Götze, Schmelzer veya
Grosskreutz gibi isimleri pek tanı-
mıyordu. Hatta bu isimlerin çoğu
onları bugünkü noktaya taşıyan
yetenek donanımına sahip oldu-
ğundan bile habersizdi belki de.
Hepimizin Football Manager oyu-
nunda benimsediği o genç oyun-
cuyu keşfedip yetiştirme huyunu
Klopp da damarlarında hissedi-
yor. İşte bu nokta, Gerard ve Car-
ragher’ı her daimbir başka seven
tribünler için gayet güzel bir
haber. Nitekim Ibe’ın dışında pat-
lama yapmayı sabırsızlıkla bekle-
yen Joe Gomez, Jordan Rossiter,
Jon Flanagan ve U21 takımkap-
tanı Cameron Brannagan gibileri
forma peşinde koşuyor. Özellikle
Brannagan için umutlar gittikçe
yükseliyor. Klopp bile onu şimdi-
den “O yaşta bir orta saha oyun-
cusundan beklenecek her şeye
sahip, güçlü ve sakin bir kişilik”
şeklinde tanımlayarak A takıma
hazır tutuyor.
Referanslar
“Onun için at hırsızlığı bile yapa-
bilirsiniz!”
Jürgen Klopp’un Dortmund’a imza
attığı 2008 yazından 2013’e kadar
onun takımında yer alan Patrick
Owomoyela, eski hocasını bu
cümle ile tanımlıyor. Ona göre
Klopp’la birlikte çalışmak, size her
an bir şeyler öğretebilecek ve işi-
nize yarayacak şeyler söyleyecek
bir arkadaşla takılmaya eşdeğer.
“Takıma yaklaşımı çok farklıydı.
Sorunu olan biriyle konuşmak
için her zamanmüsaitti. Antren-
man öncesi tesislerde herhangi
bir konu üzerinde konuşup şaka-
laşırdık. Fakat saat 10’a gelip id-
mana başladığımızda her şey
değişirdi. O an tambir antrenöre
dönüşürdü. Ortama göre yaklaşı-
mını böylece değiştirirdi ama ke-
sinlikle ikiyüzlü değildi” diye
Klopp tasvirine devam ediyor
Owomoyela.
Klopp’un kendine has motivasyon
tarzı da eski oyuncusunda ciddi iz
bırakmışa benziyor. “Bunu nere-
den öğrendiğini bilmiyorumama
o konuşurken aklınızda bir resim
canlanıyor. Kafanıza sokmak is-
tediği doğru resmi her seferinde
buluyor ve bu şekilde Klopp’un
aktarmak istediği şeyi çok net
hissediyorsunuz. Sonrasında
onun amacını anlamak ve peşin-
den koşmak kolaylaşıyor, ki bu
çok özel bir yetenek.”
Görünen o ki Klopp’un Bob Ross
ile olan ruh yakınsaması Anfi-
eld’dan çok daha önce başlamış.
Klopp ile Mainz forması altında bir
yıl çalışmış olan stoper TimHoog-
land ise hocasının sahada ilk göze
çarpan eserine dikkat çekiyor.
“Mutlaka koşmalıydınız, bu kadar
basit. Takım olarak her maç en az
120 kilometre koşma hedefimiz
vardı fakat bunlar boş koşulardan
ziyade bir amaç taşıyordu. İdman-
larda çok az düz koşu yapıyorduk.
Bunun yerine top sürerek veya
rakipten topu kapmak için koşar-
dık. Bunu doğru biçimde başardı-
ğımız zaman çok zor kaybede-
ceğimize bizi bir şekilde inandır-
mıştı.”
HemMainz hemde Dortmund’da
oyuncularını bu amaca yönlendi-
ren Klopp, 120 kilometre hedefi
tuttuğunda onlara birer gün izin
veriyordu. İki takımda da işe yara-
yan bu uygulamanın Liverpool’da
da işlememesi için bir engel yok.
Bir Manchester,
iki Liverpool
Jürgen Klopp geldiğinden beri
istatistiklerin siyahtan beyaza
döndüğünü ve Liverpool’un şaha
kalktığını söylemek fazla iddialı
olur. Zaten iki buçuk ay bunun için
fazlasıyla kısa bir süre. Yine de bu
sezonki eski ve yeni Liverpool’u
kıyaslayabilmek adına Telegraph
gazetesinin yaptığı gibi takımın
Manchester deplasmanına yaptığı
iki ziyarete kısaca göz atabiliriz.
Zira Eylül ayında United’a 3-1 kay-
beden Rodgers’ın Liverpool’u ile
Kasım’da City’yi 4-1 ile sahadan
silen Klopp’unki birbirine hiç ama
hiç benzemiyordu.
Old Trafford ve Etihad’daki iki
Liverpool arasındaki fark aslında
Klopp’un top kapma ve pres
yapma takıntısını özetler nite-
likte. United karşısında Liverpool
12 kez rakip pasları keserken
City’ye karşı bu rakam 32’ye yük-
seliverdi. Yeni görevinde henüz
5’inci haftasını geçiren bir teknik
adam için gayet hızlı bir etki oldu-
ğunu söyleyebiliriz. Benzer bi-
çimde top kapma istatistiği de
23’ten 32’ye çıkmıştı. Topu ele ge-
çirdikten sonra etkili ve hızlı kul-
lanmayı da bilen Klopp’un ekibi,
daha 32. dakikada City ne oldu-
ğunu bile anlamadan 3-0 öne
geçivermişti.
Elbette bu iki istatistiği yeterince
koşmadan gerçekleştiren bir
Klopp takımı düşünülemez.
United’a karşı 109 kmmesafe kat
eden Liverpool, City’nin saha-
sında 117 kmkoşarak rakibin
başını döndürmüştü. Mainz ve
Dortmund’daki 120 kmhedefini
ıskalamış olsa bile hiç de fena bir
gelişme değil.
Genel olarak bakıldığında Klopp
döneminde yüzü daha fazla gülen
tek oyuncu Jordan Ibe değil. Onun
yanı sıra Lallana, Coutinho, Fir-
mino ve Emre Can gibilerinin
Brendan Rodgers dönemine na-
zaran ciddi artan performansı
göze çarpıyor. Yine de United ve
Citymaçlarındaki farkı bireysel
olarak en iyi simgeleyen isimFir-
mino. Old Trafford’da ağırlıkla sağ
tarafta görev yapan Brezilyalı, Eti-
had’da çok daha serbest oynaya-
rak rakip yarı sahanın her yerine
ayak bastı. Sonuç olarak 5 gol gi-
rişimi ve 3 anahtar pas yaratırken
bunlardan birer gol ve asist çıkar-
mayı başardı. Halbuki Old Traf-
ford’da bu istatistiklerin tama-
mının karşısında sıfır yazıyordu.
Kabul etmek gerekir ki, bu farkın
altında Brezilyalı oyuncunun se-
zona yüzde yüz hazır girememe-
sinin de etkisi var ancak yine de
Klopp’un Firmino’ya yaptığı sihirli
dokunuş yadsınamaz.
Dortmund’un sarı ve siyahının
karışımından son dönemlerin en
sempatik takımını yaratan Jürgen
Klopp’un paletinde artık kırmızı
renk hâkim. Omeşhur enerjisini,
doğallığını, motivasyon gücünü ve
genç oyuncularını kullanarak Li-
verpool’un özlenen kırmızısını
elde etmek onun ellerinde. Pre-
mier Lig’in Klopp ile tanışması
şimdilik iyi bir yolda ilerliyor.
Özellikle Manchester’ınmavi yanı
bu yeni tabloyu pek seveceğe
benzemiyor. Yine de bu zorlu ligde
Klopp’un özlenen kırmızıyı bul-
ması için biraz daha sabretmekte
fayda var.
98
99
