TR
EN
TFF » Haberler » Basın Bültenleri » TFF Haberleri
Lutfi Arıboğan, İZVAK'ta konuştu 18.10.2011
Lutfi Arıboğan, İZVAKta konuştu

Türkiye Futbol Federasyonu Başkan Vekili Lutfi Arıboğan, İzmir Gücü Spor Vakfı'nın (İZVAK) Ege Palas Oteli'nde düzenlediği ödül töreni ve jüri toplantısına onur konuğu olarak katıldı. Toplantıda İZVAK Başkanı Erdoğan Tözge, Lutfi Arıboğan'a plaket takdim ederken, Yılın takımı Göztepe, yılın teknik adamı Özcan Kızıltan, yılın sporcusu Tayfun Özkan'a da ödülleri verildi.

2004 yılından bu yana geçen 7 yıllık sürenin, Türkiye'de futbolun değişip dönüştüğü, birçok eski alışkanlıklara, kötü alışkanlıklara son verilmeye başlandığı, yeni ve farklı şeylerin yapılmaya başladığı, hem yönetimde hem sportif anlamda daha çağdaş yönetilmeye çalışıldığı bir dönem olduğunu belirten Lutfi Arıboğan, 70 milyonun üzerinde nüfusu olan ve bu nüfusun yarısından fazlası genç olan bir ülke için lisanslı sporcu sayısının yetersiz kaldığını vurgulayarak, ''Lisanslı futbolcu sayımızı 1 milyona çıkarmaya çalışıyoruz'' dedi.

"Süreç iyi yönetildi"

Toplantıda bir konuşma yapan Başkan Vekili Arıboğan, TFF'nin şike iddialarına yönelik soruşturma sürecini çok iyi yönettiğini belirterek, ''Bugün Türkiye liglerinin oynanıyor olması önemli bir başarıdır. Bunu abarttığımı düşünmeyin. Gerçekten sistemi kilitleyecek, belki de birçok şeye ara verecek bir soruşturmayla yüzleştik'' dedi.

Arıboğan, ''Bu kadar geniş kapsamlı bir soruşturma Türk futbolunda olmamıştı. İlk defa böyle birşey gündeme geldi ve liglerin başındaydı. Eleştirileri saygıyla karşılıyoruz. Süreci başkanımız Mehmet Ali Aydınlar ve yönetim kurulu üyelerimizle birlikte her detayını bizzat paylaşmış insan olarak söyleyebilirim ki, bu süreç bizim tarafımızdan çok iyi yönetildi. Bugün Türkiye liglerinin oynanıyor olması önemli bir başarıdır. Biraz geç başlamış olsa da oynanıyor olması. Bugün tekrar maçlara dönmemiz, maçlardaki rekabete dönmemiz, yani bu sezon tekrar futbolun yaşanıyor olması federasyonumuz, kulüplerimiz  ve de ülkemiz için de hakikaten övünülecek bir konudur. Bunu abarttığımı düşünmeyin.''

"Sistem donmuş durumda"

Sistemi kilitleyecek ''belki de birçok şeye ara verecek'' bir soruşturmayla yüzleştiklerini anlatan Arıboğan, şunları söyledi: ''Bu dönemde hepimiz biraz hukukçu olduk. Bizi burada süratli davranma yönünde önleyen şeyler oldu. TFF ve ona bağlı kurullar, oluşan tabloda sportif yargılamayı yapıp, olayı sonuçlandırmayı planlıyordu. Ancak soruşturma, gerçekten bugün görüldüğünden de geniş. Bu işin gizliliği şu ana kadar kalkmış değil. Belgeler ve deliller üzerinde gizlilik kalkmadığı için de yargı kurullarımız bu konuda yargılamayı yapamıyorlar. Yani hem yargılamayı yapamıyorlar hem de bu konuda itham edilen kişilerden ve kurumlardan savunma alamıyorlar. Bu nedenle sistem şu anda donmuş durumda. Sayın savcının iddianamesini bitirmesini, iddianamenin bitirilip, mahkemenin davayı kabul etmesini, belgelerin ve delillerin üzerindeki gizliliğin kalkıp, sportif yargılama sürecinin başlaması beklemek durumundayız.''

"En önemli hedefimiz Ulusal Kulüp Lisans Sistemi"

Ülke futbolunun ve TFF'nin en önemli hedefinin, geçen yıl başlatılan Ulusal Kulüp Lisans Kriterleri'nin yerleştirilmesi çalışmasını tamamlamak olacağını anlatan Arıboğan, şöyle devam etti: ''Kulüplerimiz önümüzdeki 3 sezon içerisinde, mali, idari, hukuki, altyapı kategorilerinde belli kriterleri uygulamak zorunda olan kulüpler haline gelecek. Ulusal Kulüp Lisans Kriterleri'nin mali bölümüyle ilgili olarak hepimizi önemli bir sınav bekliyor. Bu şartları ya uygulayacağız ya uygulayacağız. Başka çözüm yok. Özellikle mali konularda, mali bir disipline girmek zorundayız. Geçen dönemdeki Şiddeti Önleme Yasası'nın yanında, önümüzdeki dönemde gerçekleştirmeyi planladığımız en önemli şey, Kulüpler Yasası. Tabi bunu Spor Bakanlığımızla, Spor Genel Müdürlüğümüzle, hükümetimizle, parlamentomuzla hep birlikte oluşturmaya çalışacağız. Ulusal Kulüp Lisans Kriterlerimizle birlikte gelecek 3, 4, 5 sezonda kulüplerimizi gelir gider dengesini sağlayan, kendi ayakları üzerinde duran, geleceğini satmayan, sorumsuzca borçlanmayan kulüpler haline getireceğimizi düşünüyorum.''

"Şike ve yasadışı bahis, dünya futbolunun sorunu"

Lutfi Arıboğan, şike iddialarına yönelik soruşturma hakkındaki bir soru üzerine, Türk sporunun, Türk futbolunun 3 Temmuz'da başlayan ve halen süren bu sorunla yüzleşmediğini söyleyerek, şöyle devam etti: ''Hem maddi kaynaklar hem de kapsadığı sosyal alan olarak bu kadar geniş kesimlerin ilgilendiği, rekabetin bu kadar yüksek olduğu, büyük camiaların mücadele ettiği bu sektörde, birtakım olumsuzluklar geçmişten bu yana biliniyordu ama ya telaffuz edilemiyordu ya ispat edilmiyordu ya da kanunen karşılığı yoktu. Şike de bunlardan bir tanesiydi.

Spor ve futbol büyüdükçe özellikle mali kaynaklar büyüdükçe yeni suçlar da ortaya çıkıyor. Hem dünya hem de Türk futbolunun da sorunlarından bir tanesi de bahis konusudur. Şikenin yanında şu anda bahis manipülasyonu diye bir problem, bir suç oluşmuş durumda. Nisan 2011'e kadar, futbolun içerisinde herkesin olduğunu bildiği şike, kanunen suç sayılmıyordu, böyle bir eksikliğimiz vardı. Sporda Şiddet Yasası bu eksikliği giderdi.''

"EURO 2012'ye giden takım biz olacağız"

Başkan Vekili Arıboğan, İzmir Gücü Spor Vakfı'nın (İZVAK) Ege Palas Oteli'ndeki toplantısında yaptığı konuşmanın ardından katılımcıların sorularını yanıtladı. 2012 Avrupa Futbol Şampiyonası grupları belli olduğu zaman, Türkiye'nin Almanya'nın ardından grubu ikinci sırada tamamlayarak play-off'tan finallere gitmesi değerlendirmesinin en objektif yorum olduğunu dile getiren Arıboğan, "Grubu ikinci bitirdik. İnşallah play-off'tan gideceğiz. Türk futbolunun içinde bulunduğu ortam, morallerin yüksek olduğu, pozitif elektriğin olduğu bir ortam değil. Sporcular da bundan etkileniyorlar. Geldiğimiz nokta, olumsuz, kötü nokta değil. Hırvatistan'ı geçmemiz gereken iki maç var. Bunu geçip finallere kavuşacağımızı düşünüyorum. Türk Milli Takımı'nın 2012 Avrupa Futbol Şampiyonası finallerine gitmesi, öncelikli hedefimiz."

Yeni nesil başarılı Türk teknik adamların olduğunu hatırlatan Arıboğan; ''Guus Hiddink için karar verdiğimiz dönemde, şu anda milli takımın sorumluluğunu alabilecek gibi görünen teknik adamlarımız, şimdiki tecrübelerinde ve başarılarında değillerdi. O gün, onlardan bir tanesine karar verseydik, onları belki kariyerlerinde en patlama yapacakları dönemde, zor bir döneme sokmuş olabilirdik. Şu anda sözleşmeli teknik adamımız var. Onun da bizim de bütün konsantrasyonumuz play-off'u geçip finallere kalmak. Sonrası için gelişmelerle birlikte, yaşadığımız sonuçlarla birlikte karşılıklı değerlendireceğiz.'' diye konuştu.

Tecrübeli hocalara da Güncelleme Eğitimi

Arıboğan, teknik direktörlere yönelik prolisans eğitiminin herkes için geçerli olduğunu kaydederek, ''Türkiye'nin futbola çok önem vermesine, birçok antrenör barındırmasına rağmen uluslararası gelişmeleri takip etmediğini, UEFA'nın antrenör, teknik adam eğitimini standart haline getirmesine Türkiye'nin gecikmeli olarak dahil olduğunu'' ifade etti.

Türkiye'deki profesyonel kulüp sayısı 150 civarında iken, bu rakamın İngiltere'de 70 olduğunu dile getiren Lutfi Arıboğan, şöyle devam etti: ''Her yıl UEFA'da teknik adam, antrenör eğitimi çok daha sistematik hale geldi. Bunun eğitim tarzı da değişti. Teorik ile pratik çalışma birbirinden çok ayrıydı. Yeni eğitim yönteminde bunu da birleştirmiş oldular. Konunun sahada anlatıldığı ve sahada uygulandığı bir sistem. Bu değişim içerisinde de belki biraz yaşı ilerlemiş, ismiyle, kariyeriyle kendini ispat etmiş antrenörler için tekrar güncelleme kurslarına, eğitimlerine gitmek biraz rahatsız edici geldi, ama bunu bir olumsuzluk olarak algılamamak lazım. Artık dünyada bilgiye bu kadar kolay erişilirken, kendini ispat etmiş olsa bile, aktif olarak çalışıyor olsa bile teknik adamlarımızın dönemsel olarak bilgilerini tazelemelerinde sakınca olduğunu düşünmüyorum. Bunu sosyal kişilik problemi haline getirmemek gerekiyor. Gelişen dünyada bilgileri yenileme olarak algılamamız gerekiyor.''