Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören, TRT3 Spor'da yayınlanan Futbol Günlüğü programına konuk oldu. Riva'da bulunan Hasan Doğan Milli Takımlar Kamp ve Eğitim Tesisleri'nde Ersin Düzen ile Hakan Ünsal'ın sunumunda gerçekleşen programda Başkan Demirören, şöyle konuştu:
"27 yıllık Riva hayalini gerçekleştirdik. Yönetim kurulunda bulunan arkadaşlarıma, bu işe destek veren herkese çok teşekkür ediyorum. Dünyada ilk üç içerisinde yer alan bir tesis. Sayın Michel Platini Eylül ayında sadece burayı görmek için gelecek. Türk Milleti'ne bu tesisleri kazandırdığımız için çok mutluyuz. Belirli zamanlarda programa göre Riva'yı halka açabiliriz. Zaman içerisinde bu olabilir.
Kazakistan maçı bizim için çok önemliydi. Öncelikle oyuncuları ve teknik heyeti tebrik ederim. İlk yarısı 3-0 bitecek maçı 1-0 kazandık. Şansımız devam ediyor. Hoca ve futbolcular kendilerine güveniyorlar. İlk hedefimiz Play-Off'lara kalmak. İlk maçımızı eylül ayında Konya'da Letonya ile oynuyoruz. Sonra Hollanda ile karşılaşacağız. Son dört maçı kazanırsak kesin çıkarız. Kimse milli takımın başarısını kendine mal etmesin. Biz yöneticiler başarıyı kendimize mal edersek teknik kadro ve oyunculara haksızlık etmiş oluruz. Yeter ki oyuncuları ve milli takımı destekleyelim.
Türk futbol tarihinde ilk defa 5 artı 2 yıllık anlaşma yaptık bir hocayla. Sayın Fatih Terim'i sadece teknik direktör olarak getirmedik. Türkiye Futbol Direktörü yaptık. Kendisi bütün ülkeyi geziyor ve çalışmalar yapıyor. Futbol okulları devreye giriyor artık. Bu sene 90 oyuncumuz öğrenim gördü. Önümüzdeki sezon için 1200 müracaat var. Birkaç şehirle görüştük, olumlu yanıt aldık. MEB ile beraber çalışıyoruz. Fatih hocamıza "Gel yönetim kurulumda ol" dedim. Bunu dememin sebebi sadece yedek kulübesindeki hocamız değil Fatih hoca… Türk futbolumuzda eşofmanlı yöneticidir kendisi. Fatih hocam bana, "Türkiye'de bu yanlış yere çekilir. Ben ve siz zorda kalırsınız" dedi. Kendisi bizim için kravatsız yöneticidir. Bizim kendisiyle dostluğumuz çok özeldir.
25-30 senede ilk defa üç takımın mücadele ettiği bir sezon izledik. Çok çekişmeli bir lig geçti. Daha öncelere göre güven unsuru çok güzel oluştuğu için son haftalara gelene kadar herkes skorlara razı oldu. Herkes sonuçları kabullendi. Bana göre çok zor ama çok başarılı bir sezon geçti. Hakem hatası da oldu. Olmaması imkansızdı zaten. Ama futbol kalitesi en üst seviyedeydi. Son haftaya kadar çok güzel bir çekişme oldu. Öncelikle Galatasaray'ımızı. şampiyon olduğu ve Türkiye Kupası'nı kazandığı için tebrik ederim. Diğer takımlarımızı da gösterdikleri mücadeleden ötürü tebrik ederim. Sezon başında bir favorim yoktu ama ilk yarının sonunda üç takımın götüreceğini tahmin ediyorduk bu mücadeleyi… Beklediğimiz gibi de oldu.
Süper Lig A.Ş., kulüplere ve futbola çok şey kazandıracak. Kulüpler kendi ekonomilerini buradan götürecek. Bu sadece Süper Lig'le kalmamalı. PTT 1. ve 2., 3. Lig'ler de birlik oluyor. Bir başkan bunu istemez normalde. Ancak ben istiyorum. Bütün kulüpler bir araya gelip, Vakıf A.Ş. yapabilirsek; kulüplerin gelirleri artacak. Bütün kulüpler birlik-beraberlik şeklinde mücadele ettikleri için kalite artacak. Kötü tezahüratlar ve kötü beyanatlar da azalacak. Futbolun marka değeri yükselecek. Ayrıca birliktelik sayesinde gelir de yükselecek. İspanya ve İngiltere modelinin üzerinde çalışıyoruz. Federasyonumuzdan da yöneticiler Süper Lig A.Ş.'nin içerisinde olacak. Kulüplerimiz bu sürece hazırlanacak. 2017'ye kadar kanun değişecek. Biz federasyon olarak payımızdan yüzde 8'i verdik. Bundan feragat ettik. Bunu kulüplerimiz için yaptık. Bizler ne imkanımız varsa bunu kulüplere aktarmak durumundayız. Bundan sonra inşallah başarılı olacaktır bu proje.
Süper Lig A.Ş.nin kurulması için o gün atılan imzaya baktığımız zaman 15-16 kulüp imza attı. Geri kalan kulüpler de desteklediğine göre demek ki ölü doğan bir bebek yok ortada… Biz her şeye onay veriyoruz ve fedakarlık yapıyoruz. Bundan sonraki sorumluluk Kulüpler Birliği'nindir… İhale 2017'de yapılacak. Bütün kulüpler bir araya gelirse bu sürece kadar; futbolun marka değeri yükselir. Benim tahminim bugünkü değerin çok daha üstüne çıkacaktır. Hele bunun içine PTT 1. ve 2., 3. Lig'i de sokarsak değer iyice artacaktır. Bizim için ilk önemli şey kulüplerin mali durumlarını düzeltmek ve futbolun marka değerini yükseltmek. Kulüplerin mali durumunu düzeltmesi için yaptırımlar uygulayacağız. Mali kriterler geliyor. Artık kulüplerimiz ayaklarını yorganlarına göre uzatmak zorundalar. Buna göre hareket etmek zorundalar. Bu iş UEFA ve FIFA'ya gitmeden federasyon dahlinde çözülecek. Cezalarla karşılaşmak istemiyoruz.
Birlik beraberliği sağladığımız zaman, futbolu düşünerek hareket edersek marka değeri yükselir. Kulüpler hep birlikte, bir şirket üzerinden hareket ettiği zaman, yöneticisi ters beyanat vermezse, futbolcu vermezse, hocası vermezse kavga ortamı yok olur. Sponsorlar da rahatlar. Marka değeri otomatikman yükselir. Beyanatlar tabii ki olacak. Ancak kavga ortamı yaratmadan beyanat verilirse marka değeri yükselir. Yorumculara ve gazetecilere de büyük iş düşüyor. Ben değil, biz diye düşünmeliyiz. Yurt dışına satış da olabilir. Yeter ki marka değeri yükselsin. Hepsi zamanla olur. Biz mali olarak Süper Lig A.Ş.'yi denetleyeceğiz. Bu karar milattır. Türk futbolunu ileriye götürmek için çok önemli bir karardır. Federasyonun bir güce ihtiyacı yok. Çünkü federasyon, kulüplerle oluşuyor.
Kulüpler Birliği'nin inisiyatifiyle kulüpler çok güzel bir araya gelmeye başladı. Ortak bir yola çıktık hep beraber. 18 başkanın bir arada olması bir milattır. Muhakkak aksilikler olacaktır. Çünkü çalıştıkça göreceğiz bunu… Yepyeni bir gökdelene girin, muhakkak bir aksilik bulursunuz. Bu da öyle olacak. Çünkü Türkiye'de ilk kez yapılıyor. Ama herkes destek olursa çok güzel bir yapı ortaya çıkacaktır. Onun için bugün Türkiye'de çoğu takımın sponsoru yok. Birlikte hareket ederlerse bu işler değişir. Kulüplerin başkanları tek tek forma reklamı aradığı zaman çok etkili olmuyor. Ama hepsi birlikte gidince işler değişir. Biz de bu yapıyı destekleriz. Sorunlar da tek tek gelmesin bize… Hep birlikte gelsin ki sorunları kökünden çözelim.
Düzgün yabancı transferler yapılsın her şey güzel olur. Lisans ücretleri biraz pahalı kaldı, onu da düşüreceğiz. Kulüpler ne kadar çok yerli oynatırsa bizden o kadar çok para alacak. Bu sayede Türk futbolcusu rekabete girecek yabancıyla… Yabancı kararının temelinde bu yatıyor. Türk futbolcusunun hırslanmasını istiyoruz. İkinci ve Üçüncü Lig takımlarımızı oyuncu yetiştiren merkez haline getirmemiz lazım. Biz zaten çıktığımız yolda özellikle İkinci ve Üçüncü Liglerin tesisleşmesine biz sponsor olacağız. Biz yapacağız tesisleri. Bütçemiz 417 milyon lira. Bu parayı İkinci ve Üçüncü Liglere tesisleşmeye harcayacağız. PTT ve alt liglerin güçlenmesini istiyoruz. Ne kadar temeli sağlam tutarsak yukarı o kadar çok iyi futbolcu çıkar. İhaleye çıkacağız ve tesisleri biz yapacağız. İhaleyi kazanan bizden parasını alıp yapacak. Biz geldiğimizden beri senelik 10 milyon lira yardım yapıyorduk. Bunu 15 milyon liraya çıkarttık. Sponsorluklarda da yardımcı oluyoruz. Destek yardımları yapacağız kulüplerimize…
Askerlik konusunda 2. Ve 3. Lig Başkanları benden ricacı oldu ancak bu bizim elimizde olan bir karar değil. Gerekli görüşmeleri de yapıyoruz.
Almanya'da idman varsa oyuncu idmanına gidiyor, akşam evine sınıfın en çalışkan öğrencisi geliyor kaçırdığı dersi alıyor. Futbol okulundaki öğrencilerimiz kaçırdıkları dersleri üç gün Riva'daki okulda yapıyor. Almanya buna 2002-2009 arasında 500 milyon Euro para harcadı. Biz de bunu kendi gücümüzle yapmaya çalışıyoruz. Biraz daha zaman alacaktır. Ancak her türlü girişimi yapıyoruz. Altyapıya senede her az 6-7 milyon euro para harcaması gerekiyor kulüplerin… Ancak bugün kulüpler A takımların bile parasını zor ödüyor. Bu sebeple de altyapıya para harcamıyorlar. Mali kriterleri tam düzgün oturtmamız lazım ki altyapıya da gerekli yatırım yapılsın.
Kulüplerin bana destek vereceğini açıklamasından ötürü başkanlara teşekkür ediyorum. Süper Lig A.Ş.'nin imzasının atıldığı gün buradaydık. O gün kendi aralarında toplanacaklarını biliyordum. Tek bildiğim bu kadardı. Kendi aralarında yaptıkları görüşmelerde beni destekleyeceklerini açıkladılar. Süper Lig'den 16 kulüp beni destekledi. PTT 1.Lig'den 15 kulüp desteğini açıkladı. İkinci-Üçüncü Lig'den 75-80 kulüp beni desteklediğini açıkladı. Profesyonel Futbolcular Derneği beni desteklediğini açıkladı. TASKK desteğini açıkladı. Engelli Spor Federasyonları beni desteklediğini açıkladı. Çok teşekkür ediyorum. Bu desteğe, güvene layık olmaya çalışacağım. Çalışmalarımız son güne kadar devam edecek. Ben şu an 240'a yakın imzanın sözünü aldım. Destek büyük. Hayırlısı olsun. Haluk Ulusoy'un adaylığı hayırlı olsun. Duygun Yarsuvat hakkında görüşümü açıklamıştım. Çok kaliteli bir insan. Ancak benim hakkımda yaptığı açıklamalar için bir şey diyemem. Kendi görüşüdür. Her şey de ortada. Herkesin saygı duyacağı, herkesin destek vereceği, herkesi kucaklayan bir yönetim kurulu oluşturuyorum. Çalışmalarım sürüyor. Sayın Nihat Özdemir benim yönetimimde. Başka takımların da önde gelen isimleri muhakkak yönetimde olacak.
Üç senelik bir dönem geride kaldı. Bu süre içerisinde 27 senenin içinde kimsenin yapamadığını yaptık. Riva tesisleri gerçeğinden kimse kaçamaz. İkincisi güven verdik. Her zaman, herkes bize güvendi. Hakem hatası hep olur. Bunu herkes biliyor. Artı kulüplerimize her türlü imkanı sunduk. Ben ve arkadaşlarım şunun bilincindeyiz. Kulüpler, federasyonu yönetir. Makamlar gelip geçicidir. Futbol her zaman en önemli şeydir. Güzel bir yere geldik. Birlik-beraberliği sağladık. Biz de insanız. Muhakkak hata yapmışızdır. Ama çalışan insan hata yapar. Biz değişmesini de bildik. Hakemlerimize sahip çıktık. Tesisleşmeye önem verdik. Bu konuda atılımlarımıza inşallah devam edeceğiz. Birlik beraberliği sağlamak en mühim şeydir. Geçmişte kulüp başkanlığı yapmak avantaj sağladı. Çünkü sıkıntıları çok iyi biliyorum. Nelerin karşıma geleceğini biliyordum. Çözüm sunmam kolay oldu. Kulüp başkanlarının yaptığı hataları ben de yaptım. Bu yüzden rahatlıkla söyleyebiliyorum hataları. Ben yaptım, onlar yapmasın. Bizim en önemli hedefimiz tesisleşme… Tesisleşme… Tesisleşme… İnşallah Riva'nın karşısındaki araziye 3 bin kişilik kongre salonu, 100 odalı otel ve 3 adet saha yapacağız. Anadolu'dan gelen takımlarımız bu otelde kalacak. Düşük maliyetlerle burada konaklayacaklar. Huzurevi projemiz son aşamada. Antalya'da bir tesis yapıyoruz. Antalya'ya kampa gelen takımlar ucuz fiyatlarla orada kalacaklar. İkinci-Üçüncü Lig kulüplerine tesisleşme yardımı yapacağız. Kulüpleri iddaa'ya sokup, destek vermek istiyoruz. Sayın Kaan Terzioğlu, Turkcell Genel Müdürü de benim listemde… İnşallah kulüplere bir şekilde destek vereceğiz. Sponsorluklar artacak. En kötüsü bu kulüplere Milangaz sponsor olacak. Spor Toto ile görüşmelerimiz de devam ediyor.
Süleyman Seba Sezonu geride kaldı. Bu uygulama devam edebilir. Her sezonu ortak anlaşmaya varılan bir isme adayabiliriz. Süleyman Seba'nın ismine yakışan bir sezon oldu. Tüm takımlara teşekkür ediyorum.
Tribün cezalarına değinelim… Mesela eskiden Ankara'da, Galatasaray seyircisi kötü tezahürat yaptığında Sami Yen kapanırdı, bunu kaldırdık. Eskiden komple stat kapanırdı, bu kalktı. Tribün cezası geldi. Bu sezon bunu da kaldırdık. Tribün ceza aldığı zaman, o maçta ceza alan kişiler stada giremeyecek. Ancak o tribün bir sonraki maçta farklı kişilerle hizmet verebilecek. Böylece boş tribün kalmayacak. E-Bilet'te bir kişi maça gitmediği zaman yerine başkası maça gidebiliyor. Passolig'in de eksikleri oldu. Bu kadar ileri teknoloji ilk kez kullanıldı. 1 milyon 400 bin civarına çıktı Passolig… Aksilikleri var ancak düzelerek sayı artıyor. Maça giriş sayısı daha da yükseldi. Değiştirdiğimiz talimatların sonucuna baktığımız zaman kötü tezahüratta yüzde 90'a yakın azalma oldu. Ancak TV'den yayınlanan maçlarda kötü tezahürat olduğu zaman bu durum ortadan kalkmamış gibi gözüküyor ancak kalktı. Yasa devreye girdiği zaman kulüpler de para cezasından kurtulacak. Çünkü bireysel cezalar gelecek. Bunun yasayla uygulanması lazım. Yargının devreye girmesi lazım. Bu da olacak inşallah. Şiddet de azaldı. Bu kesin… Tamamen bitti mi? Bitmedi. Ama bu da zamanla bitecek. Stat çevrelerinin düzelmesi futbol kültürümüze bağlı. Futbolun bir eğlence olduğunu bilmemiz lazım. Öğrenmemiz lazım. Avrupa'yı örnek alıyoruz. Her şeyi buraya uyarlıyoruz ama taraftarı neden örnek almıyoruz? İngiltere'de takım küme düşmeyi garantilemiş ama tribünler dolu çekiyor. Hepimiz taraftar olarak takımımız şampiyon olsun isteriz ancak futbol keyfi çok başka bir şey. Burada herkes bir araya geldiği vakit muhakkak taraftarlar da bir araya gelecektir.
Bilet fiyatlarına biz bir şey yapamıyoruz ancak kulüpler birleşerek bunun önüne geçebilir. Biz bir yere kadar uyarabiliyoruz ama başka bir şey yapamıyoruz. Rakip takım taraftarına fahiş fiyat uygulamak bana göre doğru değil. 4 büyüklerin deplasman yasağı kararına yine kendileri karar verecek. Ne isterlerse ben uyarım. Süper Lig A.Ş.'nin etkisi buraya da olacaktır. Yepyeni bir çocuk dünyaya getiriyoruz. Mutlu bir çocuk doğacak. Bunun adı da futbol… İnşallah herkes birleşirse; ben değil biz diye düşünülürse futbol çok farklı yerlere gelecektir.
Stat zeminleri tamamen kulüplere bağlı… Bizim ekibimiz bütün statları inceledi. Kulüplere rapor çıkardı. Ama bizim müdahale etme yetkimiz yok. Federasyon maçı oynatmak zorunda. Uyarırız ama "Burada futbol oynanmaz" diyemiyoruz. Kışın karda normalde top oynanmaz ama siz oynatmak zorundasınız. Fatih hocamızla beraber Arsenal'in çimini getirdik Riva'ya… Buradaki sahanın yüzde 3'ü suni, yüzde 97'si çim… Burası başarılı olursa kulüplere bu sistemi önereceğiz. Destek de vereceğiz bu konuda… Yardımcı olacağız.
Avrupa'ya gidecek kulüpler lisanslarını aldı. Bir sorun yok. İnşallah bundan sonra bir sıkıntı yaşamayız mali konularda. UEFA bu konuda çok ciddi. Biz de çok ciddiyiz. UÇK da geri gelecek. UÇK'nın tekrar sisteme geri dönmesi gerekiyor. Uyuşmazlık Çözüm Kurulu hem futbolcu, hem de kulüpler açısından çok önemli. UÇK sisteminde haksızlıklar gidecek. Bir mahkeme 2-3 sene sürmeyecek. Yanlış bilmiyorsam 2-3 bin dosya bekliyor şu an mahkemelerde. Ancak UÇK ile bunlar son bulacak.
Önümüzdeki sezon 21 takım uygulamasına sıcak bakıyoruz. Üç başkan bana geldi. Bana dediler ki, "Premier Lig'i örnek alıyoruz her konuda. Ligimiz neden 21 takım olmasın"…. Doğru söylüyorlar ama buna ben tek başıma karar veremem. Bu sezon bu sistemin olması için şu an kulüplerin yayın gelirlerinden feragat etmesi gerekir. Ben bu parayı federasyon olarak karşılayamam. Mevcut 18 kulüp fedakarlık yaparsa bu iş olur. Ama 2017'ye kadar bütün futbol ailesinin fedakarlık yapması gerekir. Genel Kurul'dan sonra bu konuyu konuşacağız. Süper Lig'deki harcanan paralarla, PTT'ye düşerseniz; büyük bir ekonomik sorunlarla karşılaşıyorsunuz. Biz Paraşüt Sistemi'ni getirmeyi düşünüyoruz. Süper Lig'den düşen üç kulübe destek olacağımızın taahhütünü verdik. Onların paralarını biz karşılaşacağız. PTT ve 2.,3. Lig takımları için de bu geçerli. Paraşüt Sistemi'ni tartışacağız. İlk defa Yıldırım Demirören döneminde bir federasyon kâr etti. Bizim belli bir birikimimiz var. Bu parayı kulüplere dağıtacağız. Kulüpler Birliği, PTT 1. Lig karar alırsa ligimiz 21 takım olabilir… Kulüpler bu gelirlerinden feragat edecek mi? Bu çok önemli bir karar… İkinci, Üçüncü Lig'de takım artar mı? Bunun kararını daha sonra vereceğiz. Bütün futbol ailesinin alması gereken bir karar…
Özeleştiri yaptığım zaman; mesela hakem hatası için eleştiriliyoruz. Hakem hatası olmayacağının garantisini kim verebilir? Kazakistan maçında bariz penaltımız verilmedi. Penaltı ve kırmızı kart var. Kaderimizle oynuyordu Arda golü atmasa… O yüzden çalışan insan hata yapar. Biz iyi niyetle futbola ne katarız, bunu düşünüyoruz. Rahmetli Hasan Doğan'ın ekolünü devam ettireceğiz.
Şu anki yabancı kararında yerlilerin yeri kadroda garanti. Böyle olunca yerliler kendine bakmıyor. Rekabet ortamı düşüyor. Ancak verdiğimiz yabancı kararıyla rekabet ortamı artıyor. Toplanan lisans paralarının tamamı kulüplere dağılıyor. Fatih hocamız bu çalışmayı yaptı. Rekabet ortamı arttıkça; Milli Takım'a büyük faydalar sağlanacaktır. Maddi kriterler ortaya çıkıyor. Yerli oyuncular yerleri garanti olduğu zaman fiyatı yükseliyordu. Ancak şimdi bu rakamlar da düşecek. Yabancı kararının 4 sene olacağını açıklamıştık. Bu kararın tutacağını düşünüyorum. Sonra da devam edecektir.
O kadar çok şeyin değişmesi gerekiyor ki… Mesela hakemlik… Cüneyt hocamız tarih yazdı. Ama tıpkı Doğan Babacan örneğinde olduğu gibi bir 40 yıl da Cüneyt hocayla yaşamayalım… Daha fazla hakem çıkartalım. Hakemlerimizin bir yere gelmesi için 10 sene geçiyordu. Bu rakamı azaltacağız. Genç hakemlerimizin önünü açacağız. Bir an evvel gelip, genç yaşlarda bu başarıyı sergilesinler. Avrupa'da 28-30 yaşında başarılı hakem çıkıyor. Bizde bu rakam 35… Bu çıtayı aşağı çekmemiz gerekiyor. Cüneyt hocamızın bir lafı var, "Biz hakem olarak artık Avrupa'nın önündeyiz. Çünkü Riva gibi muhteşem tesislere sahibiz" dedi… Bu çok önemli bir mesaj. Hakemlerin profesyonelleşmesi tekrar devam edecek ve yayılacak. Her gün buradalar. Sabah 09.00-Akşam 17.00 buradalar… Sadece işleri hakemlik artık… Profesyonel Hakemlik uygulaması çok önemliydi… Üç aylık bir uygulamaydı. Onlardan aldığımız tepkiler çok olumlu. Bizim tepkilerimiz çok olumlu. Kademeli olarak bütün hakemlerin hepsi profesyonel olacak. Ama hakem hatası da muhakkak olacak. İnsanlar buna kendisini alıştırmalı…
Yusuf Namoğlu ile yola devam etmeyi düşünüyorum. Bu seçimden sonra oturup konuşacağız. İlave yardımcı hakem uygulaması devam edecek. Çizgi teknolojisine karşıyım. Bana göre futbolu bitiriyor. Bir İngiltere maçını 20 yıldır hala tartışıyoruz. Futbolun zevki bu… Hakem hatalı bir karar verdiyse bunu tartışıyoruz. Doğru kararı da tartışıyoruz. Teknoloji bu işin içine girerse zevkler başka yere kaçar. Hatalar da olacaktır… Barcelona-Juventus maçında Hüseyin Göçek'in verdiği el kararı çok güzeldi. Futbolu konuşuyoruz. Ama teknolojiyi sokarsak işin içine, buradan çıkamayız.
Yayıncı kuruluşa hiçbir şekilde telkinde bulunmadık. Kimseye telefon açıp bir şey demem, kimse de diyemez. Bugün buradayız, yarın değiliz. Hakem hatası tartışılır da hakemi taraflı göstermek, kasten yaptı demek doğru değil. Hakemlerimizi her zaman koruyoruz. Tabii ki koruyacağız. Hakem sahanın mutlak hakimidir. Hata yapan hakemi sezon sonu zaten değerlendiriyoruz. Ama hiçbir yayıncı kuruluşa bir telkinde bulunmuyoruz. Zekeriya hoca istifa etmiş olmasaydı; zaten hakemlerin hatalarını söylüyordu. Biz bunu destekliyorduk. İki-üç programda Sayın Zekeriya Alp çıktı; "Özür diliyoruz bu hatalar oldu" dedi. Ben maçın hakemlerini açıklandığı gün öğreniyorum. İnanın buna. Hakemimin arkasında da sonuna kadar dururum. Bazı maçlardan sonra bazı başkanlar arar, hakemlerden şikayet eder. Ancak o hakem yine o takımın maçına gider. Buna kimse karışamaz.
Spor programları ve yazarlar da profesyonelce işini yapmalı. Onun için hepimizin görevi futbolun marka değerini yukarda tutmak… Bunu tutan programlar var; tutmayanlar var. Kişileri çok aşağıya çekerek yayınlar yapılıyor. Bu çok yanlış. Keşke görüntüler her kanalda olsa. Ama görüntü olmadan 7 saat program yapan var. 7 saat sezonu tartışamazsınız… Hakaretvari sözler oluyor. Bunlar ekmek yediği marka değerini kendileri düşürüyor. Kötü beyanat veren futbolcu ve yönetici de marka değerini düşürüyor. Kulüpler marka değerlerini bir A.Ş. içinde birleştirirse; kulüp yöneticileri de beyanatlarına dikkat eder. Ters beyanatlarda 6222 sayılı kanunun devreye girmesi lazım. O zaman daha derli-toplu olur futbol… Marka değeri yükselir. Kulüp başkanlarına bunu anlatıyorum. Zamanında ben de bu hataları yaptım. Ama hiçbir faydasını görmedim.
UEFA'dan Başakşehir'le ilgili bir ceza kararının çıkacağını tahmin etmiyorum. 3 Temmuz süreciyle ilgili bir yeniden yargılama kararı olursa bu federasyonu bağlamaz. Bizim için bu süreç bitti. UEFA da kararını verdi ve bu konu kapandı.
Önümüzdeki sezon programlamayı yaparken gündüz maçlarına daha çok yer vereceğiz. Bu sene yapılan gündüz maçlarına gelen tepkiler olumluydu. Çünkü ailelerin gelmesi çok önemli. Ama gündüz yapılan maç, aile ortamını daha çok arttırır. O yüzden gündüz yapılmasını istiyorum maçların…
Bireysel ödülleri destekliyoruz. Kırmızı Halı projesi var. Bunu destekliyoruz. Profesyonel Futbolcular Derneği bunu üstleniyor. Güzel projeleri var. Kadro dışı kalan oyuncular var. Bütün kadro dışı kalan oyuncular, Riva'ya gelecek. Burada kampta kalarak sezon öncesi idman yapacaklar. Sezon başında kulüp bulamayan, boşta kalmış bütün oyuncular Bülent Korkmaz ve Tolunay Kafkas hocamızın da aralarında olduğu teknik adamlarla çalışacak. Biz yönetim olarak bütün futbol ailesinin önüne her türlü imkanları seriyoruz ki Türkiye kazansın.
En büyük hayalim, huzurlu, marka değeri artmış, bütün dünyanın takip ettiği bir lig yaratmak. Oğlum 8 yaşında. Barcelona'nın altyapı okulunda oynuyor. Bizim kulüplerimizin de dünya tarafından takip edildiği bir ortamın yaratılmasını istiyorum. Seçim için vaat vermiyorum. Ben zaten söylediğimiz her şeyi yaptım. Yapmaya da devam ediyorum.
Soma'da yapacağımız futbol okulu bitiyor. TOGEM'le de bir çalışma yaptık. Aksaray ve Eskişehir'de iki tane daha okul açıyoruz. Federasyon, futboldaki en ana kuruluş. Sosyal faaliyetlerde bulunmak zorundayız. Hem Soma'da, hem belirli yerlerde çalışmalar yapıyoruz. Sosyal olarak da hareket etmek zorundayız.
Beni eleştirenler şunu da biliyorlar ki eleştirilere açığım. Doğru eleştiriden ders alır, düzeltirim. Çalışan insan eleştirilir. Çalışan insan hata yapar. Bu unutulmasın…"