TR
EN
Site İçi Arama
Detaylı Arama
Onur Karakabak: Roberto Carlos'un veliahdı 1.04.2011
Onur Karakabak: Roberto Carlosun veliahdı

16 yaşında Sakaryaspor'dan direkt Fenerbahçe'nin A takımına transfer oldu. Fenerbahçe'nin efsane sol beki Roberto Carlos sarı-lâcivertli takımdan ayrılırken, vâris olarak onu gösterdi. U17 Millî Takımıyla Avrupa Şampiyonası ve Dünya Kupası finallerinde oynadı. Yaşadığı sakatlıklar nedeniyle kariyeri biraz sekteye uğrasa da Mersin İdman Yurdu'nun ardından Manisaspor'daki kiralık döneminde kendisini geliştirerek çok daha güçlü bir biçimde geri dönmeye çalışıyor.

Röportaj: Selim Şakarcan

Futbolla nasıl ve ne zaman tanıştın?

Babam Zonguldak Kilimlispor'da futbol oynamış ama hayallerine tam ulaşamamış. Beni küçük yaşlarda futbola yöneltmiş. 6 yaşında futbol okullarında başladım. İlkokulda takım kaptanıydım, il ikincisi olmuştuk. O günler belki de hayatımın en keyifli günleriydi. Maçlardan sonra takım arkadaşlarımla simit yerdik. Çok samimi ve neşeli bir ortamımız vardı. 10 yaşına geldiğimde amatör bir kulüp olan Çaycumaspor'da oynadım. 14 yaşında Sakaryaspor'a transfer oldum. Gençlerbirliği ve Bursaspor da beni istemişti ama hem daha yakın olduğu hem de o dönem altyapısı daha iyi olduğu için Sakaryaspor'u tercih ettim. Sakaryaspor'da ilk senem çok zor geçmişti. Tesislerde yer vermemişlerdi ve babam özel bir yurtta bana yer bulmuştu. Kaldığım yurt üniversite öğrencileriyle doluydu. Ailem de yanımda olmadığı için çok zorlanmıştım. O sezon başarılı olunca tesislerde kalmaya başladım. 15 yaşında A takımla idmanlara çıkıyordum. Hatta hocam ertesi sezon ilk maçta beni oynatacağını söylemişti. Ancak A takım maçı öncesindeki genç takım maçında köprücük kemiğim kırıldı ve A takım maçında oynayamadım.

Tuncay Şanlı da Sakaryaspor'dan gelmişti Fenerbahçe'ye.

Evet, Tuncay Şanlı ve Mahmut Hanefi Sakaryaspor'dan gelmişti Fenerbahçe'ye. Biz de onların arkasından Furkan Aydın'la Fenerbahçe'ye transfer olduk.

Kaç yaşında transfer olmuştun Fenerbahçe'ye?

16 yaşında transfer oldum. Direkt A takıma transfer olduğum için Samandıra'da kalıyordum. Tesislerde kalmam benim için çok iyi oldu, çünkü idmanlardan önce de sonra da çalışabiliyordum ve düzenli bir hayatım vardı. Genellikle gittiğim kulüplerde tesislerde kalmayı tercih ediyorum.

Nasıl bir duyguydu 16 yaşında Fenerbahçe A takımına transfer olmak?

Türkiye'deki birçok gencin hedefidir Fenerbahçe'de oynamak. Ben bu hedefe 16 yaşında kavuştum ve bu da bana çok büyük bir güven getirdi. Hocalarım ve takımdaki ağabeylerim gelişmemde bana çok destek oldu.

Fenerbahçe'de devam ederken Genç Millî Takımlarda da oynuyordun. İlk olarak ne zaman çağrılmıştın Millî Takım'a?

İlk defa Sakaryaspor'da oynarken U15 Millî Takımı'na çağrılmıştım. Ailece müthiş sevinmiştik. İlk duyduğum gece heyecandan uyuyamamıştım. Hatta kulübüme gelen yazıyı hâlâ evde saklıyorum. Çok mutlu olmuştum. O dönemde U15 Takım yeni kuruluyordu ve Hollanda ile Fethiye'de iki hazırlık maçı yapmıştık. Maçların ikisini de kazanmıştık. Yanılmıyorsam iki maçta da 90 dakika sadece ben oynamıştım. Bu maçlardaki iyi oyunum Millî Takımlardaki geleceğimin temellerini attı. İngiltere'den gelen scoutların bu maçlarda beni beğenmelerinden de büyük mutluluk duymuştum.

Rekabetin de başladığı yaş kategorisi olan U17 Millî Takımı'nda hem Avrupa Şampiyonası'na hem de Dünya Kupası'na katıldın. Bu büyük turnuvalara katılmak nasıl bir tecrübeydi?

Avrupa Şampiyonası'nda öncelikli hedefimiz ilk dört, sonra da şampiyonluktu. Çok iyi bir takımımız ve mükemmel bir arkadaşlık ortamımız vardı. Ancak ilk dörde giremedik. Gruptaki son maçımızda İngiltere'yi yenersek üçüncü olup Dünya Kupası'na katılma hakkı elde edecektik. Furkan Şeker'in golüyle 1-0 kazandık ve 2009 yılında Nijerya'da düzenlenen dünya kupasına katıldık.

Bir çok futbolcu kariyeri boyunca Dünya Kupası'nda oynama şansına ulaşamıyor. Siz 17 yaş altı da olsa bu büyük organizasyonda oynama şansını yakaladınız. Dünya Kupası deneyimini anlatır mısın?

Öncelikle Nijerya'ya büyük uğraşlar sonucunda ulaştık. Uzun bir yolculuk olmuştu. Hem Dünya Kupası'nda oynamamız hem de Nijerya gibi farklı bir ülkede yaklaşık 20 gün gibi uzun bir zaman geçirmemiz bizim için inanılmaz bir deneyimdi. Çok iyi bir takım olmuştuk. Çeyrek finalde Kolombiya karşısında son dakikada golü yedik, maç uzadı ve sonrasında penaltılarla elendik. Turu geçseydik finale kalacağımızdan, hatta şampiyon olacağımızdan emindik ama olmadı. Aslında Dünya Kupası'na kötü başlamıştım. İlk maçımızda Burkina Faso karşısında ilk devre inanılmaz kötü oynamıştım. Hocalarım da ben de çok şaşırmıştık. Soyunma odasına girdiğimizde herkes bana bakıyordu, kendime çok kızmıştım, "Ben nasıl bir futbolcuyum?" diye. Takım olarak zaten iyi mücadele ediyorduk, ikinci yarı ben de daha iyi oynadım. Fizik olarak çok kuvvetli ve Nijerya iklimine alışık rakibimiz karşısında 1-0 da olsa galip gelip Dünya Kupası'na iyi başlamıştık. Kosta Rika ile oynadığımız ikinci maçımız yoğun yağış nedeniyle ertesi güne ertelenmişti. Maçı 4-1 kazanıp ikinci tura çıkmayı garantilemiştik ama ben çift sarı karttan kırmızı kart görerek oyundan atılmıştım. İkinci sarı kartı ilk yarının sonunda taç atışını geç attığım için gördüm ve grubun son maçında Yeni Zelanda'ya karşı oynayamadım. Bence en iyi maçımızı ikinci turda Birleşik Arap Emirlikleri'ne karşı oynadık. Yine ilk devrenin sonlarında 1-0 öndeyken 10 kişi kalmamıza rağmen inanılmaz bir mücadele örneği göstererek maçın sonunda attığımız golle 2-0 kazandık ve çeyrek finale kaldık. Sonra da daha önce de konuştuğumuz gibi Kolombiya'ya elenip Dünya Kupası'na veda etmiştik.

Mersin'de özgüven kazandım

Dünya Kupası sonrasında, ligin devre arasında Mersin İdman Yurdu'na kiralandın. Nasıl geçti Mersin günlerin?

2009-2010 sezonunun devre arasında Mersin İdman Yurdu'na kiralık olarak gittim. Millî Takım kampları nedeniyle oynayamadığım birkaç maç olmuştu. Onların dışında ikinci devrenin tüm maçlarında oynamıştım. Hem maç tecrübesi hem de Bank Asya 1. Lig tecrübesi açısından çok önemliydi. Mersin'de güzel günler geçirdim ve özgüvenimi kazandım.

Mersin'de geçirdiğin güzel günlerin ardından 2010 yazında Estonya ile oynanan millî maçta dizinden ciddi bir şekilde sakatlandın ve Mersin İdman Yurdu ile olan sözleşmeni feshettin. Bu sezonun devre arasında ise Manisaspor'a yine kiralık olarak transfer oldun.

Evet, Manisaspor da benim için çok doğru bir kulüp. Çok iyi bir teknik direktörümüz ve takımımız var. Takımdaki arkadaşlık harika, hiç yabancılık çekmedim burada. Takımdaki ağabeylerim bana çok iyi davranıyor, yardımcı oluyor. Kulübümüzde imkanlar da çok iyi. Tesis personeli de bize çok destek oluyor. İnşallah Manisaspor'da başarılı olur ve takımıma katkı sağlarım.

Futbolu özledin mi?

Evet, hem de çok özledim. Kayserispor maçında 7 dakika oynadım. Eski formuma kavuşmak için çok çalışıyorum. Yine tesislerde kaldığım için idmanlar dışında da çalışma fırsatım oluyor. Daha önce de söylediğim gibi, tesislerde kaldığım için çok düzenli ve programlı bir hayatım var.

Futbol dışında neler yapıyorsun?

Futbol dışında kalan vaktimi özellikle kişisel gelişim kitapları okuyarak ve internette geçiriyorum. Aslında çok fazla kitap okumazdım ama sakatlandıktan sonra U19 Milli Takım Teknik Direktörümüz Kemal Özdeş bana bol bol vaktimin olacağını ve bu zamanı kitap okuyarak en iyi şekilde değerlendirmem gerektiğini söylemişti. Ben de o dönemde çok kitap okudum. Fotoğrafa da çok meraklıyım. Geçenlerde yeni bir fotoğraf makinesi aldım, bu konuda kendimi geliştirmek istiyorum.

Sakatlığını atlattın ve U19 Millî Takımı'nın Muğla'da Karadağ ile oynadığı hazırlık maçında yeniden formana kavuştun. Bundan sonraki hedeflerin neler?

Muğla'daki hazırlık maçıyla millî formayı tekrar giydiğim için çok mutluyum. Millî formayı, hocalarımı, arkadaşlarımı, hatta eşofmanları bile çok özlemişim (gülüyor). U19 Takımımızla ilk hedefimiz 31 Mayıs-5 Haziran tarihleri arasında ülkemizde oynanacak Elit Tur'da grubumuzu birinci bitirerek Romanya'da düzenlenecek Avrupa Şampiyonası finallerine katılma hakkı elde etmek. Sonrasında da Avrupa şampiyonu olmak istiyoruz.

Elit Tur'daki rakiplerimizi değerlendirir misin?

Almanya, Macaristan ve Makedonya ile aynı gruptayız. Bütün maçlarımıza aynı önemi veriyoruz ama Almanya maçımız hem grubun son maçı olması hem de grup liderliğini etkilemesi açısından çok önemli. Elit Tur'un ülkemizde düzenleniyor olması büyük bir avantaj. Tüm futbolseverleri bizi desteklemeye davet ediyorum. Eminim onların desteğiyle grubu lider tamamlayıp finallere katılacağız.

Çaycuma'da oynarken hayran olduğun futbolcular var mıydı?

Futbola forvet arkası başladığım için David Beckham'ı çok beğenirdim. Bir de özellikle sol bek oynamaya başladıktan sonra hayran olduğum tek isim Roberto Carlos'tu. Carlos'la aynı takımda oynamış olmak hâlâ hayal gibi geliyor.

Şu anda Türkiye'de ve Avrupa'da beğendiğin oyuncular kimler?

Türkiye'de Emre Belözoğlu'nu çok beğeniyorum. Avrupa'da ise David Villa'yı... Bir de tip olarak beni Villa'ya benzetiyorlar.

Kariyer planlamanda neler var, hedeflerin neler?

İlk hedefim Manisaspor'daki 1.5 yılımı en iyi şekilde geçirmek ve Manisaspor'a katkı sağlamak. Daha sonra ise Fenerbahçe'ye geri dönüp uzun yıllar oynamak ve Zonguldak'ın plaka numarası 67 ile Fenerbahçe'de kaptanlık yapmak istiyorum. Avrupa hedefim ise Premier Lig'de Manchester United forması giymek. Küçüklüğümden beri üç hedefim vardı, Sakaryaspor, Fenerbahçe ve Manchester United. Hedeflerimin yarısını gerçekleştirdim. Fenerbahçe'de düzenli oynar ve ileride Manchester United'a transfer olursam hedeflerimin hepsini gerçekleştirmiş olurum. Bir de en uzun vadeli hedefim dünya futbolunda Roberto Carlos gibi bir idol olmak. Hem futbolumla hem de karakterim ve davranışlarımla bizden sonra gelecek nesillere örnek bir futbolcu, örnek bir insan olmak istiyorum.

Ülkemizde uygulanan yabancı kontenjanı siz genç oyuncuların kendilerini göstermesi, şans bulmaları açısından sıkıntı oluyor mu?

Kaliteli yabancı oyuncuların tabii ki ülkemize faydaları oluyor ama sadece yabancı oyuncu diye oynatılan kalitesiz yabancılar genç oyuncuları olumsuz etkiliyor. Daha fazla şans verilirse genç oyuncular olarak daha başarılı olacağımıza inanıyorum.

Eğitimine devam ediyor musun?

Evet, lise son sınıftayım. Bu sene üniversite sınavına girdim. Eğitimin çok önemli olduğunu düşünüyorum ve eğitimime üniversitede devam etmek istiyorum.

Futbol kariyerinde emeği olan kimler var?

Futbola ilk başladığımda Zonguldak'ın Çaycuma ilçesinde Ahmet Karayılmaz ve Hüseyin Tur hocalarımın çok desteğini gördüm. Futbolun temellerini okul takımında ve kulübüm Çaycuma'da öğrendim. Daha sonra Sakaryaspor'daki hocam Ercan Zorlu'nun üzerimde çok emeği var. Fenerbahçe'de de geçen sezon Daum'la çalıştım. Daum'un yardımcısı Koch'la sık sık bireysel çalışmalar yapıyorduk. Sakatlık sürecimde de Aykut Hocam ve yardımcıları bana çok destek oldu. Tabii kulübüm Fenerbahçe'nin ve personelin emeği de çok büyük. Hepsine çok teşekkür ediyorum. Bir de tüm Genç Millî Takım hocalarımın emeğini unutamam. Millî Takım'a ilk seçildiğim günden beri kamplarda hocalarımdan öğrendiklerimin gelişme sürecimde bana çok önemli katkıları oldu.

Roberto Carlos bana salata hazırladı!

Roberto Carlos'la güzel bir anım var. Almanya'da hazırlık kampındaydık. Bir gün maç yemeğinde salata alıyordum. O da yanımdaydı ve benim salataya maç günü koymamam gereken şeyler koyduğumu gördü. Beni uyardı ve kendisi bana salata yaptı (gülüyor). Daha 16 yaşımda olduğum için, maç günü ne yememem gerektiğini çok iyi bilmiyordum. Bir de Carlos Fenerbahçe'den ayrılırken verdiği bir röportajda benim hakkımda müthiş bir açıklama yapmıştı. Ben de gazetelerden okumuş ve çok mutlu olmuştum. Fenerbahçe'de sol bek mevkiinde Andre Santos ve Vederson varken, "Genç Onur'a daha çok güveniyorum" demesi beni çok onurlandırmıştı.