Hakem hatalarından yakınmak adettendir. Hele de özeleştiri geleneği gelişmemiş, kabahati kendinde aramak yerine başkasına yüklemeyi tercih eden bizim gibi ülkelerde günah keçisi hakemler olagelmiştir her daim. Hakemlerle ilgili eleştirilerin bir başka boyutu da gözlemci notlarıdır. Gözlemcilerin nasıl atandığı ve nasıl takip edildiği bilinmeden yapılır bu eleştiriler de genellikle. Mesela aynı kentin gözlemcisinin aynı kentin hakemine yüksek not verdiği ileri sürülür. Bir gözlemcinin aynı hakemin maçına sık sık verildiği iddia edilir. Peki, gerçekten böyle midir durum? Bu gözlemcilerin atamaları nasıl yapılır, hangi kriterler göz önünde bulundurulur, nasıl bir yöntem izlenir? Bu soruların cevabını almak üzere MHK üyesi Hamza Işın'la konuştuk. Hamza Işın, MHK'nın Gözlemci Atama Alt Komisyonu'nda görev yapıyor. Geçmişte tüm Süper Lig, Bank Asya 1. Lig, TFF 2. Lig ve 3. Lig maçlarına elde kâğıt kalemle gözlemci atanması işini bilgisayara döken adam Hamza Işın. Bu sistemi kurmaya neden ihtiyaç duydukları sorumuza şu cevabı veriyor:
"Öncelikle bu sistemi ben tek başıma kurmadım. MHK bana bu konuda görev verdi. O güne kadar gözlemci atamaları manuel olarak yapılıyordu. Alt Komisyon Başkanı Saadetin Güler Bey'le birlikte çalışmaya başladık. Bir gözlemcinin maça gitme sırasının gelip gelmediğini, görev aldığı maçtaki hakemi daha önce izleyip izlemediğini, o takımlardan birinin maçına daha önce gidip gitmediğini, o takımlardan birinin şehrinde görev yapıp yapmadığını, o kentte doğup doğmadığını bir dosyadan tek tek inceliyorduk. Profesyonel liglerde her hafta 60 kadar maç olduğu düşünüldüğünde, tüm bu kıstasları göz önüne alarak yapılan atamalar 6-7 saatimizi alıyordu. Bu sürenin kısaltılması için bir yöntem bulmak zorundaydık. Hakem atamaları yapılıyor ve bize bildiriliyor, bizim de çok kısa bir sürede gözlemci atamalarını yapmamız gerekiyordu. Sadettin Beyle bu süreyi nasıl kısaltacağımızı düşünürken, aklıma böyle bir program geldi."
Peki, sorun sadece zaman kısıtlaması mı yoksa, manuel sistemle gözlemci atamalarında başka problemler de çıkabiliyor mu? Hamza Işın bu sorumuza da şöyle cevap veriyor:
"Neticede burada biz insanın yaptığını makineye yaptırıyoruz. İnsan unutabilir veya hata yapabilir. Hata yaptığımızda bize geri dönüyordu ve tekrar çalışma yapmak durumunda kalıyorduk. Ama bugün bu sistemi sağlıklı biçimde kullanmaya başladığımızdan beri çok iyi durumdayız. Sistemin başlangıçta bazı hataları olsa da her hafta eksikleri giderek bugün çok doğru bir noktaya geldik."
Burada akla gelen soru, sistemin nasıl işlediği ve gözlemci atamalarını hangi kriterlere göre yaptığı. Hamza Işın bu konuda da "Merkez Hakem Kurulu Başkanı Oğuz Sarvan Beyin bizden öncelikli talebi şuydu; bir gözlemci, bir hakemi bir kere izlesin. Bunun da çok haklı ve mantıklı bir sebebi vardı. Nasıl her insanın farklı bir karakteri varsa, gözlemciler için de aynı durum söz konusu. Her gözlemcinin kendisine has bir tarzı var. Bazı gözlemcilerimiz günlük hayatlarında çok toleranslı olabiliyor, bazıları daha az toleranslı olabiliyor bazıları da toleransı olması gereken düzeyde kullanabiliyor. Diyelim ki ben tolerans düzeyi düşük bir gözlemciyim ve bir hakemin maçını iki kez izledim. Toleransı yüksek bir başka gözlemci ise bir başka hakemin maçını iki kere izledi. Bu durumda ortaya bir eşitsizlik ve adaletsizlik çıkabiliyor. Bir gözlemcinin bir hakemi bir kere izlemesi kuralını uygulayarak bu noktada bir adalet sağladığımızı düşünüyorum. Bu sayede hakemlerin eşitsizlik yakınmalarını ortadan kaldırıyoruz. Faydasını da yıl sonu gözlemci notlarında gördük. İşte bu sistemi işletebilmek için böyle bir programa ihtiyacımız vardı" açıklamasında bulunuyor.
Hakemlerin ve gözlemcilerin gruplandığını belli hakem gruplarına belli gözlemcilerin gittiğini anlatan Hamza Işın'a, bu gruplandırmalarda seçimlerin nasıl yapıldığını soruyoruz:
"Bölgesel seçim yapılıyor. Gruplandırmalar klasmanla ilgili değil. 8 hakeme, 12 gözlemci belirliyoruz. Klasman hakemlerimize kendi bölgelerinin dışından bir gözlemci grubu oluşturuyoruz. Bunun faydası şu; sezon sonunda bu sekiz hakem aynı 12 gözlemcinin eleğinden geçiyor. Biraz önce bahsettiğim gibi, gözlemcilerin tarzı birbirinden farklı olsa da, hakemleri eşit sayıda izledikleri için ortada bir adaletsizlik ve eşitsizlik kalmıyor."
Bilgisayara yüklenen bu programın nasıl hazırlandığı sorumuza da Hamza Işın'ın cevabı şöyle oluyor:
"Öncelikle Futbol Yönetim Sistemi'nden aldığımız bilgileri bu programa yükledik. Hakemlerin ve gözlemcilerin listesi elimizde. Güncellemesini de her an, her dakika yapıyoruz. Buradaki bilgiler, hakemlerin ve gözlemcinin klasmanı, doğdukları ve nüfusa kayıtlı olduğu şehirler, görev yaptığı bölgeleri içeriyor. Bir hakeme gözlemci atarken, eğer hakemle aynı bölgeden veya aynı şehirdense sistem uyarı veriyor. Klasman hakemleri için kesinlikle aynı bölgeden gözlemci gitmesi söz konusu değil. Ancak Süper Lig'de bunu sağlamak o kadar da kolay değil. Çünkü Süper Lig'de hakem ve gözlemci sayılarının bir sınırı var. Gözlemciler de belirli bölgelerde yoğunlaşmış durumda. Çünkü Süper Lig'de gözlemcilik yapabilmek için hakemlikte belirli bir kariyer yapmış olmak gerekiyor. Bu kariyere sahip hakemlerin çoğu da Ankara, İstanbul ve İzmir'de yoğunlaşmış durumda. Bu programda hakem ve gözlemcinin bölgesini, ilini, nüfusa kayıtlı olduğu yeri, doğum yerini görebiliyoruz. Hakem ve gözlemci arasındaki bütün ortak noktaları biliyoruz. Mümkün olduğunca bu ortak noktaların kesişmemesine çalışıyoruz. Mecbur kalmadıkça aynı ilden gözlemci ve hakemi bir araya getirmiyoruz. Ancak dediğim gibi sayılar sınırlı olduğundan, bazen gözlemci ile hakemin aynı bölgeden olmasının önüne geçmek mümkün olmuyor. Sezonun başında böyle bir sıkıntımız yok, ancak maçlar ilerledikçe seçenekler azalıyor ve aynı ilden bir gözlemciyi o hakemin maçına göndermek zorunda kalabiliyorsunuz. Aslında bu kriterler arasında birinci önceliğimiz, bir gözlemcinin aynı hakemi bir kez izlemesi. Bu sezon Süper Lig'de sadece 1 defa aynı hakemin maçına bir gözlemci ikinci defa çıktı. Orada da şöyle bir şey oldu; hakemi yurtdışından gelen bir gözlemci izleyecekti ve bizim o maça atayacağımız gözlemcinin de yabancı dil bilmesi gerekiyordu. Yabancı dil bilen gözlemcilerimizin tümü de o hakemi daha önce bir kez izlemişti. Dolayısıyla böyle bir zorunluluk sadece 1 kez yaşandı. Eğer atama işini manuel olarak yapmayı sürdürseydik, bu işin içinden böylesine hatasız bir şekilde çıkmak mümkün olmazdı."
Ya sistemin hafta hafta işleyişi nasıl? İşte bu soruya Hamza ışın'ın verdiği cevap:
"Programa önce hakem ve gözlemcilerin bilgilerini giriyoruz. Sonra bir başka bölümde de gözlemci ve hakemleri grupluyoruz. Gruplamayı yaptıktan sonra ikinci aşamada hakem ataması bize geliyor. Bu dosyayı bilgisayarımıza yüklüyoruz. Yükledikten sonra atama bölümüne geçiyoruz ve karşımıza o hakemle gruplanan gözlemciler geliyor. Bu isimler de o hakemin maçına en eski tarihte giden gözlemciden itibaren sıralanarak geliyor. Ancak bazen listenin en üstündeki gözlemciyi seçemiyoruz. Çünkü hakemle herhangi bir bilgi çakışması olmasa bile o maçtaki takımlardan biriyle aynı şehirden olabiliyor. Ya da yine o takımlardan birisinin maçına çok kısa süre önce gitmiş olabiliyor. Bu gözlemci ile takımın aynı şehirden olma meselesini de biraz açmamız lâzım. Çünkü bu kriteri her zaman dikkate almıyoruz. Gözlemci eğer İstanbul, İzmir, Ankara gibi metropollerden birinde görev yapıyorsa, o kentin takımının maçında görev yapmasında bir mahzur görmüyoruz. Bildiğiniz gibi artık temsilcilik uygulaması var ve gözlemcinin takımlarla bir ilgisi kalmadı. O sadece hakemi izliyor ve onunla ilgili rapor yazıyor. Geçmişte gözlemciler yazdıkları raporlarıyla takımın ceza alıp almamasıyla da ilgiliydi. Bugün gözlemci sadece hakemin sahada performansını değerlendirmiyor. Dolayısıyla en azından metropol şehirler için gözlemcinin o kentin takımının maçına çıkmasında bir problem görmüyoruz."
Hamza Işın'ın anlattıklarına göre programın başka faydaları da var. Bunlardan biri gözlemcilerle ilgili istatistiki bilgilerin tutulabilmesi. Hamza Hoca bu konuda da şunları söylüyor:
"Bir tuşa basarak gözlemcilerin kaç maça çıktığını, o maçlarda hangi notları verdiğini, hangi hakemlerin maçlarına gittiğini görebiliyoruz. MHK'nın 9 bölgesi var. Bu bölge yapılanması içinde hangi bölge gözlemcilerinin ne kadar maça çıktığını görebiliyoruz. Elimizde Türkiye ortalaması da mevcut. O bölgenin ortalamanın altında mı üstünde mi olduğunu net biçimde görebiliyoruz. Aynı ortalamayı il ve gözlemciler bazında da kıyaslayabiliyoruz. Mesela bu sezon gözlemcilerin Türkiye ortalaması 14 maç. Yani gözlemciler ortalama 14 maça gitmiş. Tek tek gözlemcilerin kaç maça çıktığına baktığımızda da özel birkaç durum dışında en fazla eksi-artı 1 sapma görüyoruz. Böyle bir adaleti manuel sistemle sağlamak da mümkün belki ama inanın çok zaman alır. Gözlemciler de bu işte bir art niyet olmadığını gördü. Burada adaletli bir dağıtım için uğraşıldığını biliyorlar."