TR
EN
Site İçi Arama
Detaylı Arama
Kader Hançar: Tüm Okulu Çalımlayan Kız Çocuğu Meksika'da 1.07.2025
Kader Hançar: Tüm Okulu Çalımlayan Kız Çocuğu Meksikada
Okul yıllarında bütün erkekleri çalımlayan kız çocuğu olarak keşfedildi, Ülker Futbol Köyleri projesinde sivrildi ve ilk millî maçında üç gol atarak kendisini kanıtladı. Futsalda liselerarası dünya şampiyonluğu yaşadı. 14 yaşında Süper Lig'de forma giymeye başladı. 18 yaşında İzlanda Ligi'nde, ardından İspanya'da forma giydi. Yaşadığı ciddi sakatlıkları yenip yeniden Millî Takım'a dönmeyi başaran ve Meksika'nın Tijuana takımına transfer olan millî oyuncuyla yaptığımız röportaj ibret verici cümlelerle dolu...

Röportaj: TamSaha / Rasim Artagan

Kader merhaba. 12 Kasım 1999 İstanbul doğumlusun. Öncelikle aileni tanıyabilir miyiz?

Annem ve babam emekli. İki kardeşiz; bir abim var. Sokakta futbol ve misket oynayarak büyüdüm. Hayatımda başka hiçbir şey yoktu diyebilirim. Ataşehir'de okudum. Mevlana Meslek Lisesi'ni bitirdim.


Kadın futbolumuzun yetenekli oyuncularından birisin. Sendeki bu yeteneği ilk olarak kim keşfetti?

Beden eğitimi dersleri ve teneffüslerde sürekli top oynuyordum. İki günde bir ailem bana ayakkabı almak zorunda kalıyordu çünkü ayakkabılarım yırtılıyordu. Tüm okulu çalımlayan kız çocuğuydum. Sınıflar arası maçlar olurdu ve ben hep erkeklerle oynardım. Ailem çok ayakkabı parası ödeyince, "Böyle olmuyor, sana futbol ayakkabısı alalım" dediler ve aslında hikâye bu şekilde başladı. Rehber bir öğretmenimiz vardı; Gökhan Hoca. Ataşehir'de bir kadın futbol takımı olduğunu söyledi ve ben de Ataşehir'de okumaya başladım. Murat Ülkü Hocamız vardı; Ataşehir Belediyespor'un hocasıydı. Ataşehir Belediyespor da o dönemde sürekli şampiyon oluyordu. Orada idmanlara çıkmaya başladım. Ülker Futbol Köyleri projesi oldu. Bolu'da düzenlenen Ülker Futbol Köyü'ne çağırıldım. Orada Necla Hocalarla tanıştım. Hoca olarak Yeliz Demir ablamız da vardı; ondan çok korkardım. Şu an Millî Takımlardan tanıdığım tüm arkadaşlarım, Ülker Futbol Köyü'ndeydi. Hepimiz oradan tanışıyoruz. Ece Türkoğlu, Derya Arhan gibi birçok oyuncu vardı.

Bu anlattıkların Ülker Futbol Köyü projesinin ne kadar kıymetli olduğunu da ortaya koyuyor.

Kesinlikle öyle… Birçok futbolcu o projeden çıktı. Ülker Futbol Köyü projesi gerçekten çok büyük bir organizasyondu. Sonra U15 Kız Millî Takımı'na çağrıldım ve Belarus'a gittik. Daha 12-13 yaşındaydım. Şu anki kadroda olan Ece ve Derya da vardı. 5-0 yendik ve üç golü ben attım. İlk defa yurt dışına çıkmıştım, ailem şoke olmuştu.

İki günde bir ayakkabı eskiten çocuktan bir anda Millî Takım'a çağrılan bir çocuğa dönüşüyorsun. Evde bu durum nasıl karşılandı?

Ailem beni TFF'nin Beylerbeyi Tesisleri'ne götürmüştü. Necla Hocayla görüşmüşler ve "Biz size çocuğumuzu emanet ediyoruz ama korkuyoruz. Çünkü çocuğumuz bugüne kadar hiç tek başına kalmadı" demişlerdi. Necla Hocam da "Merak etmeyin. Bana emanet" demişti. O zamandan beri bana, "Kızım" der. Ben de ona "Annem" derim. O zaman maddî durumlar çok yetersizdi. Para yoktu. Ama ben ilginç bir şekilde o yaşta Ataşehir Belediyespor'da para kazanıyordum. Murat Hoca bize çok değer veriyordu. 300 lira haftalık alıyordum. Her şeye de yetiyordu. O zamanlar kadın futbolu kalitesizdi ama çok iyi oyuncular vardı. Sevinç abla örneği mesela, şu an hoca oldu. Sonrasında her yaş kategorisinde Millî Takımlara geldim.

Bir de futsal tarafın var…

Evet, futsal da oynadım. Mevlana Kız Meslek Lisesi'nin futsal takımının başında Murat Hoca vardı. O zamanlar liselerarası futsal çok popülerdi. Mevlana Kız Meslek Lisesi ile önce İstanbul, sonra Türkiye şampiyonu olduk. Sonrasında İtalya'ya Dünya Liselerarası Futsal Şampiyonası'na gittik. Orada çok büyük maçlar oynadık. Dünya şampiyonu olduk. İtalya'yı, Fransa'yı ve finalde Brezilya'yı yendik. Gol krallığında ikinci oldum. Okulumuzda çok güzel karşılandık. Ataşehir Belediyespor ile de şampiyonluk yaşamıştım ama dünya şampiyonu olup okula döndüğümüzde kral gibi karşılandık.

Okul ve Ataşehir Belediyespor bir dönem beraber gidiyor anladığım kadarıyla…

Evet. O dönemki Süper Lig'de 14 yaşındayken oynuyordum. Garip bir yeteneğim vardı. Rahat rahat oynayabiliyordum. Ama o zaman futbolu bilmiyordum. Sadece koşuyor ve çalım atıyordum. Sistemleri bilmiyordum. Tabiî bugün hepsini öğrendim.

Ataşehir'den sonrası nasıl ilerledi?

Murat Hoca ayrılınca Konak Belediyespor'a transfer oldum. Şampiyonlar Ligi'nde oynadım. Benim dönemimde şampiyonluk göremedim maalesef. Şampiyonlar Ligi'nde grup aşamasında 6 gol attım. Ertesi sezon ligimizde gol kralı oldum ve sonrasında İzlanda'ya gittim.

O yaşta İzlanda gibi bambaşka bir kültüre transfer olmak büyük cesaret değil mi?

Evet, kesinlikle… HK/Vikingur'da oynadım. Orada oynayan bir ablam vardı. "Sen burada çok rahat oynarsın" demişti. Orada kuvvetin ne kadar önemli olduğunu öğrendim. Çok geliştim. Erkek takımları ile aynı yerde antrenman yapıyorsun. Her şeyin aynı... Mükemmeldi. Benim için çok büyük tecrübeydi. 6 ay İzlanda'da kaldım. 18 yaşındaydım.

"Aman kızımıza bir şey olmasın" diyen ailen buna nasıl izin verdi?

Ben güveni sağlamıştım. Para kazanmaya da başlamıştım. Ailem bana gerçekten çok güvenir. 14 yaşımdan beri ailemden ayrı yaşıyorum. 17 yaşımdan itibaren sürekli Millî Takımlarda yer aldım. Sürekli çalıştım.

İzlanda'da neden yarım dönem kaldın?

Türkiye'deki lig kasımda bitiyordu. Orada ise kasımda başlıyordu. Orada 6 ay oynayıp Konak Belediyespor'a döndüm. Yarım dönem kaldıktan sonra İspanya'ya, Osasuna'ya transfer oldum. Ender gelişen Osasuna ataklarına katkı verdim (gülüyor). Oturma izni bekledim. Maalesef Türkiye'den gidince çok zor oluyor bu işler. Sonra ilk maçıma Real Madrid'e karşı çıktım fakat o karşılaşmada çapraz bağlarım koptu. Sonra araya Covid 19 girdi. İspanya'da 6 ay kaldım. Kulübümüzün Miguel Alaveres isminde bir görevlisi vardı, her gün evime geldi ve bana özel antrenman yaptırdı. Kendisine hâlen daha çok teşekkür ediyorum. Benimle bir çocukmuşum gibi ilgilendi. Osasuna'da çok değer gördüm. Gerçekten profesyonellik çok başka bir şey. Ruben Garcia ile aynı soyunma odasını kullanıyorduk. Modric'i izledim canlı canlı… Daha ötesi olamaz… Messi'yi izledim; idolüm… Muhteşemdi İspanya… Sonrasında Beşiktaş beni aradı. Çapraz bağlarım kopmasına rağmen beni aldılar. Çünkü onlara faydalı olacağımı biliyorlardı. Beşiktaş'la iki yıllık sözleşme imzaladım. Prosedür farklı tabiî Türkiye'de. Uzun süreli sözleşme yapamıyorsunuz ama biz birbirimize söz vermiştik. "İki yıl orada oynayacağım" dedim. Sakatlık sonrası şampiyonluk golünü ben attım. Beşiktaş'ta şampiyonluk yaşadım. Sonra bir yıl daha oynadım. Farklı durumlar ve anlaşmazlıklar oldu. Kendimi yeniden kanıtlamalıydım. Kendi içimde bir savaşa girmiştim. Çok kilo almıştım. Yeniden toparlanmaya ihtiyacım vardı. Kafamı sıfırlamalıydım. Tekrar futbola dönebilmek için Fatih Vatanspor ile anlaştım. Bu arada büyük kulüplerin hepsinde, bu hâlimle de oynayabilirdim. Ama benim sıfırdan başlayıp yukarıya çıkmam gerekiyordu. Fatih Vatanspor'da liderlik bendeydi. Bana herkes çok saygı duyuyordu. Hasan Başkan, Kardelen Hanım sağ olsunlar bana çok sahip çıktılar. Mükemmel insanlar… Orada sıfırdan başladım ve uzun bir süre sonra yeniden Millî Takım'a dönüp formayı aldım. İlk 11 oynamaya başladım. Kilom sebebiyle koşamıyordum bir dönem. O dönem çok salmıştım. Tekrardan formayı aldığımda Azerbaycan'da yine çapraz bağlarım koptu. Ondan sonra hayat bitti… Kafa olarak bitti. Çok sıkıntı yaşadım. Futbolu bırakma düşüncesine kadar geldim. Her şey üst üste binmeye başlamıştı. Tedaviye gitmek istemiyordum. Zorla gidiyordum. Bu sefer sol bacaktı… Oynamak istemiyordum. Bu sezon mesela ilk kez sakatlık yaşamadan bitirdiğim bir sezon çok şükür… O dönem bırakma noktasındaydım. Yeni sezonda devre arasına yetişecektim. Fatih Vatanspor ile bir kez daha sözleşme imzaladım. Asla paramdan düşmediler. En yüksek ücreti teklif ettiler. Sonra anlaştım. Onlar için oynamaya başladım. Sahaya döndüm ve aynı şekilde Millî Takım'a da döndüm. Yine Azerbaycan'a karşı oynadık. Mükemmel bir şeydi benim için. Yine sahaya girmek inanılmazdı. Şu an çok şükür her şey yolunda.

Sonra da Beylerbeyi ile anlaştın…

Evet, Beylerbeyi'ne geldim. Tahir Kıran mükemmel birisi… Kadın futboluna çok destek çıkıyor. Bu sezon çok da istediğim gibi geçmedi. Ben kendi hedeflerimi başardığımı düşünüyorum bu sezon, umarım yeni sezon takım için de hayırlı geçer.

Sakatlıklar futbol kariyerini nasıl etkiledi?

İspanya'da çaprazım kopmasaydı nerede olurdum, hep bunu düşünüyorum. Bunun pişmanlığını sürekli yaşıyorum. Daha iyisi olabilirdi. Fransa'ya gidebilirdim. Üç ülkeden teklif vardı. İspanya belki yanlış tercihti. Başka bir yeri de seçebilirdim ama futbolu öğrendim. Pas yapılmadan gol olmadığını öğrendim. Çalımla olmuyor (gülüyor).

Kendine örnek aldığın sporcular var mı?

Zlatan Ibrahimovic… Zaten ona da benzetiliyorum. Sonra da tabiî ki Lionel Messi…

Tanıdığım günden bugüne kadar herkesin senden beklentisi hep çok yüksekti. Bunun ne kadar farkına varabildin?

Ben ilk defa bunu idrak edebilecek yaştayım. Kamplara antrenman yapmadan gelirdim. İlk defa kampa antrenman yaparak geldim. İlk defa savaşmak istiyorum. İlk defa başarmak istiyorum. Çünkü artık bu olgunluğa eriştim. Değerimi kaybetmiştim. Bu benim son şansım.

Senin hikâyen biraz da Batuhan Karadeniz'inkine benziyor.  

Evet, çok benziyoruz gerçekten. Her şeyimi kaybetmiştim. Elimde yeteneğimden başka hiçbir şey yoktu. Çok sıkılmıştım o dönem futboldan. Ama Bornova maçından sonra bir hocamla oturduk, "Kendine saygısızlık ediyorsun. Bu kadar yeteneklisin. Bunu yapma, bu senin son şansın. Bir daha bu kadar değer görmeyebilirsin" dedi. Ve bunu dört gol attığım gün söyledi. Bunun üzerine hareketlendim ve çalışmaya başladım. Her gün antrenmandan sonra değerlerime bakıyorum artık. Her şey elimden kayıp gitmeye başlayınca yeteneğimin kıymetini anladım. Her zaman değer gördüm ama kendi içimde bir şeyleri kaybetmeye başlayınca yeniden dipten çıkmaya ihtiyacım vardı.

Kadın futbolunun gelişimini bizzat yaşamış bir oyuncu olarak nasıl anlatırsın?

Geçmişte yeteneğim sayesinde bir kaleden diğerine çalım ata ata giderdim. Şu an sırtım dönük Türkiye'nin en iyi forvetiyim… Bugün mecburen sırtım dönük oynayabiliyorum. Çünkü kadın futbolu gelişti, oyuncular güçlendi. Artık ancak savaşarak maç kazanabiliyorsunuz. İsim isim baktığım zaman herkes mükemmel yetenek… Ama artık yetenek yetmiyor. Fizik gücü devreye girdi. Fizik güç o kadar gelişti ki artık eskiden olduğu gibi çalım atamıyorum. Kimsenin antrenman yapmadığı dönemlerde topu alıp giden ben, şimdi topla dönmekte bile zorlanıyorum.

Kadın futbolunun yakın dönemdeki gelişimiyle ilgili öngörülerin neler?

Kadın futbolu değer görmeye başladı. Umarım profesyonel olur. Maddî destekler ve sponsorluklar artar. Beinsports, 3. Lig kadın maçını yayınladı. Bu çok önemliydi. Artık milletimiz de bizi izliyor. Nereye gidersek gidelim taraftarlarımız bizi bırakmıyor. İnsanların bakış açısı değişti. Taksiye bindiğim zaman taksici, 'Sen sporcusun' dedi. Futbolcu olduğumu duyduğunda şaşırdı. Başka biriyle tanıştım, beni tanıyor, kadın futbolunu biliyor.

Büyük takımların maçlarında tribünler doluyor ve büyük bir coşku yaşanıyor.

Evet, insanlarda bize karşı da bir sahiplenme duygusu oluştu. Taraftar sürekli forma istiyor, sezon bitince bana forma kalmıyor. Bu güzel bir şey... Değer görüyorum. "Kader abla bir gol daha" sesini duyuyorum. Bu mükemmel bir şey... Taraftarların bütün oyunculara sahip çıkması lâzım.

Kadın Millî Takımımızın İrlanda Cumhuriyeti ve Yunanistan'la oynadığı son iki maçta da gol attın. Bu iki maçı nasıl yorumlarsın?

Öncelikle İrlanda maçı için takım arkadaşlarımın alınlarından öpüyorum. Gerçekten de harika mücadele ettiler. Kendi adıma da gol attığım için mutluyum ancak öne geçip kazanamadığımız bir maç oldu. Bu sebeple üzgünüm. İrlanda karşısında gerçekten kazanmayı çok isterdim. Yunanistan maçında ise rakibin bizi zorlayacağını biliyorduk. Çok iyi hazırlandık ve skorun çok farklı olması gerekiyordu. Yine de buna gerek kalmadan kazanıp, UEFA Uluslar B Ligi için play-out oynama hakkı kazandığımız için mutluyuz. Gol attığım ve benim golümle kazandığımız için de ayrıca mutluyum.

Ekim ayında Kosova ile oynayacağımız play-out maçlarını nasıl değerlendirirsin?

UEFA Uluslar B Ligi'nde kalabilmek için gerçekten çok önemli iki maça çıkacağız. Eminim ki teknik ekibimiz rakibimizi çok detaylı analiz edecektir. Bizim için bundan sonrası çok daha kolay olacaktır. Bu takım mutlak suretle UEFA Uluslar B Ligi'nde kalacak ve kendisini önümüzdeki süreçte çok daha yukarıya taşıyacak.

Kadın A Millî Takımımızın dört yıl içerisinde yükseldiği seviye ortada. Önümüzdeki dört yıllık süreçle ilgili nasıl bir tablo tahmin ediyorsun?

Bu başarı öncelikle teknik ekibimizin ve sonrasında da değerli takım arkadaşlarımın başarısı. İnandığımız sistem ve gösterilen çabayla buralara gelebilmek hârika… Şimdi bu geldiğimiz noktadan daha yukarıya nasıl çıkabiliriz, onun üzerine çalışmaya başladık. Kadın futbolunun her geçen gün gelişmesiyle birlikte önümüzdeki dört yıllık süreçte çok daha iyi yerlerde olacağımıza eminim. Ben de bir gün mutlaka büyük bir turnuvada Türk Millî Takımı ile sahneye çıkmak istiyorum. Umarım bunu başarırız.

Tecrübelerin ve yeteneğinle futbolun içinde kalmak istiyor musun?

Hilal Hocayı ekarte edersem Necla Hocanın yanında olmak isterim (gülüyor). Kalmak isterim elbette. Bundan başka bir şey düşünemiyorum. Gece yatınca sadece futbol düşünüyorum. Futbol oyunlarında alttan bir takımı alıp Şampiyonlar Ligi şampiyonu yapmaya çalışıyorum. Ama o zamanın şartları ne gösterir, bir fikrim yok. 10 sene daha oynamak istiyorum. Belki 15… Bakacağız… Yağmur abla örnektir mesela. Yağmur abla bana çok şey öğretti. Ben 12 yaşındayken ayak içi vurmayı ondan öğrendim. Ayak içim o yüzden çok iyidir. Sol ayağımı kullanmayı öğretmiştir. Bana hep "Ablam iki direk arasında kal. Sağa, sola çok kayma" der… Aramızdaki iletişim çok iyidir. Bana söylediklerini aslında kendisi yapar. Ceza sahası içinde inanılmaz bitirici. İkimizin de tarzı farklı tabiî. Yağmur abla benden daha iyi oyuncu, burası net…

Haziran ayının son günlerinde göğsümüzü kabarttın ve kocaman bir adım atıp Meksika BBVA Kadın Futbol Süper Ligi takımlarından Tijuana Xoloitzcuintles de Caliente'ye transfer oldun. Öncelikle bu transfer nasıl gerçekleşti?

Benimle geçen sene iletişime geçmişlerdi ama Beylerbeyi ile kontratım vardı ve bu sebeple transferim gerçekleşmedi. Millî Takım kampımızın olduğu dönemde beni yine aradılar. Güzel bir kamp dönemi geçirdim ve maçlar sonrası bana teklif yaptılar. Her şey hızlandı, iki yıllık anlaşma yaptık. Hayatımda yeni bir maceraya atılıyorum. Profesyonel bir lige gidiyorum. Amacım burada iki yılı iyi geçirip, ABD'ye transfer olmak. Umarım bunu başarırım.

Birkaç gündür Tijuana'dasın. Nasıl bir ortam buldun? Bize biraz anlatır mısın?

Gerçekten benimle çok iyi anlaşıyorlar ve bana çok yardımcı oluyorlar. Takım beni bağrına basıyor diyebilirim. Antrenmanlarda Türkçe şarkılar açıyorlar sürekli. Herkes benimle ilgileniyor. Türkiye'mizi çok güzel anlatan bir sosyal medya paylaşımı da yaptılar. Motivasyonum üst düzeyde.

Meksika, FIFA Kadınlar Dünya Sıralaması'nda 29'uncu basamakta; biz ise 57'nciyiz. Çok güçlü bir lige gittin ama yeteneğini ve yapabileceklerini biliyoruz. Bu sezonki hedeflerini, hayallerini anlatır mısın?

Amacım kendimi kanıtlamak. Herkesin bildiği Kader'i burada da göstermek istiyorum. Yeteneğimi sergilemek istiyorum. Sonrasındaki hayalim olan ABD'ye gidebilmek için burada harika bir sezon geçirmek istiyorum. Çok motiveyim gerçekten. Hayallerim böyle. Umarım başarırım.

Yorulduğun, kafanı rahatlatmak istediğin zaman neler yapıyorsun?

Bilgisayar oyunları oynuyorum… Counter Strike ekibimiz var. Ozan Tufan, Dorukhan Toköz, Alper Potuk, Kartal Kayra, Erdem Seçgin… Hepimiz oyun oynuyor ve sohbet ediyoruz. Maçlar hakkında konuşuyoruz. Futbol benim işim. Eskiden hobimdi. Sahaya gelince sadece futbol düşünüyorum. Futbol dışında da sadece kendi sosyal hayatıma odaklanmaya çalışıyorum.

Orjinal boyutları için tıklayınız
Orjinal boyutları için tıklayınız
Orjinal boyutları için tıklayınız
Orjinal boyutları için tıklayınız