Previous Page  70-71 / 124 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 70-71 / 124 Next Page
Page Background

gelmişti. Fiorentina da onun

gollerinin yardımıyla sezonu

yedinci sırada tamamlayarak ertesi

yıl UEFA Kupası’nda mücadele

etmeye hak kazanmıştı.

1989-90 sezonunda da Baggio’nun

formgrafiği yukarı doğru ivmelen-

meyi sürdürüyordu. Bu kez ligde 17

kez fileleri havalandırmıştı ve gol

krallığı yarışında da 19 gollü Marco

van Basten’in ardından ikinci sırayı

almıştı. Buna karşın Fiorentina ligde

bir türlü istikrarlı bir gidişat yakala-

yamamış ve sezonu düşme hattının

bir puan uzağında, 13’üncü sırada

tamamlamıştı. Yine de bumazur

görülebilirdi zira takım, yıllar sonra

Avrupa’daki en başarılı sezonunu

yaşamaktaydı. Mor Menekşeler,

UEFA Kupası’nda ilk turda Atletico

Madrid’i 0-1 ve 1-0 bitenmaçlardan

sonra penaltılarla saf dışı bırakır-

ken turu getiren son penaltıyı atan

da Baggio olmuştu. Fiorentina ikinci

turda bu kez Sochaux engelini

aşarken, üçüncü turda da Dinamo

Kiev’i devirmeyi başarmıştı.

Bu eşleşmede de tek golü Baggio

kaydetmişti. Fiorentina, çeyrek

finalde Auxerre’i elerken, yarı

finalde deWerder Bremen’i 1-1 ve

0-0’lık skorlarla geçerek adını

finale yazdırmıştı.

Dünyanın en pahalı

oyuncusu

Finalde Fiorentina’nın karşısında

hayli tanıdık bir rakip, Juventus

vardı. Juventus da o sezon Serie A’yı

dördüncü sırada bitirmişti ve bu

durumonların da UEFA Kupası’na

çok daha fazla motive olmalarını

sağlamıştı. Finalin Torino’daki ilk

ayağında siyah-beyazlılar 3-1 galip

gelirken Floransa’daki rövanştaysa

gol sesi çıkmıyor ve sonuçta gülen

taraf Juventus oluyordu. İşin ilginci

Baggio bu finalde, yeni takımına

karşı da mücadele etmişti. Zira se-

zonun bitimiyle birlikte, artık ülke-

deki en iyi genç oyuncu gözüyle

bakılan Baggio’nun transferi için

Juventus yöneticileriyle Fiorentinalı

yetkililer anlaşmaya varacaktı.

Baggio için ödenecek bonservis

bedeliyse 8 milyon pounda denk

geliyordu ki bu, o dönemde dünya

transfer rekorunun kırılmasına da

yol açmıştı. (Önceki rekor, üç yıl

önce 6milyon pound karşılığında

PSV’den Milan’a gelen Ruud Gullit’e

aitti)

Öte yandan Baggio, millî formayla

da önemli bir sınavın arifesindeydi.

16 Kasım 1988’de, Hollanda’yla oy-

nanan dostlukmaçında GökMavili-

ler adına ilk kez sahada çıkan ve

maçın tek golünde Vialli’ye asisti

yapan Baggio, İtalya’nın ev sahipli-

ğini yapacağı 1990 Dünya Kupası

için teknik direktör Azeglio Vici-

ni’nin yavaş yavaş gözüne girmek-

teydi. Turnuvanın hemen öncesinde

dünya transfer rekorunu kırmış

olmasıyla birlikte de İtalya 90’da

tüm futbolseverlerin ilgi odağı

haline gelmesi kaçınılmazdı.

Turnuvada şampiyonluğu hedefle-

yen İtalya, ilk turda Çekoslovakya,

Avusturya ve ABD ile aynı grupta

yer almaktaydı. Avusturya ile yapı-

lan ilkmaçtaysa teknik direktör Vi-

cini, Baggio’yu kulübede oturtmayı

tercih etmiş ve zar zor 1-0 kazanı-

lanmaçın ardından da bu kararı

nedeniyle fazlasıyla eleştirilmişti.

Vicini, buna rağmen, ABD ile oyna-

nan bir sonraki maçta da Baggio’ya

forma vermedi. İtalya da yine tek

golle kazandı. Üstelik aynı ABD, dört

gün evvel Çekoslovakya’dan beş

gol birden yemişti. İki maçta alınan

iki galibiyetle Gök Mavililer turu

geçmeyi garantilemişti belki ama

yine iki galibiyeti olan Çekoslo-

vakya ile yapacakları sonmaçta

grubun liderliğini almaları da hiç

kolay olacağa benzemiyordu.

İtalya 90’ın en güzel golü

Çekoslovakya maçı geldiğinde

nihayet Vicini, Baggio’yu ilk on

birde sahaya sürmüştü. İlk iki maça

yedek kulübesinde başlayan ve

Avusturya’ya karşı sonradan oyuna

girerek galibiyet golünü atan Salva-

tore Schillaci de ilk on birdeydi.

Maça hızlı başlayan İtalyanlar, ilk

dakikalarda Schillaci ile 1-0 öne

geçerken Baggio da etkili oyunuyla

göz doldurmaktaydı. Maçın 78’inci

dakikasına gelindiğindeyse bu etkili

oyun, o turnuvada atılan belki de en

güzel golle süslendi. Sol kanatta,

orta sahaya yakın bir noktada topla

buluşan Baggio, müthiş bir slalomla

rakiplerini ekarte ederek Çekoslo-

vakya ceza sahasına kadar sokulu-

yor ve şık bir plaseyle topu ağlara

göndererek İtalya’nın galibiyetini

perçinliyordu. Böylece GökMavililer

üçte üç yaparak grubunu lider

tamamladı.

İkinci turda İtalya’nın rakibi, Güney

Amerika’nın en güçlü temsilcilerin-

den Uruguay’dı. İtalyanlar bumaçı

2-0 kazanırken Baggio da bir gol

atmıştı atmasına ama endirekt

serbest vuruşta topu doğrudan

filelere gönderdiği için bu gol geçer-

siz sayılmıştı. Çeyrek finaldeyse

İtalya, İrlanda’ya rakip olmuştu.

Caldogno’daki en dikkat çekici

oyuncu haline gelecekti. Çıktığı ne-

redeyse her maçta birden fazla gol

atan ve bu kadarla yetinmeyip yap-

tığı asistlerle de göze batan Bag-

gio’nun yetenekleri, yaşıtlarının çok

çok ilerisindeydi ve Caldogno’nun-

kinden daha büyük bir altyapı ha-

vuzuna sahip bir kulübe gitmesi de

kaçınılmazdı. NitekimVicenza’nın

yetenek avcılarından Antonio Mora,

küçük yıldızı ilk seyrettiğinde onun

büyüdüğünde de ne denli etkili bir

oyuncu olacağını anlayacak ve

Baggio’yu 13 yaşındayken

Vicenza’ya taşıyacaktı.

15 yaşında A takımda

Vicenza altyapısında da Baggio

hemen farkını ortaya koyacaktı.

Geldiği günden itibaren hocaları

onun geleceğin en büyük yıldızla-

rından biri olacağını düşünmeye

başlamışlardı ve kendisini uzun

süre altyapıda tutmaktansa en kısa

sürede A takım için hazır hale getir-

meye çalışıyorlardı. Nitekim 1982-

83 sezonuyla birlikte 15 yaşındaki

oyuncu, A takımla birlikte çalış-

maya da başlayacaktı.

5 Haziran 1983 tarihinde oynanan

Vicenza-Piacenza maçıyla birlikte

de Roberto Baggio, profesyonel

futbolculuk kariyerine başlıyordu.

30 Kasım 1983’te, Vicenza’nın

Legnano ile oynayıp 4-1 kazandığı

İtalya Kupası maçında kariyerinin

ilk golünü kaydeden Baggio, ligdeki

ilk gol sevinciniyse 3 Haziran

1984’te Brescia’ya karşı yaşaya-

caktı. 1984-85 sezonundaysa genç

yıldız adayı ligde takımı adına 12 kez

fileleri havalandıracak ve Vicen-

za’nın Serie C’den Serie B’ye

yükselmesindeki en büyük pay

sahiplerinden biri olacaktı. Zaten

sezon sonunda kendisi Serie C’de

yılın futbolcusu da seçilmişti. Artık

kendisi, genç yetenekler keşfetmek

için alt ligleri taramakta olan büyük

kulüplerin de radarındaydı. Bunun

sonucunda, 1985 yazında Fioren-

tina, 1.5 milyon pound tutarındaki

teklifle Vicenza’nın kapısını çalıyor

ve Baggio da Serie B’de hiç oyna-

madan doğrudan Serie A’ya geçme

fırsatını yakalıyordu.

Ne var ki Baggio, gelecekte de kari-

yerini bir hayli örseleyecek olan diz

sakatlıklarıyla ilk kez bu dönemde

tanışacaktı. Fiorentina’ya transfer

olduğu ilk sezonda sadece bir elin

parmaklarıyla gösterilecek kadar

maça çıkabildi. Onlar da İtalya Ku-

pası’ndaydı. Ligde sahaya çıkabil-

mek için bir sonraki sezonun başını

beklemesi gerekti. Eylül’ün 17’sinde

UEFA Kupası’nda Boavista’ya,

21’inde de ligde Sampdoria’ya karşı

oynayarak nihayet forma hasretine

son veriyordu. Fakat bu sevinç sa-

dece bir hafta kadar sürdü ve ayın

28’inde Baggio dizinden tekrar sa-

katlandı. Geçirdiği operasyonlarda

dizine 200’ün üzerinde dikiş atıldı

ve genç oyuncu sezonu erkenden

kapatma noktasına geldi. Daha da

kötüsü, Baggio’nun futbol hayatı da

tehlikedeydi ve bir daha sahalara

dönüp dönemeyeceği konusunda

birçok soru işareti bulunuyordu.

Adını tüm İtalya

öğrenmeye başlıyor

Yine de sezon bitmek üzereyken

Baggio fit hale gelecek ve son haf-

talarda formasına kavuşacaktı.

10 Mayıs 1987’de Fiorentina forma-

sıyla ilk golünü de Napoli ağlarına

usta işi bir frikikle gönderecekti.

Maç bu golle 1-1 sona eriyordu ve

Fiorentina buradan kazandığı bir

puanla da sezon sonunda küme

düşmekten kurtuluyordu. Bag-

gio’nun ağlarını sarstığı Maradonalı

Napoli ise aynı sezon ligde şampi-

yonluğu elde edecek olan taraftı.

1987-88 sezonunda nihayet sakat-

lıklardan uzak bir biçimde takım-

daki yerini alabilen Baggio ligde altı,

kupada üç gol atacaktı. Ancak asıl

çıkışını bir sonraki sezon gerçek-

leştirecekti. Mor Menekşelerin hü-

cumdaki en etkili silahına dönüşen

21 yaşındaki oyuncu, ligde 15, ku-

pada da dokuz gol atarak artık tüm

İtalya’nın konuştuğu bir isimhaline

70

71