

gelmişti. Fiorentina da onun
gollerinin yardımıyla sezonu
yedinci sırada tamamlayarak ertesi
yıl UEFA Kupası’nda mücadele
etmeye hak kazanmıştı.
1989-90 sezonunda da Baggio’nun
formgrafiği yukarı doğru ivmelen-
meyi sürdürüyordu. Bu kez ligde 17
kez fileleri havalandırmıştı ve gol
krallığı yarışında da 19 gollü Marco
van Basten’in ardından ikinci sırayı
almıştı. Buna karşın Fiorentina ligde
bir türlü istikrarlı bir gidişat yakala-
yamamış ve sezonu düşme hattının
bir puan uzağında, 13’üncü sırada
tamamlamıştı. Yine de bumazur
görülebilirdi zira takım, yıllar sonra
Avrupa’daki en başarılı sezonunu
yaşamaktaydı. Mor Menekşeler,
UEFA Kupası’nda ilk turda Atletico
Madrid’i 0-1 ve 1-0 bitenmaçlardan
sonra penaltılarla saf dışı bırakır-
ken turu getiren son penaltıyı atan
da Baggio olmuştu. Fiorentina ikinci
turda bu kez Sochaux engelini
aşarken, üçüncü turda da Dinamo
Kiev’i devirmeyi başarmıştı.
Bu eşleşmede de tek golü Baggio
kaydetmişti. Fiorentina, çeyrek
finalde Auxerre’i elerken, yarı
finalde deWerder Bremen’i 1-1 ve
0-0’lık skorlarla geçerek adını
finale yazdırmıştı.
Dünyanın en pahalı
oyuncusu
Finalde Fiorentina’nın karşısında
hayli tanıdık bir rakip, Juventus
vardı. Juventus da o sezon Serie A’yı
dördüncü sırada bitirmişti ve bu
durumonların da UEFA Kupası’na
çok daha fazla motive olmalarını
sağlamıştı. Finalin Torino’daki ilk
ayağında siyah-beyazlılar 3-1 galip
gelirken Floransa’daki rövanştaysa
gol sesi çıkmıyor ve sonuçta gülen
taraf Juventus oluyordu. İşin ilginci
Baggio bu finalde, yeni takımına
karşı da mücadele etmişti. Zira se-
zonun bitimiyle birlikte, artık ülke-
deki en iyi genç oyuncu gözüyle
bakılan Baggio’nun transferi için
Juventus yöneticileriyle Fiorentinalı
yetkililer anlaşmaya varacaktı.
Baggio için ödenecek bonservis
bedeliyse 8 milyon pounda denk
geliyordu ki bu, o dönemde dünya
transfer rekorunun kırılmasına da
yol açmıştı. (Önceki rekor, üç yıl
önce 6milyon pound karşılığında
PSV’den Milan’a gelen Ruud Gullit’e
aitti)
Öte yandan Baggio, millî formayla
da önemli bir sınavın arifesindeydi.
16 Kasım 1988’de, Hollanda’yla oy-
nanan dostlukmaçında GökMavili-
ler adına ilk kez sahada çıkan ve
maçın tek golünde Vialli’ye asisti
yapan Baggio, İtalya’nın ev sahipli-
ğini yapacağı 1990 Dünya Kupası
için teknik direktör Azeglio Vici-
ni’nin yavaş yavaş gözüne girmek-
teydi. Turnuvanın hemen öncesinde
dünya transfer rekorunu kırmış
olmasıyla birlikte de İtalya 90’da
tüm futbolseverlerin ilgi odağı
haline gelmesi kaçınılmazdı.
Turnuvada şampiyonluğu hedefle-
yen İtalya, ilk turda Çekoslovakya,
Avusturya ve ABD ile aynı grupta
yer almaktaydı. Avusturya ile yapı-
lan ilkmaçtaysa teknik direktör Vi-
cini, Baggio’yu kulübede oturtmayı
tercih etmiş ve zar zor 1-0 kazanı-
lanmaçın ardından da bu kararı
nedeniyle fazlasıyla eleştirilmişti.
Vicini, buna rağmen, ABD ile oyna-
nan bir sonraki maçta da Baggio’ya
forma vermedi. İtalya da yine tek
golle kazandı. Üstelik aynı ABD, dört
gün evvel Çekoslovakya’dan beş
gol birden yemişti. İki maçta alınan
iki galibiyetle Gök Mavililer turu
geçmeyi garantilemişti belki ama
yine iki galibiyeti olan Çekoslo-
vakya ile yapacakları sonmaçta
grubun liderliğini almaları da hiç
kolay olacağa benzemiyordu.
İtalya 90’ın en güzel golü
Çekoslovakya maçı geldiğinde
nihayet Vicini, Baggio’yu ilk on
birde sahaya sürmüştü. İlk iki maça
yedek kulübesinde başlayan ve
Avusturya’ya karşı sonradan oyuna
girerek galibiyet golünü atan Salva-
tore Schillaci de ilk on birdeydi.
Maça hızlı başlayan İtalyanlar, ilk
dakikalarda Schillaci ile 1-0 öne
geçerken Baggio da etkili oyunuyla
göz doldurmaktaydı. Maçın 78’inci
dakikasına gelindiğindeyse bu etkili
oyun, o turnuvada atılan belki de en
güzel golle süslendi. Sol kanatta,
orta sahaya yakın bir noktada topla
buluşan Baggio, müthiş bir slalomla
rakiplerini ekarte ederek Çekoslo-
vakya ceza sahasına kadar sokulu-
yor ve şık bir plaseyle topu ağlara
göndererek İtalya’nın galibiyetini
perçinliyordu. Böylece GökMavililer
üçte üç yaparak grubunu lider
tamamladı.
İkinci turda İtalya’nın rakibi, Güney
Amerika’nın en güçlü temsilcilerin-
den Uruguay’dı. İtalyanlar bumaçı
2-0 kazanırken Baggio da bir gol
atmıştı atmasına ama endirekt
serbest vuruşta topu doğrudan
filelere gönderdiği için bu gol geçer-
siz sayılmıştı. Çeyrek finaldeyse
İtalya, İrlanda’ya rakip olmuştu.
Caldogno’daki en dikkat çekici
oyuncu haline gelecekti. Çıktığı ne-
redeyse her maçta birden fazla gol
atan ve bu kadarla yetinmeyip yap-
tığı asistlerle de göze batan Bag-
gio’nun yetenekleri, yaşıtlarının çok
çok ilerisindeydi ve Caldogno’nun-
kinden daha büyük bir altyapı ha-
vuzuna sahip bir kulübe gitmesi de
kaçınılmazdı. NitekimVicenza’nın
yetenek avcılarından Antonio Mora,
küçük yıldızı ilk seyrettiğinde onun
büyüdüğünde de ne denli etkili bir
oyuncu olacağını anlayacak ve
Baggio’yu 13 yaşındayken
Vicenza’ya taşıyacaktı.
15 yaşında A takımda
Vicenza altyapısında da Baggio
hemen farkını ortaya koyacaktı.
Geldiği günden itibaren hocaları
onun geleceğin en büyük yıldızla-
rından biri olacağını düşünmeye
başlamışlardı ve kendisini uzun
süre altyapıda tutmaktansa en kısa
sürede A takım için hazır hale getir-
meye çalışıyorlardı. Nitekim 1982-
83 sezonuyla birlikte 15 yaşındaki
oyuncu, A takımla birlikte çalış-
maya da başlayacaktı.
5 Haziran 1983 tarihinde oynanan
Vicenza-Piacenza maçıyla birlikte
de Roberto Baggio, profesyonel
futbolculuk kariyerine başlıyordu.
30 Kasım 1983’te, Vicenza’nın
Legnano ile oynayıp 4-1 kazandığı
İtalya Kupası maçında kariyerinin
ilk golünü kaydeden Baggio, ligdeki
ilk gol sevinciniyse 3 Haziran
1984’te Brescia’ya karşı yaşaya-
caktı. 1984-85 sezonundaysa genç
yıldız adayı ligde takımı adına 12 kez
fileleri havalandıracak ve Vicen-
za’nın Serie C’den Serie B’ye
yükselmesindeki en büyük pay
sahiplerinden biri olacaktı. Zaten
sezon sonunda kendisi Serie C’de
yılın futbolcusu da seçilmişti. Artık
kendisi, genç yetenekler keşfetmek
için alt ligleri taramakta olan büyük
kulüplerin de radarındaydı. Bunun
sonucunda, 1985 yazında Fioren-
tina, 1.5 milyon pound tutarındaki
teklifle Vicenza’nın kapısını çalıyor
ve Baggio da Serie B’de hiç oyna-
madan doğrudan Serie A’ya geçme
fırsatını yakalıyordu.
Ne var ki Baggio, gelecekte de kari-
yerini bir hayli örseleyecek olan diz
sakatlıklarıyla ilk kez bu dönemde
tanışacaktı. Fiorentina’ya transfer
olduğu ilk sezonda sadece bir elin
parmaklarıyla gösterilecek kadar
maça çıkabildi. Onlar da İtalya Ku-
pası’ndaydı. Ligde sahaya çıkabil-
mek için bir sonraki sezonun başını
beklemesi gerekti. Eylül’ün 17’sinde
UEFA Kupası’nda Boavista’ya,
21’inde de ligde Sampdoria’ya karşı
oynayarak nihayet forma hasretine
son veriyordu. Fakat bu sevinç sa-
dece bir hafta kadar sürdü ve ayın
28’inde Baggio dizinden tekrar sa-
katlandı. Geçirdiği operasyonlarda
dizine 200’ün üzerinde dikiş atıldı
ve genç oyuncu sezonu erkenden
kapatma noktasına geldi. Daha da
kötüsü, Baggio’nun futbol hayatı da
tehlikedeydi ve bir daha sahalara
dönüp dönemeyeceği konusunda
birçok soru işareti bulunuyordu.
Adını tüm İtalya
öğrenmeye başlıyor
Yine de sezon bitmek üzereyken
Baggio fit hale gelecek ve son haf-
talarda formasına kavuşacaktı.
10 Mayıs 1987’de Fiorentina forma-
sıyla ilk golünü de Napoli ağlarına
usta işi bir frikikle gönderecekti.
Maç bu golle 1-1 sona eriyordu ve
Fiorentina buradan kazandığı bir
puanla da sezon sonunda küme
düşmekten kurtuluyordu. Bag-
gio’nun ağlarını sarstığı Maradonalı
Napoli ise aynı sezon ligde şampi-
yonluğu elde edecek olan taraftı.
1987-88 sezonunda nihayet sakat-
lıklardan uzak bir biçimde takım-
daki yerini alabilen Baggio ligde altı,
kupada üç gol atacaktı. Ancak asıl
çıkışını bir sonraki sezon gerçek-
leştirecekti. Mor Menekşelerin hü-
cumdaki en etkili silahına dönüşen
21 yaşındaki oyuncu, ligde 15, ku-
pada da dokuz gol atarak artık tüm
İtalya’nın konuştuğu bir isimhaline
70
71