

oynama şansı bulamasa da en
kritik dönemde sahalara dönüp ta-
kımının liderliğini üstlenen Baggio,
Juventus’un 10 yıllık şampiyonluk
hasretine noktayı koymasını sağla-
yacaktı. Bunun yanına bir de İtalya
Kupası zaferi eklenecekti. Juventus,
aynı sezon UEFA Kupası’nda da
finale yükselmişti fakat burada
Parma’ya 1-0 ve 1-1’lik skorlarla
boyun eğmişti.
Sezon bitimindeyse Juventus yöne-
timi şok bir karar alıyor ve Bag-
gio’nun gelecek planları içerisinde
yer almadığını, bundan sonra genç
yıldızları Alessandro Del Piero’ya
şans vereceklerini açıklıyordu.
Bunun üzerine Baggio da Milan’a
transfer olacaktı. Milan’daki ilk
sezonunda kısmen sakatlıklarla
boğuşmasına karşın takımı adına
yedi gol kaydeden Baggio, Milan’ın
sezonu şampiyon tamamlamasına
da katkıda bulunmuştu. Fakat bir
sonraki sezon Baggio peş peşe
sakatlıklar yaşayıp formunu kay-
bederken Milan da büyük bir düşüş
gösterecek ve ligde 11’inci sırada
kalacaktı. Bunun neticesinde kır-
mızı-siyahlılar sezon sonunda kad-
rolarını yenileme yoluna gidiyor ve
Baggio da bu renovasyon içerisinde
Milano’dan ayrılarak Bologna’nın
yolunu tutuyordu.
Yeniden doğuş ve
Fransa 98
Bologna’da adeta yeniden doğacak
olan Baggio, 1997-98 sezonunu
ligde 22 gol atarak kapatacaktı.
Bu, kendisinin kariyerinde bir
sezonda ligde ulaştığı en yüksek gol
sayısıydı. Gol krallığı yarışında da
Bierhoff ve Ronaldo’nun ardından
üçüncü sırayı almıştı. Bu perfor-
mans sayesinde 1998 Dünya Kupa-
sı’nda da İtalya kadrosunda yer
alma şansını yakalayan Baggio,
Fransa’daki turnuvada İtalya’nın
Şili ile oynadığı ilkmaçta sahaya ilk
11’de de çıkmış ve bitime altı dakika
kala İtalya’ya bir penaltı kazandırıp
bunu da gole çevirmeyi başarmıştı.
Bu golle İtalya yenik götürdüğümaçı
2-2’lik beraberlikle tamamlarken
Baggio sonraki Kamerunmaçına da
ilk 11’de başladı, son Avusturya
maçındaysa oyuna sonradan girip
bir gol attı. Bumaçlarda İtalya, Ka-
merun’u 3-0, Avusturya’yı ise 2-1
mağlup etti. Baggio, ikinci turda 1-0
kazanılan Norveçmaçında forma
şansı bulamazken, çeyrek final-
deyse Fransa karşısında oyuna son-
radan girdi. 120 dakikası golsüz sona
erenmücadelede bu kez penaltı
vuruşlarında isabet sağlasa da Al-
bertini ve Di Biagio’nun kaçırdıkları
penaltılar, İtalya’nın üst üste üçüncü
kez Dünya Kupası’na bu şekilde
veda ettiği anlamına geliyordu.
Bologna’da ve Dünya Kupası’nda
yaptıkları sonrasında Baggio’nun
önüne bir kez daha büyük bir
takımda oynama şansı gelecek ve
kendisi 1998 yazında Inter’e trans-
fer olacaktı. Ancak geldiği sezon
Inter hayli karmaşık bir dönemden
geçecek ve üç teknik adambirden
değiştirecekti. Bunların üzerine
Baggio’nun yeniden baş gösteren
sakatlık sorunları da eklenince
Inter günleri hiç de umulduğu gibi
geçmedi. Mavi-siyahlılarla iki
sezonda ligde 42 maça çıkabilen
Baggio, 11 gol kaydedebildi ve son-
rasında futboldan da kopmak iste-
meyince Brescia’nın yolunu tuttu.
Kariyerinin son dört sezonunu
Brescia’da geçiren Baggio, ilerlemiş
yaşına ve yaşadığı fiziksel sorun-
lara rağmen hayli başarılı oldu.
İlk sezonunu 10 gol 10 asistle
tamamlayan Baggio, ikinci
sezonundaysa 10maçta dokuz gol
atarakmüthiş bir başlangıç
yaptıysa da dizinden peş peşe
yaşadığı sakatlıklar neticesinde
sezonun kalan kısmında sadece
iki maçta oynayabildi ve bunların
birinde de iki gol birden attı.
Brescia’da iki sezon daha oynayan
Baggio, bu sezonlarda da 12’şer
gol atarak Serie A’daki toplamgol
sayısını 207’ye çıkartacaktı.
2003-2004 sezonu sonundaysa
yıldız oyuncu, aktif futbolculuk
yaşantısını noktaladı.
Böylesine önemli bir oyuncunun
20 yıla yaklaşan kariyeri süresince
sadece iki lig, bir kupa, bir de UEFA
Kupası zaferi yaşamasıysa, futbo-
lun nahoş cilvelerine verilebilecek
en bariz örneklerden biri olsa gerek.
Tabiî tümbunlardan önce, 1994
Dünya Kupası finalinde yaşamış
olduğu o talihsizlik de var.
Ne diyelim, şans biraz yanında
olsaydı bugün futbol tarihi anlatılır-
ken kendisinden kesinlikle çok
daha fazla bahsediliyor olacaktı,
hatta kendisi bizzat o alternatif
tarihi yazmış kişi bile olabilirdi.
74