

Büyük çekişmeye sahne olan
maçta Baggio yine rakip ağları
buluyordu fakat bu kez de hatalı bir
ofsayt kararıyla attığı gol güme
gidiyordu. Buna karşın İtalya’nın
Schillaci ile bulduğu galibiyet golü-
nün de hazırlayıcısı Baggio olacak
ve takımının yarı finale yükselme-
sinde önemli rol oynayacaktı.
Yarı finalde İtalya, son şampiyon
Arjantin ile kozlarını paylaşıyordu.
Gelgelelimbumaçta Baggio bir kez
daha kendisini yedek kulübesinde
bulmuştu. İtalyanlar karşılaşmanın
17’nci dakikasında Schillaci’nin go-
lüyle 1-0 öne geçse de 67’nci daki-
kada Arjantin Caniggia ile skora
dengeyi getirmişti. Teknik direktör
Vicini ise anca bu golden sonra Bag-
gio’nun yanında oturduğunu hatır-
lamış ve onu oyuna almıştı. Ancak
kalan sürede skorda değişiklik ol-
mamış ve maç penaltılara gitmiş,
burada da gülen taraf Arjantin ol-
muştu. İtalya ise üçüncülükma-
çında İngiltere’yi 2-1 yenip bronz
madalya ile teselli bulacaktı.
Turnuva sonrasında Baggio için
Juventus günleri de başlıyordu.
Ancak siyah-beyazlılar, Baggio
takviyesine karşın ligde hiç de
beklemedikleri kadar kötü bir
sezon geçirecek ve yedinci sırada
kalacaktı. Baggio yine de 14 golle
takımının en golcü oyuncusu olmuş
ve en azından sorunun kendisinde
olmadığını göstermişti. 1991-92 se-
zonundaysa Juventus toparlanmıştı
belki ama karşılarında da tarihin en
iyi Milanlarından biri vardı. Nitekim
sezon sonunda Milan namağlup
şampiyon olurken Juventus da ikin-
cilikle yetiniyordu. Baggio ise 18 gol
atmış ve 25 gollü Marco van Bas-
ten’den sonra ligin en çok gol atan
ikinci ismi olmuştu.
Altın Top’un sahibi
1992-93 sezonunda da Juventus,
Milan’ın şampiyonluğuna tanıklık
edecekti. Hatta ligde Inter ve
Parma’nın da gerisinde, dördüncü
sırada kalıyorlardı. Baggio ise 21
golle önceki sezonkinden bile daha
verimli olmuş fakat bu kez de gol
krallığını 26 gol atan Laziolu
Giuseppe Signori’ye kaptırmıştı.
Ligde aradığını bir türlü bulamayan
Juventus’un neyse ki bu esnada
imdadına UEFA Kupası yetişiyordu.
Turnuvada Anorthosis, Panathinai-
kos, Sigma Olomouc, Benfica ve
Paris St. Germain’i eleyerek finale
çıkan Juventus, kupa için Borussia
Dortmund ile karşı karşıya gele-
cekti. Almanya’daki ilkmaçın baş-
larında Michael Rummenigge’nin
golüyle yenik duruma düşen Juven-
tus, buna rağmen rakibine üstünlü-
ğünü kabul ettirmiş ve ilk yarım
saat dolduğunda da 2-1 öne geç-
mişti. Gollerin ilki, o dönem çoğu
kişinin Roberto Baggio’nun kardeşi
zannettiği ama aralarında herhangi
bir akrabalık bağı olmayan Dino
Baggio’dan gelirken, ikinci golü de
bizzat Roberto atmıştı. Roberto
ikinci yarıda bir gol daha kaydede-
cek ve deplasmanda 3-1’lik galibi-
yete uzanan Juventus, neredeyse
ilkmaçtan kupayı garantilemiş va-
ziyette İtalya’ya dönecekti. İki hafta
sonraki rövanşta da beklenen olu-
yor ve 3-0 kazanan Juventus,
kupayı müzesine götürüyordu.
Bu başarı, Baggio’nun 1993’te hem
Altın Top ödülünü kazanmasına
hemdeWorld Soccer dergisi
tarafından dünyada yılın futbolcusu
seçilmesine de vesile olacaktı.
Baggio’nun Juventus’taki dördüncü
sezonu da ligde hayal kırıklığına
sahne olacaktı. Bir kez daha Milan
engelini aşamıyorlar ve ligi ikinci sı-
rada tamamlıyorlardı. Yıldız oyuncu
17 golle takımının en golcü ismi ol-
muştu belki ama bu Juventus’un
Milan’ı geçmesine yine de yetme-
mişti. Baggio’nun kariyerinin en
önemli anlarıysa, sezon sonunda
ABD’de düzenlenen Dünya Kupa-
sı’nda yaşanacaktı.
İtalya, Dünya Kupası’nda ilk turda
İrlanda, Norveç ve Meksika ile aynı
grupta mücadele ediyordu. Turnu-
vaya kötü bir başlangıç yapan Gök
Mavililer, ilkmaçlarında İrlanda’ya
tek golle boyun eğmişti. İkinci maç-
taysa kâbus devam edecek gibiydi
zira henüz 21’inci dakikada kaleci
Pagliuca kırmızı kart görmüştü.
Bunun sonucunda Baggio da oyun-
dan çıkıp yerini yedek kaleci Marc-
hegiani’ye bırakmıştı. Buna rağmen
İtalya ikinci yarının ortalarında Dino
Baggio’nun attığı tek golle kazan-
mayı bilecek ve karabasandan çı-
kacaktı. Sonmaçtaysa Meksika ile
1-1 berabere kalan İtalya, averajla
grubunu üçüncü sırada bitirse de en
iyi üçüncüler arasına girerek bir üst
tura yükseliyordu.
İtalya’yı finale taşıdı ama…
İkinci turda İtalya, Afrika’nın
yükselen yıldızı Nijerya ile karşıla-
şıyordu. Nijerya maçın ilk yarısını
1-0 önde tamamladığı gibi İtalya,
son 15 dakikaya girilirken Zola’nın
atılmasıyla 10 kişi de kalmıştı.
Fakat bu noktadan sonra Baggio
oyuna ağırlığını koyuyor ve önce
88’inci dakikada attığı golle maçı
uzatmalara götürüyor, ardından da
102. dakikada penaltıdan İtalya’nın
galibiyet golünü filelere göndererek
takımının çeyrek finale çıkmasını
sağlıyordu.
Çeyrek finaldeki İspanya mücade-
lesinin yıldızı da Roberto Bag-
gio’dan başkası değildi. 1-1 devam
edenmaçta yine son dakikalarda
sahneye çıkmış ve takımına yarı
finali getiren golü atarakmaçın 2-1
bitmesini sağlamıştı. Yarı finaldeyse
karşılarında bu kez turnuvanın
sürpriz ekibi Bulgaristan vardı.
Onlar da bu noktaya gelirken son iki
dünya şampiyonu Arjantin ve Al-
manya’yı devirmeyi başarmışlardı.
Ancak Bulgarları rüyadan uyandı-
ran da yine Baggio olacaktı. Karşı-
laşmanın ilk 25 dakikası içerisinde
iki gol birden atan yıldız oyuncu,
takımının 2-1’lik galibiyetine adeta
tek başına imza atıyordu.
Baggio’nun; Nijerya, İspanya ve
Bulgaristanmaçlarında hep galibi-
yeti getiren isimolduğu düşünüldü-
ğünde aslında İtalya’yı tek başına
finale taşıdığı dahi iddia edilebilirdi.
Bu üç maçta attığı beş golle turnu-
vada da Salenko ve Stoichkov’dan
sonra en çok gol atan isimhaline
gelmişti. Maradona’nın sekiz sene
önce Meksika’da sergilediği bireysel
performansa yakın bir performans
vardı ortada ve çoğu kişinin
gözünde Roberto Baggio artık tüm
zamanların en iyilerinden biri
haline gelmişti.
Ancak bu göz kamaştırıcı tablo,
finalde birden kapkara bir hal
alacaktı. Brezilya ile oynanan final
maçı, en sıkıcı Dünya Kupası
finallerinden biri olarak kayıtlara
geçerken tarafların golsüzlüğü
bozabilmesi için değil 90, 120 da-
kika dahi yeterli olmamış ve
Dünya Kupası tarihinde ilk kez
şampiyonun belirlenmesi, penaltı
atışlarına kalmıştı. Dördüncü
penaltıların ardından Brezilya 3-2
öndeydi ve İtalya’da beşinci pen-
altı için topun başına Roberto
Baggio geliyordu. Aslında Baggio
atışını gole çevirse dahi Brezilya
son penaltısını atması halinde
yine kupaya uzanacaktı. Fakat
buna dahi gerek kalmadı zira
Baggio kariyerinin en kötü penal-
tılarından birini kullanarak topu
üstten auta gönderdi ve Brezil-
ya’nın şampiyonluğunu tescilledi.
Kendisinin bireysel performansı
haricinde İtalya’nın genel an-
lamda bir türlü keyif vermeden
finale gelmiş olması nedeniyle de
çoğu kişi bu kaçan penaltıyı “Bu
kadarına Baggio bile razı gelmedi”
şeklinde yorumlayacaktı.
Juventus’la şok ayrılık
Şaka bir yana, İtalya’nın kıl payıyla
kaçırdığı bu şampiyonluk, Bag-
gio’nun da dünya futbol tarihinde
hak ettiği değeri bulamamasına yol
açacaktı. Bunun özellikle aradan 20
yıldan fazla bir süre geçtikten sonra
geriye dönülüp bakıldığında çok
daha net bir şekilde görüldüğü
söylenebilir. Öte yandan 1994-95
sezonu, Dünya Kupası’nda yaşanan
bu travmaya rağmen Baggio’nun
Juventus kariyerindeki en başarılı
sezonu olacaktı. Her ne kadar sezo-
nun ilk yarısında sakatlık nedeniyle
72
73