

60
61
Benitez’den sonra
çare Zidane
Ne var ki, Benitez’in Real Madrid’in
başında geçirdiği dönem, bir türlü
istenen sonuçların alınamaması
nedeniyle hayli kısa sürecekti. 2015
sonuna gelindiğinde Beyaz Şimşek-
ler ligde Barcelona ve Atletico
Madrid’in hayli gerisinde kalmıştı.
18 maçta 17 puan kaybedilmişti.
Dahası, Bernabeu’da Barcalona’ya
karşı da 4-0’lık çok ağır bir mağlu-
biyet alınmıştı. Şampiyonlar Li-
gi’nde yola devam ediliyordu belki
ama Benitez’e yönetimkanadında
inanç kalmadığı için, en son alınan
2-2’lik Valencia beraberliği sonra-
sında görev değişikliğine gidildi ve
4 Ocak 2016 itibarıyla Zinedine
Zidane’ın, Real Madrid’in yeni
teknik direktörü olduğu açıklandı.
Zidane göreve geldiğinde kendisin-
den beklentilerin çok yüksek
olduğu söylenemezdi. Hatta çoğu
kişiye göre Real Madrid sezonu
çoktan gözden çıkarmıştı ve böyle
bir ortamda da her ne kadar kendi-
siyle iki buçuk yıllık bir sözleşme
imzalanmış olsa da Zidane’a aslında
beş aylık bir deneme süresi sunul-
muştu. Bu, bir bakıma Zidane için
avantaj olarak da yorumlanabilirdi
zira kendisinin kaybedecek bir şeyi
yoktu. Real Madrid, zaten sezonu La
Liga’da üçüncülükten daha kötü bir
dereceyle tamamlamazdı. Fakat
pozitif yönde bir ivme yakalanması
halinde de bunun getireceği bütün
artılar, Zidane’ın siciline işleyecekti.
Real Madrid, efsanesinin yöneti-
mindeki ilkmaçına 9 Ocak 2016’da
Bernabeu’da, Deportivo karşısında
çıktı ve sahadan 5-0’lık galibiyetle
ayrıldı. Yine bu bir ölçü değildi zira
Real, Benitez yönetimindeki son üç
iç saha maçında rakip ağlara 21 gol
bırakmıştı. Nitekim 15 gün sonra
Real Betis deplasmanında alınan
1-1’lik beraberlik, Zidane’ın elinde
sihirli değnek olmadığını göstere-
cekti. 27 Şubat’ta Bernabeu’da
oynanan Madrid derbisinde Atleti-
co’ya tek golle kaybedilmesiyse,
şampiyonluk şansının tamamen
bittiği anlamına geliyordu. Hatta lig
ikinciliği bile hayli zora girmişti.
Şampiyonlar Ligi’nde
zirveye
Bu noktadan sonra Real Madrid için
tek hedef olarak Şampiyonlar Ligi
kalmıştı. İkinci turda Roma’yı her
iki maçta da 2-0’lık skorlarla geçen
Beyaz Şimşekler, çeyrek finalde de
nispeten iyi sayılabilecek bir kura
çekerekWolfsburg’a rakip olmuştu.
Ancak Almanya’da oynanan ilk
maçı ev sahibi ekip 2-0 kazanıyor
ve Zidane’ın teknik direktörlük kol-
tuğu da erkenden sallanmaya baş-
lıyordu. Dolayısıyla bir hafta sonra
Madrid’de oynanacak rövanş maçı,
Fransız efsanenin teknik adamlık
kariyeri açısından da çok önemli bir
dönümnoktası niteliği kazanmıştı.
Söz konusumaça Real Madrid
fırtına gibi başlarken henüz 17. da-
kika geride kaldığında Cristiano
Ronaldo’nun iki golüyle ilkmaçtaki
dezavantaj ortadan kalkmıştı.
Sonrasında da baskısını sürdüren
ev sahibi ekipmaçın sonlarına
doğru Ronaldo ile bir gol daha
bulacak ve böylece çok kolay
olmasa da adını yarı finale
yazdıracaktı. Zidane da haliyle
kredisini bir miktar arttırmıştı.
Real Madrid’in yarı finaldeki
rakibiyse, Manchester City
olmuştu. Onlar da son yıllarda
Avrupa’da kadrosuna en çok
yatırımyapan takımların başında
gelmekteydi ve artık o çok arzula-
dıkları Şampiyonlar Ligi şampiyon-
luğuna ulaşmak istiyorlardı. İki
takımın Manchester’daki ilkma-
çından ‘gol’ sesi çıkmazken, Mad-
rid’deki rövanşa gelindiğinde
Zidane’ın öğrencileri, Fernando’nun
kendi kalesine attığı golle gülecek
ve 1-0’lık galibiyetle finale rezer-
vasyonu yaptıran taraf olacaktı.
Finalde Real Madrid’in karşısında,
tıpkı iki sene öncesinde olduğu gibi,
ezeli rakibi Atletico Madrid vardı.
İki yıl evvel takımını son saniyede
ipten alan Sergio Ramos, bu kez
15. dakikada perdeyi açan golü atar-
ken, bitime 11 dakika kala Atletico
Madrid, Carrasco ile skora dengeyi
getiriyordu. 90 dakikanın ardından
uzatma dakikaları da 1-1’lik eşitlikle
tamamlanınca son çare olarak
penaltılara başvuruldu ve Juan-
fran’ın kaçırdığı atış sonrasında Ro-
naldo’nun fileleri havalandırmasıyla
birlikte de Real Madrid tarihinde
10. kez Avrupa’nın en büyüğü oldu.
Real Madrid için kazanılan bu kupa
bir nevi ‘alışılmış’ başarıydı belki
ama ‘teknik direktör’ Zidane’ın
kariyeri açısından atılmış devasa
bir adımdı. Göreve geldikten sadece
145 gün sonra kazanılabilecek en
büyük başarılardan birini elde
etmiş ve teknik adamlık kariyerine
en tepede başlamıştı. Kuşkusuz bu
büyük başarı, sonraki yıllar için
büyük zorlukları da beraberinde
getirecekti zira bununla birlikte
artık Zidane için çıta hep en
yukarıda duracaktı.
Barton ve
Di Matteo’dan sonra
Futbol tarihinde teknik direktörlüğe
başladıktan kısa bir süre sonra
Avrupa şampiyonu olmanın çok
örneği olduğu söylenemez. 1982
yılında Tony Barton, Aston Villa’da
yardımcılığını yaptığı Ron Saun-
ders’ın yerine Şubat ayında göreve
gelmiş ve Mayıs’ta da Şampiyon
Kulüpler Kupası’nı kazanmıştı.
2012’de de Roberto Di Matteo, Mart
ayında Andre Villas Boas’tan görevi
devraldığı Chelsea’yi iki buçuk ay
sonra Şampiyonlar Ligi’nde zirveye
taşımıştı fakat Di Matteo’nun Chel-
sea öncesinde de kısa da olsa bir
teknik adamlık geçmişi vardı.
Zidane, Real Madrid Castilla’daki
bir yıllık ısınma turunu saymazsak,
Barton’dan sonra teknik adamlığa
bu denli hızlı giriş yapan ikinci isim
olmuştu.
Ancak şu da unutulmamalı ki Bar-
ton bu başarısının devamını getire-
memiş ve teknik adamlık kariyeri
çok da uzun sürmemişti. Keza Di
Matteo’ya bakıldığında da Chel-
sea’de bir sonraki sezonun ortasını
dahi göremediği, sonrasındaysa
çalıştığı kulüplerde bir türlü dikiş
tutturamadığı göze çarpıyor.
Dolayısıyla Zidane bu büyük
başarısına yenilerini eklemesi
halinde Barton ve Di Matteo gibi
isimlerin arasından sıyrılacak.
Tabiî söz konusu iki ismin kaderleri
de Zidane’ın işinin hiç de kolay
olmadığının bir göstergesi.
Öte yandan Zidane’ın geçen sezonki
tek başarısının Şampiyonlar Ligi
şampiyonluğu olduğunu söylemek
de haksızlık olur. Ligde kendi
sahasında Atletico Madrid’e
kaybettiği maçtan sonra Real
Madrid kalan 12 maçını da kazan-
mayı başarmış ve bu sayede en
azından Atletico’yu geçerek şampi-
yon Barcelona’nın ardından ikinci
sırayı almıştı. Ligdeki iddiasını
büyük ölçüde yitirmiş ve Şampi-
yonlar Ligi’ne odaklanmış bir ta-
kımla 12 maçlık bir galibiyet serisi
yakalamak, Zidane’ın işini ne denli
ciddiye aldığının bir kanıtı sayılırdı.
40maçlık yenilmezlik
Zaten Real Madrid, içinde bulundu-
ğumuz sezona da bir bakıma geçen
yıl bıraktığı yerden başladı. UEFA
Süper Kupası’nda Sevilla’yı uzat-
malara gidenmaçta 3-2 mağlup
eden Beyaz Şimşekler, La Liga’da
oynadıkları ilk dört karşılaşmadan
da galibiyetle ayrılarak serilerini 16
maça çıkartıyordu. Her ne kadar
sonrasında üç maç üst üste bera-