

fazlasını yapabileceğini düşünmü-
yordu.
Üstelik Portekiz turnuvaya da bir
hayli tutuk başladı. İlkmaçlarında
İzlanda ile 1-1, ardından da Avus-
turya ile 0-0 berabere kaldılar.
Gruptaki sonmaçlarındaysa Maca-
ristan karşısında adeta ölüp ölüp
dirildiler. Maçta Macaristan tamüç
kez öne geçti ve Portekiz bu karşı-
laşmayı kaybetmesi halinde turnu-
vaya ilk turdan veda edecekti.
Ancak üç seferde de beraberliği
yakalamayı başaran Portekiz bu
maçtan da 3-3’lük skorla bir puanı
çıkardı ve üç puanla grup üçüncüsü
olarak zor da olsa bir üst tura yük-
seldi.
Bu kadar bozuk durumdaki Porte-
kiz’e ikinci turda Hırvatistan karşı-
sında da şans tanıyanların çok ol-
duğu söylenemezdi. Fakat 90
dakika boyunca oyunu çok iyi
kilitleyen Portekiz maçı uzatmalara
taşıyor, burada da son dakikalarda
Ricardo Quaresma’nın attığı golle
1-0 kazanarak adını çeyrek finale
yazdırıyordu. Çeyrek finaldeyse
Portekiz, Polonya engelini 1-1
biten 120 dakika sonrasında
penaltılarla aştı.
Futbol kamuoyunu hâlâ ikna
edebilmiş sayılmazlardı fakat bir
şekilde turları geçmekte, finale
doğru ilerlemektelerdi. Yarı finalde
de Galler’i 2-0mağlup ettiler ve
böylece 12 yıl sonra, tarihlerinde
ikinci kez finale kaldılar. Ne var ki
finalde karşılaşacakları taraf,
ev sahibi Fransa’ydı ve Fransızlar
bir önceki turda son dünya şampi-
yonu Almanya’yı 2-0’la geçmeyi
başarmıştı. Dolayısıyla Portekiz’in
yine çok şans tanınan tarafta
olduğu söylenemezdi.
Dahası, Portekiz’in her şeyi konu-
mundaki Cristiano Ronaldo da final
maçının başlarında sakatlandı ve
25’inci dakikaya gelindiğinde de
oyundan çıkmak zorunda kaldı.
Kalan 65 dakika içerisinde Fran-
sa’nın, Ronaldo’suz Portekiz karşı-
sında kupaya uzanmaması için
artık görünürde hiçbir sebep yoktu.
Fakat Fernando Santos’un öğrenci-
leri takım olarak çok iyi bir sa-
vunma ortaya koyup Fransa’ya
istediği fırsatları neredeyse maç
boyunca vermedi. Son dakika
içinde Gignac bir şans yakaladı
yakalamasına ama onda da vuruşu
direğe takıldı ve normal süre golsüz
sona erdi.
Yarımsaatlik uzatma bölümünün
de ilk yarısı golsüz sona ermişti.
İkinci yarının başlarındaysa, oyuna
79’uncu dakikada girmiş olan
Eder’in ceza sahası üzerinden çek-
tiği şut yakın direk dibinden ağlarla
buluşuyor ve Stade de France’ın da
büyük bölümü buz kesiyordu.
İşin daha da ilginci, Eder kulüpler
düzeyinde kariyerinde dört maçta
bir gol ortalamasıyla oynayan, millî
takımdaysa o güne kadar 28maçta
sadece üç gol atabilmiş bir isimdi.
Kalan süre içinde de Fransızların
çabaları skoru değiştirmeye yetme-
yince Portekiz, belki de en beklen-
medik zamanda ve en beklen-
medik biçimde tarihinin ilk Avrupa
şampiyonluğunu elde ediyordu. Hiç
kuşkusuz bu, 1992’de Danimarka ve
2004’te Yunanistan’dan sonra Av-
rupa Şampiyonalarındaki üçüncü
sürpriz şampiyonluk hikâyesiydi.
Onur Erdem
Sonuna gelmekte olduğumuz 2016’da futbol dünyasında birçok sürpriz yaşandı. Leicester City’nin
Premier Lig’de şampiyonluğa uzanması, Portekiz’in EURO 2016’dan zaferle dönmesi, Libertadores
Kupası finalinde Atletico Nacional ile Independiente del Valle’nin karşılaşması gibi… Hayretleri en
çok zorlayansa, İzlanda’nın Avrupa Şampiyonası’nda çeyrek finale kadar ilerlemesiydi.
ortekiz, futbol dünyasına ağırlı-
ğını ilk olarak 1960’larda koy-
muştu. Eusebio, Mario Coluna,
Jose Augusto ve Antonio Simoes
gibi isimlerle hemBenfica peş
peşe Avrupa şampiyonlukları
kazanmış hemde Portekiz Millî
Takımı dünya üçüncülüğüne
uzanmıştı. Ancak o dönemlerde
Avrupa Şampiyonası’na sadece
dört takımın katılmasının da et-
kisiyle o jenerasyon, bir Avrupa
Şampiyonası’nda boy göstere-
memişti. 1980’lerin sonunda
Portekiz Genç Millî Takımının üst
üste iki dünya şampiyonluğu
elde etmesiyle birlikte bu oyun-
cuların en olgun dönemlerini
yaşayacakları 1990’lar sonu ve
2000’lerin başı için Portekiz Millî
Takımı ile ilgili beklentiler de
tavan yapmıştı. Ancak Luis Figo,
Manuel Rui Costa, Joao Pinto,
Paulo Sousa ve Fernando Couto
gibi oyunculardan oluşan ve
‘altın jenerasyon’ olarak anılan o
takım, EURO 96’da çeyrek,
EURO 2000’de de yarı final
görmekle yetinecekti.
EURO 2004’ün ev sahipliğini
Portekiz üstlenmişti. Az önce
saydığımız yıldızlardan Figo ve
Rui Costa dışındakiler artıkmillî
takımda yer almıyordu, bu iki
oyuncuysa 32 yaşına gelmişlerdi.
Fakat birkaç hafta önce Şampi-
yonlar Ligi şampiyonluğuna
ulaşan Porto’dan Deco, Maniche,
Ricardo Carvalho, Paulo Ferreira
gibi isimler millî takıma taze kan
olmuşlardı. Dahası, geleceğin en
büyük yıldızlarından biri olması
beklenen Cristiano Ronaldo da
19 yaşında olmasına karşın artık
Amillî takımda kendisine yer
bulmaktaydı. Fakat bu iddialı
kadro, seyirci desteğine de sahip
olmasına karşın finalde Yuna-
nistan engeline takılmaktan
kurtulamayacaktı.
Yıllar geçtikçe Portekiz yıldızları
azalan ve tamamen Cristiano
Ronaldo’nun etrafında şekille-
nen bir takımgörünümüne
büründü. Bu süre zarfında EURO
2008’e çeyrek, EURO 2012’ye de
yarı finalde veda ettiler. EURO
2016’ya gelindiğinde de nere-
deyse kimse, Portekiz’in geç-
mişte yaptıklarından daha
2016’nınsürprizleri
P
70
71
EURO 2016’da Sürpriz Şampiyon: Portekiz