Previous Page  62-63 / 132 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 62-63 / 132 Next Page
Page Background

62

63

1984-85 sezonunda ligde bir kez

daha şampiyonluğa ulaşan

Aberdeen, bir sonraki sezonsa

Şampiyon Kulüpler Kupası’nda

çeyrek finale gelecek fakat bu

turda Göteborg’a 2-2 ve 0-0’lık

skorlarla elenecekti.

Öte yandan aynı dönemde Fergu-

son, İskoçların büyük teknik

direktörü Jock Stein’ınmillî ta-

kımdaki yardımcılığı görevini de

üstlenmişti. Ancak Stein, 10 Eylül

1985’te deplasmanda Galler ile oy-

nadıkları Dünya Kupası eleme

maçında geçirdiği kalp krizi son-

rasında hayatını kaybediyordu.

Bu elimolay sonrasında Ferguson

geçici olarakmillî takım teknik

direktörlüğü görevine de getirile-

cek ve kıtalararası play-off’ta

İskoçya’nın Avustralya’yı eleme-

siyle birlikte takımını 1986 Dünya

Kupası’na da taşıyacaktı. Meksi-

ka’daki turnuvada da Ferguson

takımın başındaydı fakat ilk turda

Federal Almanya, Danimarka ve

Uruguay gibi zorlu rakiplerle aynı

gruba düşen İskoçya; Danimarka

ve Federal Almanya’ya tek farkla

kaybediyor, Uruguay ile de golsüz

berabere kalınca erkenden elen-

mekten kurtulamıyordu.

Old Trafford’a uzanan yol

Turnuva sonrasında millî takım-

daki görevini bırakan Ferguson,

Aberdeen’deki işine kaldığı yer-

den devam etmekteydi. Takımbir

önceki sezon İskoçya Kupası’nı ve

Lig Kupası’nı kazanmıştı ve yeni

sezonda da Rangers ile Celtic’in

yanında yine şampiyonluğun

en güçlü üç adayından biri konu-

mundaydı. Ancak Kasım ayında

gelen bir teklif, sadece kendisinin

kariyerinde yeni bir sayfa açma-

sına yol açmayacak, Ada futbolu-

nun, hatta belki de dünya futbo-

lunun önemli kırılma noktaların-

dan birini teşkil edecekti.

Tarihinin en kötü sezon başlan-

gıçlarından birini yaşamakta olan

Manchester United, bunun neti-

cesinde teknik direktör Ron

Atkinson ile yollarını ayırmış ve

çareyi, Alex Ferguson’ı takımın

başına getirmekte bulmuştu.

Ferguson da Ada’nın en büyük

kulüplerinden birinden gelen

teklifi geri çevirmeyecekti. Ancak

İskoç çalıştırıcının işi hiç de kolay

olacağa benzemiyordu zira Atkin-

son’dan görevi devraldığında Uni-

ted, 22 takımlı ligde 21. sırada yer

alıyordu. Nitekimgöreve geldikten

iki gün sonraki ilkmaçında da

takımı deplasmanda Oxford

United’a 2-0mağlup olacaktı.

Yine de bundan sonra az çok to-

parlanan Kırmızı Şeytanlar, ligi

küme düşme korkusundan uzak

bir biçimde 11’inci sırada tamam-

ladı. Ertesi sezonda beklentilerin

çok üzerinde bir performans or-

taya koyan United, yıllar sonra ilk

defa şampiyonlukmücadelesi ve-

recek fakat Liverpool’un gerisinde

ligi ikinci sırada tamamlayacaktı.

Ne var ki bu performans kalıcı ol-

muyor ve bir sonraki sezon United

yeniden 11’inci sıraya geri dönü-

yordu. Ferguson da ciddi biçimde

tartışılmaya başlamıştı.

Edwards’a çok şey borçlu

1989-90 sezonu, United adına ligde

işlerin daha da kötüye gidişine

sahne oluyordu. Takım ligi 38 maçta

sadece 48 puan toplayıp 13. sırada

bitirmişti. Neyse ki Ferguson’ın

imdadına, Crystal Palace’ı yenerek

kazandıkları Federasyon Kupası

yetişmişti. Tabiî aslında, United

Başkanı Martin Edwards’ın ne

olursa olsun hâlâ kendisine güven-

mesi ve artan baskılara rağmen

onunla yola devam etmekte ısrarcı

olması Ferguson için bir can simidi

olmuştu.

1990-91 sezonu, Heysel faciası

sonrasında UEFA’nın İngiliz takım-

larına uyguladığı beş yıllık ambar-

gonun kalkmasının ardından gelen

ilk sezon olma özelliğini de taşı-

yordu. Bu sayede Manchester

United da Kupa Galipleri Kupası’nda

boy gösterme fırsatını yakalamış

ve finalde Barcelona’yı Mark Hug-

hes’un golleriyle 2-1 mağlup ederek

ambargonun ardından Avrupa’da

kupa kazanan ilk İngiliz ekibi

olmuştu. Ligdeyse Kırmızı

Şeytanlar sezonu altıncı sırada

bitirdiyse de Avrupa’da elde edilen

zafer, Ferguson’ın kredisini biraz

daha uzatmıştı.

Ertesi sezon, United şampiyonluk

yolunda uzun süredir olmadığı

kadar iddialıydı. Kalede Peter

Schmeichel, savunmada Denis

Irwin, Steve Bruce ve Gary Pallister,

orta alanda Paul Ince, Bryan Rob-

son ve Lee Sharpe, ileride de Brian

McClair ve Mark Hughes takımın

değişmez isimleri haline gelmişti

ve bu oyuncuların hemen hepsi de

formlarının zirvesindeydi. Üstelik

18 yaşındaki Ryan Giggs de son dö-

nemlerin en heyecan verici yıldız

adayı olarak takıma girmeye başla-

mıştı. United uzun süre ligi lider gö-

türecek, sezon ortasına doğru da

Kızılyıldız’ı mağlup ederek Süper

Kupayı da kazanacaktı. Ancak ligin

son haftalarında peş peşe puan ka-

yıpları yaşayan Kırmızı Şeytanlar

son düzlük öncesinde Leeds Uni-

ted’a geçilecek ve ikincilikle yeti-

necekti. NottinghamForest’ın

elinden alınan Lig Kupası’ysa >se-

zonun tek tesellisi olacaktı.

Cantona’nın tılsımı

Manchester United, 1967’den beri

hasret kaldığı lig şampiyonluğunu

avucunun içinden kaçırmıştı belki

ama bu sezon, Ferguson’a, yapboz-

daki eksik parçayı bulması adına

da hayli yol gösterici olacaktı. Şam-

piyon olan Leeds United’ın, sezon

arasında Fransa’dan transfer ettiği

Eric Cantona, Ferguson’ı çok etkile-

mişti ve gelecek planlarında ilk

sırayı da Fransız oyuncuyu Old

Trafford’a getirmek yatıyordu.

Neticede, yaz transfer döneminde

olmasa da Kasım sonuna doğru

Cantona, Manchester United’a

imzayı atıyordu. Bu transferin de

yarattığı pozitif ivmeyle United bu

kez işi çok daha sağlama alacak ve

sezon sonunda da 26 yıllık şampi-

yonluk özlemini nihayet sona

erdirecekti.

1993-94 sezonu, Şampiyonlar Ligi

ön elemesinde Galatasaray’a elenil-

mesinin şokuyla başladıysa da

ligde United yine rakip tanımaya-

cak ve fazla zorlanmadan şampi-

yonluğa ulaşacaktı. Hatta

Federasyon Kupası’nın da kazanıl-

masıyla takımduble yapmıştı. Bir

sonraki sezon Blackburn Rovers’ın

sürpriz şampiyonluğuna sahne

olduysa da United bunun ardından

iki peş peşe şampiyonluk daha

kazanacaktı. Bu şampiyonluklarda

David Beckham, Paul Scholes, Gary

Neville, Nicky Butt ve Phil Neville

gibi Ferguson’ın altyapıdan takıma

kazandırdığı gençlerin payıysa altı

çizilmeden geçilmemesi gereken

çok çok önemli bir detaydı. 1996-97

sezonunda gelen söz konusu dör-

düncü Ferguson şampiyonluğuysa

Old Trafford’da hayli buruk kutla-

nacaktı zira sezonun bitimiyle bir-

likte Eric Cantona futbolu bırakma

kararı alacaktı.

Duraklamalarda gelen

mucizevi zafer

Cantona’nın yokluğundaki ilk se-

zonda Kırmızı Şeytanlar ister iste-

mez bocalayacak ve ligde zirveyi de

ArseneWenger’in Arsenal’ine kap-

tıracaktı. Ancak forvette bir araya

getirilen Andy Cole-Dwight Yorke

ikilisi ve bu isimlerin Teddy She-

ringhamve Ole Gunnar Solskjaer

ile yedeklenmesi sayesinde United

belki de eskisinden de güçlü hale

gelecekti. Nitekim takım 1998-99

sezonunda sadece ülkesinde ligi ve

kupayı kazanmakla kalmayacak,

Şampiyonlar Ligi’nde de Bayern

Münih’e karşı oynanan unutulmaz

finalde, duraklama dakikalarında

Sheringhamve Solskjaer’in art

arda attığı gollerle rakibini 2-1

mağlup ederek 1968’den sonra

John Stein ve

Alex Ferguson...

İki efsane

yan yana...

Cantona

ve

Ferguson

Ferguson’ın gençleri Cantona ve Keane’in arasında...