

güçlendirmişti. Ne var ki o dönem
Serie A’da Maradona (Napoli), Pla-
tini (Juventus), Zico (Udinese) ve
Socrates (Fiorentina) gibi yıldızların
forma giydiği düşünüldüğünde
Verona’nın bu transferleri çok
gözde büyütülecek türden değildi.
Gelgelelim lig başlıyor ve Vero-
na’nın bileği bükülmek bilmiyordu.
Sezonun ilk yarısının son maçında
Avellino deplasmanında ilk yenilgi-
sini alan sarı-mavililer, şampiyon-
luk adayı takımlarınsa hepsine
çelmeyi takmayı başarmış ve ligde
de zirveyi ele geçirmişti. O esnada
hâlâ birçok kişi Verona’nın ikinci
yarıyla birlikte şampiyonluk yarışı-
nın stresini kaldıramayıp bir nok-
tada havlu atacağını düşünüyordu
belki ama Verona birkaç ay içeri-
sinde bu şekilde düşünen herkesi
utandıracak ve tarihinin ilk ve tek
Serie A şampiyonluğuna uzana-
caktı.
Larissa (1987-88)
Yunan futbolunda 1920’lerden iti-
baren çeşitli ulusal şampiyonalar
düzenlenmiş, 1950’lerin sonunda da
ulusal deplasmanlı lig uygulama-
sına geçilmişti. Larissa ise 1964’te
kurulmasından sonra Yunan Bi-
rinci Ligi’ne ilk kez 1974’te yüksel-
mişti. İkinci sezonunda küme
düşen, daha sonraysa 1979’da bi-
rinci lige geri dönen Larissa,
1980’lerin ilk yarısında Yunan fut-
bolunda belki de en önemli çıkışı
gösteren takımlardan biriydi.
1982-83 sezonunu, iki puanlı ligde,
şampiyon Olympiakos’un beş puan
gerisinde kapatarak ikinci olan
Larissa, 1982 ve 1984’te finalde
kaybettiği Yunanistan Kupası’nı ise
1985’te müzesine götürme başarı-
sını göstermişti.
Böylesine bir çıkış içerisinde olsa-
lar da Larissa’nın ligde şampiyon
olması hâlâ çok düşük bir ihtimaldi.
Zaten Yunanistan fazla şampiyon
çıkaran bir lig yapısına sahip de de-
ğildi. Ülkede şampiyonlukların ne-
redeyse tamamına yakını Olympi-
akos, Panathinaikos ve AEK ara-
sında paylaşılmıştı. Bu üç büyük
takımın haricinde Selanik temsilci-
leri PAOK’un iki, Aris’in de üç şam-
piyonluğu bulunuyordu. Fakat
Aris’inkiler deplasmanlı ulusal lig
dönemine ait değildi ve sonuncusu
da 1945’teydi.
Ligdeki bu üç-dört takımlı karteli
kırabilmek, herhalde Prometeus’un
Olimpos Dağı’ndan ateşi çalması
kadar zordu. Fakat 1987-88 sezo-
nunda Larissa herkesi hayretlere
düşüren bir performans ortaya ko-
yarak ilk haftalardan itibaren zirve
yarışının içerisine giriyordu. Olym-
piakos ile Panathinaikos’un çok
kötü bir dönem geçiriyor olması da
Larissa’nın ekmeğine yağ sürmek-
teydi. Ligin ilk altı haftasında altı
galibiyet birden alan takım, henüz
üçüncü hafta sonunda oturduğu li-
derlik koltuğundan sezon sonuna
kadar kalkmayacak ve bitime bir
hafta kala da imkânsız gibi görü-
nen şampiyonluğa ulaşacaktı. Bu
sezon, ayrıca Olympiakos ile Panat-
hinaikos’un ikisinin birden ilk
dörde giremediği tek sezon olarak
Yunan Ligi tarihine de geçecekti.
Deportivo (1993-94)
Verona ve Larissa’nın sürpriz zirve
yarışı serüvenleri mutlu sonla bit-
mişti belki ama onlar kadar şanslı
olmayan sürpriz takımlar da vardı.
Bunlar arasında avuçlarının içine
kadar gelen şampiyonluğu belki de
olabilecek en dramatik biçimde ka-
çıran takımsa Deportivo La Co-
runa’ydı. 1991’de 18 yıllık bir aranın
ardından La Liga’ya çıkan Deportivo,
bu ilk sezonda zar zor kümede ka-
lırken ertesi sezon Brezilyalı yıldız
Bebeto’yu transfer ederek bir anda
ligin üst sıralarını zorlayan bir ekibe
dönüşüyor ve Bebeto’nun 29 gol at-
tığı o sezonu da lig üçüncüsü olarak
tamamlıyordu.
Galiçya ekibinin bu başarısını
tekrarlayıp tekrarlayamayacağı
İspanya futbol kamuoyunda tartışıl-
maya başlamışken, 1993-94 sezo-
nunda Deportivo çok daha fazlasını
yapıyor ve 14. haftada ele geçirdiği
liderlik koltuğunda sezonun son
haftasına kadar geliyordu.
Son haftaya girilirken Deportivo 55
puandaydı, takipçisi Barcelona’nın
ise 54 puanı vardı. Ancak Barça’nın
averajı çok daha iyiydi ve Depor-
tivo’nun deplasmandaki son Valen-
ciamaçını mutlaka kazanması
gerekiyordu.
Ne var ki, Valencia önünde Depor-
tivo bir türlü istediği fırsatları yaka-
layamıyordu. Barcelona ise kendi
evinde Sevilla önünde farka git-
mekteydi. Maçların son dakikala-
rına girildiğinde Valencia’da hâlâ gol
sesi yokken Camp Nou’da Barça’nın
5-2’lik üstünlüğü bulunmaktaydı.
Barcelonalılar artık son düdükle bir-
likte şampiyonluk turu atmak için
geri sayıma başladığındaysa Valen-
cia-Deportivomaçında konuk ekip,
bir son dakika penaltısı kazanmıştı.
Ancak Deportivo’nun penaltıcısı
Donato, dakikalar önce oyundan
çıkmıştı ve zorlu görevi, savunma
oyuncusuMiroslav Djukic üstlen-
mişti. Topun ağlarla kucaklaşması
durumunda şampiyon Deportivo
olacaktı. Ne var ki Djukic topu kaleci
Gonzalez’in kucağına yuvarlıyor ve
Deportivo’nun haftalardır sürmekte
olan peri masalı, korkunç bir kâbusa
dönüşerek sona eriyordu.
Blackburn Rovers (1994-95)
Manchester United, Alex Fer-
guson yönetiminde, 1993 yı-
lında kazandığı şampiyonlukla
tam 26 yıllık şampiyonluk has-
retine son vermişti. Kırmızı
Şeytanlar, ertesi sezonsa Pre-
mier Lig’i üst üste ikinci kez
zirvede tamamlayarak gitgide
rakipsiz olmaya başladıklarının
sinyallerini veriyordu. United’ın
normalde şampiyonluk yolun-
daki doğal rakipleri olması
beklenen Arsenal ve Liverpool
ise o günlerde istikrarsız bir
dönemgeçirmekteydi ve bu da
United’ın işini daha da kolay-
laştırmaktaydı.
96
97