

94
95
Bu sezon Avrupa futbolunda en çokmerak edilen konuların belki de başında, Leicester’in Premier
Lig’deki müthiş çıkışını daha ne kadar sürdürebileceği ve sezon sonunda nerede olacağı geliyor.
Öte yandan geçmişte de Leicester’inkine benzer maceralar yaşayan takımlar vardı.
İşte Avrupa’nın belli başlı liglerinde son 30 senedeki sürpriz şampiyonluk adayları ve akıbetleri.
Leicester’insonu hangisininki gibi olacak?
Verona (1984-85)
undan sadece 10 ay öncesinde
Leicester City, Premier Lig’in en
zayıf halkası konumundaydı.
2015’in Mart ayının sonuna gelin-
diğinde ligin debine demir atmış
olan Tilkiler, 29maçta sadece
dört galibiyet alabilmişti ve pu-
anları da 19’du. Düşme hattının
hemen üzerinde yer alan Sun-
derland’inse bir maç fazlasıyla 26
puanı bulunmaktaydı. Leicester,
yeni yükseldiği Premier Lig’de ilk
beş haftada sekiz puan alarak
aslında iyi bir başlangıca imza
atmış fakat sonradan öyle bir te-
petaklak gitmişti ki, 24maçta el-
lerine yalnızca 11 puan geçmişti.
Zaten çoğu kişiye göre Leicester
artık düşmüştü de uzatmaları
oynuyordu.
Ancak ne olduysa Nisan ayıyla
birlikte oldu. Tilkilere sanki bir
sihirli değnek değmişti. Sekiz
haftadır galibiyete hasret olan
takımbirden peş peşe dört maç
kazandı. Sonra, ligin lideri Chel-
sea’ye evlerinde yenilseler de ar-
dından kalan dört maçta 10 puan
topladılar ve toplamda 41 puana
ulaşıp 14. sırada tamamladıkları
lige de son haftada 5-1’lik
Queens Park Rangers galibiye-
tiyle noktayı koydular. Ligin
dörtte üçlük bölümünde topladığı
puandan fazlasına son çeyrekte
ulaşan takım adeta küçük çaplı
bir mucizeye imza atmıştı.
Bu büyük çıkışa rağmen, içinde
bulunduğumuz sezon başlamak
üzereyken Leicester yine başlıca
düşme adayları arasında gösteri-
liyordu. Kadroya çok önemli tak-
viyeler yapılmadığı gibi, dört
senedir teknik adamlık göre-
vinde bulunan ve bir önceki
sezon da Leicester’i Champion-
ship’ten Premier Lig’e çıkaran
Nigel Pearson’ın da görevine
“yönetimkuruluyla yaşanan
uzlaşmazlıklar” gibi bir baha-
neyle son verilmişti.
Daha da fenası, Pearson’ın yerine
getirilen ismin Claudio Ranieri
olmasıydı. Ranieri çok tecrübeli
bir teknik adamolabilirdi belki
ama son bir-iki yıl içerisinde
Avrupa futbolunda kariyeri en
tepetaklak giden isimde ondan
başkası değildi. Öyle ki Ranieri,
2014 Dünya Kupası’ndan sonra
Yunanistan Millî Takımı’nın ba-
şına geçmişti. Devraldığı takım,
Dünya Kupası’nda çeyrek finalin
kıyısından penaltı vuruşları neti-
cesinde dönmüş ve bir önceki
Avrupa Şampiyonası’nda da son
sekize kalmıştı. Üstelik Yunanis-
tan, EURO 2016 elemelerine de
seri başı olarak girmiş ve Ro-
Onur Erdem
B
manya, Kuzey İrlanda, Macaristan,
Finlandiya ve Faroe Adaları’ndan
oluşan hayli kolay bir gruba da
düşmüştü. Ancak Yunanlar, Ranieri
yönetiminde bu grupta oynadığı
dört maçta galibiyet dahi alamaz-
ken en sonunda gidip Faroe Ada-
ları’na kendi sahalarında da
yenilmiş ve grubun dibine demir
atmıştı. Tabiî bunun sonucunda ele-
meler bitmeden Ranieri’nin göre-
vine de son verilmişti. Ancak
İtalyan teknik adamın bıraktığı
enkaz neticesinde Yunanistan da 16
yıl aradan sonra ilk defa bir Avrupa
Şampiyonası’nda boy göstereme-
yecekti.
Böylesine büyük bir çuvallamanın
ardından Ranieri’nin Premier Lig’de
bir kulübü çalıştıracak olması da
hayli tartışma konusu olmuş ve
Leicester’in kümede kalabileceğine
ihtimal verenlerin sayısı iyiden iyiye
azalmıştı. Buna rağmen lige Sun-
derland veWest Hamgalibiyetle-
riyle başlayan, ardından da dört
maçta daha yenilgi yüzü görmeyen
Leicester, çoğu kişiyi şaşırtacaktı.
Her ne kadar Eylül sonunda iç sa-
hada Arsenal karşısında 5-2’lik ağır
bir yenilgi alındıysa da sonrasında
oynanan 10maçta toplanan 26
puan, bir anda Tilkileri ligin zirve-
sine taşıyacaktı.
Artık konuşulan, Leicester’in kü-
mede kalıp kalamayacağı değil,
zirve mücadelesini sürdürüp sürdü-
remeyeceğiydi. Yıl sonuna doğru
biraz bocalayan takımüç maç üst
üste galip gelemediyse de ardından
tekrar toparlanıp oynadığı son üç
karşılaşmada yedi puan topladı ve
Premier Lig’in 23. haftasını da en
yakın takipçileri, 44’er puanlı Arse-
nal ve Manchester City’nin üç puan
önünde, 47 puanla lider olarak ta-
mamladı.
Tilkilerin önünde halen daha çok
uzun bir yol var. Bu noktadan sonra
kalan 15 haftada bulundukları ko-
numu koruyup destansı bir şampi-
yonluğa imza atmak da, bir anda
çözülüp sezonu Avrupa kupalarına
dahi katılamadan bitirmek de ihti-
maller arasında. Hangi ihtimalin
gerçekleşebileceğini söylemekse
herhalde müneccimlerin işi olabilir,
o yüzden o doğrultuda fazla bir yo-
rumda bulunmayacağız. Bunun ye-
rine, Avrupa futbolunda yaklaşık
son 30 sene içerisinde, Leicester’in-
kine benzer bir çıkış gösteren ta-
kımları hatırlayıp, bu hikâyelerden
yola çıkarak Leicester’in neler ya-
pabileceğini hayal etmesini ise
TamSaha
okurlarına bırakacağız.
Verona, 1903 yılında kurulmasına
karşın 1980’lere gelinene kadar
İtalyan futbolunda hiçbir ağırlığı ol-
mayan bir takımdı. 1982’de Serie
B’de şampiyon olduklarında yük-
seldikleri Serie A’da daha önce 11
sezon oynamışlar ve bunlarda
dokuzunculuktan yukarı çıkama-
mışlardı. Üç defaysa küme düş-
müşlerdi. 1982-83 sezonu başlar-
ken Verona’nın kadrosunda da öyle
tüm dikkatleri üzerine çekecek
cinsten oyuncular yoktu. Ancak
takım üst sıraları hayli zorlamış ve
sezonu da dördüncü sırada tamam-
lamıştı. İtalya Kupası’nda da final
oynayan sarı-mavililer, buradaysa
Juventus’a kaybetmişti. Ertesi
sezon da Verona istikrarlı çizgisini
koruyor ve ligi altıncı sırada bitirir-
ken, İtalya Kupası’nda da yeniden
final oynuyor, fakat bu sefer de
Roma engeline takılıyordu.
Bu başarılı performansa karşın Ve-
rona yine de Serie A’da şampiyon-
luğa ulaşabilecek çapta bir takım
olarak görünmüyordu. 1984-85 se-
zonu başlarken de İtalya’da nere-
deyse kimse Verona’yı
şampiyonluk adayları arasında
göstermemekteydi. Gol yollarına,
Danimarka Millî Takımı’nda yıldızı
parlayan Preben Elkjaer ile takvi-
yede bulunan takım, savunma hat-
tınıysa Federal Alman Millî
Takımı’nın önemli oyuncularından
biri olan Hans-Peter Briegel ile