Previous Page  42-43 / 140 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 42-43 / 140 Next Page
Page Background

utbolu sevmek için onlarca sebep

sayabiliriz ancak bunların hemen

hepsini özetleyebilecek unsur,

oyunun her zaman sürprizlere

açık olması belki de. Kazanmaya

giden çok sayıda yolun olması ve

taktik anlamda yeniliklerin her

daimaçık kalması, futbolumut-

lak kesinliklerden uzaklaştıran

nitelikler. Hal böyle olunca hiçbir

felsefe çok uzun süre baskın

halde kalamıyor ve onu alt eden

bir görüş illa ki ortaya çıkıyor.

Pep Guardiola, JoseMourinho,

Jürgen Klopp, Carlo Ancelotti ve

Diego Simeone’nin neredeyse bir

kartel oluştururcasına futbol

dünyasını domine etmesi de

böyle bir mücadeleye sahne

oluyor aslında.

Müthiş beşli

Beş ismin arasında yapıcı ve

üretken bir futbol anlayışını ön

plana koyan tek isimPep Guar-

diola. Katalan teknik adamBar-

celona’dan aldığı oyun kültürünü

bambaşka bir boyuta taşıdı. Nite-

kimBayernMünih gibi bir başka

köklü kulübe gittiğinde bile bu

anlayışı benimsetmesi uzun za-

manını almadı. Detaylara verdiği

önemve her rakibini ayrı ayrı in-

celeyerek onun zayıflıkları üze-

rinde yaptığı uzun çalışmalar,

Guardiola’yı döneminin en çalış-

kan hocası haline getiriyor.

Bu özelliğini henüz teknik adam-

lığa başlamadığı günlerdeMar-

celo Bielsa ve Johan Cruyff ile

yaptığı saatler süren dostane

futbol tartışmalarında belli

etmişti Guardiola.

Barcelona B’nin başında geçirdiği

bir sezon ise ona aklındakileri

uygulayabileceği sınırsız ve

deneysel bir ortamhazırlamıştı.

Üstelik genç takımda görev yapı-

yor olmak bunu bir kat daha ko-

laylaştırıyordu. Nitekim takımını

küme yükseltmiş olması ve

oynattığı oyunun kalitesi, bir

sonraki sezon o deneyselliği A

takımda da uygulamak için Gu-

ardiola’ya cesaret verdi. Bugün

Bayern’in herhangi bir maçından

hemen önce ilk 11’ler açıklandı-

ğında kimse takımın ne şekilde

sahaya dizileceğini tamolarak

tahmin edemiyor. Bu da Guardio-

la’nın ne kadar esnek ve yenilikçi

bir teknik adamolduğunun en

güzel özeti olabilir. Zira onun için

dizilişlerden daha önemli bir şey

varsa o da topa sahip olarak sa-

hadaki alanı her metrekaresine

kadar kontrol edebilmek.

Guardiola’nın takımları gole

giden yolda ne kadar sabırlı ve

bolca pas yapıyorsa, onun felse-

fesine antitez üretmeye çalışan-

lar tam tersini uyguluyor. Jose

Mourinho, Jürgen Klopp ve Diego

Simone’yi futbol sahnesinde ön

plana çıkaran anlayışın altında

öncelikli olarak disiplinli takım

savunması yatıyor. Bu isimlerden

özellikle son ikisinin takımla-

rında rakip kaleye giderken Gu-

ardiola’nınkini neredeyse

Futbol tarihinde her dönemin oyun anlayışını şekillendiren teknik adamlar ön plana çıkıyor.

Son yıllarda ise Pep Guardiola, Jose Mourinho, Jürgen Klopp, Carlo Ancelotti ve Diego

Simeone’nin oluşturduğu beşli, kendine etkileyici bir teknik direktör arayan her üst düzey

Avrupa kulübünün gündemine oturuveriyor. Temel olarak iki farklı görüş etrafında

şekillenen bu rekabet, elbette tarihteki tek örnek değil.

Teknik adamsavaşları

Mustafa Akkaya

aratmayan bir pas kalitesi izledik

zaman zaman. Ancak bunu öylesine

hızlıca ve rakibin hataya yatkın ol-

duğu bir zamanda yapıyorlar ki,

pozisyonun başlangıcı ve bitişi ara-

sındaki süre göz açıp kapayıncaya

kadar geçiyor. Bu özelliği ileri uçta

başlayan yoğun pres ve katı takım

savunması ile birleştirince, gol ye-

mesi vemağlup olması zor bir anla-

yışmeydana geliyor.

JoseMourinho’yu Guardiola’ya karşı

savaşan sınıfın en çalışkanı, en ba-

şarılısı ve aynı zamanda en yara-

mazı ve sivri dillisi olarak görebiliriz.

Zira Portekizli teknik adam taktik

anlamda sınıf arkadaşlarının birer

adım ilerisinde olmakla kalmıyor,

aynı zamanda saha dışında da der-

sine en iyi çalışan isimolarak öne

çıkıyor. Jose’nin uyguladığı akıl

oyunları ve kontrollü olarak başlat-

tığı lâf atışmaları pek kimsenin

hoşuna gitmese de çoğu zaman so-

nuca etki edecek cinsten. Çalıştığı

tümülkelerde rakip teknik adamve

medya ile sürtüşmelerine fazlasıyla

alıştık.

Carlo Ancelotti ise iki kalıptan hiçbi-

rine aslında tamolarak girmiyor.

Onu salt topa sahip olarak rakibe

üstünlük kuran bir teknik adam

şeklinde niteleyemeyeceğimiz gibi,

takımsavunmasına öncelik veren

biri olarak da tanımlayamayız. An-

celotti’nin anlayışının her şeyden

biraz içerdiğini söyleyebiliriz. Elin-

deki oyuncu havuzu ne olursa

olsun, oyuncularına karşı takındığı

babacan tavır ve onlardan bir şe-

kilde etkili bir ekip oluşturabilme

kabiliyeti, Ancelotti’yi pragmatiz-

min zirvesinde bir teknik adamha-

line getiriyor. Ülkemizde “enkaz

devraldık” şeklindeki klişe deyimin

tam tersini benimseyen Ancelotti,

oyun anlayışı fark etmeksizin ba-

şına geçtiği her takımı ileri taşıyabi-

liyor. Mourinho’danmiras aldığı Real

Madrid’e 10’uncu kez Şampiyonlar

Ligi’ni kazandırdıktan sonra önü-

müzdeki sezon Bayern’de Guar-

diola’dan boşalan koltuğa oturacak

Ancelotti. Başka bir deyişle, farklı iki

futbol ekolünün en önde bayrak

sallayan idol isimlerinin şekillendir-

diği takımları devralıp başarılı gidi-

şatı aynen devamettirmeyi biliyor.

Real Madrid’den önce Juventus,

Milan, Chelsea ve PSG’de de kupalar

kazanabilmiş olması, Ancelotti’yi

doğal olarak gözde bir lider haline

çoktan getirdi bile.

Beş teknik adamarasındaki en

büyük rekabet söz konusu oldu-

ğunda akıllara net biçimde Guar-

diola veMourinho geliyor. Aslında

birinin Barcelona’da takımkaptanı,

diğerinin de yardımcı teknik adam

olduğu yılları düşününce aynı kültür

içinden böylesine zıt iki yolun nasıl

çizilebildiğini anlamak güç gelebilir.

Zaten Guardiola veMourinho’nun

sahip olduğu sıra dışı zekânın al-

tında da bu esneklik yatıyor. Porte-

kizli, bir anlamda Anakin Skywal-

ker’dan Darth Vader’a dönüşürken

bu ikilinin rekabeti şekillenmeye

başlamıştı. Ancak 2008 yazı kesin-

likle ateşi körükleyen dönümnok-

tası oldu. Aslında o yazı dünya

futbolu için de bir kırılma anı

sayabiliriz.

Frank Rijkaard’ın ardından takıma

teknik adamarayan Barça yönetimi,

Ernesto Valverde ve Ronald Koeman

gibilerini eledikten sonra iki isim

arasında kalmıştı. Bir yanda Barce-

lona B’de sıra dışı işlere imza atmış

yenilikçi ve bir o kadar tecrübesiz

Guardiola, öteki yanda ise kendini

kanıtlamış fakat Vader’dan nasıl

tekrar Anakin’e dönüşeceği soru

işareti olanMourinho… Yönetimle

yaptığı görüşmelere çok iyi hazırla-

nan Portekizli bu işi gerçekten isti-

yordu ve kendi oyun anlayışını

Barcelona’nın 4-3-3’üne nasıl

adapte edeceğini açıklayan detaylı

bir sunumbile hazırlamıştı. Ne var

ki Başkan Joan Laporta’nın ağırlığını

koymasıyla beraber görevi Guar-

diola kaptı ve ilk yılında kazanma-

dık kupa bırakmadı. Sonraki sezon

Şampiyonlar Ligi’ni yarı finalde Bar-

ça’yı eleyerek kazanan Inter’li Mou-

rinho, bir anlamda intikamaldı.

Ardından El Clasico rüzgârını da

arkasına alan ikili, benzerine zor

rastlayacağımız türden bir rekabeti

futbolseverlere yaşattı.

43

42

F

Guardiola

Mourinho

Ancelotti

Klopp

Simeone