muz için şanslıyız. Daha önce de
belirttiğimgibi Başkanımız Kud-
dusi Müftüoğlu’na, Bünyamin Ge-
zer’e ve başta İstanbul üyelerimiz
Sadettin Güler, İsmet Cengiz, Erdal
Güleç olmak üzere MHK üyeleri-
mize bana bu yıl verdikleri müsa-
baka görevlerinden dolayı teşek-
kür ediyorum. Ben de verilen
şansı en iyi şekilde kullanmaya
çalıştım.
Türk hakemliğinin dünya klas-
manındaki yeri Cüneyt Çakır’la
yapılan çıkışa kadar Türk futbo-
lunun gerisindeydi. Ancak bugün
bakıldığında Şampiyonlar Ligi fi-
nali yöneten, Avrupa Şampiyo-
nası ve Dünya Kupası finallerinde
yarı final maçlarında düdük çalan
bir Cüneyt Çakır gerçeği var. Türk
hakemliğinin yaptığı bu sıçrama
Cüneyt Çakır’ın şahsıyla mı sı-
nırlı yoksa bugünmaç yöneten
çok sayıda genç hakeme bakarak,
Türk hakemliğinin genel olarak
bir çıkışta olduğu değerlendir-
mesi yapılabilir mi?
Bir kere Cüneyt Çakır gibi bir ha-
kemle aynı dönemde hakemlik
yaptığımız için çok şanslı bir jene-
rasyonuz. Cüneyt Çakır ve ekibi
Türk hakemliğinin çıtasını çok
yukarlara taşıdı. Öncelikle onların
bize açtığı bu yolda ilerlemek ve
bayrağı da mümkün olduğunca
daha da ileri taşımak istiyorum.
Cüneyt Çakır’ın bu konuma gel-
mesi tabiî ki çok çalışmasından
kaynaklanıyor. Ben de onu örnek
alarak çalışmalarıma devam
etmek düşüncesindeyim. Cüneyt
Hoca ve ekibi şu anda çok üst dü-
zeyde müsabakalar yönetiyor.
Benimde hedefimonun yönet-
mediği müsabaka kalırsa omüsa-
bakayı yönetebilmek veya en
yükseğe çıktığı takdirde onun
başarısını tekrarlamak.
Cüneyt Çakır’la aynı dönemde
hakemlik yapmanın sizin için
neden bir şans olduğunu biraz
açar mısınız?
Bir kere Cüneyt Çakır bizim için
bir lokomotif. Türk hakemliğinde
40 yıldır başarılamamışı başarmış
bir hakem. Saha içinde ve saha dı-
şındaki tavır ve davranışlarıyla
örnek bir hakem. Özellikle ha-
kemlik disiplini, maç içinde oyun
kurallarını yorumlayabilme kabi-
liyeti ve ayrıca maç sonrası ana-
lizlerinin eğitimlerde bize
sağladığı katkılarla üst düzeyde
bir performans sergiliyor.
Cüneyt Çakır’ın hakemler için
bir de eğitici rolü var öyle mi?
Zaten en büyük özelliklerinden
biri bu. Genç hakemlere değer ve-
riyor, onların gelişimlerine katkı
sağlıyor.
Siz de artık FIFA kokartı takmaya
hak kazandınız. 33 yaş, FIFA ha-
kemi olarak ilerleyebilmek için
bazılarınca geç bir yaş olarak de-
ğerlendiriliyor. Sizin bu konudaki
fikriniz nedir?
33 yaş FIFA hakemi olmak için
çok genç bir yaş olmamakla bera-
ber, tecrübe edinmiş biri için
önündeki 12 yılı dolu dolu geçire-
bileceği bir zaman dilimi. FIFA ha-
kemliğinin yükselme kriterleri
belli. 3. Kategoriden giriyor, 2. Ka-
tegori, 1. Kategori ve nihayetinde
ulaşabilirseniz Elit Kategoriye
ulaşıyorsunuz. Bunlar için de her
6 ayda bir FIFA klasman belirle-
mesi yapıyor. Ya da senede bir ka-
tegori atlayabiliyorsunuz. Benim
de hedefimCüneyt Çakır’ın bu-
lunduğu Elit Kategoride yer
alabilmek. Teorik olarak önü-
müzdeki 5 yıl içinde Elit Kate-
goride yer alma ihtimalimvar.
Geriye kalan 7 yıl da Elit Kate-
goride çok uzun bir süre. Dola-
yısıyla 33 yaş için geç kalınmış
denilemez. Kaldı ki 33 yaş
Türk hakemliği için genç sayı-
lacak bir yaş. Benimyaşadı-
ğım tecrübeyle 33 yaşında
FIFA hakemi olabilmenin de
bir kazanımolduğunu düşü-
nüyorum.
Bu tecrübe konusunu sık sık
vurguladınız. Aslında Süper
Lig’de çok fazla maç yönet-
meden FIFA hakemi oldunuz
ama bir de “Ömrümün yarısı
kadar hakemlik tecrübem
var” söyleminiz var. Bu tec-
rübe konusunda kamuoyunu
aydınlatmanın faydalı olaca-
ğını düşünüyorum.
Dediğiniz gibi Süper Lig’deki
17. maçımda FIFA hakemi
oldum. Sözünü ettiğim tec-
rübe konusunu ise örneklerle
anlatayım. İstanbul hakemi
olmanın, Anadolu’daki arka-
daşlarımıza göre avantajları
var. Bir hakemne kadar çok
maç yönetirse o kadar fazla
tecrübe ediniyor. Bu amatör
ligden Süper Lig’e kadar bu
şekilde. Ben amatör ligde mü-
sabakalara başladıktan sonra
klasmana aday olduğum
1999-2000 sezonunda özel
maçlar, okul maçları, halı saha
maçları dâhil 400-500 ara-
sında maç yönettim. Ana-
dolu’da hayatı boyunca belki
bu kadar maç yönetmemiş
hakem arkadaşlarımız vardır.
Tecrübe derkenmaç tecrübe-
sinden bahsediyorum. Bu çok
basit bir örneği. Bunun dışında
3. Lig’de, 2. Lig’de ve PTT 1.
Lig’de çıktığımmüsabakaları
da katarsak gerekli maç tec-
rübesini kazanmış olduğumu
düşünüyorum. Ulusal hakem-
lik yaptığımdönemde perfor-
mansımdan dolayı bir üst
klasman olan PTT 1. Lig’de 2
maçta hakem olarak görev-
lendirildim. Işığı orada gör-
müştüm. Toplamda 3. Lig’de
28, 2. Lig’de 54, PTT 1. Lig’de 43
maçta hakemlik yaptım. Bu
müsabakalarda yaşadığınız
olumlu ya da olumsuz olaylar
da sizin gelişiminize çok
büyük katkı sağlıyor.
Olumsuz olaylar nasıl katkı
sağlıyor? Bu konuda örnek
verebilir misiniz?
Olumsuz olaylar, siz zirve
noktasındayken karşınıza çı-
karsa hakemliğinizi geriye gö-
türebilir. Ama bu olayları
hakemliğinizin başlangıcında
yaşarsanız mutlaka ve mut-
laka size tecrübe ve artı ola-
rak geri döner. Başlangıçta
başıma bu tip olaylar çok
geldi. Saha içinde futbolcularla
diyaloğum çok iyidir. Futbol
oynamış olmanın da verdiği
72
73
Müsabakamın olmadığı
haftalarda amatör maç
yönetmeye çalışıyorum.
Omüsabakalarda oluşan
pozisyonlar diğer
liglerdekilerden çok daha
farklı ve çok daha hızlı
gelişen pozisyonlar. Özellikle
amatör müsabaka istiyorum
ki, başıma daha sonra böyle
bir pozisyon gelirse nasıl
hareket edeceğimi bileyim.
Pierluigi Collina’nın
futbolcularla diyaloğu,
Anders Frisk’in fiziksel
performansı ve beden dili,
Markus Merk’in de otoritesi
benim için hep örnek
olmuştur. Bir de beni en çok
etkileyen hakemlerden biri
Lubos Michel’dir.
“
“