TamSaha Dergisi - 134 - page 36-37

37
36
rektörü Markus Babbel’di. Kendisi
beni sıklıkla arayıp, takımına kat-
mak istediğini söylüyor ve Lever-
kusen’e de görüşmeye geliyordu.
Sisteme dayalı, iyi bir takımkur-
mak istiyordu ve bu hedeflerini
anlatırken beni de ikna etmeye
çalışıyordu. Tabiî ki Hoffenheim’in
hedefleri, Leverkusen’inkilerden
büyük değildi ancak hemBab-
bel’in beni bu kadar istemesinden
hemde “Belki bir adımgeri atarım
ama sonrasında iki adım ileri gi-
derim” düşüncesiyle Hoffenheim’i
tercih ettim. Henüz 24 yaşınday-
dımve burada daha öne çıkabile-
cek performansımla bir sıçrama
yapabileceğimi düşündüm. Ancak
her şey beklediğimgibi olmadı.
İyi bir takımoluşturulamadı. Bab-
bel’le de çok uyumyakaladığım
söylenemez. Nihayetinde istedi-
ğimperformansı gösteremedim.
Sezonun ikinci yarısında da
önemli bir sakatlık yaşamıştımve
ancak 2 ay sonra sezon sonuna
doğru sahalara geri dönebilmiş-
tim. Küme düşmekten de son
maçta kurtulduk. Ertesi sezon ba-
şında ise içlerinde benimde bu-
lunduğumve takıma geçen sezon
dâhil olmuş 6-7 oyuncu yeni tek-
nik direktör Markus Gisdol tara-
fından ikinci takıma gönderildi.
Takımdan ayrılmak istiyordum
ancak bu durumdan ötürü tabiî ki
bir takıma transfer olmamkolay
gözükmüyordu. Leverkusen’in o
sezon yine forvet ihtiyacı vardı ve
beni de tanıyorlardı. Bundan do-
layı, transfer döneminin son gün-
lerinde eski takımıma 1 seneliğine
kiralık olarak geri döndüm. Lever-
kusen’de de o sezon takımın ba-
şında, beraber oynama şansı da
bulduğumSami Hyppia vardı.
Ancak, o sezon da fazla forma
şansı bulamadımve istediğim
performansı sergileyemedim
açıkçası. Hocanın oyuncu tercih-
leri de bundan etkili oldu diyebili-
rim.
Yeni bir başlangıç için
Kasımpaşa’ya geldim
İkinci Leverkusenmacerandan
sonra yeni adresin Türkiye’ydi ve
senin gibi Avrupa futbolunda
tanınan birçok yabancıyı kadro-
sunda barındıran Kasımpaşa
oldu…
İki sezon boyunca yaşadığım sı-
kıntıların ardından, kariyerimde
yeni bir başlangıç yapmak istiyor-
dum. Kasımpaşa da hedefleri olan
bir kulüptü. Kadroda tanıdığım
oyuncular da vardı. Geçen sezon
kadroda bulunan Ryan Babel ile
Hoffenheim’dan takım arkadaşıy-
dım. Tunay Torun’u da yakından
tanıyordum. O dönemki teknik di-
rektör Şota Arveladze ile de gö-
rüşmelerimoldu. Bana bu yeni
başlangıç imkânını sundu kulüp.
Ben de kulübü ve takımı takip
ettimbu süreçte ve kendimi bu-
raya yakın hissettim. Sonuçta da
kulüple birlikte karar verdik ve
Kasımpaşa’ya transfer oldum.
Kayak kazasının ardından belki
de hayatındaki en ciddi sakatlığı
Kasımpaşa’ya transfer olur olmaz
yaşadın ve henüz sezon başlamadan diz
bağların koptu. Leverkusen’de takım ar-
kadaşlarının başına gelen, bu sefer ne
yazık ki senin başına geldi yani. Bu
sezon ise görüyoruz ki, sakatlık seni hiç
etkilememiş... Bu süreci nasıl atlattın?
Geçen sezon bahsettiğimgibi, kariye-
rimde yeni bir sayfa açmak için Kasım-
paşa’ya transfer olmuştum. Ancak daha
oynayamadan ciddi bir sakatlıkla karşı
karşıya kaldım. Her işte bir hayır var
derler, demek ki kısmet değilmiş. Geçen
sezon hedeflediğim şeyleri, bu sezon
yapmak nasipmiş demek ki. Gelecek
haftalarda daha da iyi olacağım. Sakatlık
süresince futbol oynamanın kıymetini
daha da iyi anladım. Çok zor bir dönemdi
benim için. Bu noktada, kulüp yetkilileri-
nin ve takımdoktorlarının tedavi süre-
cinde bana verdiği her türlü destek de
çok önemliydi. Benim en sağlıklı ve en
çabuk şekilde sahalara geri dönmemi
sağladılar. Bu yüzden onlara da bu vesi-
leyle çok teşekkür etmek isterim. Tabiî ki
bu tarz sakatlıklarda insan bazen sıkın-
tıya düşebiliyor. Eskisi gibi sahalara dö-
neceğimdeseniz de tedavi ve güçlenme
aşamasında zorlandıkça hep kendinizi
sorguluyorsunuz “Eskisi kadar kuvvetli
olabilecekmiyim, şutlarım aynı oranda
Ben Brezilyalı Ronaldo ve Cristiano Ronaldo ile
büyüdüm. Onlarınmaçlarını izledim sürekli. Bazen
idmanlardan sonra çeşitli frikik ve şut çalışmaları
yapıyorum. Onların çektiği şutları deniyorum. Bunları
becerebildikten sonra da yavaş yavaş maçlarda
deniyorum. Onları izleyerek kendime bir şeyler
katmaya çalışıyorum.
İsviçre AMillî Takımı’na baktığınıza aslen İsviçreli olan
sadece 3-4 oyuncu olduğunu görürsünüz. Benimgibi
Türk kökenli, ya da Arnavut veya Afrika kökenli
oyuncular bulunuyor takımda. Farklı kökenlerden
oyuncuların artmasının takıma bir çeşitlilik ve daha
farklı bir kalite getirdiğini söyleyebilirim.
Türkiye çok iyi oyunculara sahip bir takım. Türkiye’yi
takımolarak çok beğeniyorum. Stres dolumaçlarda iyi
sonuçlar almak çok önemli. Karakter göstermeden
olabilecek şeyler değil bunlar ve Türkiye’de de bu var.
Bu özelliğin, finallerde de Türkiye’nin kritikmaçlarında
etkili olacağını düşünüyorum.
1...,16-17,18-19,20-21,22-23,24-25,26-27,28-29,30-31,32-33,34-35 38-39,40-41,42-43,44-45,46-47,48-49,50-51,52-53,54-55,56-57,...148
Powered by FlippingBook