TamSaha Dergisi - 134 - page 38-39

ve sertlikte olacakmı?” diye. Ama
bu düşünceler aklınıza gelse bile,
bu tarz dönemlerde asıl önemli
olan bunları hiçe sayarak tama-
men pozitif düşünmek. Olumlu
düşününce ve sakatlık süresince
elindekilerin kıymetini anlayınca,
insanın tekrar sahaya çıkabilmesi
bile çok anlamlı geliyor. Belki de
geçen sezon direkt oynasaydım
bu kadar başarılı olamayacaktım,
kimbilir. Daha da sağlambir şe-
kilde geri döndüğümü düşünüyo-
rumo yüzden.
Kariyerinde yeni bir sayfa açmak
için geldiğin kulübünde takım
olarak hedefleriniz neler? Bu
doğrultuda neler yapıyorsunuz?
Takımolarak iyi gidiyoruz, daha
da iyi olabiliriz. Bu şekilde devam
edersek, ligde fark yaratmaya
devam edeceğimizi düşünüyo-
rum. Hocamızla birlikte iyi bir
sistem oturttuk takımda. Hedef-
lerimiz var. Bunlardan biri de
Avrupa kupalarında yer almak.
Bence hedefi olmayan birey ya da
takımbaşarılı olamaz. Herkesin
kendine her zaman bir hedef koy-
ması ve bu uğurda mücadele et-
mesi gerek.
Kariyerinde şu ana kadar üç ayrı
ülkede mücadele ettin. Önce
İsviçre, sonra Almanya, şimdi de
Türkiye. Bu üç ülke futbolu
arasındaki farklılıklar nedir
sana göre?
Futbol yönünden değil de, şu açı-
dan yaklaşmak istiyorum olaya.
Türkiye’de maalesef stadyumlar
çok boş. Bu kadar futbol potansi-
yeli olan bir ülkede, stadyumların
boş olması üzüntü verici. Diğer
oynadığımülkelerde stadyumlar
hemen hemen her maç tamamen
doluyordu. Seyirci, oyunda futbol-
cuyu etkileyebiliyor bazen. Özel-
likle maçın son dakikalarında
verdikleri destekle. Oyun anlayışı
haricinde, farklılık olarak bunu
belirtmek isterim.
Bir programda attığın en güzel
golün Leverkusen’deWolfsburg’a
karşı, yaptığın en güzel asistin de
yine aynı takımda Bayern
Münih’e karşı olduğunu söyle-
miştin. İki pozisyonu izlediği-
mizde de kaleye sırtın dönükken
röveşata tarzı hareketlerle bun-
ları gerçekleştirdiğini görüyoruz.
Bu sezon da Eskişehirspor’a ben-
zer bir golün var. Bazı oyuncular,
fantastik golleri ya da hareketleri,
çeşitli çalışmalarına bağlıyor. Ör-
neğin Zlatan İbrahimoviç’in attığı
olağanüstü golleri karate bilme-
sine bağladığı gibi… Senin de bu
hareketleri yapabilmende benzer
bir örneğin var mı?
Özel bir çalışmamyok aslında. Ye-
tenekle mi alâkalı ya da oyuncu-
nun kafasından geçenle mi alâkalı
bilmiyorum ama bazen bazı po-
zisyonlar olur, bazı oyuncular o
pozisyonlarda çok farklı, kimse-
nin beklemediği hareketler yapar
ya da şutlar çeker. Bazısı daha
fantastik hareketleri sever, bazısı
ise hiç düşünmeden topu bir an
önce kaleye yollamayı düşünür.
Bu durumfiziksel duruma oranla
biraz da düşünceyle alâkalı bence.
Örneğin Eskişehirspor maçında
attığım röveşata golünde top
başka bir oyuncuya gelse, o fut-
bolcu belki de topu başka bir
vuruş tekniğiyle gol yapardı. Bu
yüzden atılan goller oyuncuların
kendi karakteristik özelliklerine
ve düşüncelerine bağlı bence.
İdolünün Brezilyalı golcü Ronaldo,
günümüzde en çok beğendiğin
futbolcunun da Portekizli Cris-
tiano Ronaldo olduğunu söyle-
miştin. Geçen sezon, sakatlıktan
döndükten sonra Bursaspor’a at-
tığın bir frikik golü vardı. Vuruş
tarzın, Cristiano Ronaldo’nun fri-
kiklerine oldukça benziyordu.
İdolün olan ya da beğendiğin
oyunculardan kendine bir şeyler
kattığını söyleyebilir miyiz?
Tabiî ki. Ben bu bahsettiğiniz
oyuncularla büyüdüm zaten, on-
larınmaçlarını izledim sürekli.
Bazen idmanlardan sonra çeşitli
frikik ve şut çalışmaları yapıyo-
rum. Onların çektiği şutları deni-
yorumbazen de. Bunları becere-
bildikten sonra da yavaş yavaş
maçlarda deniyorum. Belki o tarz
şutlardan o oyuncular 10’da 8 ya
da 9’unu gol yaparken, ben 10’da
2’sini, 3’ünü sonuca çevirebiliyo-
rum ama bu oranı da daha çok
tekrar yaparak yükseltebilirim
kendi adıma. Tabiî ki, kıyaslamaya
gerek yok. Ancak dediğiniz gibi
onları izleyerek kendime bir şey-
ler katmaya çalışıyorum. Sonuçta,
onlar da insan ve bazı şeyleri çok
çalışarak yapıyorlar.
Şu ana kadar kariyerinde en çok
zorlandığın defans oyuncusu
kimdi sana göre?
Bayern Münihli Jerome Boateng.
Hemhızlı hemkuvvetli hemde
uzun boyundan dolayı hava topla-
rında oldukça etkili. Gerçekten
çok iyi bir defans oyuncusu.
İsviçre AMillî Takımı’yla, EURO
2012’den önce Almanya’ya karşı
hat-trick yaptığın ve 5 gol attığı-
nız bir hazırlıkmaçı var. Üstelik
de sen Bundesliga’da oynarken.
Rakibin kalesinde şu an Barcelo-
na’da oynayan Ter Stegen vardı
ve İsviçre, o karşılaşmada Al-
manya’yı 1956’dan sonra ilk kez
mağlup etmişti. Tarihi bir maçtı
kısacası. Hazırlıkmaçı olsa bile
hemAvrupa futbolunda hemde
senin kariyerinde büyük yankı-
ları olan omaçı anlatabilir misin
biraz bize?
Bumaç, futbolda her şeyinmüm-
kün olduğunu gösteriyor bizlere.
O dönem ligler bittikten sonra, biz
millî takım olarak diğer millî ta-
kımlara oranla 10 gün kadar geç
toplanmıştık. Çünkü, EURO
2012’de mücadele edecek takım-
lar arasında yer almıyorduk.
Almanya da turnuvanın favorile-
rindendi. Omaça çıktığımda da
kendimi yüzde yüz hazır hisset-
miyordum açıkçası. Ancak, o
maçta takım olarak her şeyi dört
dörtlük yaptık ve istediğimiz
zaman yapamayacağımız şey ol-
madığını gördük. Dolayısıyla, ha-
zırlıkmaçı olsa bile bu karşılaşma
ve benim attığım 3 gol herkesin
aklında kaldı.
Futbolseverlerin özellikle de ül-
kemizin aklında olan bir maç da,
senin de İsviçre formasını giydi-
ğin ve AMillî Takımımızın İs-
viçre’yi ev sahipliği yaptığı EURO
2008’deki grupmaçında son da-
kika golüyle yenmesi ve kupanın
dışına itmesi. Omaçla ilgili anıla-
rın neler?
EURO 2008 Finalleri’nde, turnu-
vada yer alan en genç oyuncular-
dan biriydim. Henüz 20 yaşın-
daydım. İsviçre AMillî Takımı’na
da bundan yaklaşık 4 ay önce
çağrılmıştımve ilkmaçımda da
İngiltere’ye deplasmanda bir gol
kaydetmiştim. Ancak takımda
daha tecrübeli futbolcular olduğu
için rotasyon oyuncusuydum. Fi-
nallerde Çek Cumhuriyeti ile oy-
nadığımız ilkmaçta, Alexander
Frei çapraz bağlarından sakat-
landı. Türkiye ile oynanan ikinci
maçta ise ilk kez ilk 11’de yer
aldımHakan Yakın’la birlikte.
Benim için AMillî Takım zaten
yeni bir olgu iken, ilk defa hemde
Türkiye’ye karşı maça ilk 11’de
başlamam son derece enteresan
bir durumolmuştu. Zaten İsviçre
ev sahibi olmasına karşın, o ak-
şam stadyumdaki seyircilerin ta-
mamına yakını Türk’tü. Değişik
bir duyguydu benim için. Maça
dönersek; ilk yarı 1-0 öne geçtik,
ancak son dakika golüyle 2-1 ye-
nildik ve şansımızı sonmaça taşı-
yamadık. Zaten o şampiyonada
Türkiye, turnuvaya son dakika
golleriyle damga vurdu ve yarı fi-
nale kadar yükselip önemli bir
başarı yakaladı.
Dünya Kupası bambaşka
bir atmosfer
İki sene sonra ise 2010 FIFA
Dünya Kupası’ndaki ilkmaçı-
nızda İspanya’yı yendiniz. Sen de
o maçta ilk 11’deydin. İspanya, o
maçta kupadaki tekmağlubiye-
tini sizden almış ve turnuva so-
nunda şampiyonluğa ulaşmıştı.
Hemde FIFA Dünya Kupası tari-
hinde ilkmaçını kaybettikten
sonra kupaya uzanan ilk takım
olma unvanını elde etmişti. Dola-
yısıyla, kariyerindeki bir tarihi
maç da oydu sanırım…
Dünya Kupası çok farklı ve çok
başka bir atmosfer. Dediğiniz gibi,
39
38
1...,18-19,20-21,22-23,24-25,26-27,28-29,30-31,32-33,34-35,36-37 40-41,42-43,44-45,46-47,48-49,50-51,52-53,54-55,56-57,58-59,...148
Powered by FlippingBook