Previous Page  32-33 / 144 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 32-33 / 144 Next Page
Page Background

Lig’e yükseldik.

Alanyaspor, Saffet Susiç’le Süper

Lig’de hem iyi futbol oynayan hem

de yukarıları zorlayan bir takıma

dönüştü. Bu sezon pek çok kişiye

sürpriz gelecek sonuçlar aldınız.

Bu işin sırrı nedir sence?

Saffet Hoca takımı daha çok hücum

özellikleri yüksek oyunculardan

kuruyor. Biz de hücumoynayan,

dolayısıyla izleyenlere keyfi veren

bir takımız. Ama tabiî aynı zamanda

çok da gol yiyoruz. Yediğimizden

fazlasını attıkça problemyok.

Susiç’i çalıştığın diğer antrenör-

lerden ayıran özellikleri nasıl

sıralarsın?

Saffet Hoca oyuncularını rahat

bırakan tarzda bir teknik adam. Son

derece sakindir ve oyuncularına

kızmaz. İlk geldiğinde bana, “Seni

tanıyorum, en yetenekli Türk oyun-

culardan birisin” demişti ve bu söz-

leri özgüvenimi oldukça

yükseltmişti.

Bir forvet arkası oyuncusu için

Vagner Love gibi bir santrforla

oynamak da avantaj olmalı…

Elbette… Vagner Love devamlı ça-

balayan, efor sarf eden ve sürekli

koşular yapıp pozisyon araştıran bir

santrfor tipi. Tek bir pasla onu gol

pozisyona sokmanız mümkün.

Hücumbölgesinde oynayan

Fernandes de çok kuvvetli, süratli

ve gol pozisyonlarına kolay giren bir

oyuncu.

Alanyaspor’un ilginç maçlar

oynadığından bahsetmiştik. Senin

kariyerindeki unutamadığınmaç

hangisi?

İki sezon önce play-off’ta Adana

Demirspor’a penaltılarla üstünlük

sağlayarak Süper Lig’e çıktığımız

maç benim açımdan unutulmazdı.

Normal süresi 1-1 bitenmaçta takı-

mın beraberlik golünü atmış, sonra

da üstünlük sağladığımız seri pe-

naltılarda da atışımı gole çevirmiş-

tim. Bu sezon 3-0 geriden gelip 4-3

kazandığımız Trabzonspor maçı da

unutulmaz ama o maçta sadece

3 puan kazandık; Adana Demirspor

karşılaşmasında ise Süper Lig’e

çıkmak gibi çok önemli bir başarı

elde etmiştik.

Trabzonspor maçını konuşalım

istersen biraz. Trabzon gibi bir

deplasmanda 3-0 geriden gelip 4-3

kazanmak konuşulmayı hak ediyor

çünkü… Omaçın nasıl döndüğünü

anlatır mısın?

Henüz 32 dakikada 3-0 geriye

düşmüştük. İlk yarının bitimine beş

dakika kadar kalmıştı, hocamız iki

savunma oyuncusunu çıkartıp

hücuma dönük iki oyuncuyu daha

sahaya sürdü ve devre bitmek üze-

reyken Vagner Love’la bir gol bulup

farkı ikiye indirdik. Devre arasına

o golle girmek bize ikinci yarıda bir

şeylerin değişebileceğini gösterdi.

Ama ikinci yarıda bir gol daha ye-

seydik her şey biterdi. Trabzonspor

yakaladığı pozisyonları değerlendi-

remeyip biz ikinci golü bulunca

sahadaki çok şey değişti. Fark bire

indikten sonra rakibimizin oyun

düzeni bozuldu, paniklediler. Bizim

de puan almaya inancımız arttı ve

herkesin bildiği gibi iki gol daha atıp

maçı 4-3 kazandık.

Bugün Süper Lig’de çizdiğin perfor-

mans sayesinde AMillî Takımımı-

zın kadrosundasın. Seninle birlikte

futbola başlayan pek çok arkadaşın

ise bugün oyunun dışında kaldı.

Seni onlardan ayırıp bugünlere

gelmeni sağlayan farkın neydi?

Futbolda en önemli şey bence yete-

nekten de önce mental anlamda

güçlü olmak. Fransa’da olsun An-

talya’da olsun altyapıda hiç kolay

şartlarda çalışmadım.

O dönemde gelen benim

gibi gurbetçi oyuncular da

vardı ama hepsi bıraktı.

İnanmak, çalışmak ve her

antrenmana kendini

yüzde yüz vermek

gerekiyor.

Burası önemli. 10 numara

tabir edilen oyuncular

genellikle yeteneklerine

güvenir ve antrenman-

larda kendilerini fazla

sıkmaz, maçlarda da

topun kendilerine

gelmesini beklerler.

Asla o tip bir oyuncu

olmadım. Top rakipteyken

benim seyretmemmüm-

kün değil. Mutlaka top

kapma mücadelesinin

içinde yer alırım, aksi

durumda kendimi kötü

hissederim. Sahada yürü-

yen bir oyuncu olamam.

Bunu kendi adıma hem

arkadaşlarıma saygısızlık

hemde egoistçe bir tutum

olarak görürüm.

Aslında uzun zamandır

dikkat çeken bir oyuncu-

sun ama sadece bir defa

A2 Millî Takımı’nda oyna-

dın, Haziran ayında da

AMillî Takımkadrosuna

çağrıldın ama forma

giyme şansın olmadı.

Ay-yıldızlı formaya

uzaktan bakarken neler

düşünüyordun?

Millî Takım’a çağrılmadı-

ğımdönemlerde orada

çok kaliteli ve yetenekli

oyuncuların bulunduğunu

düşünüyor, kendi ken-

dime, “Demek ki sen

henüz oraya çağrılacak

seviyede değilsin. Daha

çok çalışman, daha fazla

gayret göstermen gereki-

yor” diyordum.

Millî Takım’ın Mircea

Lucescu yönetimindeki

bu yeniden yapılanma

sürecinde kendini nerede

görüyorsun? Bu jeneras-

yonun neler yapabilece-

ğini düşünüyorsun?

Bu jenerasyonda çok

yetenekli oyuncular var

bana göre. Ben de gerek

maçlarda gerekse antren-

manlarda kendimi göste-

rip kabul ettirmeye

çalışacağım. Futbol haya-

tımboyunca zaten her

gittiğim takımda aynı

çabayı gösterdimve

Fransa’da üniversiteye gidiyordum.

Dil üzerine eğitim alıyordum.

Ama Türkiye’ye gelince okulumu

bırakmak zorunda kaldım. Türkçe,

Fransızca ve İngilizce olmak üzere

üç dil biliyorum. Fransa’da doğup

büyüyen bütün gençler gibi ben de

Zidane hayranıydım.

Altyapıdayken 6 numara da

oynadım. Zaman zaman santrfor

olarak da görev yaptım. Yani ille de

10 numara oyuncusuyumdiye bir

durumumyok. Ben oyunu iki yönlü

oynamayı seven bir oyuncuyum.

1 yıllık evliyim. Düzenli bir hayatım

var ve böyle yaşamayı seviyorum.

Saffet Hoca oyuncularını rahat

bırakan tarzda bir teknik adam. Son

derece sakindir ve oyuncularına

kızmaz. İlk geldiğinde bana, “Seni

tanıyorum, en yetenekli Türk

oyunculardan birisin” demişti ve

bu sözleri özgüvenimi oldukça

yükseltmişti.

Futbolda en önemli şey bence

yetenekten de önce mental anlamda

güçlü olmak. Fransa’da olsun

Antalya’da olsun altyapıda hiç kolay

şartlarda çalışmadım. O dönemde

gelen benimgibi gurbetçi oyuncular

da vardı ama hepsi bıraktı.

İnanmak, çalışmak ve her

antrenmana kendini yüzde yüz

vermek gerekiyor.

Bu jenerasyonda çok yetenekli

oyuncular var. Ben de maçlarda ve

antrenmanlarda kendimi gösterip

kabul ettirmeye çalışacağım.

Millî Takımımızda oyuncu grubu

arasında iyi bir ortam oluşur ve

hepimiz oynadığımız oyundan zevk

alırsak, EURO 2020’ye

katılmamamız için hiçbir sebep yok.

32

33