

çekiyor. Dış sahada oynadığı dokuz
maçta sadece iki puan toplayabilen
Tilkiler bunun da büyük etkisiyle
ligde 17 maçta 17 puanda kaldı ve
düşme hattının da sadece üç puan
yukarısında. İngiltere’de en son
Manchester City 1937’de şampiyon
olduktan sonra 1938’de küme
düşmüştü. Leicester eğer böyle bir
başarısızlığa imza atarsa yaklaşık
80 sene sonra böylesine bir vakayla
karşılaşılmasını sağlayacak.
Premier Lig’de son şampiyon bu
haldeyken, sezona en iddialı giriş-
leri yapan Manchester City ile
Manchester United’ın hallerinin de
beklentilerden uzak olduğunu
söylemeden geçmemek lâzım.
Manchester’ınmavi yakası, sezona
teknik direktörlüğe Josep Guar-
diola’yı getirerek başlamıştı. Guar-
diola’nın yanı sıra İlkay Gündoğan,
John Stones, Leroy Sane, Nolito ve
Claudio Bravo gibi isimler için 150
milyon sterline yakın harcamada
bulunmuştu. Lige oynadığı ilk altı
maçı da kazanarak başlayan City,
şampiyonluğunmutlak favorisi
olduğunu gösterir gibiydi. Fakat
sonraki beş maçtan sadece birinin
kazanılması neticesinde düşüş
başladı. Chelsea ve Leicester City
karşısında alınan peş peşe
mağlubiyetler ise City’nin yarışta
iyice gerilemesine yol açtı.
Manchester United ise Jose
Mourinho yönetiminde yeniden
yükselişe geçmenin hesaplarını
yapıyordu. Paul Pogba için dünya
transfer rekorunun kırılması ve
forvet hattına yapılan Ibrahimovic
takviyesi de Kırmızı Şeytanların ne
denli iddialı olduğunu gösteren
hamlelerdi. Ancak United, City’ye
kıyasla çok daha büyük bir hayal
kırıklığı yaşamakta zira ligde şu
ana dek oynadıkları 17 maçın sa-
dece sekizini kazanabildiler ve lider
Chelsea’nin tam 13 puan gerisinde-
ler. Deplasmanda Chelsea’ye 4-0
yenildikleri maçsa herhalde United
adına sezonun en kötü anıydı.
Bu son cümlelerden de anlaşılabile-
ceği üzere Premier Lig’de yol yarı-
lanmak üzereyken keyfi en çok
yerinde olan taraf Chelsea. Onlar da
sezona önemli bir teknik direktör
transferiyle girmiş ve ipleri Antonio
Conte’ye teslim etmişti. Buna kar-
şın çok anormal sayılacak transfer-
ler de yapmamışlardı. Paris St.
Germain’den eski oyuncuları David
Luiz’i geri alırken Leicester’dan
N’Golo Kante, Marsilya’dan Michy
Batshuayi ve Fiorentina’dan Marcos
Alonso’yu renklerine bağlamışlardı.
Önceki sezonu 50 puanla 10’uncu
sırada tamamlamış bir takım için
açıkçası bu kadarının ne denli ye-
terli olacağı hayli tartışmalıydı. İlk
altı maçından 10 puan çıkartan ve
bu süre zarfında Liverpool ile Arse-
nal’e peş peşe kaybeden Chelsea,
bundan sonraysa 11 maçlık hariku-
lade bir galibiyet serisi yakalayarak
tartışmalara adeta nokta koydu.
43 puanlı lider Chelsea’nin 37
puanla en yakın takipçisi olan
Liverpool ise özellikle sonbahar
aylarında çok iyi bir performans
ortaya koydu ve bu dönemde
oynadığı 10maçtan 28 puan çıkardı.
Ancak Aralık ayı başında Bourne-
mouth’a deplasmanda 4-3 yenilen,
bir sonraki hafta da evinde
West Ham’la 2-2 berabere kalan
Kırmızılar, büyük bir fırsatı tepti.
Arsenal cephesindeyse pek bir de-
ğişiklik yok gibi. ArseneWenger’in
öğrencileri yine dördüncü sıraya
takılıp kalmış durumda. Chelsea ile
aradaki dokuz puanlık farkı kapat-
maları da pek kolay olacağa benze-
miyor. Dahası, Arsenal’in hemen bir
puan gerisinden Tottenham, dört
puan gerisinden de Manchester
United geliyor ve bulundukları
noktayı da koruyamazlarsa yıllar
sonra ilk kez Şampiyonlar Ligi
vizesini bile kaçırmış olabilirler.
Avrupa’nın beş büyük liginde sezonun ilk yarıları geride kalırken Fransa’da Nice’in ve Almanya’da da RB Leipzig’in sürpriz çıkışları gözden kaçmıyor.
Öte yandan geçen yılınmucize takımı Leicester City’nin yerindeyse yeller esmekte.
Premier Lig’de 2015-2016 sezonu,
son yılların en büyük futbol muci-
zelerinden birine sahne olmuş ve
Leicester City, şampiyonluk yarı-
şında ipi göğüslemeyi başarmıştı.
Bir önceki sezon küme düşmekten
son haftalarda kurtulan takımın bir
sonraki sezon haftalar boyunca
lider götürdüğü ligi şampiyonlukla
tamamlaması ve 38 maçta sadece
üç kere yenilgi yüzü görmesi
gerçekten de inanılacak türden bir
başarı değildi. Ancak Leicester’ın
yakaladığı bu havanın dönemlik
bir şey olup olmadığı da aynı ölçüde
merak ediliyordu. Geçmişte de
futbol dünyasında buna benzer
mucizevî şampiyonluklar çıkmıştı.
Yunanistan ile Danimarka’nın Av-
rupa şampiyonlukları, Verona’nın
1985’te Serie A’yı kazanması gibi…
Fakat bu takımlar, elde ettikleri
başarının devamını getirememiş
ve çok geçmeden, söz konusu
şampiyonluklar öncesinde futbol
dünyasındaki yerleri neredeyse,
yeniden o noktaya gerilemişlerdi.
Leicester’ın geleceği de bu örnek-
lerdeki gibi mi olacaktı yoksa farklı
bir doğrultuda ilerlemeyi başarabi-
lecekmiydi?
2016-2017 sezonunun yarısı geride
kalmak üzereyken görünen o ki
Leicester da kısa süre içerisinde
eski kimliğine bürünen takımlar-
dan olacak gibi. Sezona deplas-
manda Hull City yenilgisiyle
başlayan Tilkiler, ardından evinde
oynadığı maçlarda Arsenal’le gol-
süz berabere kalıp Swansea City’yi
yendiğinde toparlanmakta olduğu-
nun sinyallerini vermişti sanki ama
sonrasında gelen peş peşe mağlubi-
yetler, Leicester’ı her hafta biraz
daha aşağı sıralara itti. Özellikle
Liverpool, Manchester United ve
Chelsea deplasmanlarında sırasıyla
4-1, 4-1 ve 3-0’lık skorlarla alınan
mağlubiyetler, Leicester’ın zirveyi
ele geçiren takım olmayı bırakın,
zirvedekilerle mücadele edebilen
takım olma özelliğini bile yitir-
mekte olduğunu göstermekteydi.
10 Aralık’ta Manchester City karşı-
sında alınan 4-2’lik galibiyet, geçen
sezona dönüş adına bir nebze umut
verdiyse de ardından Bournemouth
ve Stoke City deplasmanlarından
toplamda 1 puanla dönülmesi o
umutları yeniden kırdı.
Leicester, özellikle deplasmanlarda
hiç varlık gösterememesiyle dikkat
Beş Büyük Lig
Onur Erdem
Premier Lig
Chelsea geri döndü
98
99
Nice ve Leipzig burada, Leicester nerede?