Previous Page  88-89 / 162 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 88-89 / 162 Next Page
Page Background

tembihler. Performans baskısı

çocukla çelişen bir olgudur.

Yani çok erken bir yaşta çok

büyük bir performans baskı-

sıyla karşılaşan çocuklara

bunu nasıl sevk ve idare ede-

ceklerine ait beceriler kazan-

dırmanız gerekiyor. Futbolun

kendi temel becerilerinin

yanı sıra zihinsel direnci

yapılandıracak, doğru,

tehditkâr olmayanmutlu

bir ortamı inşa etmek zorun-

dasınız. Bu çok önemlidir.

Esen kelimesi ondan seçildi,

mutlu ve tehdit içermeyen

spor ortamları hedefliyoruz.

Sizi destekleyen bir şey söy-

lemek istiyorum. Antalya’da

bir U15 turnuvasına gitmiş-

tim. Maçları izlerken İrlanda

Millî Takımı’nın hocasının

saha kenarında oyuncularına

mevkilerine göre kendilerini

destekleyen cümleler

kullandığını fark ettim…

Bu çok önemli bir şeydir. Biz

kocaman bir ekmeği alıyoruz.

3 yaşında çocuğa yedirirken

lokma haline getiriyoruz.

10 yaşında bir çocuğa verirken

dilimhalinde veriyoruz.

Bilgileri de performansı da

çocuğun boyutuna göre indir-

memiz gerekiyor. Çocuk ko-

ruma, futbolun performans

gerçeğiyle bir çocuğun çocuk

olma hakkının tam ortasında

durur… O sağlıklı performansı

doğru zamanda alabileceğiniz

doğru çocuğu kurmak için

doğru ortamı hazırlar. Çocu-

ğun içinde olduğu aile, kulüp

ve kendi üçgeni içerisinde

bütün bu olguların ilk önce

önleyici çalışmalarını, bilahare

koruyucu çalışmalarını yap-

mak gerekir. Herkes bizimbir

şeylere müdahale ettiğimizi

düşünüyor. Biz müdahale

etmek zorunda kalırsakmü-

dahale ederiz. Hemde dibine

kadar! Ama bizimbunu önce

önlememiz gerekiyor. Kesin

olan tek bir şey var. Bir çocuk

hasar görmediyse baştan

onu zarardan korudunuz

demektir. Onu doğru inşa

edebilirsiniz. Biz bir şeyleri

önce önlemeliyiz. Ama

önleyemediğimiz noktada

dibine kadar müdahale

ederim. Ancak esas amaç bu

değildir. Bu arada sadece

çocuğu korumayız. Çocuğa

hizmet verecek, yardım

edecek, iyilik yapmak isteyen

herkesi de güçlendiririz. İyi

niyetlerin tükenmesine izin

vermeyiz. Örneğin bir antre-

nör diyor ki, “Duşlarımızda

perde yok. Bunu defalarca

söyledim.” Burada bir iyi niyet

var. Hoca ona emanet edilmiş

çocuğun her türlü hakkını ko-

rumak istiyor. Dinlenilmiyorsa

o zaman “Çocuk Koruma” bu

hocayla işbirliği yapar.

Bunlara kadar gideriz.

Yani buradaki departman,

Ağrı’da ya da Edirne’de bulu-

nan bir teknik adamla bile

işbirliği içerisinde olacak?

Kesinlikle… Bugüne kadar ba-

şarımız tamamen antrenörle-

rin bize verdiği güçten. Onların

hakkının yenmesini istemiyo-

rum. Başarılı olduysak çocuk-

larımızı çok seven fedakâr

antrenörlerimiz sayesinde

olduk. İstismar ve antrenör

kelimesinin yan yana getiril-

mesi beni çok üzüyor. Hayatını

insan yetiştirmeye adayan

yüzbinlerce antrenör var.

Yine de istismar var hocam…

Her zaman var… Onları ayıkla-

mak bizimve onların işi…

Bunu her zaman söylüyorum.

Benim tek başıma gücüm

yeterli değil. Fatih Terim’in de

yetmez. İlk önce o bilginin bize

akışı lâzım.

Dört yıla yakın süredir bu

çalışmalarınız bir yere geldi.

Şu an kurulan departmanın

adı nedir?

Süper… Harika bir yere geldi-

niz. Esenlik ve Çocuk Koruma…

Esen kelimesini çok severim. Ço-

cuğa yakışır. “Esen bir çocuk” de-

diğiniz zaman çok kaygısız bir

çocuktan bahsederiz ki her çocuk

kaygısız olmalı. Futbol oynamak

için sanki acı çekilmesi gerekir,

fedakârlık edilmesi gerekir, katla-

nılması gerekir, ancak böyle fut-

bolcu yetişir gibi Türkiye’de bir

saplantı vardı. Bunu değiştirdiği-

mizi düşünüyorum çok şükür.

Burada “Ekonomik nedenlerden

ötürü” bahanesi devreye girmi-

yor mu? 6-12 yaş arasındaki

çocukların çoğu idmana gide-

miyor, malzeme alamıyor.

Çoğu futbolcu da böyledir.

Türkiye’de evet ekonomik

zorluğu olan çocuklar futbola

devam edebilmek için bir

zorluk yaşıyor. Ama bunun

dışında ekstra zorluklar da

var. Zaten hayat zor. Mesela

bir çocuk tanıyorum. Ablası

beyin kanseriydi. Ailesi zor

durumdaydı. Çocuk yürü-

yerek idman sahasına geli-

yor. Okuldan geliyor.

Aç çıkıyor. Belki kahvaltı

etmeden geliyor. İdman

yapıyor. Yine yürüyerek

eve gidiyor. Senelerce

böyle devam etmiş. Futbol

aslında bunun tetikleyicisi

değil. Durumbu! Çocuğun haya-

tını daha da zorlaştıracak başka

etkenler de oluyor. Problemde

burada başlıyor. Problemmaddi

yetersizlik değil. Buna rağmen

onu görmezden gelen bir antre-

nör, ona “Sporu bırak tembel”

diyen bir öğretmen ve ondan Arda

olmasını bekleyen, maddiyat bek-

leyen bir aile varsa işte esas prob-

lembu! Bunu örneklerle açabiliriz.

Hocanın yanlış davranması,

bağırması, çağırması ya da evdeki

huzursuz ortam… Onun perfor-

mansının neden düştüğünü bil-

meden, neden aç geldiğini, aç

olduğunu bilse bile umursama-

dan, banyodaki fiziki koşullarını

sağlamadan, ona, “Senin per-

formansın düştü. Geçen se-

neki gibi değilsin. Seni bu

takımdan çıkarıyorum”

diye 7 senelik oyuncusu-

nun gözünün yaşına

bakmadan, hikâye-

sini bilmeden, onu

tanımadan…

Futbolda ya-

şananlar

aslında

Bütün kulüplerden çocuk koruma

temsilcisi saptamalarını

isteyeceğiz. Bu olmak zorunda.

Bunu kendileri seçecek. Biz

seçmeyeceğiz. Bu kişinin bir

yaptırımgücü yok ama icraat

zorunluluğu var. Bizim

formlarımızı, bilgilerimizi

güncellememiz için, doğru

anlayışın yerleşebilmesi için orada

bizim eğiteceğimiz bir kişi o

kulübün içerisinde çocuk adına

sözcülük edecek.

Bu sene içerisinde velileri

e-öğrenme ile eğiteceğiz.

Bütün velilere, “Kenar çizgisi

ve olumlu sporcu velisi olmak”

konusunda ders vereceğiz.

Sporcu olma konusunda nasıl

bir rol üstlenmeleriyle ilgili

yönlendirmeye ihtiyaçları var.

Çocuğa veli de hasar verebilir.

Veli baskısından hasar

görebilir çocuk. O noktada

velilerin güçlendirilmesi,

bilinçlendirilmesi gerekir.

88

89