Previous Page  124-125 / 164 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 124-125 / 164 Next Page
Page Background

kazanan Parma artık bir döneme

damgasını vurmakla kalmıyor,

adını futbol tarihine hiç çıkmama-

casına kazıyordu. Parma sezonun

en sonunda yine Juventus ile İtalya

Kupası finalinde karşılaştı ama bu

kez rakibine diş geçiremedi. Yine de

Juventus’un duble yapması saye-

sinde bir sonraki sezon Kupa

Galipleri Kupası’na katılma hakkını

elde etti.

Mütevazı takımdan

yıldızlar karmasına

Sezonlar ilerledikçe Parma’nın

başarılarıyla doğru orantılı olarak

transferdeki ihtirası da artıyordu.

1995 yazında da Stoichkov gibi

sansasyonel bir transfere imza

atmışlardı. Ayrıca İtalya Millî

Takımı’nın geleceği olarak görülen

Filippo Inzaghi ve Fabio Cannavaro

gibi isimler alınırken, Gianluigi

Buffon da 17 yaşında altyapıdan

A takıma yükseltilmişti.

Ne var ki Stoichkov transferinin

büyük bir hayal kırıklığı yaratması,

Parma’nın o sezonki performansını

da olumsuz yönde etkileyecekti. Bir

yıl öncesine göre beş puan daha az

toplayan sarı-mavililer, böylece ligi

altıncılıkla bitirdi. Favori olarak

başladıkları Kupa Galipleri Kupa-

sı’ndaysa Teuta ve Halmstad gibi iki

zayıf rakibi geçtikten sonra çeyrek

finalde Paris St. Germain’e elen-

mekten kurtulamadılar. Kulübün

bir bakıma geri adım atması, baş-

kan Calisto Tanzi’nin de bir revizyon

için kolları sıvamasına neden oldu

ve Parma mucizesini yaratan adam

olarak görülen Nevio Scala ile yollar

ayrıldı. Yerineyse teknik adamlık

kariyerinde henüz sadece bir

sezonu geride bırakmış olan

Carlo Ancelotti getirildi. Bu karar,

o zaman çok tartışılmıştı belki ama

bugün Ancelotti’nin kariyerinde

geldiği nokta göz önüne alınırsa

herhalde Tanzi’nin ne denli müthiş

bir öngörüye sahip olduğunu

söylemek, abartı olmayacaktır.

Teknik direktör değişikliğinin yanı

sıra kadroya da Crespo, Thuram,

Chiesa gibi yıldızlar eklenmişti.

Kulübün en büyük dezavantajıysa,

Zola’nın sezon arasında Chelsea’ye

gitmesiydi. Eğer bu gidişe engel

olabilselerdi belki de ligde o çok

istedikleri şampiyonluğa da ulaşa-

caklardı zira sezonu Juventus’un

sadece iki puan gerisinde, ikinci

sırada tamamlamışlardı.

1997-98 sezonu Parma’nın yine

sendelediği bir sezon oldu. Şampi-

yonluğu son anda kaçıran kadro

muhafaza edilmişti belki ama hem

Serie A hemde Şampiyonlar Ligi’ni

bir arada yürütmek kolay değildi.

Şampiyonlar Ligi’nde Dortmund,

Sparta Prag ve Galatasaray ile aynı

gruba düşen sarı-mavililer, grupta

ikinci sırayı almalarına karşın

o dönemki statünün cilvesi üzerine

en iyi ikinciler arasına giremediği

için turnuvaya veda etti. Serie

A’daysa sezonu altıncı sırada bitiren

Parma’da sezon sonunda teknik

direktör Ancelotti de Juventus’a

gitmişti.

Son zafer ve gerileme

dönemi

Ancelotti’nin yerine Malesani’yi ge-

tiren Parma, 1998-99 sezonuna flaş

transfer olarak Sampdoria’dan

Veron’u alarak girmişti. Bu sezonda

takım ligde dördüncü sırayı alırken

asıl başarıyıysa kupalarda elde

ediyordu. İtalya Kupası’nı finalde

Fiorentina’yı 1-1 ve 2-2’lik sonuç-

larla devirerek kazanan Parma,

UEFA Kupası’nda da Fenerbahçe,

Wisla Krakow, Rangers, Bordeaux

ve Atletico Madrid’i eleyerek çıktığı

finalde Marsilya’yı 3-0’lık net bir

skorla devirerek zafere ulaşıyordu.

Parma, her iki kupayı da tarihinde

ikinci kez müzesine götürmüştü.

Hikâye buraya kadar adeta bir peri

masalı gibi ilerliyor ancak bundan

sonrasıysa sırasıyla gerileme ve

dağılma dönemi gibi… 1999 yazında

Veron’un Lazio’ya gitmesi ve Par-

ma’nın onun yerine Ariel Ortega’yı

transfer etmesi sanki felâketler

zincirinin ilk halkasıydı. Veron,

Lazio’da harikalar yaratıp takımını

şampiyonluğa taşıyan isimlerden

biri olurken, Ortega Parma’da adeta

dökülmüştü. Şampiyonlar Ligi ön

elemesinde Rangers’a elenen

takım, ligi de Inter’e teslim olduğu

play-off maçları sonunda beşinci

sırada tamamlamıştı. Ertesi sezon

başında bu kez Crespo, Lazio’nun

yolunu tutuyordu. Bir sonraki se-

zonsa Buffon ve Thuram Juventus’a

transfer oldu. Son olarak da 2002

yazında Cannavaro, Inter’e gitti.

Her ne kadar bu transferlerden

büyük paralar kazanılmış olsa da

bu paraların neredeyse tamamı,

giden isimlerin yerlerini doldura-

mayan transferler için çarçur

ediliyordu. Takım 2000 ve 2001

yıllarında ligi sırasıyla beşinci ve

dördüncü sıralarda tamamlasa da

2001-2002 sezonunda Şampiyonlar

Ligi ön elemesinde Lille’e takılmış

ve Serie A’yı da o ana kadarki en

düşük derecesi olan onunculukla

tamamlamıştı. Ardından iki sene

üst üste lig beşinciliği yaşayan Par-

ma’ya asıl darbeyi vuracak olansa,

kulübün en büyük finansal destek-

çisi olan Parmalat firmasının 2004

yılındaki iflâsıydı.

Mâli yapı yerle bir oluyor

Kulübünmâli yapısını ayakta tutan

kolon çökmüştü. Parma’nın kısa

vadedeki borçlarını karşılayacak bir

geliri yoktu. Bu durumda kadronun,

mecburi oyuncu satışları ve giden-

lerin yerine de fazla takviye yapıla-

maması nedeniyle zayıflamasına

yol açtı. Öte yandan kâğıt üzerinde

iflâs eden kulüp, mâli kurallar

gereği yeniden yapılandırılıyor ve

Parma AC olan resmi adı da Parma

FC olarak değiştiriliyordu.

2004-2005 sezonunda takımUEFA

Kupası’nda bir şekilde yarı finale

kadar gittiyse de ligde işler hiç iç

açıcı değildi. Normal sezonu

18. sırada tamamlamışlar ve

play-off’ta Bologna’ya üstünlük

sağlayarak kümede kalabilmişlerdi.

2007’de kulüp Tommaso Ghirardi

adında bir işadamı tarafından satın

alındı ve bu hamle maddi açıdan

kısa süreli bir soluklanmayı da

beraberinde getirdi. Fakat takımın

artık üst sıralara tırmanacak hali de

kalmamıştı. Nitekim 2008’de

Parma, Serie A’ya yükseldiği

1990’dan beri ilk kez küme düştü.

Bir yıl aradan sonra bu seviyeye

yeniden dönse de genelde orta

sıralarda seyreden bir takım

olmaktan öteye gidemedi.

İflâs ve yeniden

doğuş süreci

2013-14 sezonunun altıncılıkla ta-

mamlanması tam iyi günlere dönüş

adına bir sinyal olabilecekti ki UEFA,

kulübünmâli yeterlilikleri karşıla-

yamaması neticesinde Parma’ya

Avrupa kupalarına katılım için

gereken lisansı vermedi. Bu da geri-

leme devrinin bitip, dağılma döne-

minin başladığı nokta oldu. 2014-15

sezonuna mâli problemleri dışında

hiçbir şeyi düşünemeden giren

kulüp, Serie A’nın dibine demir attı.

Üzerine puan silme cezaları da

eklenince Parma’nın kümede

kalma umutları haftalar öncesin-

den tükendi. Mart ayında kulübün

11 yıl aradan sonra bir kez daha

iflâsını ilân etmesiyse adeta tabuta

çakılan son çivi gibiydi. Sezon

kerhen tamamlandıktan sonra da

beklenen oldu ve kulübün kapısına

kilit vuruldu.

Parma’nın bundan sonra toplarlan-

masıysa 2004’teki kadar kolay

olmayacaktı. Zira kulübün sadece

isimdeğiştirmesi yeterli değildi.

Bunun yapılmasının ardından da

kurulacak olan takım, mücadele-

sine amatör statüdeki Serie D’den

başlayabilecekti. Yine de kulübe

gönül verenler pes etmedi ve kur-

dukları vakfın desteğiyle Parma

Calcio 1913 adını verdikleri yeni

oluşumu hayata geçirdi. Parma

efsanesini yaratan eski teknik di-

rektörleri Nevio Scala, yeni kulübün

başkanlığına getirilirken, teknik di-

rektörlük için de Scala’nın öğrencisi

Luigi Apolloni ile anlaşıldı.

Böylece yenilenen Parma, 2015-16

sezonunda mücadelesine Serie D’de

başladı. Oynadığı 38 maçta 28 gali-

biyet ve 10 beraberlik alarak

namağlup şampiyon olan Parma,

2016-17 sezonu için, İtalyan futbolu-

nun üçüncü kademesine denk

gelen Lega Pro’da oynama hakkını

elde ediyordu. Burada da ayağının

tozuyla şampiyonlukmücadelesi

veren Parma, bulunduğu grubu

ikinci sırada tamamladıysa da

play-off’larda sırasıyla Lucchese,

Pordenone ve Alessandria’yı

eleyerek 2017-18 sezonu için

Serie B’ye adını yazdırdı.

Tükendiğinin düşünüldüğü bir

esnada bir anda yeniden ayağa

kalkan Parma’nın bu yükselişini

devam ettirip yakın gelecekte yeni-

den Serie A’da yer almasınıysa doğ-

rusunu söylemek gerekirse tüm

futbolseverler dört gözle bekliyor.

124

125

Eski hoca

yeni başkan

Nevio Scala

Çöküşten

önceki son kupa

Cannavaro’nun

ellerinde