

kazanan Parma artık bir döneme
damgasını vurmakla kalmıyor,
adını futbol tarihine hiç çıkmama-
casına kazıyordu. Parma sezonun
en sonunda yine Juventus ile İtalya
Kupası finalinde karşılaştı ama bu
kez rakibine diş geçiremedi. Yine de
Juventus’un duble yapması saye-
sinde bir sonraki sezon Kupa
Galipleri Kupası’na katılma hakkını
elde etti.
Mütevazı takımdan
yıldızlar karmasına
Sezonlar ilerledikçe Parma’nın
başarılarıyla doğru orantılı olarak
transferdeki ihtirası da artıyordu.
1995 yazında da Stoichkov gibi
sansasyonel bir transfere imza
atmışlardı. Ayrıca İtalya Millî
Takımı’nın geleceği olarak görülen
Filippo Inzaghi ve Fabio Cannavaro
gibi isimler alınırken, Gianluigi
Buffon da 17 yaşında altyapıdan
A takıma yükseltilmişti.
Ne var ki Stoichkov transferinin
büyük bir hayal kırıklığı yaratması,
Parma’nın o sezonki performansını
da olumsuz yönde etkileyecekti. Bir
yıl öncesine göre beş puan daha az
toplayan sarı-mavililer, böylece ligi
altıncılıkla bitirdi. Favori olarak
başladıkları Kupa Galipleri Kupa-
sı’ndaysa Teuta ve Halmstad gibi iki
zayıf rakibi geçtikten sonra çeyrek
finalde Paris St. Germain’e elen-
mekten kurtulamadılar. Kulübün
bir bakıma geri adım atması, baş-
kan Calisto Tanzi’nin de bir revizyon
için kolları sıvamasına neden oldu
ve Parma mucizesini yaratan adam
olarak görülen Nevio Scala ile yollar
ayrıldı. Yerineyse teknik adamlık
kariyerinde henüz sadece bir
sezonu geride bırakmış olan
Carlo Ancelotti getirildi. Bu karar,
o zaman çok tartışılmıştı belki ama
bugün Ancelotti’nin kariyerinde
geldiği nokta göz önüne alınırsa
herhalde Tanzi’nin ne denli müthiş
bir öngörüye sahip olduğunu
söylemek, abartı olmayacaktır.
Teknik direktör değişikliğinin yanı
sıra kadroya da Crespo, Thuram,
Chiesa gibi yıldızlar eklenmişti.
Kulübün en büyük dezavantajıysa,
Zola’nın sezon arasında Chelsea’ye
gitmesiydi. Eğer bu gidişe engel
olabilselerdi belki de ligde o çok
istedikleri şampiyonluğa da ulaşa-
caklardı zira sezonu Juventus’un
sadece iki puan gerisinde, ikinci
sırada tamamlamışlardı.
1997-98 sezonu Parma’nın yine
sendelediği bir sezon oldu. Şampi-
yonluğu son anda kaçıran kadro
muhafaza edilmişti belki ama hem
Serie A hemde Şampiyonlar Ligi’ni
bir arada yürütmek kolay değildi.
Şampiyonlar Ligi’nde Dortmund,
Sparta Prag ve Galatasaray ile aynı
gruba düşen sarı-mavililer, grupta
ikinci sırayı almalarına karşın
o dönemki statünün cilvesi üzerine
en iyi ikinciler arasına giremediği
için turnuvaya veda etti. Serie
A’daysa sezonu altıncı sırada bitiren
Parma’da sezon sonunda teknik
direktör Ancelotti de Juventus’a
gitmişti.
Son zafer ve gerileme
dönemi
Ancelotti’nin yerine Malesani’yi ge-
tiren Parma, 1998-99 sezonuna flaş
transfer olarak Sampdoria’dan
Veron’u alarak girmişti. Bu sezonda
takım ligde dördüncü sırayı alırken
asıl başarıyıysa kupalarda elde
ediyordu. İtalya Kupası’nı finalde
Fiorentina’yı 1-1 ve 2-2’lik sonuç-
larla devirerek kazanan Parma,
UEFA Kupası’nda da Fenerbahçe,
Wisla Krakow, Rangers, Bordeaux
ve Atletico Madrid’i eleyerek çıktığı
finalde Marsilya’yı 3-0’lık net bir
skorla devirerek zafere ulaşıyordu.
Parma, her iki kupayı da tarihinde
ikinci kez müzesine götürmüştü.
Hikâye buraya kadar adeta bir peri
masalı gibi ilerliyor ancak bundan
sonrasıysa sırasıyla gerileme ve
dağılma dönemi gibi… 1999 yazında
Veron’un Lazio’ya gitmesi ve Par-
ma’nın onun yerine Ariel Ortega’yı
transfer etmesi sanki felâketler
zincirinin ilk halkasıydı. Veron,
Lazio’da harikalar yaratıp takımını
şampiyonluğa taşıyan isimlerden
biri olurken, Ortega Parma’da adeta
dökülmüştü. Şampiyonlar Ligi ön
elemesinde Rangers’a elenen
takım, ligi de Inter’e teslim olduğu
play-off maçları sonunda beşinci
sırada tamamlamıştı. Ertesi sezon
başında bu kez Crespo, Lazio’nun
yolunu tutuyordu. Bir sonraki se-
zonsa Buffon ve Thuram Juventus’a
transfer oldu. Son olarak da 2002
yazında Cannavaro, Inter’e gitti.
Her ne kadar bu transferlerden
büyük paralar kazanılmış olsa da
bu paraların neredeyse tamamı,
giden isimlerin yerlerini doldura-
mayan transferler için çarçur
ediliyordu. Takım 2000 ve 2001
yıllarında ligi sırasıyla beşinci ve
dördüncü sıralarda tamamlasa da
2001-2002 sezonunda Şampiyonlar
Ligi ön elemesinde Lille’e takılmış
ve Serie A’yı da o ana kadarki en
düşük derecesi olan onunculukla
tamamlamıştı. Ardından iki sene
üst üste lig beşinciliği yaşayan Par-
ma’ya asıl darbeyi vuracak olansa,
kulübün en büyük finansal destek-
çisi olan Parmalat firmasının 2004
yılındaki iflâsıydı.
Mâli yapı yerle bir oluyor
Kulübünmâli yapısını ayakta tutan
kolon çökmüştü. Parma’nın kısa
vadedeki borçlarını karşılayacak bir
geliri yoktu. Bu durumda kadronun,
mecburi oyuncu satışları ve giden-
lerin yerine de fazla takviye yapıla-
maması nedeniyle zayıflamasına
yol açtı. Öte yandan kâğıt üzerinde
iflâs eden kulüp, mâli kurallar
gereği yeniden yapılandırılıyor ve
Parma AC olan resmi adı da Parma
FC olarak değiştiriliyordu.
2004-2005 sezonunda takımUEFA
Kupası’nda bir şekilde yarı finale
kadar gittiyse de ligde işler hiç iç
açıcı değildi. Normal sezonu
18. sırada tamamlamışlar ve
play-off’ta Bologna’ya üstünlük
sağlayarak kümede kalabilmişlerdi.
2007’de kulüp Tommaso Ghirardi
adında bir işadamı tarafından satın
alındı ve bu hamle maddi açıdan
kısa süreli bir soluklanmayı da
beraberinde getirdi. Fakat takımın
artık üst sıralara tırmanacak hali de
kalmamıştı. Nitekim 2008’de
Parma, Serie A’ya yükseldiği
1990’dan beri ilk kez küme düştü.
Bir yıl aradan sonra bu seviyeye
yeniden dönse de genelde orta
sıralarda seyreden bir takım
olmaktan öteye gidemedi.
İflâs ve yeniden
doğuş süreci
2013-14 sezonunun altıncılıkla ta-
mamlanması tam iyi günlere dönüş
adına bir sinyal olabilecekti ki UEFA,
kulübünmâli yeterlilikleri karşıla-
yamaması neticesinde Parma’ya
Avrupa kupalarına katılım için
gereken lisansı vermedi. Bu da geri-
leme devrinin bitip, dağılma döne-
minin başladığı nokta oldu. 2014-15
sezonuna mâli problemleri dışında
hiçbir şeyi düşünemeden giren
kulüp, Serie A’nın dibine demir attı.
Üzerine puan silme cezaları da
eklenince Parma’nın kümede
kalma umutları haftalar öncesin-
den tükendi. Mart ayında kulübün
11 yıl aradan sonra bir kez daha
iflâsını ilân etmesiyse adeta tabuta
çakılan son çivi gibiydi. Sezon
kerhen tamamlandıktan sonra da
beklenen oldu ve kulübün kapısına
kilit vuruldu.
Parma’nın bundan sonra toplarlan-
masıysa 2004’teki kadar kolay
olmayacaktı. Zira kulübün sadece
isimdeğiştirmesi yeterli değildi.
Bunun yapılmasının ardından da
kurulacak olan takım, mücadele-
sine amatör statüdeki Serie D’den
başlayabilecekti. Yine de kulübe
gönül verenler pes etmedi ve kur-
dukları vakfın desteğiyle Parma
Calcio 1913 adını verdikleri yeni
oluşumu hayata geçirdi. Parma
efsanesini yaratan eski teknik di-
rektörleri Nevio Scala, yeni kulübün
başkanlığına getirilirken, teknik di-
rektörlük için de Scala’nın öğrencisi
Luigi Apolloni ile anlaşıldı.
Böylece yenilenen Parma, 2015-16
sezonunda mücadelesine Serie D’de
başladı. Oynadığı 38 maçta 28 gali-
biyet ve 10 beraberlik alarak
namağlup şampiyon olan Parma,
2016-17 sezonu için, İtalyan futbolu-
nun üçüncü kademesine denk
gelen Lega Pro’da oynama hakkını
elde ediyordu. Burada da ayağının
tozuyla şampiyonlukmücadelesi
veren Parma, bulunduğu grubu
ikinci sırada tamamladıysa da
play-off’larda sırasıyla Lucchese,
Pordenone ve Alessandria’yı
eleyerek 2017-18 sezonu için
Serie B’ye adını yazdırdı.
Tükendiğinin düşünüldüğü bir
esnada bir anda yeniden ayağa
kalkan Parma’nın bu yükselişini
devam ettirip yakın gelecekte yeni-
den Serie A’da yer almasınıysa doğ-
rusunu söylemek gerekirse tüm
futbolseverler dört gözle bekliyor.
124
125
Eski hoca
yeni başkan
Nevio Scala
Çöküşten
önceki son kupa
Cannavaro’nun
ellerinde