

len Erol Keskin, kariyeri boyunca
sağ açık ve daha çok da sağ iç
mevkiînde oynadı. Sarı-lacivertli
forma altında 1947 ve 1948 yılla-
rında iki İstanbul Ligi, 1946 ve 1950
yıllarında iki Millî Küme şampi-
yonluğu yaşadı. Oynadığı 213
maçta 51 gol attı. 1951’de Adalet
Spor Kulübü’ne transfer oldu ve
1958-59 sezonuna kadar oynadık-
tan sonra aktif futbol hayatını
Adalet takımında sonlandırdı.
Onu yakından tanıyan isimlerden
Galatasaraylı Candemir Berkman,
Erol Keskin’i “Erol abi kafası önde
oynayan tiplerden değildi. Bir
pozisyon sonra ne yapacağını
hesap ederek oynardı. Erol abim o
dönemin en iyi sağ içiydi. Ben Erol
abimin o dönemin o mevkideki en
iyi oyuncusu olduğunu biliyorum”
sözleriyle anlatıyor.
Fenerbahçe ve Millî Takım’dan
arkadaşı Şükrü Ersoy ise “Erol
Keskin bugünkü 10 numaranın
gerçek tarifiydi. Sağ açıkta başladı.
Sağ içe geçtiği zaman genç, müca-
dele gücü ve top tekniği yüksek,
ara pasları olan harika bir oyun-
cuydu” ifadelerini kullanıyor.
Gerçek bir beyefendi olarak tanı-
nan ve sevilen Erol Keskin’i daha
yakından tanımak için dönemin
futbol şartlarıyla ilgili kendi ağzın-
dan çıkan şu cümleler de önemli
ipuçları veriyor:
“O günkü futbolla bugünkü ara-
sında muazzambir fark var. Topun
ağzı denilen iplerle bağlandığı yer
hele bir de kötü bir havada oynu-
yorsanız, alnınıza geldiğinde izi
birkaç gün çıkmaz. Ben topa da
kafa vurmamaya gayret ederdim,
o da ayrı. Çünkü neresi gelecek bi-
lemezsiniz. Bize bir yabancı antre-
nör geldi, ‘Herkes ayakkabılarını,
çoraplarını çıkarsın’ dedi. Herkesin
ayakları perişan. Bana geldi, ‘Çocu-
ğum sizin ayaklarınız nasıl böyle
düzgün kaldı?’ diye sordu. ‘Sör
dedim, ben ayakkabılarımı yarım
veya bir numara büyük yaptırıyo-
rum, içine de kalın çorap giyiyo-
rum’…”
O dönemde futbol ayakkabıları
Beykoz’daki ünlü Rumkunduracı
Dinyakos’a yaptırılırdı. Erol Keskin
ayak bakımına önemverdiği için
üzeri kalın ayakkabı istemez, özel
olarak ince derili ayakkabı yaptı-
rırdı: “O zamanlar ayakkabılarımızı
Dinyakosa’a yaptırırdık. Dinyakos
rakı severdi. Ayakkabıları daha iyi
yapsın diye ona giderken bir şişe
rakı götürür ‘Ustambu sizin ama
ne olur ayakkabıları benim istedi-
ğimgibi yap’ derdim.”
Erol Keskin’in lâkabı ise “Ayva”ydı.
Hatta Eylül ayına rastlayan bir ha-
zırlıkmaçının devre arasında se-
yirciler sahaya ayva yağdırmıştı.
Erol Keskin bu hatırasını anlattık-
tan sonra, “Neden böyle bir lâkabı
uygun gördüklerini bilmiyorum
ama belki bıyıklarım ince olduğu
için takmış olabilirler” diyordu.
Futbolu bıraktıktan sonra teknik
adamveya yönetici olarak oyunun
içinde kalmadı. Kendi işini kurmayı
tercih etti. Erol Keskin. Futbol oy-
nadığı dönemde de sonrasında da
hep sevilen ve saygı duyulan bir
insan olmaya devametti. OğluMert
Keskin, zaman zaman babasıyla İs-
tiklâl Caddesi’nde yürüyüşe çıktık-
ları günlerde yaşadıklarını şöyle
anlatıyor: “Mektepten dolayı Gala-
tasaraylılar çok olurdu. Babama
gösterilen sevgi ve saygı beni her
zaman çokmutlu etmiştir.”
Erol Keskin’in AMillî Takımımızın
formasını 15 kez giydiğini söyle-
miştik. İlkmillî maçına son derece
anlamlı bir günde çıktı. Millî Takı-
mımız, 1 Ağustos 1937’de Yugos-
lavya ile oynadığı maçın ardından
başlayan II. Cihan Harbi sebebiyle
10 yılı aşan bir sürede sahneden
çekilmek zorunda kalmıştı. Daha
doğrusu o dönemde uluslararası
futbol adeta mecburi bir tatile gir-
mişti. Savaşın sona ermesinin ar-
dından ilkmillî maçımızı 23 Nisan
1948’de yani Türkiye BüyükMillet
Meclisi’nin açılışının 28’inci seneyi
devriyesinde Atina’da Yunanis-
tan’la oynuyorduk. Panathinaikos
Ekimayının başında Türk futbolunun en nadide oyuncularından birini, Erol Keskin’i
kaybettik. Erol Keskin sadece sahadaki mevkiiyle değil, hayattaki duruşu ve
beyefendiliğiyle de gerçek bir 10 numaraydı.
kim ayının ilk gününde geldi acı haberi;
futbolumuzun nadide isimlerinden, en
beyefendi oyuncularından birini, Erol Keskin’i
de kaybetmiştik. Futbolumuza Fenerbahçe ve
Adalet formaları altında uzun yıllar hizmet
eden, AMillî Takımımızın formasını 15 kez
giyen ve ilk Dünya Kupası maceramızın da
önemli parçalarından biri olan Erol Keskin’i
Ekim’in başında ebediye uğurladık.
1927’nin 2 Mart’ında Feneryolu’nda dünyaya
gelen Erol Keskin, futbola başlamasını, “Efsane
Yolculuk” belgeselinde “Futbolu çok severdim.
Top oynamaya da Fenerbahçe çayırında başla-
dım. O dönemlerde her semtin bir tarlası ve her
tarlanın da bir takımı vardı. O tarla da buranın
gençlerini yetiştiren tarlaydı. Futbola herkes
orada başlardı. Feneryolu her zaman iyi futbol-
cular yetiştirmiştir Fenerbahçe kulübüne” söz-
leriyle anlatıyordu.
Dönemin entelektüel insanlarından Fevzi
Bey’in oğlu olan Erol Keskin, futbola başladığı
günlerle ilgili olarak “Benim için çok
mühimdir” dediği bir hatırasını ise şöyle
naklediyordu:
“Annembana çok düşkündü, kapıdan bile
çıkarmazdı. Tarlada top oynadığımız bir gün
evden biri akşamüstü kahvaltısını getirdi.
İçinde süt falan var. Ama o ortamda bu çok
doğru bir şey değildi. Kahvaltıyı getirene,
‘Çabuk bunlar geri götür. Bir daha da
getirme. Bu söylediklerimi anneme de
söyle’ dedim.”
1945 yılında Fenerbahçe’nin A takımına yükse-
E
Her hâliyle
10 numaraydı
Erol Keskin
Fenerbahçe'nin 1947-48 kadrosu. Ayaktakiler: Ahmet Erol,
Hilmi Ardağ, Cihat Arman, Müjdat (Müzdat) Yetkiner, SamimVar,
Fikret Kırcan, Selahattin Torkal. Oturanlar: Murat Alyüz,
Lefter Küçükandonyadis, Halit Deringör, Erol Keskin.
104
105