TamSaha 131. Sayı - page 42-43

43
olması önemliydi. Bildiğimka-
darıyla Chelsea’nin kiralık ola-
rak başka takımlarda oynayan
50’ye yakın oyuncusu bulunu-
yor. Manchester City’de ise bu
rakam 15 civarında ve bu
oyuncuların arasında Dzeko,
Jovetic gibi isimler de var.
Bu da benimCity’yi tercih
etmemdeki faktörlerden
birisiydi.
Türkiye’deki oyuncular
yurtdışında oynamaya çok da
hevesli değil. Tam tersine Av-
rupa’da yetişmiş Türk oyun-
cular bulundukları ülkelerin
liglerini zorlamak yerine
erken yaşlarda ligimize gel-
meyi tercih ediyor. Bu çarkın
dışında hareket eden bir
oyuncu olarak değişik bir kafa
yapısına sahip olmalısın.
Alıştığınız yerde kalmak işin
kolayına kaçmak oluyor. Bildi-
ğiniz bir ülkede ve şehirde ya-
şıyorsunuz. Çevrenizdekiler,
aileniz, arkadaşlarınız yanı-
nızda. Sizi tehdit edecek ya-
bancı bir unsur yok. Kazan-
dığınız para iyi. Kulüplerimiz
yurtdışından daha fazla para
veriyor. Üstelik vergisi de yok.
İnsanlara burada futbol oyna-
mak kolay geliyor. Kimse ra-
hatını bozmak istemiyor. Bu şart-
lar altında Avrupa’ya gitmek ce-
saret işi. Ben oraya giderek
savaşmayı tercih ettim.
Burada kazandığın paradan daha
azını almaya razı olarak gittin,
öyle mi?
Para hiçbir zaman benimhayat-
taki birinci önceliğimolmadı.
Dünya benim için kapalı bir kutu
ve ben bu kutunun içinde ne oldu-
ğunu görmek istiyorum. Bunun
için gezmeye, öğrenmeye ihtiya-
cımvar. Bir de Avrupa’da genç
oyunculara verilen çalışma im-
kânları çok iyi. Açıkçası ben rahat
olmak, rahat oynamak, kendimi
geliştirmek, lisanımı ilerletmek
istedim. Orada üniversitede oku-
mayı da çok istiyorum. Şu anda
İngilizcemkötü değil. Ama turist
İngilizcesi biçiminde. Karşımda-
kiyle çok rahatlıkla konuşup an-
laşabilirim. Ama ben bir ehliyet ya
da üniversite sınavına girebilecek
biçimde resmi İngilizcem olsun is-
tiyorum. Bunun için de Belçika’da
kurslara başlıyorum. İngilizcemi
bu seviyeye getirdikten sonra da
spor bilimleri ya da farklı bir
alanda üniversite eğitimi almak
istiyorum. Gelecekte spor yöneti-
cisi olmak gibi bir hedefimvar.
Dünyanın senin için kapalı kutu
olduğunu ve bu kutuyu açmak is-
tediğini söyledin; Manchester
City daha ilk hazırlık döneminde
Avustralya ve Vietnam’ı göstere-
rek bu kutuyu araladı değil mi?
Evet (gülüyor). Gerçi kamp döne-
minde gittiğiniz için bir turist gibi
her yeri gezip görme ve öğrenme
şansınız yok ama yine de değişik
insanları görüyor, o atmosferi so-
luyorsunuz. 15 yaşındayken Bur-
saspor’un U15 takımıyla da Çin’e
gitmiştimve o da benim için güzel
bir tecrübeydi. Hemen söyleye-
yim, sıcağı ve nemi sebebiyle
Asya’nın güneydoğusuna pek
ısınamadım.
Manchester City’deki ilk antren-
manından ve oyuncularla tanış-
mandan söz eder misin? Dünyaca
ünlü yıldızların Türkiye’den gelen
genç bir oyuncuya nasıl davran-
dığını merak ediyorum?
Saha içinde o oyuncularla karşıla-
şınca başlangıçta ufak bir heye-
can oluyor ama sonra futbol
oynamaya başlıyorsunuz ve fut-
bol oynamak benim çok küçük
yaşlardan beri en iyi bildiğim şey.
O zaman karşınızdakiyle aynı dili
konuşuyor oluyorsunuz. Tabiî ki
onlar çok yetenekli oyuncular ve
bu özellikleri sayesinde sizi de
rahat ettiriyorlar.
Tamda bunu soruyorum işte…
Onlarla oynarken seni daha rahat
ettiren şey ne?
Açıkçası daha önce verdiğimbir
röportajda bu ilişkilerin üzerinde
çok durdumve insanların “Oraya
gitti, ülkemizi yerden yere vuru-
yor. Sanki arada dağlar kadar fark
var” demesinden endişe ediyo-
rum. Oysa ben böyle bir şey söy-
lemek istemiyorum. Sadece ufak
farklılıkların bile önemli olabile-
ceğini vurguluyorum. Onlarda
abilik diye bir kavram zaten yok
ve yaşınız ya da kariyeriniz ne
olursa olsun size saygı duydukla-
rını hissediyorsunuz. “Genç
oyuncu - tecrübeli oyuncu” diye
kategorize etmek yerine oradaki
herkese “futbolcu” diye bakıyor-
lar. “Genç oyuncu” diye bir ayrım
yapacaklarsa da onu sahada iyi
bir hareket yaptığınızda ya da gol
attığınızda sizi özel olarak tebrik
ettikleri, alkışladıklarında görü-
yorsunuz. İyi bir şey yaptığınızda
teşvik, hata yaptığınızda ise tolere
ediyorlar. Ama üst üste basit top
kayıpları yapar ya da ikili müca-
deleden kaçarsanız sizi uyarmak-
tan da geri durmuyorlar. Bir gün
dar alanda çok yüksek tempoda
pas çalışması yapıyorduk ve ben
çok top kaybettim. Üzüntülü ol-
duğumu gören Dzeko beni bir ke-
nara çekti ve “Hiç sorun değil, bak
ben de ne kadar çok top kaybet-
tim. Her şeyi unut ve yeniden
42
Genk’teki hocam sürekli
istiyor ve genç bir oyuncu için
böyle bir hocaya sahip olmak
büyük bir şans. Çünkü ancak
karşınızda sizden sürekli
isteyen bir hocanız varsa
kendinizi geliştirebilirsiniz.
Hocanızın sizin daha iyi
olmanız için böyle taleplerde
bulunduğunu biliyorsanız hiç
sorun yaşamıyorsunuz.
İngiltere’de oynayacak
oyuncunun, ülkesinin Amillî
takımında son iki senede
maçların yüzde 70’ine çıkması
gerekiyor. Bu nedenle
2 seneliğine Genk’e
kiralandım. Kolay değil ama
AMillî Takımımızda
oynayabilmek ve Premier
Lig’in aradığı kriteri
karşılayabilmek için çok
zorlayacağım.
Belçika’da yalnız yaşamayı
ben tercih ettim. Kendimi
daha çok zorlamak, kendi
başıma bir adım atmak, biraz
daha büyümek istedim.
Bursa’da o şehrin
çocuğuydumve el bebek
gül bebektim, takıma gelen
yabancı oyuncular bile bana
“baby” diye lâkap takıyordu.
Yine başucumda kitaplar var
ve şimdi İshak Alaton’un
biyografisini okuyorum.
Güzel ve örnek alınacak bir
macerası var. Sıfırdan
var olma mücadelesi… Hiçbir
şeyi yokken İsveç’e gidiyor
ve orada bir şeyler öğrenip
biriktirerek bugünlere geliyor.
Benimki ise çok daha basiti.
Çünkü o sıfırdan başlıyor
hayata.
1...,22-23,24-25,26-27,28-29,30-31,32-33,34-35,36-37,38-39,40-41 44-45,46-47,48-49,50-51,52-53,54-55,56-57,58-59,60-61,62-63,...146
Powered by FlippingBook