TR
EN
Site İçi Arama
Detaylı Arama
Erol Bulut: "Milli forma en büyük aşkım" 3.04.2007
Erol Bulut: "Milli forma en büyük aşkım"
Eintracht Frankfurt'ta oynadığı dönemde Ümit Milli Takım formasını giymeye başladı. Ardından 4 sezon Fenerbahçe'de oynadı. Arada Frankfurt'a dönüşler, Trabzonspor, Adanaspor, Bursaspor ve 1860 Münih tecrübeleri yaşadı. Yunan Ligi'nde forma giydi. Panionios'ta oynarken "Yunan Ligi'nin en iyi yabancı oyuncusu" seçildi. Geçtiğimiz sezon Olympiakos'la lig ve kupa şampiyonlukları yaşadı. 31 yaşında ve hâlâ A Milli formayı giyeceği günü bekliyor. Futsal Milli Takımı'nda oynamasını ise "Bu forma benim en büyük aşkım, onu taşımaktan gurur duyuyorum" sözleriyle açıklıyor.

Türkiye'deyken üst düzey bir oyuncu olarak kabul ediliyordun. Özellikle çok parlak bir Fenerbahçe maceran var. Ama o günden sonra kamuoyu sanki Erol Bulut'u unuttu. O dönemden biraz bahsedebilir misin?

1995-1999 sezonları arasında Fenerbahçe formasını giydim. Çok güzel ve unutamayacağım bir dört sezon geçirdim. O camiada 7 yıl aradan sonra ilk oynadığım sezon şampiyon olmak çok sevindiriciydi. Fenerbahçe'den hiçbir zaman ayrılmak istemezdim. O günkü şartlar bu ayrılığı gerektirdi. Eintracht Frankfurt'a döndüm. Orada da yeni gelen teknik adamla sorunlar yaşadım. Trabzonspor'a kiralık gittim. 6 ay sonunda Frankfurt'a geri döndüm. Löw döneminde Adanaspor forması giydim. Adanaspor sonrası Yunanistan'dan gelen teklifi değerlendirdim. Panionios'ta çok iyi bir 1.5 sezon geçirdim. Yunan Ligi'nin en iyi yabancı oyuncusu seçildim. O sezon sonunda Panathinaikos'la anlaşmama rağmen kulübüm bu transfere izin vermedi. Başkanla aramız kötü oldu. Söylemediğim sözleri söylemişim gibi yansıttılar. Transfer dönemi bu anlaşmazlık nedeniyle sona erince FIFA'ya başvurdum ve FIFA beni haklı buldu. Bursaspor'la anlaştım. Orada şanssız bir biçimde küme düştük. Bursa'dan Münih'e gittim. Bir sezon 1860 Münih'te oynadım. Oradan da Olympiakos'a geldim ve hâlâ bu takımdayım.

Genelde Türk oyuncuların tercih etmeyeceği veya edilmeyeceğini düşündüğümüz bir ligde uzunca bir süredir oynuyorsun. İlk gidişini anlatabilir misin?

Fenerbahçe'den Frankfurt'a ilk döndüğüm dönem Panionios beni istemişti. Fakat Frankfurt yönetimi satmaya yanaşmamıştı. Bir sonraki sezonun devre arasında Frankfurt küme düşme tehlikesiyle karşı karşıyaydı. Ben de takımın durumundan memnun değildim. Menajer aracılığıyla Panionios teklif getirdi, ben de kabul ettim. Böylece bir ilki denemek istedim. İlk başta farklı gelse de çok çabuk adapte oldum ve kulüp başkanıyla yaşadığım sorun dışında hiç bir problemle karşılaşmadım. Çok olumlu bir deneyimdi benim için. Bir Türk olarak Yunan Ligi'nde en iyi yabancı seçilmek benim için büyük bir gurur kaynağı oldu.

Rehhagel milli takıma davet etti

Bir de senin Yunan Milli Takımı'na alınmak istenmen var.

Evet, öyle komik bir hikâyem var. Panionios'ta yılın en iyi oyuncusu seçildiğimde Otto Rehhagel beni çok beğenmiş. Yunanistan Milli Takımı'na davet edildim. Herhalde Türk olduğumu bilmiyordu. Basın bunu yazdı, ben de açıklama yaptım, "Türk pasaportu taşıyorum. Ümit Milli Takım forması giydim ve bu formayla devam etmek istiyorum" dedim. Her şeye rağmen Avrupa Şampiyonu olmuş bir takımın teknik direktörü tarafından böyle bir davet almak beni çok mutlu etti.

Yunanistan'da bir Türk futbolcu olarak farklı misyonların da var sanırım.

Yunanistan'da her şeyine dikkat ediliyor. Ben her hareketimi dikkatli yapmak, dikkatli konuşmak zorundayım. Sahadaki hareketlerin, sana faul yapıldığında verdiğin tepkiler, saha dışında özel hayatın orada da takip ediliyor. Ülkemi orada en iyi şekilde temsil etmeye çalışıyorum.

Türkiye'yle Yunanistan arasında siyasi gerilimler olduğu zaman bu seni nasıl etkiliyor?

Takımda arkadaşlar bazen lâf atıyor. Ama ben çok ciddiye almıyorum. Üzerine gitmiyorum. Ciddiye alıp üzerine gitsem belki biraz tartışırız ama o taraflı olmuyorum. Bu tip şeyleri genellikle şakaya döküyoruz ve üstü örtülüyor.

Türkiye'de oynarken kulüplerle yaşadığın çeşitli sorunlar var. Hâlâ Tahkim Kurulu'nda bir davan devam ediyor. Yunanistan'da da böyle sorunlar yaşıyor musun?

Yunanistan'da benzer bir sorun yaşamadım. Ama Panionios'ta kulüp başkanı nedeniyle yaşadığım problem en büyük sorunumdu diyebilirim. O dönemde bir de alacak konumuz vardı ve benim alacaklarımı bonservisime saymak istediler. Üstüne üstlük bir de benim kamuoyunda kendilerinden özür dilememi istiyorlardı. Ben özür dileseydim bunu mahkemede aleyhime kullanacaklardı. Türkiye'de de alacağım nedeniyle Bursaspor'la mahkemeliğim.

Türkiye'de işler kötü gidince paran ödenmiyor

Yani Türkiye'deki sorunların aynısını Yunanistan'da da yaşayabiliyorsun.

Evet, ama orada ortalığı karıştıran başkandı. Türkiye'de ise futbolunu oynuyorsun ve kulübün için her türlü mücadeleyi veriyorsun. Ondan sonra işler biraz kötü gittiği zaman futbolcuların paraları ödenmiyor. Bu yanlış. Hiçbir futbolcu kaybetmek için sahaya çıkmaz ve orada emeğini sonuna kadar harcar.

Bir Türk futbolcusu olarak taraftarlarla ilişkilerin nasıl Yunanistan'da?

Taraftarlarla hiçbir problemim yok. Panionios taraftarları "2 yıl önce bizi seçmiştin, neden Olympiakos'a gittin?" diye serzenişte bulunuyor ama bu tepkileri daha çok sevgiden kaynaklanıyor. Elbette en önemli rakiplerinde oynadığım için bir kırgınlıkları var ama yine de "Sen gittikten sonra takıma bir lider futbolcu gelmedi" diyorlar. Hâlâ benim geri dönmemi istiyorlar.

Olympiakos son iki sezonun şampiyonu, bu sezon da büyük ihtimalle şampiyon olacak. Böylesine güçlü bir takımda oynamak ve Rivaldo ile takım arkadaşı olmak nasıl bir duygu?

Rivaldo bambaşka bir insan. Belki herkes onun havalı birisi olduğunu düşünüyor ama tam tersi. Çok mükemmel bir arkadaş, çok iyi bir insan, kimse için kötülük düşünmeyen birisi. Zaten futbolculuğu konuşmamıza gerek yok. Bir kere dünyanın en iyi oyuncusu seçilmiş, iki defa da FIFA'nın açıkladığı dünyadaki en iyi 100 oyuncu arasına girmiş. Sözleşmesini bir sezon daha uzattı. Daha sonra da Olympiakos'un Genel Menajeri olacak. Olympiakos'un konumuna gelince, buradaki Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray düzeyinde bir takım. Yunanistan'da da Olympiakos, Panathinaikos ve AEK var. Sonra da PAOK geliyor. Onlara da Yunanistan'ın Trabzonspor'u diyebiliriz.

Olympiakos 1996-2000 yılları arasındaki Galatasaray gibi oldu. Bu tekelleşme Yunan Ligi'ndeki rekabeti de düşürmüyor mu?

Olympiakos son 11 sezonda 10. şampiyonluğuna koşuyor. Üç sezon önce araya bir kez Panathinaikos girmişti. Böyle bir hegemonya kurulunca bizim başkanın politik etkileri konuşulmaya başlanıyor. Böyle tatsız şeyler oluyor. Ama ben de bir Olympiakos futbolcusu olarak şunu söyleyebilirim ki, bizim lehimize de diğer büyük takımların lehine de hakem hataları yapılıyor.

Türkiye'de oynamak isterim

Türkiye'ye dönmek yeniden Süper Lig'de oynamak gibi bir düşüncen var mı?

Sözleşmem sezon sonunda bitiyor. Tabii ki ülkeme dönüp burada futbol oynamak isterim. Ama bu biraz da gelecek tekliflere bağlı. Türkiye'ye dönersem Avrupa kupalarında mücadele edecek bir takımda oynamak isterim.

Avrupa'da top koşturan birkaç Türk oyuncudan birisin ama Türkiye'nin gündeminde çok fazla yer almıyorsun. Yeterince ilgi görmediğini düşünüyor musun?

Sonuçta Almanya, İngiltere veya İspanya ligleri elbette Yunan Ligi'nden daha üst düzeyde. Ama bir Türk olarak Yunanistan'ın en büyük kulübünde top oynuyorsam, geçtiğimiz sezon hem lig hem de kupa şampiyonluğu yaşamışsam, bu sezon yeni bir şampiyonluğa koşuyorsam ve geçtiğimiz sezon Şampiyonlar Ligi'nde müthiş bir performans göstermişsem, biraz daha ilgi görmem gerekirdi diye düşünüyorum. Bir Türk futbolcusunun Yunanistan'ın Olympiakos takımında oynadığını bilen çok fazla insan yok. Bu da üzücü tabii. Yunanistan'la politik problemlerimiz var ama ben o ülkenin en üst düzey takımında bir Türk futbolcusu olarak başarıyla oynuyorum. Yunanistan'ın en iyi yabancı oyuncusu seçiliyorum, kimse dönüp de bakmıyor. Oysa orada çok sayıda ünlü yabancı oyuncu var. Ben en iyi yabancı seçildiğimde Karembeu, Giovanni, Henning Berg gibi oyuncuları geride bıraktım. Bu büyük bir başarıydı.

Ama sende hep bir sitem var. Kırgın gibisin.

Sitem eden futbolcu da var etmeyen de var. Ben sitem eden futbolcular sınıfındanım. Ama haklı olduğumu düşünüyorum.

Milli Takım'la ilgili de sitemde bulunuyorsun.

Bu sitemi çoğu zaman dile getirdim ama bu benim karar vermemle olacak bir şey değil. Bugün Futsal Milli Takımı'ndan teklif geldi, seve seve kabul ettim. Bu forma benim en büyük aşkım ve onu taşımaktan gurur duyuyorum.

Milli Takımımız uzun süre bir sol bek sıkıntısı çekti ama senin adın pek gündeme gelmedi. Bunun nedeni ne olabilir sence?

Bilmiyorum, bilsem bir şeyler söyleyeceğim. Ama ben her zaman Milli Takım'da oynamaya hazırım. Eğer bir gün o şans verilirse mutlaka değerlendireceğim. Yaşım 32 gözüküyor ama aslında 1976 doğumluyum, yani 31 yaşındayım. Zaten yaşın da çok önemi yok. Genç ve yaşlı değil, iyi ya da kötü futbolcu vardır. İşte Tugay ağabeyin performansı ortada.

Hiç A Milli olamadın. Oysa 21 kez Ümit Milli Takım'da oynamıştın. Bu konu sana üzüntü veriyor olmalı.

Mutlaka üzülüyorum. 21 kez Ümit Milli formayı giydim ve son maçlarımda da kaptanlık yaptım. Ondan sonra hiç A Milli Takım'a çağrılmamamın nedenini bilemiyorum.

En iyi dönemimde bile davet edilmedim

O dönemde Abdullah, Ergün, Hakan Ünsal gibi sol beklerin varlığı senin Milli Takım'a alınmanı engellemiş olabilir.

Ama 1997-98 sezonunda Fenerbahçe formasıyla mükemmel bir dönem geçirdim, 8 gol attım. Rüştü ve Okocha'dan sonra en değerli oyuncu seçildim. Yine de Milli Takım'a çağrılmadım. Şampiyon olduğumuz sezon da çağrılmamıştım. Fenerbahçe'de 4 sezon oynarken de Yunanistan'da yılın en iyi yabancı oyuncusu seçilirken de Milli Takım için düşünülmedim. İki sezondur Olympiakos'ta oynuyorum, geçen sezon şampiyonluk yaşadım, yine yokum.

Bu sezon Olympiakos'ta kaç maçta oynadın?

Bu sezon Blackburn maçında ayak tarak kemiğim kırıldı ve 4.5 ay sahalardan uzak kaldım. Ama sezonun ikinci yarısından itibaren oynamaya başladım.

Yunanistan'da geçtiğimiz sezonun son maçında üzerinde Türk ve Yunan bayrakları bulunan ve "Futbol birleştirir" yazan bir tişört giyip sahada tur attın. Bütün seyirciler de bu şovu ayakta alkışladı. Biraz bundan söz eder misin, fikir senden mi çıkmıştı?

Fikir benden çıktı, evet. Başlangıçta tedirgindim, insanlar yanlış anlayabilir diye düşündüm ama sonuçta bir takımda her ülkeden futbolcu oynayabiliyor, yani futbolun birleştirici bir özelliği var. Bunu denemeye karar verdim. Formamı çıkarıp taraftara atınca o tişört ortaya çıktı. Önce şaşırdılar ama ardından çok pozitif karşıladılar. Maradona da kutlamalarımıza gelmişti ve beni tebrik etti.

Futsal Milli Takımı'na çağrıldın ve gelip oynadın. Kadro açıklandığında senin adını gördüğümüzde oldukça şaşırmıştık.

Herkese garip geliyor. İnsanlar, "Takımında oynuyor, gelmez" diye düşünüyor ama her şeyden önce çağrıldığınız yer Milli Takım. Adı ne olursa olsun fark etmez. Futsal Türkiye'de henüz yeni bir branş. Benim gelmemin diğer arkadaşlarıma da bir mesaj olacağını düşündüm. Futsalın tanıtımına katkı sağlayacağıma inandım.

Bir de buraya gelmekle bir fedakârlık yapıyorsun.

Evet, kulübümle de problem yaşadım. Futsal Milli Takımı'na katılacağımı öğrenen teknik direktörüm beni son lig maçında oynatmadı. Aslında Futsal Milli Takımı'na gitmemi de istemiyordu ama işin içinde Milli Takım olduğu zaman her şey değişir.

Erol Bulut'un Futsal Milli Takımı'nda oynaması, futsal için de gerçekten iyi bir tanıtım.

Önemli olan da bu zaten. Ben başlangıcını yaptım. Dilerim benden sonra başka arkadaşlarımız da gelip oynar ve Futsal Milli Takımımızı herkes tanır.

Röportaj: İlker Uğur