TR
EN
Site İçi Arama
Detaylı Arama
Ziya Erdal: "Bir gün sıra bana gelecek" 1.08.2011
Ziya Erdal: "Bir gün sıra bana gelecek"

Sivasspor savunmasının sol kanadında sürati, hırsı ve hücuma katkısıyla dikkat çekti, performansının karşılığını da A2 Millî Takımı'na seçilerek aldı. Futbola İstanbul'da başlasa da memleketinin takımında oynuyor ve bu işten büyük bir keyif alıyor. A Millî Takım formasına büyük bir iştahla bakarken, kısa bir süre sonra sıranın kendisine geleceği günleri iple çekiyor.

Röportaj: Nihat Özten / TamSaha

Sivas doğumlusun ve doğduğun şehrin takımının altyapısından A takıma kadar yükselerek bu sezon Spor Toto Süper Lig'de forma giydin. Bu yükselişinde memleketinde oynamanın etkisi var mıydı? Böyle bir çıkışı başka bir takımda da yapabilir miydin?

Elbette Sivaslı olmam benim için önemli bir avantajdı. Belki başka bir takımda oynasaydım uyum sorunu yaşayabilir ve bu kadar çabuk yükselemeyebilirdim. Sivas yönetimi ve halkı beni çok çabuk benimseyerek içlerine aldı. O toprakların yapısını biliyor, insanını yakından tanıyor olmam lehimeydi. Ayrıca altyapıdan gelmem ve A2 takımında oynadığım dönemde şampiyonluk yaşamam bu süreci daha da hızlandırdı. Öncesinde Mesut Hoca beni 2 maç oynattı. Sonra takımın başına gelen Rıza Hoca da bana şans verdi ve oynatmaya devam etti.

Bildiğimiz kadarıyla Sivasspor'da senin dışında Sivaslı olarak bir de Hayrettin Yerlikaya var. İlginç biçimde ikiniz de sol bek oynuyorsunuz.

Dediğiniz gibi Hayrettin ağabey ve benim dışımda A takımda oynayan başka Sivaslı yok. Sol kanadı Sivaslılar koruyor. O bölge yerli oyunculara emanet. Bu tesadüf oldu ama Sivaslılar oyunun her bölgesinde oynayabilir (gülüyor).

Doğum yerin Sivas ancak futbola başladığın yer Ümraniye Yamanlarspor. Sanırım Sivas'ta doğduktan sonra İstanbul'a göç ettiniz. O dönemi ve aileni biraz anlatır mısın?

Sivas'ta doğduktan sonra 3 yaşına kadar orada yaşadım. Daha sonra ailecek İstanbul'a göç ettik ve Ümraniye'ye yerleştik. Ben de tatillerde Sivas'a gidip gelmeme rağmen transfer olana kadar İstanbul'da yaşadım.

Annen, baban ne iş yapıyor? Kaç kardeşsiniz?

Babam inşaat işçisi, annem ise ev hanımı. Kezban adında da bir kız kardeşim var. Ufak bir çekirdek aileyiz yani.

Futbola başlaman nasıl oldu?

Aslında biraz klasik. Futbolu çok seviyordum ve mahalledeki boş arsada arkadaşlarımla oynuyordum. Ama mahalle sakinleri bu durumdan pek de hoşnut değildi ve bizi ailelerimize şikayet ediyordu. Annem de şikayetlerden bunalınca başka bir yerde oynamam için beni Yamanlarspor'a götürdü. Sonrasında Sivasspor'a transferim gerçekleşene kadar Yamanlarspor'un altyapısında oynadım.

Sivasspor'a transferin nasıl gerçekleşti?

Lisede okuduğum dönemde aynı zamanda okul takımında da oynuyordum. O dönemde de başarılı maçlar çıkarttık ve Türkiye Şampiyonası için Eskişehir'e gittik. Kulüpler de o turnuvada oyuncu izliyordu. Sivasspor adına da Murat Şahin Hocamız şampiyonayı izlemeye gelmişti. Beni beğendi ve Sivasspor'a gelmemi istedi.

Teklif geldiğinde neler hissettin? Ailenin tepkisi nasıl oldu?

O zamanlar daha 17 yaşındaydım. Sivasspor'dan değil de başka bir takımdan böyle bir teklif gelseydi karar vermek biraz zor olabilirdi ama Sivaslı olduğum için koşa koşa gittim. Zaten orada yaşayan bir çok akrabam var ve onların yanında ailemin yanındaki gibi olacağımı biliyordum.

Sivasspor ile sözleşme imzaladın ancak sonra Kırşehirspor ve Anadolu Üsküdarspor'da birer yıl kiralık oynadın. Kiralık olduğun dönemler nasıl geçti? Bugünlere gelmende orada yaşadıklarının ne gibi etkileri oldu?

Kırşehirspor'da oynadığım dönem benim için iyi geçmedi. Orada kötü bir sakatlık yaşadım ve fazla oynayamadım. O dönemi hatırlamak bile istemiyorum açıkçası. Ama sonrasında gittiğim Anadolu Üsküdarspor futbol hayatımın dönüm noktalarından birisi oldu. Bugün az çok bir yerlere gelmişsem en büyük nedenlerinden biri Anadolu Üsküdarspor'da yaşadıklarım ve öğrendiklerimdir. Orada çok iyi bir sezon geçirdim. Cafer Aydın takımın başındaydı ve bana çok büyük katkısı oldu.

Cafer Aydın'ın sana ne gibi katkıları oldu? Biraz anlatır mısın?

Cafer Hoca yıllarca Süper Lig'de değişik takımlarda oynamış ve kendini kanıtlamış bir oyuncu. Hoca olarak da bu tecrübelerini oyunculara çok iyi aktarıyordu. Onun agresifliği, hırsı ve oyun anlayışı bize de yansıdı. Ben de özel olarak ondan çok şey aldım. Oyun zekâmın gelişmesinde, pozisyon almamda önemli katkıları oldu. Gerçekten Cafer Hoca ile Anadolu Üsküdar'da geçirdiğim dönem benim için büyük şanstı.

Bir oyuncu genç yaşta önemli bir transfer gerçekleştiriyor ancak büyük umutlarla geldiği takımda oynamadan başka bir takıma kiralanıyor. Kiralık olarak gönderildiğin dönemde bir hayal kırıklığı yaşadın mı?

"Genç oyuncuların kiralık olarak gönderilmesi faydalıdır" ya da "Oyuncunun kaybedilmesine neden olur" diye kesin yargılara varmak doğru değil. Sonuçta bu durum oyuncunun yapısına göre değişebilir. Benim açımdan olaya bakarsak, faydalı olduğunu çok net bir şekilde söyleyebilirim. Ancak tersi durumlar da yaşanabilir. Zaten oyuncunun belli bir kumaşı varsa er ya da geç bir gün hak ettiği formayı giyecektir. Ona düşen sürekli çalışmak ve kendini geliştirmek olmalı. Hocası oyuncuya güvendiğini ve bir-iki maç oynadıktan sonra hata da yapsa arkasında durduğunu hissettirirse, kumaşı iyi oyuncu kesinlikle başarılı olur.

İlk olarak Mesut Bakkal yönetimindeki Sivasspor'da bir Süper Lig maçına çıktın. Neler hissettin o ilk maçta?

Çok değişik ve güzel bir duyguydu. Kelimelerle pek tarif edemeyeceğim bir mutluluk. Bir de oynadığım ilk maç Kayserispor maçıydı. Kayseri Stadı zaten muhteşem bir yer. Kayserispor ile Sivasspor maçlarının da atmosferi çok farklıdır biliyorsunuz, bir tür Anadolu derbisi niteliğinde. Böyle bir maçın 15. dakikasında Hayrettin ağabeyin sakatlanması sonrasında oyuna girdim. Sonraki hafta da evimizde oynadığımız Bucaspor maçında ilk on birde sahaya çıktığımda çok heyecanlanmıştım. Bu iki maçtan sonra Mesut Hoca takımdan ayrıldı ve yerine Rıza Çalımbay Hocamız geldi.

Rıza Çalımbay'ın gelişiyle birlikte senin için neler değişti? Rıza Hocanın senin üzerinde ne gibi etkileri oldu?

Rıza Hoca geldikten sonraki ilk maçımı Türkiye Kupası'nda Manisaspor'a karşı oynadım. İyi bir maç çıkardım ve ondan sonra Rıza Hoca bana güvenerek forma vermeye devam etti. Zaten kendisi gençlere önem ve şans veren bir hoca. Benim dışımda altyapıdan gelen bazı oyuncuları da A takımla birlikte idmanlara çıkarttı. Sivasspor olarak ligde biraz daha rahat bir durumda olsaydık, inanıyorum ki Rıza Hoca bir çok genç oyuncuya şans verecekti. Ama konumumuz gereği buna pek imkân yoktu. Rıza Hocaya bana güvenip forma verdiği ve arkamda durduğu için teşekkür ediyorum.

Sol çizgide topu hücum hattına taşıma özelliğine sahip bir oyuncusun. Hücum yönünü geliştirmek için çalışmalar yapıyor musun? Kendini geride mi yoksa önde mi daha rahat hissediyorsun?

Şimdiye kadar sol bek oynadım. Tabii ki oyun içersinde ön tarafa çıktığım zamanlar oluyor ve hücum bindirmeleri yapmayı seviyorum. Ama ne kadar çıkış yapacağınız biraz da takımın yapısına bağlı. Hücum yapmayı seviyorum ve takıma ofansif katkı yaptığımda kendimi daha iyi hissediyorum.

Hayrettin sakatlandıktan sonra formayı aldın ve uzun zaman oynadın. Ancak sezonun sonlarına doğru Hayrettin döndü ve sen de yedek kulübesinde oturdun. Bu durumun nedeni senin formsuzluğun muydu?

Oynadığım dönemde bir sakatlık yaşadım. Topuğum ezilmişti ve tedavim de yaklaşık iki hafta sürdü. O zaman da Hayrettin ağabey oynadı ve iyi maçlar çıkarttı. Takım da iyi gitmeye başlayınca hocamız onu oynatmaya devem etti. Zaten oynamak onun hakkıydı. Bu durum benim açımdan herhangi bir sıkıntıya yol açmaz. Önemli olan kimin oynadığı değil, takımın başarılı olması. Rıza Hoca âdil bir insan ve her zaman formayı hak edene veriyor. Bana düşen daha fazla çalışmak, her zaman kendimi hazır tutmak ve görev verildiğinde de en iyi şekilde yerine getirmek.

Türkiye'de ve dünyada beğendiğin sol bekler kimler?

Dünyada sol bek olarak en beğendiğim oyuncu Manchester United'lı Patrice Evra. Türkiye'de ise hücum özelliklerinin çok gelişkin olduğunu düşündüğüm Fenerbahçeli Dos Santos'u beğeniyorum. Ve hem bana öğrettikleri hem de insanlığıyla Hayrettin ağabey var tabii ki.

Oyun sitili olarak İsmail Köybaşı'na benzediğini söyleyenler var.

Evet. Bindirmelerimi ve hızımı İsmail'e benzetenler oluyor.

Kendinde beğendiğin özellikler ya da eksik görüp geliştirmen gerektiğini düşündüğün yönler neler?

İnsanın kendinde beğendiği özellikleri söylemesi zor. Ama genel olarak hızlı ve agresif bir oyuncu olduğumu söyleyebilirim. Hücum özelliklerime ve oyun içerisinde pozisyon alma konusunda da kendime güveniyorum. Geliştirmem gereken konularda ise bir çok şey söyleyebilirim. Genç bir oyuncuyum ve her konuda kendimi geliştirmem gerektiğini biliyorum. Her antrenmanda, her maçta gözlem yaparak bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum. Hiç bir oyuncu "Benim bu halim yeterli, daha fazla çalışmama gerek yok" diyemez. Sol ayağınız iyiyse sağı geliştirmeli, kafa topunda iyiyseniz oyunu yerden de oynayabilecek duruma gelmelisiniz. Yani bir futbolcunun eksiği asla bitmez. Her zaman bir üst kademeye çıkmak için çalışmak gerekir.

Takıma adapte olma sürecinde tecrübeli oyuncuların desteği oldu mu? Takım içindeki ilişkiler nasıl?

Kendimi bu konuda gerçekten çok şanslı hissediyorum. Mehmet Yıldız, Abdurrahman, Sedat, Kadir ve Hayrettin ağabeyler gibi gerçekten çok değerli insanlarla aynı takımda oynamak çok güzel. Beni çok çabuk kabullendiler ve takımın bir parçası olmam için ellerinden geleni yaptılar. Bugün buradaysam onların da bana katkısı büyük. Takımdaki arkadaşlık ortamı gayet güzel.

İlk Millî Takım davetini ne zaman aldın? Böyle bir davet bekliyor muydun? Çağırıldığını duyduğunda neler hissettin?

İlk millî davetimi A2 Millî Takımımızın Şubat ayında Belarus ile oynadığı maçlar için almıştım. Sivasspor'da elimden geleni zaten yapıyor, günü geldiğinde böyle bir davetin geleceğini biliyor ve bekliyordum açıkçası. Davet edildiğimi duyunca da çok sevindim tabii ki. Sonuçtan her futbolcunun birinci hedefi Millî Takım forması giymektir.

Şu an A2 Millî Takım oyuncususun ve bu takım, A Millî Takım yolundaki son kapı. Sen kendini A Millî Takım'a ne kadar yakın görüyorsun?

Söylediğiniz gibi A2 Millî Takımı, A Millî Takım yolundaki son viraj. Buraya seçilen oyuncular sürekli gözetim altında ve bunun bilinciyle A Millî olmak için çaba harcıyor. Burada olmamız, iyi performans sergilediğimiz zaman A takıma da çıkabileceğimizin en büyük göstergesi.

Peki sen şu an için kendini A Millî Takım'da oynayabilecek durumda görüyor musun?

Bunu söyleyebilmek şu an için zor. Sonuçta ligde oynayan ve iyi maçlar çıkartan sol bekler var. Bugün hak ettikleri için onlar A takım kadrosunda. Ama iyi çalışıp üzerime düşeni yaptıktan sonra bir gün sıranın bana geleceğine de inanıyorum.

Genç bir oyuncusun ve önünde uzun bir futbol hayatı var. Hedeflerin neler? Kendine bir kariyer planlaması yapıyor musun?

Her futbolcunun hedefleri vardır. Hedefsiz oyuncu zaten mutlaka bir yerde tıkanır. Benim ilk hedefim Sivasspor'da oynamaktı. Şimdilik onu başardım. A2 Millî Takım'a da seçildim. Tabii bundan sonrası biraz daha zor. Sivasspor'da kendimi kanıtladıktan sonra A Milli Takım'a da çıkmayı hedefliyorum. Sonra dört büyüklerden birinde oynamayı isterim. Hayat ne getirir bilemem ama inşallah sonra da Avrupa neden olmasın?

Avrupa'da hayallerini süsleyen bir lig, bir kulüp var mı?

Real Madrid. Tabii ki şimdilik bu çok büyük bir hayal.

Boş zamanlarında neler yaparsın? Anadolu'da futbolcu olmakla büyük şehirlerde olmak arasında sosyal hayat yönünden farklılıklar vardır herhalde. Bu durum senin futbolunu nasıl etkiliyor?

Tabii ki Sivas veya başka bir Anadolu şehri ile İstanbul, İzmir, Ankara gibi büyük şehirlerde bulunmak arasında fark var. Oralarda yapacak çok şey bulabilirsiniz. Oralarda gece hayatı da var ki, bu beni pek ilgilendirmiyor zaten. Bu açıdan bakıldığında Sivas'ta yaşamak benim için daha da iyi. Futbolun dışında yapacak pek bir şeyiniz yok. Doğal olarak sürekli futbolla yatıp futbolla kalkıyoruz.