Previous Page  58-59 / 154 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 58-59 / 154 Next Page
Page Background

Kayserispor ile başlamış oldum.

Kayserispor’daki ilk sezonunda

çok fazla şans bulamadın ve

toplam 8 karşılaşmada oynaya-

bildin. Bunun sebebi neydi?

Uyum sorunumu yaşadın?

Kayseri’de akrabalarım vardı.

Onların yanımda olması işlerimi

biraz da olsa kolaylaştırdı. Kay-

serili ve Türk de olsan sonuçta

Almanya’da doğup büyümüşsün.

Oranın kültürünü almışsın.

Sıkıntılar ister istemez oluyor.

Futbol farklı, imkânlar farklı. Al-

manya’da çocukluktan itibaren

seni malzemeler ve imkânlarla

şımartıyorlar. Kayserispor’a

geldiğimde malzemeciye “Abi

kramponlar ne olacak?” dedim.

Cevap “Ne kramponu kardeşim.

Hangisini giyersen giy” oldu.

Böyle ufak şeylerden bile ister

istemez bir şok yaşıyorsun. İşle-

rin Almanya’daki gibi olmadığını

gördüm ve sıkıntılar yaşadım.

Bir sezon sonra Erciyesspor’a

gittin. Erciyesspor’da kendini

bulduğunu görüyoruz ve 31

maça çıktın. O sezon nasıl geçti?

Aslında Erciyesspor’a zoraki ola-

rak gitmiştim. Transfer dönemi-

nin sonlarına yakındı. Kötü bir

sezon sonrasında oynamam

gerektiğini düşündüğümde

kulübüm beni bir alt lige ve aynı

şehrin takımı olan Erciyesspor’a

kiralama kararı aldı. Erciyes-

spor’da Mehmet Bulut Hoca-

mızla iyi bir başlangıç yaptık.

Hedefi şampiyonluk olan bir

takımkurulmuştu. Ama bir

Türkiye klasiği olan durum o

sezonda da yaşandı ve alınan

sonuçlardan dolayı hedef değiş-

tirmek zorunda kalan takım son

hafta kümede kalmayı başar-

mıştı. Bireysel olarak sezonun

benim için iyi geçtiğini söyleye-

bilirim. Çok fazla süre buldum ve

6 golle sezonu tamamladım.

Sonraki sezonu Kocaelispor’da

geçirdin ve sadece 10 maçta

oynadın. Kocaelispor o sezon

transfer yasağı almıştı ve zor bir

dönemden geçiyordu. O dönemi

nasıl hatırlıyorsun?

Kocaelispor’dan teklif geldi.

Cihat Arslan Hocanın ilk takı-

mıydı orası. Beni aradı “Gelir

misin?” diye ricacı oldu. Ben de

kendisiyle yüz yüze tanışmasam

bile telefonla da olsa görüştü-

ğümde çok sevdim ve teklifini

kabul ettim. Kocaelispor’un kam-

pına katıldım. Kampta sürekli ola-

rak “Transfer tahtası açılacakmı?

Transfer yasağı kalkacakmı?” diye

mırıldanmalar var. Bu konulardan

şüphelendim ve araştırmalara

başladım. Sonra transfer tahtasının

açılamayacağını duydum. İlk gitti-

ğimde cüzi miktarda bir peşinat

almıştım. Hocaya ayrılma konu-

sunda rica ettim. Kendisi de beni

kıramadı. İki hafta orada kaldıktan

sonra aldığım peşinatı da iade

ettim. Çünkü hak etmediğim bir

para diye düşündüm. Oradan

ayrıldım. Ama hiçbir takımla

anlaşmadım. Çünkü Cihat Hocayla

bağlarımı koparmamıştım. Kendisi

yeni bir yönetimin geleceğinden ve

transfer yasağını kaldıracağından

bahsedince son güne kadar bekle-

dim. 1 Eylül’de transfer tahtası

açılmadığı için sözleşme imzalaya-

madım ve maalesef 6 ay boyunca

boşta kaldım. Çok zor dönemden

geçtim. Futbolun en dibini Kocae-

lispor’da yaşadımmaalesef. Türki-

ye’nin en köklü kulüplerinden

birinde güzel günler yaşamak is-

terdim ama nasip olmadı. O 6 ayın

nasıl geçtiğini bir ben biliyorum.

O zaman oğlum yeni doğmuştu ve

onları Almanya’dan getirememiş-

tim. Hakikaten şu an anlatırken

bile zorlanıyorum. O dönem hem

maddi hem de manevi anlamda

çok zor günler yaşadım. 6 ay bo-

yunca tesislerde kendimi bir odaya

kapatarak antrenmanlara devam

ettim. Kulüple hiçbir bağım olma-

masına rağmen Almanya’ya döne-

medim. Neden öyle olduğunu şu an

anlatamam.

Arka arkaya üç sezon Orduspor

formasını terlettin. Her sezon

istikrarın yükseldi ve 30’un

üzerinde maçta forma giydin.

Takımının Süper Lig’e çıkmasını

sağladın. Kaptanlığa yükseldin.

O dönemki 1. Lig’de yılın 11’ine se-

çildin. Orduspor günlerin nasıldı?

Orduspor günleri benim adıma gü-

zeldi gerçekten. Çünkü Süper Lig’e

çıkma sevincini yaşadım. Normal

sezonda lige çıkabilirdik. Ancak

yaşanan bazı şanssızlıklar nede-

niyle bu hedefi tutturamadık.

Süper Lig’e yükselme final maçı

bizim adımıza rüya gibiydi. Kazanıp

şampiyon olmuştuk ama sanki

normal bir lig maçını kazanmış

gibiydik. Şampiyonluğun farkına

iki-üç gün sonra varabildik. Takım

olarak birbirini tamamlayan oyun-

culardan kurulu bir ekiptik. Herkes

bir değil iki-üç kişilik oynuyordu.

Ekstra efor sarf ediyordu. Bunun

sonucunda Süper Lig’e çıktık. Son-

rasında inişli-çıkışlı günlerimiz

oldu. Metin Diyadin Hoca bıraktık-

tan sonra dünyaca ünlü teknik di-

rektör Hector Cuper geldi. Oradaki

ikinci sezonumda takımkaptanlı-

ğına yükseldim. Dolu dolu üç sezon

geçirdikten sonra yaşanan düşüş

ve takımın alt lige düşmesinin

ardından gelen teklifler nedeniyle

ayrılmak zorunda kaldım.

Kariyerin boyunca istikrarlı bir

oyuncu oldun. Bu istikrarın altında

yatan sebepleri bize açıklar mısın?

Neleri doğru yaptın?

Ekmeğimizi futboldan kazanıyo-

ruz. Oynadığımız süre içerisinde

elimizden gelenin en iyisini yap-

mak ve karşılığını vermek zorun-

dayız. Yani hem saha içerisinde

hem de saha dışında profesyonelce

davranmalı ve yaşamalıyız. Temsil

ettiğimiz camiaların sorumlulu-

ğunu bilerek buna uygun hareket

ettiğinizde ve kendinize iyi baktığı-

nızda ortaya zaten bir istikrar çıkı-

yor. Bu söylediklerimi profesyonel

futbol yaşantımda yaptığıma

inanıyorum.

2013-2014 sezonunda yolun,

kariyerinin en güzel günlerini

yaşayacağın Konyaspor ile kesişti.

Transfer hikâyeni anlatır mısın?

Orduspor küme düştükten sonra

Trabzonspor beni istemişti. Trans-

ferde prensip anlaşmasına varmış-

tık ve iş sadece imzaya kalmıştı.

Bu arada Konyaspor da beni istedi.

Onlara Trabzonspor ile anlaştığımı

söyledim. O dönem Trabzonspor’un

sportif direktörü Ünal Karaman’dı.

Konyasporlu yöneticiler Ünal

Karaman ile durumu görüşmüş ve

benimKonyaspor’a transferimko-

nusunda izin almışlardı. Ünal Hoca

Trabzonspor ile görüşerek Konya-

spor’a transfer olmam için gereke-

nin yapılmasını sağladı. Takım

Bolu’da kamptaydı ve kampın da

son günüydü. Otele gittim imzayı

attım ve Konyasporlu oldum.

Konyaspor’da sen ve takım çok

başarılı işler yaptınız. TakımUEFA

Avrupa Ligi’ne katıldı, Türkiye Ku-

Kocaelispor’da transfer

tahtası açılmadığı için

sözleşme imzalayamadım

ve 6 ay boşta kaldım.

Futbolun en dibini yaşadım.

O 6 ayın nasıl geçtiğini bir

ben biliyorum. Oğlumyeni

doğmuştu ve onları

Almanya’dan

getirememiştim. Hakikaten

şu an anlatırken bile

zorlanıyorum.

Ekmeğimizi futboldan

kazanıyoruz. Oynadığımız

süre içerisinde elimizden

gelenin en iyisini yapmak

ve karşılığını vermek

zorundayız. Temsil

ettiğimiz camiaların

sorumluluğunu bilerek

buna uygun hareket

ettiğinizde ve kendinize iyi

baktığınızda ortaya zaten

bir istikrar çıkıyor.

Aykut Kocaman takımın

başına getirilerek temel

sağlam atılmış oldu. En

büyük etkenlerden bir

tanesi de yeni stadyumdu.

Başarımızın arkasındaki

en büyük sır; samimiyet,

şeffaflık ve aile ortamı oldu.

Sonuca daha direkt ve daha

hızlı gitme üzerinde

çalışıyoruz. Reşit Hocanın

da en büyük özelliğinin bu

olduğunu düşünüyorum.

Önceden gelen son

yıllardaki kompakt

yapımıza hızlı ve direkt

oyunu da eklediğimiz

zaman takımolarak bu

sezon ligde çok can

yakabiliriz diye

düşünüyorum.

58

59