iyi bir birey ve rakibe karşı saygılı
olmaktı. Benim zamanımda da
şimdi de Almanya’nın en iyi
altyapılarından biridir Borussia
Mönchengladbach. 7 yılımı orada
geçirdim. Ama A takıma sıçramayı
bir türlü yapamadım. Bayer Lever-
kusen’den teklif alınca şansımı
orada denemek istedim. A takıma
kadar da yükseldim. Üç yıllık bir
futbol serüvenim var orada. Çok
güzel günlerim geçti.
Seninle birlikte futbola başlayan
birçok arkadaşın bugün futbolcu
olamadı ama sen başardın. Arka-
daşlarına oranla neleri farklı yap-
tın da başarılı bir futbolcu oldun?
Bu biraz da kendinize bağlı... Fut-
bolu çok seviyordum. Severek yap-
mazsan bir işi olmuyor. Bu her iş
için geçerli. Forvet olarak başladım.
Sonrasında bir gün hocam “Stoper
oynayacaksın” dedi. Hiç oynama-
mıştım. Ama oynadığım ilk gün
oldukça başarılı bir maç çıkarttım.
Ve sonrasında da öyle devam ettim.
Belki forvet olarak kalsaydım bu-
günlere gelemezdim. Yaptığınız işi
severek yapmak, “Bu benim işim
olacak” demek, inanmak ve tabiî ki
de ailenizin desteği… Bende bütün
bunlar bir araya geldi. Ve sonra-
sında şükürler olsun bugünleri
yaşıyorum. Beni diğer arkadaşla-
rımdan ayıran farkların bunlar
olduğunu düşünüyorum.
Borussia Mönchengladbach günle-
rine dönersek, orada öğrendikle-
rini bizimle paylaşır mısın?
Dediğim gibi, Borussia Mönchen-
gladbach, Almanya’da en iyi altya-
pıya sahip olan kulüplerden biri.
Yani futbolcu olmak için gayret
sarf eden çocukların, gençlerin
profesyonelliğe ilk adımı attığı
yerde futbolun temel bilgilerini
aldım diyebilirim. Bu işi bugün
severek yapmamda o dönemde
yaşadıklarım büyük pay sahibidir.
Kendimi gerçek anlamda futbolcu
gibi hissetmemin yanında mental
anlamda bana büyük katkılar
sağladığını söylemeliyim.
Almanya’daki altyapı eğitiminin
sana neler kazandırdığı konusunu
biraz açabilir miyiz?
Her şeyden önce Almanya’daki
imkânlar buradakinden daha fazla.
Çocukken bile kendini yıldız
oyuncu gibi hissediyorsun. İlk gitti-
ğimde üç valiz dolusu eşya verdiler.
Kramponlar, kamp malzemeleri,
antrenman malzemeleri. Yani ilk
günden itibaren kendini futbolcu
gibi hissetmen sağlanıyor. 12-13
yaşında profesyonelliği sana işli-
yorlar. İdman sahaları olsun, diğer
imkânlar olsun tüm organizasyon
tamamen üst düzeyde. Tüm bunlar
bir de eğitimle birleştiği zaman
zaten öndesin. Sistematik bir orga-
nizasyonun içerisinde futbolcu ol-
manız ve içinizdeki yeteneği ortaya
çıkarmanız için her şey yapılıyor.
Gerisi de bir anlamda size kalmış.
Almanya’da aldığım altyapı eğitimi
benim bu günlere gelmemde
önemli bir rol oynadı kesinlikle…
Bayer Leverkusen’de oynarken
Fenerbahçe ile anlaşmıştın ama
son anda Kayserispor’a transfer
oldun. O dönemki transfer
hikâyeni anlatabilir misin?
Transfer dönemine yaklaşırken
Bayer Leverkusen’le sözleşmem de
bitiyordu. Teklifler de alıyordum
ama Türkiye’ye gelmeyi hiç düşün-
müyordum. Almanya’da tekrar
şansımı denemek istiyordum. Bir
menajer aracılığıyla bana Fener-
bahçe teklifi sunuldu. Ben de Fe-
nerbahçe’yi duyunca seve seve
kabul edebileceğimi söyledim.
O ara gazetelerde yazılıp çizilince
beni de biraz heyecan sardı. Tüm
görüşmeler benim haricimde me-
najer aracılığıyla yapılıyordu. Beni
“Bu transfer olacak” diyerek 1 hafta
tatile yolladılar. “5 yıllık sözleşme
imzalayalım. Ali Bilgin’i Antalyas-
por’dan alacağız, takasta kullanı-
rız” falan diye konuşuluyordu.
Ben de “Sıkıntı yok. Bir yıl Antal-
yaspor’da kiralık oynarım” dedim.
Bu konular hakkında şu an gülerek
bahsedebilmek çok güzel. Bir anda
ne olduğunu anlayamadan işler
bozuldu. Menajere ulaşılamadı. Bir
anda ortada kalıverdim. Transfer
döneminin sonuna yaklaşılıyordu.
Boşta kalma korkusu vardı. Kayse-
rispor’dan o dönemde bir teklif
geldi. Kayserispor’a gurbetçi oyun-
cuların akın ettiği bir dönemdi o
günler. Ben de memleketimKay-
seri olduğu için çok sıcak baktım
bu teklife. Ve bu teklifi kabul ede-
rek Türkiye’deki futbol macerama
2 Şubat 1984 Duisburg
doğumlusun. Nasıl bir
çocukluk geçirdin? Ailen
ne zaman ve neden
Almanya’ya göç etti? Ne işle
meşguller?
Mütevazî bir ailenin içinden
geliyorum. Annem ev
hanımı, babam fabrikada
kaynakçı olarak çalışıyordu.
Babam 1979’da Kayseri’den
Almanya’ya göç etmiş
ve 1983’de annemle
evlenmişler.
Futbola ilgin ne zaman
ve nasıl başladı?
Doğum yerimAlmanya. Fut-
bola Borussia Mönchenglad-
bach altyapısında başladım.
Öğrendiğim en önemli şey,
“
“
“
“
“
“
56
57
Yaptığınız işi severek
yapmak, “Bu benim işim
olacak” demek, inanmak
ve tabiî ki de ailenizin
desteği… Bende bütün
bunlar bir araya geldi. Ve
sonrasında şükürler olsun
bugünleri yaşıyorum. Beni
diğer arkadaşlarımdan
ayıran farkların bunlar
olduğunu düşünüyorum.
Almanya’da çocukken
bile kendini yıldız oyuncu
gibi hissediyorsun. İlk
gittiğimde üç valiz dolusu
eşya verdiler. Tüm
organizasyon tamamen
üst düzeyde. Sistematik bir
organizasyonun içerisinde
futbolcu olmanız ve
içinizdeki yeteneği ortaya
çıkarmanız için her şey
yapılıyor.
Menajerler aracılığıyla
Fenerbahçe teklifi sunuldu.
Ben de seve seve kabul
edebileceğimi söyledim.
Bir anda ne olduğunu
anlayamadan işler bozuldu.
Bir anda ortada kalıverdim.
Kayserispor’dan o
dönemde bir teklif geldi ve
Türkiye’deki futbol
macerama Kayserispor ile
başlamış oldum.
Kayserili de olsan sonuçta
Almanya’da doğup
büyümüşsün. Oranın
kültürünü almışsın. Futbol
farklı, imkânlar farklı.
Almanya’da çocukluktan
itibaren seni malzemeler ve
imkânlarla şımartıyorlar.
İşlerin Almanya’daki gibi
olmadığını gördümve
sıkıntılar yaşadım.
2