Previous Page  110-111 / 164 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 110-111 / 164 Next Page
Page Background

üçüncü lig şampiyonluğunu

yaşamış fakat bu kez ligde geçen

sezonun hayli gerisinde kalarak

18 gol atmıştı.

Şampiyonlar Ligi’ndeyse iki yıldızın

yolu finalde kesişecekti. Son şampi-

yon Manchester United, ilk turda

Villarreal, Aalborg ve Celtic’in ol-

duğu gruptan lider çıktıktan sonra

sırasıyla Inter, Porto ve Arsenal’i

eleyerek finale gelirken, Barcelona

ise Sporting, Shakhtar ve Basel’i

geçip lider tamamladığı ilk tur

sonrasında Lyon, Bayern Münih ve

Chelsea’yi devre dışı bırakarak son

düzlüğe gelmişti. 27 Mayıs 2009’da

Roma Olimpiyat Stadı’nda oynanan

finalde Katalan ekibi ve Messi, daha

ağır basan taraftı. Barcelona henüz

10. dakikada Eto’o’nun golüyle 1-0

öne geçip uzun süre hem futbol

hemde skor olarak üstünlüğünü

korurken, bitime 20 dakika kala

Messi’nin golüyle işi bitiriyor ve

tarihinde üçüncü kez Avrupa’nın

en büyük kupasını müzesine

götürüyordu.

Sezonun bitimindeyse Messi ile

Ronaldo arasındaki rekabet,

bambaşka bir boyuta taşınacaktı.

Zira Real Madrid, Portekizli yıldızı

renklerine bağlayabilmek için

Manchester United’a 94milyon

euro ödeyip dünya transfer reko-

runu kırmayı göze almıştı. Böylece

dünyanın en iyi iki oyuncusu,

dünyanın 1 numaralı rekabetindeki

iki ayrı tarafta yerlerini alacaktı.

Real Madrid-Barcelona rekabeti,

artık Ronaldo-Messi rekabeti

özelinde de yansımasını bulacaktı.

Ronaldo, Madrid’e geldiğinde,

Barcelona durdurulması neredeyse

imkânsız hale gelmiş bir takım

olarak görülmekteydi. 2009’da dört

kupa kazanmışlardı ve kalan ikisi

de (UEFA Süper Kupa ile FIFA Ku-

lüpler Dünya Kupası) yoldaydı. Real

Madrid, ligde son sekiz haftaya lider

girmesine karşın 31. haftada kendi

sahasında Barcelona’ya 2-0mağlup

olarak liderliği rakibine kaptıracak

ve sezonu da Barça’nın ardından

ikinci sırada tamamlayacaktı. Ligde

Messi’nin attığı 34 gole karşılık

Ronaldo 26 golde kalmıştı. Şampi-

yonlar Ligi’ndeyse Barcelona’yı

durduran, yarı finalde Inter olmuştu

fakat Real Madrid bu alanda da

rakibinden daha gerideydi, zira

ikinci turda Lyon’a elenmişlerdi.

Güney Afrika’da düzenlenen 2010

Dünya Kupası’na gelindiğindeyse iki

yıldız da aradıklarını pek bulama-

yacaklardı. Ronaldo’lu Portekiz,

ilk turda Brezilya ve Fildişi Sahili ile

golsüz berabere kalıp Kuzey Kore’yi

7-0mağlup ederken Ronaldo

sadece bir gol kaydetmişti. İkinci

turdaysa Portekiz, komşusu

İspanya’ya tek golle boyun eğerek

turnuvaya erkenden veda edecekti.

Arjantin ise kupaya iyi bir başlangıç

yaparken ilk turda Güney Kore,

Nijerya ve Yunanistan ile oynadığı

üç maçı da kazanarak ikinci tura

yükseliyordu. İkinci turda da

Meksika’yı uzatmalarda 3-1 yenen

Arjantin, kayıpsız geldiği çeyrek

finaldeyse Almanya karşısında

4-0’la bozguna uğramıştı. Messi’nin

yaşadığı hayal kırıklığıysa katmerli

olmuştu zira beş maçta bir kez dahi

gol sevinci yaşayamadan Güney Af-

rika’dan ayrılmak zorunda kalmıştı.

Yıl sonuna gelindiğindeyse Messi

her şeye rağmen FIFA Altın Top

Ödülü’nün sahibi olurken, Ronaldo

bu kez kürsü dışında kalıyordu.

Gol rekorları altüst oluyor

2010-11 sezonuysa, Ronaldo ile

Messi’ninmüthiş bir gol düellosuna

girişmesine sahne olacaktı. Ligde

Ronaldo 40-31 ile öndeyken,

Şampiyonlar Ligi’ndeyse Messi’nin

12-6’lık üstünlüğü vardı. Diğer

kupalarda da Messi’nin 10,

Ronaldo’nun altı golü vardı ve iki

süper star da sezonu 53’er golle

tamamlıyordu. Fakat kazanılan

kupalar ve ödüller söz konusu

olduğunda ibre yine Messi’den

yanaydı. Barcelona bir kez daha

La Liga ve Şampiyonlar Ligi’nde

zafere ulaşmıştı. Messi Şampiyon-

lar Ligi’nde gol kralı olurken,

Manchester United’ı 3-1 yendikleri

maçta da bir gole imzasını atmıştı.

Ronaldo adına teselliyse, Real Mad-

rid’in Kral Kupası’nı finalde Barcelo-

na’yı 1-0 yenerek kazanmasıydı.

Maçtaki tek gol de Portekizliden

gelmişti. FIFA Altın Top ödülüyse

yine Messi’nin oluyordu.

Gol makinalarının savaşında en

hararetli dönemse herhalde 2011-12

sezonuydu. Bir önceki sezon ligde

40 golü bulan Ronaldo, bu kez 46

defa fileleri havalandıracaktı. Ancak

Messi ligi 50 golle tamamlayarak

kırılması güç bir rekora imzasını

atıyordu. Hatta bu, Avrupa’nın beş

büyük liginde, 1928’de Everton’lı

Dixie Dean’in attığı 60 golden sonra

ulaşılan en yüksek gol sayısıydı. Bir

başka deyişle modern zamanların

Avrupa gol rekoruydu.

Messi, böylesine büyük bir rekor

kırdıysa da La Liga’da gülen taraf bu

kez Ronaldo’lu Real Madrid olmuş

ve Barça’nın üç yıllık şampiyonluk

serisi son bulmuştu. Önceki sezo-

nun aksine Barcelona bu kez Kral

Kupası’nı müzesine götürmüştü.

Şampiyonlar Ligi’ndeyse iki ekip de

yarı finalde havlu atmış ve finalin

bir El Clasico’ya dönüşmesi ihtimali

ıskalanmıştı. Öte yandan Haziran

ayında düzenlenen Avrupa Şampi-

yonası’ndaysa Ronaldo’nun da

formasını giydiği Portekiz, yarı

finalde İspanya’ya penaltılar

sonucunda elenmekten kurtula-

mayacaktı. FIFA Altın Top Ödülü ise

üst üste üçüncü kez Lionel Messi’ye

gidecekti.

İkilinin istatistiklerle adeta dalga

geçercesine sürdürdüğü rekabet,

2012-13 sezonunda da hararetini

koruyordu. Messi ligde bu sefer de

46 kez rakip fileleri havalandırırken

Ronaldo ise 34 golde kalıyordu.

Sezon genelindeyse Messi’nin 60

golüne Ronaldo 55 golle karşılık

vermişti. La Liga’da şampiyonluk

yeniden Barcelona’nın olurken,

Şampiyonlar Ligi’ndeyse iki tarafın

finalde birbirleriyle karşılaşma

arzusu, tıpkı geçen sezon olduğu

gibi yine yarı finalde son buldu.

Real Madrid, Borussia Dortmund’a

elenirken, Barcelona ise Bayern

Münih tarafından saf dışı bırakıl-

mıştı. Ancak Real Madrid’in kupasız

kapattığı bu sezonun sonrasında

FIFA Altın Top Ödülü’nün Cristiano

Ronaldo’ya verilmesi, tartışmaları

da beraberinde getirdi. Çoğu kişiye

göre Şampiyonlar Ligi’nde müthiş

bir performansla şampiyonluğa

ulaşan Bayern Münih’ten bir

oyuncu ödülle onurlandırılmalıydı.

Bazılarıysa, iki isim arasında

kalınacaksa daha fazla gol atan ve

kendi liginde de şampiyonluk yaşa-

yan Messi’nin ödülü Ronaldo’dan

daha çok hak ettiğini savunuyordu.

Messi’ninmillî forma

bahtsızlığı

Ronaldo, bu tip eleştirilere cevabını,

bir sonraki sezon verecekti. Ligde

30maçta 31 gol atmıştı ve bu, ön-

ceki sezonlarına kıyasla düşük bir

sayı olarak görülebilirdi belki ama

Şampiyonlar Ligi’nde 11 maçta 17

kez ağları sarsması başlı başına

olaydı. Üstüne üstlük Real Madrid,

12 yıllık bir aranın ardından bu

kupayı kazanmayı başarıyor ve

toplamda 10. kez Avrupa’nın en bü-

yüğü oluyordu. Ronaldo, ezeli rakip-

leri Atletico Madrid’i uzatmalarda

4-1 mağlup ettikleri final maçında

da son golü atarak karşılaşmaya

noktayı koymuştu. Böylece Porte-

kizli oyuncu, 2008’de Manchester

United ile kazandığı Şampiyonlar

Ligi şampiyonluğundan sonra bu

başarıyı ikinci kez yaşıyordu.

Aynı yaz Brezilya’da düzenlenen

2014 Dünya Kupası’ndaysa işler

hiç de Ronaldo’nun istediği gibi

gitmeyecekti. İlk tur gruplarında

Almanya, ABD ve Gana ile aynı

grupta yer alan Portekiz, sadece

Gana’yı yenebiliyor ve dört puanla

110

111