Previous Page  128-129 / 168 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 128-129 / 168 Next Page
Page Background

maçı oynaması gerekecekti. Söz

konusumaçta Almanlar sahadan

7-2 galip ayrıldı ve çeyrek finalde

Yugoslavya’nın rakibi oldu. Yugos-

lavya ile oynanacak olanmücadele,

bir bakıma iki yıl önce olimpiyatlar-

daki yarı finalin de rövanşı niteliğin-

deydi. Omaçı 3-1 kaybetmiş olan

Almanlar bu kez sahada daha etkili

olan taraftı. Maçın başlarında Hor-

vat’ın kendi kalesine attığı golle üs-

tünlüğü ele alan Federal Almanya,

son dakikalarda bir gol de Rahn ile

bularak 2-0’lık galibiyete ve yarı

finale uzanmıştı.

Finalde yeniden

Macarlara karşı

Federal Almanya’nın yarı finaldeki

rakibiyse Avusturya’ydı. Her ne

kadar karşılaşma öncesinde ibre

biraz Avusturya’dan yana gibi gö-

zükse de maç başladığında Federal

Almanya’nın turnuvadaki en iyi

oyununu oynadığı görülecekti. İlk

yarıyı Hans Schafer’in golüyle 1-0

önde kapatan Federal Almanya,

ikinci yarının başında da MaxMor-

lock’la farkı ikiye çıkarmıştı. Birkaç

dakika sonra Avusturya, Probst ile

farkı bire indirdiyse de ardından

sahne alma sırası Walter kardeşler-

deydi. Önce FritzWalter penaltıdan

durumu 3-1’e getiriyor, sonrasında

Ottmar Walter farkı üçe çıkarı-

yordu. 64’üncü dakikada Fritz,

penaltıdan bir gol daha attığındaysa

skor 5-1 olmuş ve maç bir bakıma

sona ermişti. Son dakikada Ott-

mar’ın attığı golse skoru belirli-

yordu.

Herberger’in takımı, aldığı bu etki-

leyici galibiyetle birlikte finale yük-

selmişti yükselmesine ama

karşılarına bir kez daha Macaristan

çıkmıştı ve futbol kamuoyunun ne-

redeyse tamamı, Macarların rahat

bir biçimde kupaya uzanacaklarını

düşünüyordu. Macarlar, henüz iki

hafta öncesinde Federal Almanya’yı

zaten 8-3’le bozguna uğratmıştı.

Bunun dışında oynadıkları son 31

maçta yenilgi yüzü görmezlerken

bu karşılaşmaların 27’sini kazan-

mışlardı. 1952’de olimpiyatlarda,

1953’te de Orta Avrupa Kupası’nda

şampiyonluk elde etmişler, ayrıca

son sekiz ay içerisinde İngiltere ile

oynadıkları iki maçta da 6-3 ve

7-1’lik galibiyetlere imza atmışlardı.

Macaristan çok güçlüydü belki ama,

özellikle 8-3’lükmaçla ilgili çoğu

kişinin gözden kaçırdığı önemli bir

detay vardı, o da Herberger’in

maçta deneysel bir 11 ile oynamış

olmasıydı. Herberger, söz konusu

maçta Macaristan’ın galibiyete

yakın taraf olduğunu, diğer yandan

Türkiye’nin de Güney Kore’yi zor-

lanmadan geçeceğini biliyordu.

Dolayısıyla iki takımın üç gün sonra

bir play-offmaçında karşılaşması

muhtemeldi. Macaristan’a karşı

fazla efor sarfedip üç gün sonra

gruptaki neticeyi belirleyecek asıl

maça yıpranmış halde çıkmaktansa

Herberger, takımın yarısını Maca-

ristanmaçında dinlendirmeyi tercih

etmişti. Ayrıca oynattığı oyuncula-

rın da bazılarını farklı mevkilerde,

farklı taktiksel anlayışlarla görev-

lendirmişti. Kurt hoca, bunu yapar-

ken de turnuvada daha sonradan

Macaristan’la tekrar

karşılaşabileceklerini düşünmüş ve

Macarların çalıştırıcısı Gusztav

Sebes’i yanıltmayı hesaplamıştı.

Bern Mucizesi

Yine de bu planlamalar, final maçı

başladıktan kısa bir süre sonra an-

lamını yitirecek gibiydi. Zira Macar-

lar henüz altıncı dakikada Puşkaş

ile 1-0 öne geçmiş, iki dakika sonra-

sındaysa Czibor farkı ikiye çıkart-

mıştı. Bern’inWankdorf Stadı’nın

tribünlerinde yer alan yaklaşık 60

bin kişi de Macarlardan bir büyük

farklı galibiyet daha beklemeye

başlamıştı. Fakat Almanlar bu nok-

tadan sonra beklenmedik bir reak-

siyon gösterecekti. 10. dakikada

Morlock farkı bire indiriyor, 18. da-

kikaya gelindiğindeyse Rahn skoru

eşitliyordu: 2-2.

Macarların taktiksel açıdan alâme-

tifarikaları, o günün standart dü-

zeni kabul edilenWM taktiğini

(3-2-2-3), santrfor Hidegkuti’yi

geriye çekerek oyun kurucu gibi

kullanırken sağ iç Puşkaş ve sol iç

Kocsis’i ileri sürmeleri veWW

(3-2-3-2) biçiminde bir formasyon

ortaya koymalarıydı. Hidegkuti ge-

riye geldikçe rakip santrhafı da pe-

şinden sürüklüyor ve bu da Puşkaş

ile Kocsis’e daha çok hareket alanı

açıyordu. Herberger bu tuzağa düş-

memek için santrhafı Liebrich’e

alan savunması görevi vermiş ve

Hidegkuti’yi de orta sahadan Eckel

ile markaja almıştı. Macarların

ikinci oyun kurucusu görevindeki

Bozsik’e de sol açığı Schafer ile

markaj uygulayan Herberger,

böylece rakibinin oyununu büyük

ölçüde bozmayı başarmıştı.

Erkenden 2-2’ye gelen final maçı,

bu dakikadan sonra etkisini iyice

arttıran yağmurun da sayesinde

uzun süre kilitlenip kalacaktı.

Bitime altı dakika kaldığındaysa

sessizliği bozan taraf bir kez daha

Rahn’ın attığı golle Federal Almanya

oluyordu. Wankdorf Stadı şoktaydı.

Neredeyse kimsenin beklemediği

bir skor ortaya çıkmıştı. Macarlar

kalan kısıtlı süre içinde son bir ça-

bayla maçı uzatmalara götürmeyi

denedilerse de Puşkaş’ın attığı bir

gol ‘ofsayt’ gerekçesiyle sayılmaya-

cak ve böylece maçı 3-2 kazanan

Federal Almanya, tarihinin ilk

dünya şampiyonluğuna ulaşacaktı.

Turnuvanınmutlak favorisine karşı

2-0’lık yenilgiden 3-2’lik galibiyete

ulaşılarak Dünya Kupası’nın kaza-

nılması, Alman futbol literatürüne

‘dasWunder von Bern’ (Bern Muci-

zesi) olarak geçiyordu. Bu zaferin,

II. Dünya Savaşı’nın bitiminden

sadece dokuz yıl sonra kazanılmış

olmasıysa, ona çok daha büyük bir

anlamkatmaktaydı.

Bayrağı Schön’e devretti

Herberger yönetimindeki millî

takım, kazanılan bu dünya şampi-

yonluğu sonrasında iki Dünya

Kupası ve bir olimpiyatta daha boy

gösterecekti. Bunlardan ilk olarak

1956 Melbourne Olimpiyatları’nda

yer aldılar. Üstelik bu kez, dört yıl

öncekinin aksine, birleşik bir Alman

olimpik takımı da oluşturulmuştu.

Ancak turnuvanın ilk turunda

Sovyetler Birliği’ne 2-1 yenilecek-

lerdi. O SSCB ise daha sonrasında

altınmadalyayı da kazanacaktı.

Federal Almanya, son şampiyon

olarak gittiği 1958 Dünya Kupa-

sı’ndaysa ilk turda Arjantin, Çekos-

lovakya ve Kuzey İrlanda ile aynı

gruba düşmüştü. Her ne kadar ilk

maçlarında Arjantin’i 3-1 mağlup

etseler de sonraki iki maçta hayli

zorlanacaklardı. Çekoslovakya’ya

karşı 2-0 yenik duruma düşmüş ve

maçın sonlarında 2-2’yi yakalamış-

lardı. Keza Kuzey İrlanda önünde de

iki kez geriye düşmüşler ve o maçı

da 2-2’lik beraberlikle bitirmişlerdi.

Buna karşın Federal Almanya gru-

bunu lider tamamlamayı bilmişti.

Almanlar çeyrek finalde, tıpkı dört

yıl önce olduğu gibi Yugoslavya’yla

eşleşirken, bu sefer rakiplerini

Rahn’ın tek golüyle saf dışı bırakı-

yorlardı. Ancak Federal Alman-

ya’nın turnuvadaki sekiz maçlık

yenilgisizlik serisi, yarı finalde ev

sahibi İsveç önünde alınan 3-1’lik

mağlubiyetle son bulacaktı. Federal

Almanya daha sonrasında üçüncü-

lükmaçında da Fransa’ya 6-3’lük

skorla boyun eğdi.

1962’de Şili’de düzenlenecek olan

Dünya Kupası elemelerindeyse

Federal Almanya, Kuzey İrlanda ve

Yunanistan’la eşleşirken, rakiple-

riyle yaptığı dört maçın dördünü de

kazanarak turnuvaya katılma

hakkını elde ediyordu. Turnuvada

da ev sahibi Şili’nin yanı sıra İtalya

ve İsviçre’ye rakip olan Federal Al-

manya, ilkmaçında İtalya ile golsüz

berabere kalmasının ardından

İsviçre’yi 2-1, Şili’yi de 2-0mağlup

ederek grubunu lider tamamlaya-

caktı. Bundan sonraysa kader, üst

üste üçüncü kez çeyrek finalde bir

Federal Almanya-Yugoslavya

eşleşmesini işaret etmişti. Ne var ki

önceki iki turnuvada rakibini

elemeyi başaran Herberger’in

öğrencileri, bu kez Radakovic’in tek

golüne teslim olacaktı.

Bumağlubiyet, Herberger’in büyük

turnuvalarda çıktığı sonmaç olarak

da kayıtlara geçecekti. Tecrübeli

teknik adam, bundan sonraki iki

yılı, yardımcısı Helmut Schön’e

devir teslimhazırlıkları yaparak

geçirecek ve 1964’te de emekliye

ayrılarak doğduğu şehir olan

Mannheim’da ömrünün son demle-

rini geçirecekti. Herberger, 28 Nisan

1977’de Mannheim’da son nefesini

verdi. O, futbol tarihine sadece bir

dünya şampiyonu takımın teknik

direktörü olarak değil, aynı za-

manda Almanya’nın futbol dünya-

sındaki hâkimiyetini başlatan isim

olarak da geçmişti.

128

129

Herberger’in öğrencileri, ilkmaçta 8-3

yenildikleri Macaristan’ı ikinci maçta

2-0 geriden gelip 3-2 yenerek inanılmaz

bir dünya şampiyonluğuna ulaşmıştı.

Herberger ve 1954’ün şampiyonu Almanya

Çırak Schön ve usta Herberger