

rektörlük yapmak dışında bir plan
yoktu. Hatta kendisi bu doğrultuda,
daha futbolu bırakmadan gerekli
eğitimi almayı planlamaktaydı ve
Berlin’de bir teknik direktörlük
kursuna katılmak için de gerekli
girişimlerde bulunmuştu. Kurstan,
yaptığı başvuruya kabul gelmesinin
ardından da Berlin’e yerleşmeye
karar veren Herberger, bunun
neticesinde futbolcu olarak da VfR
Mannheim’den TeBe Berlin takı-
mına transfer olacaktı. Futbolculuk
yaşantısının son dört senesini de
TeBe Berlin’de geçiren Herberger,
bu süre zarfında teknik direktörlük
eğitimini de tamamlamış ve futbolu
bırakır bırakmaz teknik adamlığa
başlamaya hazır hale gelmişti.
Teknik direktörlüğe geçiş
Teknik adamlığa da TeBe Berlin ça-
tısı altında başlayan Sepp Herber-
ger, iki yıl süresince çalıştığı bu
takımla bir Berlin şampiyonluğu
yaşayacaktı. İki yılın sonundaysa
kendisi, Alman Futbol Federas-
yonu’nun alt kollarından birini
teşkil eden Batı Almanya Futbol
Birliği’nin teklifini kabul ederek bu
birlik bünyesinde antrenörlüğe
başladı. Başlıca görevleri arasında
bölgedeki genç yetenekleri keşfe-
dip eğitmek ve yine bu bölgeden
millî takıma oyuncu önermek yer
alıyordu. İki senesini de bu görevi ifa
ederek geçiren Herberger, 1934’e
gelindiğinde millî takım teknik di-
rektörü Otto Nerz’in birinci yardım-
cısı konumuna yükselmişti. 1936’da
Berlin’in ev sahipliği yaptığı olimpi-
yat oyunlarında Almanya’nın şok
bir şekilde Norveç’e elenmesi
sonrasında Nerz görevini bıraktı-
ğındaysa sıra artık ona gelmişti.
Nihayet, futbol tarihine damga
vuracağı pozisyondaydı artık;
Almanya Millî Takımı’nın teknik
direktörüydü.
Herberger’in, Almanya Millî Takımı
Teknik Direktörü olarak önündeki
ilk büyük sınav, 1938’de Fransa’nın
ev sahipliğini yapacağı Dünya Ku-
pası’ydı. Almanya bunun öncesinde
1934’teki turnuvaya katılmış ve
kendisine, kürsünün üçüncü basa-
mağında yer bulmuştu. Öte yandan
1938 başlarında Almanya’nın Avus-
turya’yı ilhak etmesi, dünya siyase-
tinde büyük çalkantılar yaratırken,
futbol dünyasında da taşları yerin-
den oynatmaya namzet bir geliş-
meydi. Zira Almanya’nın üçüncü
olduğu son Dünya Kupası’nda
Avusturya da dördüncü olmuştu.
Dahası, Avusturyalılar 1936 Berlin
Olimpiyatları’nda da gümüş madal-
yayı kazanmışlardı. Dönemin Orta
Avrupa’daki en güçlü takımı konu-
muydular ve belki de yine o döne-
min en etkileyici ofansif orta saha
oyuncusu olan Matthias Sindelar’a
da sahiptiler. Haliyle 1938 Dünya
Kupası’nın başlıca favorilerinden
biri Avusturya’ydı. Ancak Avustur-
ya’nın Almanya tarafından ilhakı -
nam-ı diğer Anschluss- artık
Avusturyalı futbolcuların da Alman
Millî Takımı forması giyeceğine de-
laletti. İki büyük futbol ülkesi ara-
sındaki bu birleşme de hiç şüphesiz
Almanya’nın, 1938 Dünya Kupası’nı
kazanmaktan başka bir düşüncesi-
nin kalmamasına yol açmıştı.
Sindelar’dan kötü sürpriz
Öte yandan, Almanya cephesi
büyük bir hevesle 1938 yazında dü-
zenlenecek olan turnuvayı bekle-
mekteyken, 3 Nisan 1938 tarihinde,
Anschluss’u kutlamak amacıyla
özel bir maç organize edilecekti. Bu
maçta, Almanya ile Avusturya’nın
son kez karşı karşıya gelmesi ka-
rarlaştırılmıştı. Tabiî bu organizas-
yonun ardında bizzat NSDAP’ın
(yani Nazi Partisi) bulunduğunu
söylemeye herhalde gerek yok.
Maçın aslında tam anlamıyla bir
mizansen olması planlanmıştı, zira
karşılaşma öncesinde Avusturyalı
oyunculara, maçı kaybetmeleri sıkı
sıkıya tembih edilmişti.
Ne var ki Avusturyalı futbolcular bu
tembihi pek de ciddiye almayacaktı.
Büyük yıldızları Matthias Sinde-
lar’ın golüyle öne geçen Avusturya,
karşılaşmanın sonlarında Karl
Sesta’nın uzaktan ağları bulmasıyla
farkı ikiye çıkartacak ve maç da
Almanya’nın 2-0’lıkmağlubiyetiyle
sonuçlanacaktı. Bu skor, Almanya
cephesinde büyük bir huzursuzluk
yaratacaktı. Hemözgüven yitiril-
mişti hemde bumaçtan sonra
kadroya dâhil olması beklenen
Avusturya kökenli oyuncularla
Alman oyuncular arasına daha
baştan kara kedi girmişti. Bütün
bunlara ek olarak, Avusturya’nın
en büyük yıldızı konumundaki
Sindelar, birleşik Almanya’nınmillî
takımında forma giymeyi de
reddetmişti. (Bu yüzden, Sindelar
yaklaşık bir yıl sonra evindeki gaz
kaçağından hayatını kaybettiğinde
126
127
Nazi yanlısı olmayan neredeyse
herkes bunun bir kaza değil cinayet
olma ihtimalini konuşmuştu, lâkin
bu olayın ardındaki esrar perdesi
aradan geçen yaklaşık 80 yıl bo-
yunca hâlâ aralanabilmiş değil.)
Almanya’nın 1938 Dünya Kupası’na
bu gelişmelerin gölgesinde gitmesi,
turnuvada da etkisini gösterecekti.
İlk turda İsviçre ile eşleşen Herber-
ger’in öğrencileri, rakipleriyle önce
120 dakikalıkmücadele neticesinde
1-1 berabere kalacak, beş gün sonra
oynanan tekrar maçındaysa 2-0
öne geçmelerine rağmen sahadan
4-2’likmağlubiyetle ayrılarak
erkenden ülkelerinin yolunu
tutacaktı.
Savaşın gölgesindeki yıllar
Büyük beklentilerle gidilen turnu-
vada şok bir biçimde elenilmesinin
ardındansa Alman Futbol Federas-
yonu, Herberger ile yola devam
etme kararı alacaktı. Fakat Alman-
ya’nın, uluslararası arenada kendi-
sini bir daha gösterebilmesi için
daha 14 yıllık bir süre geçmesi gere-
kecekti. Öyle ki, 1939’da Alman-
ya’nın Polonya’yı işgali sonrasında
II. Dünya Savaşı patlak vermişti.
Savaş 1945’e kadar sürdü ve haliyle,
bu süre zarfında takvimde yer alan
1942 Dünya Kupası ile savaş bittik-
ten hemen sonra oynanması da
kolay olmayan 1946 Dünya Kupası
iptal edildi. Dünya Kupası’nın yeni-
den başlaması, 1950’de mümkün
olabilmişti. Fakat Almanya, 1949’a
kadar sürenmüttefik işgali nede-
niyle 1950 Dünya Kupası elemeleri
başladığında henüz FIFA’ya üye
olamadığından Brezilya’daki turnu-
vaya katılma şansını da kaçırmıştı.
Müttefik işgali sonrasında Almanya,
Batı’da Federal Almanya ve Doğu’da
Demokratik Almanya olmak üzere
ikiye ayrılmıştı. Buna karşılık baş-
langıçta, Almanya’nın olimpiyatlara
birleşik bir takımla katılması öngö-
rülmüştü fakat Doğu tarafı son
anda buna şerh koyunca, 1952 Hel-
sinki Olimpiyatları’nda Almanya’yı
sadece Batı tarafı temsil edebilmişti.
Olimpiyatlara giden futbol kafilesi-
nin başında da yine Sepp Herberger
vardı.
Herberger yönetimindeki Alman
Olimpik Millî Takımı, turnuvanın ilk
turunda Mısır’ı zorlanmadan
geçerken, çeyrek finaldeyse
Brezilya ile eşleşmişti. İki yıl önceki
Dünya Kupası’nda final oynayan
Brezilya, maçın favorisiydi belki
ama Almanya, 2-0 geriye düştüğü
maçı önce son 15 dakikada bulduğu
gollerle uzatmaya taşıyor, ardından
da uzatmalarda iki gol daha atarak
sahadan 4-2’lik galibiyetle ayrılı-
yordu. Bu galibiyet, Alman futbolu-
nun II. Dünya Savaşı sonrasındaki
dirilişine dair belki de ilk emareydi.
Ancak bumaçta çok ekstra efor
sarfeden Almanlar, Yugoslavya ile
oynanan yarı finalde etkisiz kala-
caklardı. Bunun sonucunda Yugos-
lavya, maçı 3-1 kazanarak finale
çıkan taraf oldu. Almanya, bronz
madalya karşılaşmasında da İsveç’e
2-0 yenilerek turnuvayı madalyasız
tamamlayacaktı.
Dünya Kupası’na
kötü başlangıç
Olimpiyatlar sonrasında sıra asıl
hedefe gelmişti. Federal Almanya,
1954 Dünya Kupası’na katılabilme
yolunda elemelerde Saar (II. Dünya
Savaşı sonrasında bir müddet
bağımsız bir ülke olmuşlar, sonra-
sında Federal Almanya’ya katılmış-
lardı) ve Norveç ile eşleşmişti.
Rakipleriyle oynadığı dört maçta üç
galibiyet ve bir beraberlik elde eden
Almanlar, böylece Dünya Kupası
için gereken vizeyi fazla zorlanma-
dan almıştı.
İsviçre’de düzenlenecek olan tur-
nuvadaysa Federal Almanya; Maca-
ristan, Türkiye ve Güney Kore’nin
bulunduğu gruba düşmüştü. Ancak
statü gereği sadece Macaristan ve
Türkiye ile karşılaşacaklardı. 17 Ha-
ziran’da Türkiye’ye karşı oynanan
ilkmaçta, henüz ikinci dakikada
Suat Mamat’tan gelen golle yenik
duruma düşen Herberger’in öğren-
cileri, buna karşın sahadan 4-1’lik
skorla galip ayrılmayı bilecekti.
Ancak üç gün sonra Macaristan’la
oynadıkları maç, Almanlar adına
tambir kâbusa dönüşecekti. Turnu-
vanınmutlak favorisi olan rakiple-
rine karşı sahada neredeyse hiçbir
varlık gösteremeyen Federal Al-
manya, 8-3’lük büyük bir hezimete
uğramıştı.
Federal Almanya bu ağır yenilgiyi
alırken, gruptaki diğer maçta Tür-
kiye, Güney Kore’yi 7-0 yenmişti.
Böylece Federal Almanya ile Türki-
ye’nin puanları eşitleniyordu ve iki
tarafın, çeyrek finale kalacak takımı
belirlemek için aralarında bir baraj
Nerz ve Herberger
Almanlar,
şampiyon
oldukları 1954’te
Macaristan’a
ilkmaçta
8-3 yenilmişti