Previous Page  126-127 / 168 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 126-127 / 168 Next Page
Page Background

rektörlük yapmak dışında bir plan

yoktu. Hatta kendisi bu doğrultuda,

daha futbolu bırakmadan gerekli

eğitimi almayı planlamaktaydı ve

Berlin’de bir teknik direktörlük

kursuna katılmak için de gerekli

girişimlerde bulunmuştu. Kurstan,

yaptığı başvuruya kabul gelmesinin

ardından da Berlin’e yerleşmeye

karar veren Herberger, bunun

neticesinde futbolcu olarak da VfR

Mannheim’den TeBe Berlin takı-

mına transfer olacaktı. Futbolculuk

yaşantısının son dört senesini de

TeBe Berlin’de geçiren Herberger,

bu süre zarfında teknik direktörlük

eğitimini de tamamlamış ve futbolu

bırakır bırakmaz teknik adamlığa

başlamaya hazır hale gelmişti.

Teknik direktörlüğe geçiş

Teknik adamlığa da TeBe Berlin ça-

tısı altında başlayan Sepp Herber-

ger, iki yıl süresince çalıştığı bu

takımla bir Berlin şampiyonluğu

yaşayacaktı. İki yılın sonundaysa

kendisi, Alman Futbol Federas-

yonu’nun alt kollarından birini

teşkil eden Batı Almanya Futbol

Birliği’nin teklifini kabul ederek bu

birlik bünyesinde antrenörlüğe

başladı. Başlıca görevleri arasında

bölgedeki genç yetenekleri keşfe-

dip eğitmek ve yine bu bölgeden

millî takıma oyuncu önermek yer

alıyordu. İki senesini de bu görevi ifa

ederek geçiren Herberger, 1934’e

gelindiğinde millî takım teknik di-

rektörü Otto Nerz’in birinci yardım-

cısı konumuna yükselmişti. 1936’da

Berlin’in ev sahipliği yaptığı olimpi-

yat oyunlarında Almanya’nın şok

bir şekilde Norveç’e elenmesi

sonrasında Nerz görevini bıraktı-

ğındaysa sıra artık ona gelmişti.

Nihayet, futbol tarihine damga

vuracağı pozisyondaydı artık;

Almanya Millî Takımı’nın teknik

direktörüydü.

Herberger’in, Almanya Millî Takımı

Teknik Direktörü olarak önündeki

ilk büyük sınav, 1938’de Fransa’nın

ev sahipliğini yapacağı Dünya Ku-

pası’ydı. Almanya bunun öncesinde

1934’teki turnuvaya katılmış ve

kendisine, kürsünün üçüncü basa-

mağında yer bulmuştu. Öte yandan

1938 başlarında Almanya’nın Avus-

turya’yı ilhak etmesi, dünya siyase-

tinde büyük çalkantılar yaratırken,

futbol dünyasında da taşları yerin-

den oynatmaya namzet bir geliş-

meydi. Zira Almanya’nın üçüncü

olduğu son Dünya Kupası’nda

Avusturya da dördüncü olmuştu.

Dahası, Avusturyalılar 1936 Berlin

Olimpiyatları’nda da gümüş madal-

yayı kazanmışlardı. Dönemin Orta

Avrupa’daki en güçlü takımı konu-

muydular ve belki de yine o döne-

min en etkileyici ofansif orta saha

oyuncusu olan Matthias Sindelar’a

da sahiptiler. Haliyle 1938 Dünya

Kupası’nın başlıca favorilerinden

biri Avusturya’ydı. Ancak Avustur-

ya’nın Almanya tarafından ilhakı -

nam-ı diğer Anschluss- artık

Avusturyalı futbolcuların da Alman

Millî Takımı forması giyeceğine de-

laletti. İki büyük futbol ülkesi ara-

sındaki bu birleşme de hiç şüphesiz

Almanya’nın, 1938 Dünya Kupası’nı

kazanmaktan başka bir düşüncesi-

nin kalmamasına yol açmıştı.

Sindelar’dan kötü sürpriz

Öte yandan, Almanya cephesi

büyük bir hevesle 1938 yazında dü-

zenlenecek olan turnuvayı bekle-

mekteyken, 3 Nisan 1938 tarihinde,

Anschluss’u kutlamak amacıyla

özel bir maç organize edilecekti. Bu

maçta, Almanya ile Avusturya’nın

son kez karşı karşıya gelmesi ka-

rarlaştırılmıştı. Tabiî bu organizas-

yonun ardında bizzat NSDAP’ın

(yani Nazi Partisi) bulunduğunu

söylemeye herhalde gerek yok.

Maçın aslında tam anlamıyla bir

mizansen olması planlanmıştı, zira

karşılaşma öncesinde Avusturyalı

oyunculara, maçı kaybetmeleri sıkı

sıkıya tembih edilmişti.

Ne var ki Avusturyalı futbolcular bu

tembihi pek de ciddiye almayacaktı.

Büyük yıldızları Matthias Sinde-

lar’ın golüyle öne geçen Avusturya,

karşılaşmanın sonlarında Karl

Sesta’nın uzaktan ağları bulmasıyla

farkı ikiye çıkartacak ve maç da

Almanya’nın 2-0’lıkmağlubiyetiyle

sonuçlanacaktı. Bu skor, Almanya

cephesinde büyük bir huzursuzluk

yaratacaktı. Hemözgüven yitiril-

mişti hemde bumaçtan sonra

kadroya dâhil olması beklenen

Avusturya kökenli oyuncularla

Alman oyuncular arasına daha

baştan kara kedi girmişti. Bütün

bunlara ek olarak, Avusturya’nın

en büyük yıldızı konumundaki

Sindelar, birleşik Almanya’nınmillî

takımında forma giymeyi de

reddetmişti. (Bu yüzden, Sindelar

yaklaşık bir yıl sonra evindeki gaz

kaçağından hayatını kaybettiğinde

126

127

Nazi yanlısı olmayan neredeyse

herkes bunun bir kaza değil cinayet

olma ihtimalini konuşmuştu, lâkin

bu olayın ardındaki esrar perdesi

aradan geçen yaklaşık 80 yıl bo-

yunca hâlâ aralanabilmiş değil.)

Almanya’nın 1938 Dünya Kupası’na

bu gelişmelerin gölgesinde gitmesi,

turnuvada da etkisini gösterecekti.

İlk turda İsviçre ile eşleşen Herber-

ger’in öğrencileri, rakipleriyle önce

120 dakikalıkmücadele neticesinde

1-1 berabere kalacak, beş gün sonra

oynanan tekrar maçındaysa 2-0

öne geçmelerine rağmen sahadan

4-2’likmağlubiyetle ayrılarak

erkenden ülkelerinin yolunu

tutacaktı.

Savaşın gölgesindeki yıllar

Büyük beklentilerle gidilen turnu-

vada şok bir biçimde elenilmesinin

ardındansa Alman Futbol Federas-

yonu, Herberger ile yola devam

etme kararı alacaktı. Fakat Alman-

ya’nın, uluslararası arenada kendi-

sini bir daha gösterebilmesi için

daha 14 yıllık bir süre geçmesi gere-

kecekti. Öyle ki, 1939’da Alman-

ya’nın Polonya’yı işgali sonrasında

II. Dünya Savaşı patlak vermişti.

Savaş 1945’e kadar sürdü ve haliyle,

bu süre zarfında takvimde yer alan

1942 Dünya Kupası ile savaş bittik-

ten hemen sonra oynanması da

kolay olmayan 1946 Dünya Kupası

iptal edildi. Dünya Kupası’nın yeni-

den başlaması, 1950’de mümkün

olabilmişti. Fakat Almanya, 1949’a

kadar sürenmüttefik işgali nede-

niyle 1950 Dünya Kupası elemeleri

başladığında henüz FIFA’ya üye

olamadığından Brezilya’daki turnu-

vaya katılma şansını da kaçırmıştı.

Müttefik işgali sonrasında Almanya,

Batı’da Federal Almanya ve Doğu’da

Demokratik Almanya olmak üzere

ikiye ayrılmıştı. Buna karşılık baş-

langıçta, Almanya’nın olimpiyatlara

birleşik bir takımla katılması öngö-

rülmüştü fakat Doğu tarafı son

anda buna şerh koyunca, 1952 Hel-

sinki Olimpiyatları’nda Almanya’yı

sadece Batı tarafı temsil edebilmişti.

Olimpiyatlara giden futbol kafilesi-

nin başında da yine Sepp Herberger

vardı.

Herberger yönetimindeki Alman

Olimpik Millî Takımı, turnuvanın ilk

turunda Mısır’ı zorlanmadan

geçerken, çeyrek finaldeyse

Brezilya ile eşleşmişti. İki yıl önceki

Dünya Kupası’nda final oynayan

Brezilya, maçın favorisiydi belki

ama Almanya, 2-0 geriye düştüğü

maçı önce son 15 dakikada bulduğu

gollerle uzatmaya taşıyor, ardından

da uzatmalarda iki gol daha atarak

sahadan 4-2’lik galibiyetle ayrılı-

yordu. Bu galibiyet, Alman futbolu-

nun II. Dünya Savaşı sonrasındaki

dirilişine dair belki de ilk emareydi.

Ancak bumaçta çok ekstra efor

sarfeden Almanlar, Yugoslavya ile

oynanan yarı finalde etkisiz kala-

caklardı. Bunun sonucunda Yugos-

lavya, maçı 3-1 kazanarak finale

çıkan taraf oldu. Almanya, bronz

madalya karşılaşmasında da İsveç’e

2-0 yenilerek turnuvayı madalyasız

tamamlayacaktı.

Dünya Kupası’na

kötü başlangıç

Olimpiyatlar sonrasında sıra asıl

hedefe gelmişti. Federal Almanya,

1954 Dünya Kupası’na katılabilme

yolunda elemelerde Saar (II. Dünya

Savaşı sonrasında bir müddet

bağımsız bir ülke olmuşlar, sonra-

sında Federal Almanya’ya katılmış-

lardı) ve Norveç ile eşleşmişti.

Rakipleriyle oynadığı dört maçta üç

galibiyet ve bir beraberlik elde eden

Almanlar, böylece Dünya Kupası

için gereken vizeyi fazla zorlanma-

dan almıştı.

İsviçre’de düzenlenecek olan tur-

nuvadaysa Federal Almanya; Maca-

ristan, Türkiye ve Güney Kore’nin

bulunduğu gruba düşmüştü. Ancak

statü gereği sadece Macaristan ve

Türkiye ile karşılaşacaklardı. 17 Ha-

ziran’da Türkiye’ye karşı oynanan

ilkmaçta, henüz ikinci dakikada

Suat Mamat’tan gelen golle yenik

duruma düşen Herberger’in öğren-

cileri, buna karşın sahadan 4-1’lik

skorla galip ayrılmayı bilecekti.

Ancak üç gün sonra Macaristan’la

oynadıkları maç, Almanlar adına

tambir kâbusa dönüşecekti. Turnu-

vanınmutlak favorisi olan rakiple-

rine karşı sahada neredeyse hiçbir

varlık gösteremeyen Federal Al-

manya, 8-3’lük büyük bir hezimete

uğramıştı.

Federal Almanya bu ağır yenilgiyi

alırken, gruptaki diğer maçta Tür-

kiye, Güney Kore’yi 7-0 yenmişti.

Böylece Federal Almanya ile Türki-

ye’nin puanları eşitleniyordu ve iki

tarafın, çeyrek finale kalacak takımı

belirlemek için aralarında bir baraj

Nerz ve Herberger

Almanlar,

şampiyon

oldukları 1954’te

Macaristan’a

ilkmaçta

8-3 yenilmişti