TamSaha 125. Sayı - page 66-67

Finansal açıdan en iyi yönetilen iki dev kulüp olarak
sayılabilecek Bayern Münih ve Real Madrid’in bugün
bile ortalama olarak bu seviyede kâr edebildiğini ha-
tırlarsak Arsenal’in son 10 yılda ne denli zor bir iş
başardığını daha kolay anlayabiliriz.
Peki, Arsenal her sezon en az 30milyon sterlin ka-
zanabilmek adına bu kadar disiplinli davranmaya
mecbur muydu? Veya bu uğurda yıldız transferler
gerçekten de yıllarca ertelenmek zorunda mıydı?
Cevap ne yazık ki evet. Wenger’in bu noktada daha
doğru seçenekleri olduğunu söylemekmümkün
değil. Eğer bu para gösterişli transferlere yatırılsaydı,
Arsenal’in petrol zengini bir patronu olmadığı için
kredi borcu bir süre ödenemeyecekti ve bu durum
da alıcı bankaya belli haklar kazandırabilecekti. Ör-
neğin banka Arse-
nal’inmaç günü
gelirlerini direkt kont-
rol altına alabilecek ve
hatta kulüp hisseleri-
nin bir kısmına el ko-
yabilecekti. Bu durum,
Arsenal büyüklüğün-
deki bir kurum için
kesinlikle kabul edile-
bilir değildi. 2003 ya-
zında Cristiano
Ronaldo’yu Alex Fer-
guson’dan önce keş-
fetmesine rağmen
Wenger tamda bu
yüzden ona imzayı at-
tıramadı. Menajer
Jorge Mendes’in otobi-
yografisinde belirttiği
üzere Arsenal, Ronal-
do’yu transfer etmeye
çok yakınken serbest kalma bedelini aşağı çeke-
memişti. Bu tutar yalnızca 12 milyon sterlindi fakat
parasal disiplin her şeyden önce geliyordu.
Aman petrol!
İlk etapta Emiretes yükümlülükleri Premier Lig’den
ziyade Avrupa kupalarında Arsenal’i etkiledi. 2006
Mayıs’ında “Yenilmezler” ruhunun kırıntılarıyla da
olsa Şampiyonlar Ligi finaline yükselenWenger’in
ekibi şanssız biçimde Rijkaard’ın Barcelona’sına tos-
ladı. Arsenal sonraki her sezon Şampiyonlar Ligi’ne
kalmayı başarsa bile hiçbir zaman o günkü seviye-
nin yanına bile yaklaşamadı. Sonrasında ise Finan-
sal Fair Play henüz ortada yokken Avrupa’da
transfer piyasası her geçen gün daha da çılgın bir
hâl almaya başladı. Arsenal bu pazarda eli kolu bağlı
dolaşırken daha da kötüsü gerçekleşti ve petrol
zenginleri Premier Lig’in zirvesini zorlamaya baş-
ladı. Borç, yiğidi iyiden iyiye kamçılamaya başlı-
yordu.
Arsenal’deki
“yükselme devrini”
yaşarkenWen-
ger’in Premier Lig yarışında sadece Manchester
United ile kapıştığını söylemek pek de yanlış olmaz.
Bir süre sonra bu iki takım ilk iki sırada o kadar yer
edindi ki, diğerleri ancak üçüncülük için yarışmaya
başladı. Derken önce Roman Abramovich ve ardın-
dan Şeyh Mansur’un yarattığı rüzgâr, Wenger’in
Topçularını şiddetle sarstı. İki işadamının harcama-
ları hiç de yavaşlayacağa benzemiyordu. Chelsea’yi
satın aldıktan sonra Abramovich 11 sezonda 660
milyon sterlin zarar yazarak yıllık ortalamada 60
milyon sterlini bulu-
yordu. Şeyh Mansur,
City’de ipleri elinde tut-
tuğu 6 yılda neredeyse
bu toplama yaklaşarak
sezonda ortalama 88
milyon sterlin harcaya-
biliyordu. Arsenal ise
malûm zorunluluklar
gereği son 11 sezonu
yılda ortalama 23 milyon
sterlinle toplamda 255
milyon sterlin kâr ede-
rek geçirdi.
Arsenal’in olağanüstü
bir disiplinle canlı tut-
tuğu kârlılık seviyesi el-
bette alkışı sonuna
kadar hak ediyor. Ne var
ki dünyanın en çok ciro
elde eden kulüplerinin
sıralamasını her sezon
güncelleyen Deloitte Para Ligi’ne baktığımızda, gelir
kalemlerini artırma çabası konusunda aynı şekilde
alkış tutmak kolay değil. 2010 yılında listenin 5'inci
sırasında yer alan Arsenal’in önünde sadece Real
Madrid, Barcelona, Bayern Münih ve Manchester
United gibi elitler vardı. Takip eden iki sezonda 6'ncı
sıraya düşen Topçular, geride bıraktığımız son iki ra-
porda 8'inci sırada yer aldı. Bugün o elit dörtlü ile Ar-
senal’in arasına giren üç kulübün sırasıyla Chelsea,
Manchester City ve Paris Saint Germain olması as-
lında önemli bir sonuca işaret ediyor. Petrol zengin-
lerinin yönettiği bu üçlü sadece zarar etmekle
yetinmedi ve bir şekilde zamanla gelirlerini artıra-
cak yeni yollar buldu. Arsenal ise benzer derinliği
sağlayamadı ve bu atağa gerekli cevabı vermekten
uzak kaldı. BugünWenger’in ekibi yılda 300milyon
sterlin gelir elde ederken bu rakamChelsea için 324
milyon, Manchester City için 347 milyon ve PSG için
ise 397 milyon sterlin seviyesinde.
Kaybedenler kulübü
Finansal unsurların Arsenal’deki duraklama dev-
rine doğrudan etki ettiği su götürmez bir gerçek. Ne
var ki 2005 sonrasındaki bu döneme parasal mese-
leler kadar kulüpten ayrılanlar da damga vurdu.
Topçulardaki yıldızların aklı maddî açıdan gittikçe
kuvvetlenen rakipler tarafından birer birer çelinme-
den evvel arka kapıdan çıkan ilk ve aslında en
önemli isim, yardımcı başkanlık görevini yürüten
David Dein oldu. 1983 yılında yüzde 16’lık hisse satın
alarak yönetime giren Dein,
“Premier Lig”
konsepti-
nin fikir babalarından olmasının yanı sıra herkesin
şaşkın bakışları arasındaWenger’i Japonya’dan
Highbury’ye getiren isimdi. Ayrıca ikna ediciliği sa-
yesindeThierry Henry’den Sol Campbell’a, Patrick
Vieira’dan Marc Overmars’a ve yükselme devrin-
deki daha birçok yıldıza dek kritik transferleri ko-
laylaştırmıştı. Dein’in otoriter kişiliği sonucu bu
isimler takıma gelmekle kalmıyor, aynı zamanda
sözleşme yenilemekte sorun yaşatmıyorlardı. Kısa-
cası potansiyel yetenekler, olası transferler ve ta-
kımda var olan oyuncuların Arsenal’e bağlılığı Dein
ile kolaylaşırkenWenger saha içi işlere kolayca kon-
santre olabiliyordu.
Dein’in yönetimkurulu ile yaşadığı derin fikir ayrı-
lıkları sonucu 2007’de aniden kulüpten ayrılması,
Wenger’in işini de bir o kadar çabuk zorlaştırdı. Sıra-
sıyla Henry, Flamini, Adebayor ve Kolo Toure derken
Dein sonrasındaki neredeyse her transfer mevsi-
minde takımdan bir yıldız uçmaya başladı. Emira-
tes’in borçlarını ödemeye devam eden Arsenal,
gidenlerin yerini aynı kalitedeki isimlerle doldura-
mayınca kulübün imajı iyiden iyiye
“yetiştirip satan”
kimliğine büründü. Topçuların formasını giymeyi
kabul edenlerin bir kısmı da Arsenal’i basamak
kulüp olarak kullanmayı aklının bir köşesinde tutar
oldu. Özellikle 2011 yazında Fabregas, Nasri ve
Clichy’nin art arda ayrılışından sonra bu imaj iyice
güçlendi. ZiraWenger’in öğretmenliği, hızlıca geliş-
mek isteyen bir yetenek için idealdi fakat takımhiç
kupa kazanamazken belirli bir seviyeyi aşan her
yıldız hemen ayrılığı düşündü.
Emirates’in borçlarının sorun olmaktan çıkması,
Premier Lig’in yayın gelirlerinin çılgınca artması ve
Finansal Fair Play’in rakipleri zora sokmaya başla-
masıyla birlikte son iki sezondur Topçuların yeniden
büyük oynama fırsatı bulunuyor. Ne var ki
“kupa
kazanamayan basamak kulüp”
kimliğini yıkmak
hiç de kolay olmadı. 2013 yazında golcü transfer
etmek isteyenWenger, Luiz Suarez ve Higuain’i de-
nese de ikna edici olamadı ve son anda Mesut Özil’e
yöneldi. Hatta aynı dönemde orta sahayı güçlendir-
mek isterken Luiz Gustavo gibi nispeten ortalama
bir ismi bileWolfsburg’a kaptırdı. Yine de Özil’den
sonra geçtiğimiz yaz Alexis Sanchez’in de gelişi, bu
engeli iyice hafifletecek gibi görünüyor.
Kendi deyimiyle Arsenal’deki üçüncü dönemine
başlayanWenger, destansı bir yükseliş ve can sıkıcı
bir duraklama devrinin ardından beyaz bir sayfa açı-
yor. Finansal darboğazlar artık geride kalmış gibi
görünüyor ve kulüp yavaş yavaş yıldız oyuncuları
kendine çekebiliyor. Bu yeni sayfanın üstünde pa-
halı transferlerin ve yine güzel futbolun yer aldığı bir
öykünün yazması oldukça muhtemel. Yine deWen-
ger’in önündeki birkaç sezonda Topçuları gerileme
dönemine sokmaktan ziyade yeniden kanatlandır-
ması adına artık birkaç büyük kupa kazanması şart.
66
67
1...,46-47,48-49,50-51,52-53,54-55,56-57,58-59,60-61,62-63,64-65 68-69,70-71,72-73,74-75,76-77,78-79,80-81,82-83,84-85,86-87,...126
Powered by FlippingBook