Previous Page  52-53 / 162 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 52-53 / 162 Next Page
Page Background

yaşadınız. Başakşehir’de ilk

yılınızda ne olacak?

Zamanla göreceğiz neler olacağını…

Ben Arsenal’e gittiğim zaman şam-

piyon olacağımı bilmiyordum. Bazı

şeyleri içte tutmak ve dışarı vur-

mamakta fayda var. Şu an biz de

gidip dışarda söyleyebiliriz şampi-

yon olacağımızı ama bazı şeyler

söylenmez. İçte tutmak daha iyidir.

Lige baktığınız zaman diğer takım-

lar da güçlü. Ama biz kendi futbolu-

muzu oynadığımız zaman herkes

kadar iyi oynadığımızı, hatta daha

da iyi oynadığımızı gösterebilecek

bir takımız. Bu süreçte gördüğüm

bu. Başakşehir açıkçası bana Manc-

hester City’yi hatırlatıyor. Onlar da

bir proje kulübüydü. Proje zamanla

gelişti. Biz de öyleyiz. Baktığınız

zaman bu kulübün arkasında çok

değerli işadamları ve yöneticiler

var. Ondan dolayı burada da başarı

gelecektir ama “Şampiyon olaca-

ğız” demek bence doğru değil.

İstikrar abidesi bir oyuncusunuz.

8 sezonluk Arsenal macerasının

ardından 6 yılınızı da City’de

geçirdiniz. Bu durumdan yola

çıkarak Başakşehir ile hikâyenizi

nasıl görüyorsunuz?

Arsenal’e imza attığım zaman 17,

City’ye imza attığım zaman 25 ya-

şındaydım. Şimdi 32 yaşındayım.

O yüzden 8 sene daha oynayıp

oynayamayacağımı bilemiyorum.

Ama başkanla konuşurken, “Ben

zor karar veririm. Fakat karar

verirsemher şeyden emin olarak

giderimve o kararın arkasında du-

rurum” demiştim. Nitekim 3 yıllık

imza attım. Geçen sezon City’de Gu-

ardiola ile çok başarılı olamasak da

kendisinden çok şey öğrendim. O da

bana söylüyordu sürekli. “Bu kadar

uzun süre bu seviyede oynadın; bu

inanılması zor bir şey. Ama futbola

artık daha farklı bakman lâzım”

diye nasihatlerde bulunuyordu.

Ben de artık onunla beraber futbola

daha farklı bakmaya başladım.

Bana sürekli, “Uzun yıllar Premier

Lig’de oynamış bir oyuncu olarak

diğer insanlara karşı sorumluluğun

var. Hemburada kulüpte çalışan in-

sanlara karşı hemde genç oyuncu-

lara karşı görevlerin var” diyordu.

Ondan dolayı ben de oynamasam

da idmanlarda ve dışarda elimden

geleni yapmaya çalıştım. Baktığınız

zaman ben dünyanın en iyi oyun-

cusu değilim. Arsenal’de oynadım,

City’de oynadım, Fransa Millî Takı-

mı’nda oynadım. Dünyanın en iyisi

değildimbelki ama sürekli çalıştım.

Neymar boşuna Neymar olmuyor.

Messi, Ronaldo boşuna bu kadar

başarılı değiller. Onlar da sürekli

çalışıyorlar. Başakşehir’i ben, takım

arkadaşlarımve bu çatının altın-

daki herkes daha iyi bir yere getir-

meli. Bunun için çalışmalıyız. Ben

gerek saha içi, gerek dışında genç

oyunculara seve seve yardımcı olu-

rum. Hocalarımnaçizane tavsiyeler

duymak isteyebilirler. Buna her

zaman hazırım. Dediğimgibi, bu

kulübü büyütmek benimve bu

kulüpteki herkesin elinde…

14 sezon Premier Lig’de forma giy-

dikten sonra Türkiye’yi buldunuz?

Arada nasıl farklılıklar var?

Tabiî ki Premier Lig’i Süper Lig’le

kıyaslamak haksızlık olur. Çünkü

Premier Lig dünyanın en çekişmeli

ligi. Ama açıkçası Türkiye beni şa-

şırtmadı değil… Baktığınız zaman

bu sene yurt dışından çok oyuncu

geldi. Türk futbolseverler, Türk

futbolunun gelişmesini ve öne çık-

masını istiyorlar. Burada duygular

devreye giriyor. Mesela deplas-

manda oynadığımız maçlarda bize

oranla daha küçük çapta diyebile-

ceğimiz takımlar kendi seyircisinin

önünde bazen kazanamayacakları

topa bile baskıya gidiyorlar. Bunu

takımlarına ve taraftarlarına olan

saygılarından yapıyorlar. Maçlar

çok yoğun geçiyor ve duygularla

oynanıyor. Bu da duygu ile oynanan

futbolda uzun topları artırıyor.

Çünkü oyuncu topu alamayacağını

bilse bile baskı yapıyor. Maçlar uzun

topa döndüğü zaman sizin bu topu

kazanma şansınız yüzde 50’ye ini-

yor. Bu da tabiî ligi diğer liglerden

biraz daha farklı yapıyor. Dışardan

gelen kaliteli oyuncular bu ligin

kalitesini arttıracaktır ve daha iyi

bir yere getirecektir. Ama ben

kendi adımıza inanıyorumki çok

güzel bir sezon geçireceğiz.

Birçok ünlü teknik adamla

çalıştınız. Abdullah Avcı’nın farklı

yönlerini bize anlatır mısınız?

Evet, gerçekten birçok iyi hocayla

çalıştım. Ama tabiî ki Guardiola’yı

ayrı bir yere koyarım. Çünkü sadece

futbola bakış açısı farklı değil;

futbol üzerine yaptığı hamlelerle

bütün insanların futbola bakış açı-

sını değiştirebilen özel bir hoca. Ben

Abdullah Avcı hocamızı, “Boss” yani

“Patron” diye çağırıyorum. Bu işi

gerçekten iyi biliyor. Diyaloğa çok

açık. Onunla her şeyi konuşabilirsi-

niz. Dediğimdedik bir insan değil.

Bazı hocalar vardır, her şeyin en

iyisini bildiklerini düşünür ve asla

kendilerinden taviz vermez, diğer

insanları dinlemez. Ama Abdullah

Hoca öyle değil. Yeri geldiği zaman

herhangi bir konuyla ilgili konuştu-

ğunuzda onu kafasında tartıp,

yardımcı antrenörüyle konuşup

normal hayatına katabilecek bir

insan. Bence insanlar çok şey bile-

bilir ama herkes her şeyi bilemez.

Ben bu yaşımda bile ufak kızımdan

bir şeyler öğrenebilirim. O bana bir

şeyler katabilir. Ya da kulüp içindeki

insan olaylara daha farklı bakabilir.

Mutfaktaki ustabaşımız bile farklı

bir şey katabilir bize… Ben buna

inanıyorum. Bence Abdullah Hoca-

mıza baktığımız zaman rakamlar

ve istatistikler onun başarısını des-

tekliyor. Bu tamamen onun futbolu

çok iyi bilmesinden ve diyaloğa açık

olmasından kaynaklanıyor.

Türkiye’de hangi oyuncuları

beğeniyorsunuz?

Kaptanı çok beğeniyorum… Emre

Belözoğlu… O 37, ben 32 yaşındayım.

Kendimi iyi seviyede tutabilmek

için belirli bir efor sarf etmem

gerekiyor. Hatta üstüne koymam

gerekiyor ki, 37 yaşında kaptanın

yaptıkları çok etkileyici, muhteşem

şeyler… Sahip olduğu gücü takımı,

Abdullah Avcı bu işi gerçekten iyi biliyor.

Diyaloğa çok açık. Onunla her şeyi

konuşabilirsiniz. Dediğimdedik bir insan

değil. Bazı hocalar vardır, her şeyin

en iyisini bildiklerini düşünür ve asla

kendilerinden taviz vermez, diğer

insanları dinlemez. Ama Abdullah Hoca

öyle değil.

Kaptanı çok beğeniyorum…

Emre Belözoğlu… 37 yaşında yaptıkları

çok etkileyici, muhteşem şeyler.

Sahip olduğu gücü takımı ve arkadaşları

için kullananmükemmel bir insan.

Bu yaşta yaptıkları diğer oyuncuları da

tetikliyor. Zaten takımı da belirli bir

seviyede tutan onun bu kazanma isteği ve

idmanlarda herkesten fazla çalışması.

52

53