Previous Page  50-51 / 162 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 50-51 / 162 Next Page
Page Background

bim futbolu çok seviyor

olmam…

Bu zor günlerden başarıyla

çıkıp ArseneWenger’in

dikkatini çekiyorsunuz ve

Premier Lig’e Arsenal’le

adım atıyorsunuz. Wenger

sizinle neler konuştu ve

genç bir oyuncu için Pre-

mier Lig nasıl bir deneyim?

Önce şunu söylemek isti-

yorum. Hayat zaten şans

ve kader demiştik. Yine

aynısını tekrarlıyorum.

Kader ve şans çok önemli.

Cannes’dayken 16 yaşın-

daydımve 3. Lig’de oynu-

yordum. Ben aslında futbol

kariyerime hep etap etap

baktım. Ama Cannes’dan

Arsenal’e gidiyor olmam

beni bir anda çok üst düzey

bir yere çıkarttı. Ben as-

lında bunu hayal etmemiş-

tim ama tabiî ki benim için

çok büyük bir şanstı. Ar-

seneWenger benimle ilk

konuştuğunda “Takımda

Giovanni van Bronckhorst

ve Ashley Cole var. Van

Bronckhorst transfer ola-

bilir. Eğer giderse Ashley

Cole birinci, sen de ikinci

sol bekimolacaksın” de-

mişti. Hayatta doğru in-

sanlarla karşılaşmanız çok

önemli. Wenger’e inandım

ve Arsenal’e transfer

oldum. Transfer olduktan

iki hafta sonra van

Bronckhorst, Barcelona’ya

gitti ve o sezon 20maça

çıktım. Bu da benim için

çok büyük bir şanstı.

İlk sezonunuzda Premier

Lig şampiyonluğu yaşıyor-

sunuz ve takımınıza 12

maçta katkı veriyorsunuz.

Genç bir oyuncunun Pre-

mier Lig şampiyonluğunu

kazanması nasıl bir

duygu? Neler oldu?

İlk sezonumda şampiyon-

luk yaşamak tabiî ki çok

güzel bir duyguydu. Benim

için de çok önemli bir yıldı.

Tam olarak emin değilim

ama sanırımPremier Lig

tarihinin en genç şampi-

yonluk yaşayan oyuncusu

benim. Hiç unutmadığım

bir an var. Şampiyon olduk,

kupayı aldık ve bu kupayla

statta tur atıyorduk. Thi-

erry Henry -ki benim ido-

lümdür- gelip bana sarıldı

ve dedi ki, “Tamam, bu anın

keyfini çıkar ama futbol

hep böyle değildir. Hayatı

boyunca çalışıp, emek

verip bu Premier Lig şam-

piyonluğunu kazanamayan

insanlar var. Keyfini çıkar

ama bundan sonra çok

daha fazla çalışman lâzım.

Çok daha fazla üstüne

koyman lâzım.” Çok şaşır-

mıştım. Yaşım çok gençti

ve “Bana daha başka şey-

ler söylemesi lâzımken

niye bunları söyledi?” diye

düşünmüştüm. Ama sonuçta haklı

çıktı. Arsenal’de 8 sene oynadım

ama ikinci bir şampiyonluk

yaşayamadım.

Arsenal’de geçirdiğiniz 8 sezonu

bize nasıl anlatırsınız? İkinci sorum

da Arsenal’de 255 maçta forma

giyip 2 gol atıyorsunuz. Ama bizim

dikkatimizi çeken detay 255 maçı

kırmızı kart görmeden tamamla-

manız. Bir defans oyuncusu olarak

kart görmemek için çokmu dikkat

ediyorsunuz?

Arsenal’de oynadığım 8 yılı tama-

men ArseneWenger’e borçluyum.

Wenger beni sadece iyi bir oyuncu

yapmadı. Aynı zaman-

da bir adamyaptı. Ben

oraya geldiğim zaman

genç bir delikanlıydım.

Yıllar geçtikçe adam

oldum. Tabiî ki 8 yılın

sonunda farklı neden-

lerden dolayı Manches-

ter City’ye gitmem

gerekti. Ama ne olursa

olsun ben Arsenal

taraftarıyımve öyle de

kalacağım. 8 seneyi

böyle özetleyebilirim.

Her şeyi ArseneWen-

ger’e borçluyum. Kır-

mızı kartla alâkalı sorunuza gelince

de istatistiklere baktığınız zaman

topa öncelikli sahip olma ve araya

girmede muhtemelen ilk 5 içerisin-

deyimdir… Çünkü futbol tarzım ikili

mücadeleye dayalı değildir. Ben

daha çok ayakta kalmaya inanırım.

Bazı oyuncular vardır kora kor mü-

cadeleleri sever. Ben öyle değilim.

Ben daha çok rakipten önce hızımla

topa sahip olmak isterim. Bunun

üzerine gittiğim için bu özellikler

beni kırmızı karttan korudu

diyebilirim…

8 sezonun ardından hayat sizi bir

ayrıma getirdi ve “Ben kupalar

kazanmak için Manchester City’ye

gidiyorum” dediniz. City’ye

transfer öykünüz nasıl gelişti?

Arsenal’den ayrılırken böyle bir

demecim olmuştu. Belki bu demeç

o zaman taraftarlarca yanlış anla-

şılmış olabilir. Çünkü ne olursa

olsun ben Arsenal’de oynarken de

her zaman şampiyonluk için oyna-

dım. Her zaman şampiyonluk iddia-

mız vardı. Baktığınız zaman kolay

bir karar da olmadı. Sonuçta Londra

dünyanın en güzel kentlerinden

birisi. Arsenal dünyanın en büyük

kulüplerinden birisi… Benimgitti-

ğimdönemde Manchester City

bugünkü City değildi. Ama o zaman

bana takımın bir proje takımı ol-

duğu söylenmişti. Nitekimde öyle

oldu. City’ye transfer olurken belki

beni yadırgamışlardı ama ben bu

demeci verdimve haklı da çıktım.

Manchester City’de ilk sezonumda

şampiyonluk yaşadım. Yine finaller

oynadım. FA Cup Finalleri var, kaza-

nılmış kupalar var. Benimgelişim-

den sonra City çok daha fazla

yatırımyapmaya ve çok daha fazla

isimli oyuncuları getirmeye başladı.

Çünkü onların amacı öncelikle

kendilerine bir isimyaratmaktı.

Bu gelen oyuncularla isimlerini

duyurdular ve alınan oyuncuların

karşılığını da vermiş oldular.

Kariyerinizde çok ilginç bir detay

daha var. Tıpkı Arsenal’de olduğu

gibi Manchester City’de de ilk sezo-

nunuzda Premier Lig şampiyonluğu

İstatistiklere baktığınız zaman topa

öncelikli sahip olma ve araya girmede

muhtemelen ilk 5 içerisindeyimdir…

Çünkü futbol tarzım ikili mücadeleye

dayalı değildir. Ben daha çok rakipten

önce hızımla topa sahip olmak

isterim. Bu özellikler beni kırmızı

karttan korudu diyebilirim.

Başakşehir bana Manchester City’yi

hatırlatıyor. Onlar da bir proje

kulübüydü. Proje zamanla gelişti.

Biz de öyleyiz. Baktığınız zaman bu

kulübün arkasında çok değerli

işadamları ve yöneticiler var. Ondan

dolayı burada da başarı gelecektir

ama “Şampiyon olacağız” demek

bence doğru değil.

Guardiola bana, “Uzun yıllar Premier

Lig’de oynamış bir oyuncu olarak

diğer insanlara karşı sorumluluğun

var” diyordu. Manchester City’de

olduğu gibi burada da genç

oyunculara seve seve yardımcı

olurum. Hocalarımnaçizane

tavsiyeler duymak isteyebilirler.

Buna her zaman hazırım.

Süper Lig’de maçlar çok yoğun

geçiyor ve duygularla oynanıyor.

Bu da uzun topları artırıyor.

Çünkü oyuncu topu alamayacağını

bilse bile baskı yapıyor. Maçlar uzun

topa döndüğü zaman sizin bu topu

kazanma şansınız yüzde 50’ye iniyor.

Dışardan gelen kaliteli oyuncular

bu ligin kalitesini arttıracaktır.

Gerçekten birçok iyi hocayla çalıştım.

Ama tabiî ki Guardiola’yı ayrı bir yere

koyarım. Çünkü sadece futbola bakış

açısı farklı değil; futbol üzerine

yaptığı hamlelerle bütün insanların

futbola bakış açısını değiştirebilen

özel bir hoca.

50

51