Previous Page  30-31 / 162 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 30-31 / 162 Next Page
Page Background

30

bir Pro lisanslı teknik direktör

düşerken Türkiye’de bu oran 200

binde bire tekabül ediyor.

İzlanda’da futbola yapılan bu

yatırımların yeşil sahalarda ilk

karşılığı kadınlar kategorisinde

alınacak ve İzlanda, 2009 Kadınlar

Avrupa Şampiyonası’na katılarak

futbolda ilk kez uluslararası bir

turnuvada boy göstermiş

olacaktı. Erkeklerdeyse ilk umut

verici adım, 2011 U21 Avrupa

Şampiyonası elemelerinde atılı-

yordu. U21 takımı, eleme gru-

bunda Almanya gibi bir markayı

geride bırakmayı başarmış ve Çek

Cumhuriyeti’nin ardından ikinci

sırayı alarak play-off’a kalmıştı.

Play-off’ta da İskoçya’yı iki maçta

da mağlup eden takım, turnuvada

yer alacak sekiz ekipten biri ol-

maya hak kazanmıştı. Turnuvada

da ilk tur gruplarında bir galibiyet

alan İzlanda, yarı finali üçlü averaj

neticesinde kaçırmıştı. O turnu-

vada İzlanda’nın kadrosunda yer

alan Birkir Bjarnason, Johann

Berg Gudmundsson, Aron Gun-

narsson, Kolbeinn Sigthorsson,

Alfred Finnbogason ve Gylfi Si-

gurdsson, EURO 2016’da çeyrek

final oynayacak olan İzlanda Millî

Takımı’nın da belkemiğini teşkil

edecek isimler olacaktı.

İzlanda, bu oyuncuları Amillî ta-

kıma tam anlamıyla monte ettik-

ten sonra ilk ciddi sınavını, 2014

Dünya Kupası elemelerinde verdi.

Sonuç gerçekten de hayli parlaktı.

O güne dek büyük bir turnuvaya

katılmaya bile doğru dürüst

yaklaşamamış olan takım, eleme

grubunu İsviçre’nin ardından

ikinci sırada tamamlayıp play-

off’a kalıyordu. Play-off’ta Hırva-

tistan’a 2-0 ve 0-0’lık skorlarla

elenseler dahi ilerisi için fazlasıyla

umut vermişlerdi. Nitekimbekle-

nen başarı, EURO 2016 elemele-

rinde geldi. Eleme grubunda

Türkiye ve Hollanda’yı geride bı-

rakmayı başaran, bunu yaparken

Hollanda’yı her iki maçta da mağ-

lup eden İzlanda, böylelikle grupta

Çek Cumhuriyeti’nin ardından

ikinci sırayı alarak finallere

katılma ve tarihinde ilk kez bir

büyük turnuvada boy gösterme

hakkını elde etti.

Mucize bu kadarıyla da sınırlı

kalmadı. Fransa’daki turnuvada

ilkmaçında daha sonradan şam-

piyon olacak Portekiz’le 1-1 bera-

bere kalan İzlanda, ardından

Macaristan’la da uzun süre önde

götürdüğümücadeleden 1-1’lik bir

beraberlik çıkardı, sonmaçında

da Avusturya’yı 2-1 mağlup ede-

rek grubunda ikinci olarak son

16’ya kaldı. Burada da İngilizleri

adeta futbolu icat ettiklerine piş-

man ederek 2-1 yenmeyi başaran

İzlandalılar, bir anda kendilerini

tüm futbol kamuoyunun şaşkın-

lık ve hayranlıkla karışık bakışları

arasında çeyrek finalde buldu. Bu

noktadan sonra peri masalı daha

fazla devam etmese ve ev sahibi

Fransa’ya 5-2 kaybetseler de İz-

landa, turnuva sonunda belki de

en çok sempati toplayan takım

olmuştu. Üstelik bunda sadece

sahada gösterdikleri başarı değil,

ülke nüfuslarının yaklaşık yüzde

beşine tekabül eden kalabalıktaki

taraftar gruplarının tribünlerde

yaptığı alkışlı tezahürat da etkili

olmuştu.

İzlandalıların artık önlerinde bir

hayal kaldı. O da Dünya Kupa-

sı’nda da yer alabilmek. Bunu da

başarmaları halinde küçük bir

ülkenin gerçekleştirebileceği tüm

mucizelerde imzaları olacak.

Tabiî bu yolda sadece mevcut

kuşağa da bel bağlamak istemi-

yorlar. Görünüşe göre, sera orta-

mındaki suni çim tarlalarından

daha çok verim alacak gibiler.

İçinde bulunduğumuz 2018 Dünya

Kupası elemelerinde mücedele

eden takımları son iki maça

girilirken Hırvatistan ile aynı

puanda grubun zirvesini

paylaşıyor. Bizimle Eskişehir’de

oynayacak olmaları elbette

dezavantaj ama buradan

çıkartabilecekleri bir beraberlik

bile onlara en azından play-off

oynatabilir.