Previous Page  12-13 / 154 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 12-13 / 154 Next Page
Page Background

söyleyecekleri en kıymetli isim-

lerden biri kuşkusuz. Socrates

Dergisi’nin bir sorusunu yanıtlar-

ken Hagi, Lucescu’nun birlikte ilk

çalıştıkları dönemde çok sert bir

teknik adam olduğunu ama

yaşlanıp olgunlaştıkça birlikte

çalıştığı oyuncuları ve futbolun

diğer aktörlerini daha iyi idare

etmeyi öğrendiğini söylüyor.

Bu konunun üzerinde düşünmeye

değer. Zira bir süredir polemik-

lerle gündeme gelen Millî

Takım’da Fatih Terim sonrası

dönemde görev alacak teknik

adam isimleri tartışılırken,

kamuoyunda özellikle tansiyonu

düşürebilecek isimler konusunda

bir görüş birliği vardı. Mircea

Lucescu da bazı itirazlara rağmen,

bu karakterde bir teknik direktör

olduğu özellikle spor yazarları

tarafından sıkça dillendirilen bir

isimdi. Lucescu’nun göreve

geldikten sonra yaptığı ilk iş de

tansiyonu düşüren açıklamalarda

bulunup Arda Turan sorununu

çözmek oldu.

Ne var ki Rumen teknik adamın

daha önceki Türkiye tecrübesinde

yaptığı bazı açıklamalar ve “sert

çıkışları” da akıllarda. Hagi’nin

teorisinden başka, Galatasaray’da

birlikte çalıştığı Fransız oyuncu

Sebastian Perez’in yine Socrates’e

yaptığı açıklamalarda dillendirdiği

bir teorisi var. Perez, Lucescu’nun

zaman zaman rakiplere ve basına

yönelik sertleşebilen tavrı sorul-

duğunda, “Bu tarzının altında

futbolcularını koruma içgüdüsü

vardı” diyor. Beşiktaş’ta yardımcı-

lığını yapan Feyyaz Uçar ise

Lucescu’nun o dönemki sert

açıklamalarını, haklılığına

inanmasına rağmen Samsunspor

maçından sonra kamuoyundan

destek görememiş olmanın bir dı-

şavurumu olarak değerlendiriyor.

Türkiye’den sonra 12 yılını geçir-

diği Shakhtar’daki tavrını da

denkleme kattığımızda, Lucescu

ile ilgili en sağlıklı teorinin yukarı-

daki teorilerin bir sentezi oldu-

ğunu düşünebiliriz. Rumen teknik

adamgençliğindeki kadar sert

değil, ancak ihtiyaç olduğunu

düşündüğü durumlarda hâlâ sert

çıkışlarda bulunabiliyor. Shakh-

tar’ın inişli çıkışlı gittiği bir dö-

nemde ilk yarıda attığı gollerle

4-0 kazandığı bir maçın ardın-

dan “İkinci yarıda da dört gol

atmalıydık” açıklaması gibi, kimi

zaman oyuncuları da hedef

alabiliyor bu çıkışlar. Her şeye

rağmen Rumen teknik adam

“kırıp dökmemeyi” başarıyor ve

ayrıldığı her yerde güzel hatırla-

nıyor. Tabiî ki bunda Feyyaz

Uçar’ın, “Bir milyon kez kızdığını

gördüm ama bağırdığını hiç

görmedim” cümlesiyle anlattığı

tavrı ve iyi insan ilişkileri kadar,

mesleğine hâkimiyeti de çok

önemli bir faktör.

‘Adamne dediyse çıkıyor’

Onunla birlikte çalışmış olanların

Mircea Lucescu’nun teknik direk-

törlüğüne dair ilk söyledikleri şey,

rakip analizi. Lucescu dersine çok

iyi çalışmasıyla, rakibi sular seller

gibi ezberlemesiyle ve bunu

bazen oyuncuları “sıkabilecek”

kadar uzunmaç toplantılarında

öğrencileriyle paylaşmasıyla tanı-

nan bir teknik adam. Bu konudaki

en ilginç anekdotlardan biri Gala-

tasaray’da yöneticilik yapmış olan

Burak Elmas’a ait. Elmas, yine

Socrates’e yaptığı açıklamada,

adını anmadığı bir futbolcunun

önce Lucescu’nun uzun süren

maç toplantılarından yakındığını

ama birkaç hafta iyi oynadıktan

sonra bunun sebebi soruldu-

ğunda, “Adamne dediyse saha

içinde çıkıyor. Dediği her şeyi

yaptım, en iyi maçlarımdan biri-

sini oynadım” dediğini aktarıyor.

Sadece Elmas değil, Hakan

Ünsal’dan Suat Kaya’ya, Feyyaz

Uçar’dan Fatih Akyel’e kadar,

birlikte çalıştığı isimlerin hepsi,

Lucescu’nun çalışkanlığından

ve engin futbol bilgisinden dem

vuruyor.

Zaten Rumen teknik adamda bu

alışkanlığından ve çalışkanlığın-

dan hiçbir şey kaybetmediğinin

ve göreve daha ilk günden hazır

olduğunun sinyallerini, Türkiye

Futbol Federasyonu ile anlaştık-

tan sonra ama daha Türkiye’ye

bile gelmeden önce beIN Sports’a

verdiği söyleşide, millîlerimizin

Dünya Kupası şansına dair bir çır-

pıda yapıverdiği analizde de verdi.

Brezilya etkisi devam

edecekmi?

Lucescu ile Galatasaray ve Beşik-

taş’ta birlikte çalışmış olanlar, onun

oyun görüşünden söz ederken sa-

vunmacı yanını ön plana çıkarırlar.

Gerçekten de Lucescu, Türkiye’de

görev yaptığı sürede öncelikle gol

yememeyi düşünüyor ve öğrencile-

rine de bu yönde taktikler veri-

yordu. Hatta onun bu özelliğini

İtalya’da elde ettiği bugün dahi

söylenir.

Aslında Mircea Lucescu İtalya’da

savunmayı değil hücumu düşünü-

yordu. Ama çok fazla düşünüyordu.

Bunu hem Inter’de birlikte çalıştığı

Roberto Baggio söyler hemde

Rumen teknik adamın kendisi, fazla

hücumcu oynadığı için kaybede

kaybede savunmanın önemini an-

ladığını dile getirmekten çekinmez.

1970 Dünya Kupası’nda oynarken

Pele ile formasını değiş tokuş ettiği

anmı başladı tabiî ki bilinmez ama

Mircea Lucescu’nun gönlünde aslen

Brezilya stili futbol yatıyordu. Ne var

ki, kendisinin de söylediği gibi

şartlar onu başka türlü oynamaya

zorlamıştı. Ta ki Shakhtar Donetsk

macerasına dek. Shakhtar, Lucescu

ile Brezilyalıların bir arada harikalar

yaratışına sahne oldu.

Kendisine sağlanan bütçeyi akıllıca

yatırımlara çeviren Lucescu, Shakh-

tar’ı, birçok Brezilyalı yıldızınAv-

rupa’daki ilk durağı yapmayı

başardı. Dahası her seferinde “Acaba

yeri dolarmı?” kuşkularıyla gönde-

rilen Fernandinho, Willian, Henrikh

Mkhitaryan, Luiz Adriano ve Doug-

las Costa gibi isimlerin yerini doldur-

mayı da bildi. UEFAKupası’nı

kazanan ya da Chelsea ile Juven-

tus’un bulunduğu gruptan çıkan

Shakhtar Donetsk’in oynadığı futbol,

2000’lerin başındaki Lucescu’nun

oynatmayı düşüneceği bir futbol de-

ğildi. Çok daha fazla hücumu düşü-

nen, çok daha fazla hücumopsiyonu

yaratan ve evet, çok daha fazla keyif

veren bir futboldu. Şimdi bizler de

Lucescu’nun bu daha cesur oyun

tarzını Türkiye Futbol Millî Takı-

mı’nda sürdürüp sürdürmeyeceğini

merakla bekliyoruz.

Sözün özü, Mircea Lucescu’nun

ay-yıldızlı ekibimizin başındaki

kariyerinin başarılarla dolu olması

için en azından onun açısından her

şart oluşmuş durumda. Rumen tek-

nik adam artık 72 yaşında ve insan

ilişkileri geçmişte olduğundan da

iyi. Üstelik yaşına rağmen çalışkan-

lığından ve hırsından hiçbir şey

yitirmediğini Shakhtar’da herkese

gösterdi. Ukrayna’da ayrıca yeni

koşullara kolayca adapte olabilece-

ğini ve hâlâ elindeki malzemeden

en iyi yemeği yapabildiğini de

kanıtladı. Polemiklerden yorulan

Türk futbol kamuoyu da bu

yorgunluğunu fırsata ve taham-

müle çevirebilirse, Mircea

Lucescu’nun başarılı olmaması

için hiçbir neden yok. Rumen

teknik adamın kariyerinin son

17 yılı bize böyle söylüyor...

Mircea Lucescu’nun Teknik Direktörük Kariyeri

1982-1986 Romanya

EURO 94 Finalleri

1985-1990 Dinamo Bükreş 2 Romanya Kupası

1990-1991

Pisa

1991-1996 Brescia

Serie BveAnglo-İtalyanKupası

1996

Reggiana

1997-1998 Rapid Bükreş

Romanya Kupası

1998-1999 Inter

1999-2000 Rapid Bükreş

Romanya Ligi ve Süper Kupası

2000-2002 Galatasaray

UEFA Süper Kupa

Süper Lig şampiyonluğu

2002-2004 Beşiktaş

Süper Lig şampiyonluğu

2004-2016 Shakthar Donetsk 8 Ukrayna Ligi Şampiyonluğu

5 Ukrayna Kupası

6 Ukrayna Süper Kupası

1 UEFA Kupası

2016-2017 Zenit

Rusya Süper Kupası

12

13