113
Şampiyonlar Ligi’nde sezonun
en dengeli gruplarından biri B
Grubu oldu. Bundaki en büyük
etken de son torbanın en güçlü
iki takımından biri olarak görü-
lenWolfsburg ile ilk torbanın
zayıf halkalarından PSV Eindho-
ven’ın bu grupta buluşmalarıydı.
Grupta ayrıca Manchester Uni-
ted ile CSKAMoskova da yer alı-
yor ve gerçekten de bu grupta
kimin kaçıncı sırayı alacağını
öngörebilmek hiç de kolay değil.
İlginç bir tesadüf, Wolfsburg,
daha önce bir kez Şampiyonlar
Ligi’nde mücadele etmiş ve
2009-2010 sezonunda gruplarda
yine Manchester United ve
CSKAMoskova ile bir araya gel-
mişti. O grubun son takımıysa,
Türk futbolseverlerin çok rahat
hatırlayacağı üzere Beşiktaş’tı.
Wolfsburg, o zaman Manchester
United ile yaptığı iki maçı da
kaybetmiş, CSKAMoskova’yı ise
kendi sahasında yenmiş fakat
deplasmanda rakibine mağlup
olmaktan kurtulamamıştı.
PSV Eindhoven’ın geçen sezon
en çok parlayan ismi Memphis
Depay’dı. Genç kanat oyuncusu,
takımıyla çıktığı 40maçta tam
28 gole imza atmıştı.
Bu gollerin 22’sini ligde
kaydeden Depay böy-
lece Eredivisie’de gol
kralı da olmuştu.
Göstermiş olduğu bu
yüksek performans
sayesinde de Depay
sezon başında
Manchester United’a
transfer oldu. Kırmızı
Şeytanlardaki kariye-
rine de etkileyici bir
başlangıç yapan genç
yıldız, özellikle Club
Brugge’e karşı oyna-
nan Şampiyonlar Ligi
Play-Off eşleşmesinde
iki maçta iki gol atıp üç
asist yaparak büyük
alkış aldı. Depay’ın
United formasıyla eski
takımına karşı vere-
ceği mücadele de B
Grubu’nun en dikkat
çekici hikâyelerinden
birini oluşturacağa
benziyor.
Her turnuvada “ölümgrubu”
olarak nitelenen bir grup var-
dır. Bu sezon Şampiyonlar
Ligi’nde söz konusu unvanın
sahibi olmaya en büyük
adaysa D Grubu olacağa
benziyor. Son Şampiyonlar
Ligi’nin finalisti ve Serie A’da
son dört sezonun şampiyonu
olan Juventus, Premier Lig’in
son dönemde en çok para
harcayan takımı olan ve
Şampiyonlar Ligi şampiyon-
luğunu hedefleyen Manches-
ter City, UEFA Avrupa Ligi’nin
son iki sezondaki şampiyonu
Sevilla ve geçen yıl Bundesli-
ga’yı üçüncü sırada tamamla-
yan Borussia Mönchenglad-
bach’ı bir araya getiren grup
her türlü sonuca gebe.
Juventus, geçen sezon
beklentilerin de ötesinde bir
performans sergileyerek
Şampiyonlar Ligi’nde finale
kadar yükselmişti. Böylesine
bir başarı sonrasında haliyle
siyah-beyazlıların taraftarları
bu sezon da takımlarından bu
kupada önemli işler yapma-
sını bekliyor. Ancak Juven-
tus’ta önemli bir değişimin
yaşandığı da göz ardı edile-
mez. Andrea Pirlo, Arturo
Vidal, Carlos Tevez ve Fer-
nando Llorente takımdan ay-
rıldı. Juventus’un bu boşluk-
ları doldurma adına yaptığı
transfer hamleleriyse, Sami
Khedira, Mario Madzukic ve
Paulo Dybala oldu. Ayrıca
Chelsea’nin Kolombiyalı sağ
kanat oyuncusu Juan Cuad-
rado da bir yıllığına kiraladı.
Yapılan bu transferler, giden-
lerin yerini ne derece doldu-
racak bunu elbette zaman
gösterecek ama bu yazı yazıl-
dığı sırada Avrupa’da transfer
döneminin bitmesine üç gün-
den az bir süre vardı ve gün-
demin ilk sırasındaki isimde
Juventus’un orta sahadaki
genç Fransız yıldızı Paul Pog-
ba’ydı. Chelsea’ye astrono-
mik bir bedel karşılığında
transfer olabileceği konuşu-
lan Pogba’nın da ayrılması
halinde Juventus’un geçen
sezon orta sahanın ortasında
oynattığı üç isimde takımdan
ayrılmış olacak ve böylesine
bir değişim sonrasında da
siyah-beyazlıların yeniden
aynı başarıları yakalama ihti-
mali bir hayli azalabilir.
Manchester City cephesine
baktığımızdaysa son yıl-
larda takımı sürekli
önemli oyuncularla
takviye ettiklerini, bu
uğurda milyar euroyu
aşan harcamalar yap-
tıklarını görüyoruz ama
buna karşın City henüz
Şampiyonlar Ligi’nde
bir türlü hayalini kur-
duğu başarıyı elde ede-
medi. Gerek grup
aşamasında, gerekse ikinci
turda hep zor kuralar çek-
mesiyle de bilinen City, yine
bu şanssızlığını kıramadı ve
Şampiyonlar Ligi’nde sezo-
nunmuhtemelen en çetin
grubuna düştü.
Sevilla ise Şampiyonlar Li-
gi’ne, ilk kez uygulanan bir
statü neticesinde katılıyor.
Turnuvaya İspanya Ligi kon-
tenjanından değil de son Av-
rupa Ligi şampiyonu olarak
gelen Sevilla, UEFA Kupası’nı
ve Avrupa Ligi’ni son 10 se-
zonda dört kez kazanmasına
karşın Şampiyonlar Ligi’nde
hiç ikinci turdan ötesine gide-
medi ve onların da amacı
artık burada da en azından
son sekize kalabilmek.
Normalde Şampiyonlar
Ligi’nde ortalama bir grupta
yer alsa ikinci tur için şansı
hiç de az olmayacak olan
Mönchengladbach ise
D Grubu’nunmevcut şartla-
rında grubun en zayıf halkası
olarak göze çarpıyor. Fakat
onlar da en azından grupta
üçüncü olup yollarına Avrupa
Ligi’nde devam etmenin he-
saplarını yapıyor.
En dengeli
grup
B Grubu
PSV Eindhoven
Manchester United
CSKAMoskova
Wolfsburg
D Grubu
Juventus
Manchester City
Sevilla
B. Mönchengladbach
Ölüm
grubu
112
E Grubu
Barcelona
Roma
Bayer Leverkusen
BATE Borisov
Leverkusenmi
Roma mı?
Barcelona, Bayer Leverkusen,
Roma ve BATE Borisov’un yer al-
dığı E Grubu, belki de sonucu en
kolay kestirilebilecek gruplardan.
Son şampiyon Barcelona’nın böy-
lesine bir aşamada zorlanmasını
kimse beklemiyor. Öte yandan bu-
güne dek Şampiyonlar Ligi’ne dört
kez katılan ve bunlarda sadece bir
kez grup üçüncüsü olabilen
BATE’nin ise prestij mücadelesi
vermekten fazlasını yapabilmesi
zor gözüküyor. Dolayısıyla grupla
ilgili belki de tek soru işareti, Bayer
Leverkusen ile Roma’dan hangisi-
nin ikinci, hangisinin üçüncü sı-
rada yer alacağıyla alâkalı…
Leverkusen geçen sezon ilk tur
gruplarından çıkma başarısını
göstermiş ancak sonrasında ikinci
turda, kupanın son finalisti Atle-
tico Madrid’e penaltılar sonucunda
elenmekten kurtulamamıştı. En
büyük başarısı 2002 yılında bu ku-
pada final oynamak olan Leverku-
sen, elbette şu anda o başarıyı
tekrarlayabilmenin çok uzağında
ama hedeflerinde en azından
geçen sezon gelmiş oldukları nok-
tanın altına düşmemek var.
Roma ise son yıllarda Avrupa ku-
palarında bir türlü beklediğini bu-
lamıyor. Özellikle geçen sezon
kendi sahasında Bayern Münih
karşısında 7-1’lik tarihi bir mağlu-
biyet alan Roma, bu yıkıma karşın
grubunu en azından üçüncü sırada
tamamlayıp Avrupa Ligi vizesi al-
mıştı ancak burada da, ligde geri-
sinde kalan Fiorentina tarafından
kupanın dışına itilmişti. 1983 yı-
lında Şampiyon Kulüpler Kupa-
sı’nda, 1991 yılındaysa UEFA
Kupası’nda final oynayan Ro-
ma’nın yeniden bu noktalara gelip
gelemeyeceği meçhul olsa da
Şampiyonlar Ligi’nde gruptan çık-
mayı hedefleyen kulüp yönetimi
transfer döneminde Szczezny,
Dzeko ve Salah gibi önemli oyun-
cularla kadrolarını güçlendirmeyi
ihmal etmedi.